Birazdan çok pis ahkam kesecem ama önce başka bir mevzu hakkında şölee üstü kapalı ama yandan yırtmaçlı iki kelam var aklımda.
Şimdiii..
Şu yazının bi yerlerinde
aman da beni nasıl dellendirdi diye anlattığım güzel kız evlenmiş. Evlendiği vatan evladına da kimsecikler onu uygun bulamamış bi türlü.. Yahu aklıma söyleyecek bi şey gelmiyor ki. Gelen tek şey: KABUS! ahahha neyse anacım bi daha anlatamam uzun hikaye, eski yazıda var zaten o KABUS.. hahahh
Geldik ahkam faslına.. Buyrun:
Bazı insanlar kamera önü insanıdır. O kadar ki, ortada bir kamera olması bile gerekmez. Onların ışıkları her daim hazırdır, mikrofonları açıktır, kamera da elbet bi yerdedir.
Şimdi bunu sahne insanı ile karıştırmamak lazım. O başka bi şey. Eskiden işte sahne insanı vardı da sonra bunlar kamera önü insanı oldular falan gibi bi şey değil. Sahne insanı kayıtsız kuyutsuz geri dönüşsüzdür, silgisizdir. Karşısında insanlar vardır, gerçek insanların gerçek gözleri ve kulakları vardır. Sesi kadar nefesi kadar ulaşır insanlara. Uzatsa elini belki ellerini tutar, yanyanadır, içiçedir. Oradadır!
Ama be kardeşim! Kamera önü insanı hakikaten başka bi şeydir. (nerden takıldım lan ben bu -dır'lı muhabbete?!) Karşılarında sadece bir alet vardır. O alet alır onları, başka bi yerlere taşır. Bi tür elçi, ya da aracı, ya da bildiğin dolmuş gibi bi şey. Kimileri için limo olur, kimileri için belediye otobüsü.. o ayrı. Şartı şurtu her ne olursa olsun bazı insanlar işte bu aletin önünde olmaya bayılırlar. Hatta alet hiç olmasa bile.
Kadim zamanlarda ortada bir sahne varken ama kamera yokken.. düşüncesi, fikri hayali bile yokken, kamera önü insanları ne yapıyorlardı? Hadi bakalım! Cevap?
Cevabı kolay: Bi şe yapmıyorlardı. Çünkü bu kamera önü insanları bi şeyler kayıt altına alınmaya başladıktan sonra piyasaya çıktılar. Mübarekler sanki yüzyıllardır bunu bekmişler! Yeniden üretilmiş hallerine tutkun, seslerine yabancı..
Yalnız bi sorun var: Kamera yok kardeşim! Kamera yok! kapiş??