6 Nisan 2011 Çarşamba

0

İtiraflar

--- kısa kısa ---

İlk aşk: Anaokulunda çizmeli kediye aşık olmuştum. (Aklımda hep sene sonu gösterisindeki rolüyle kalmış.)

Karizmatik bi çocuktu. O zamanlar karizmatik nedir bilmiyordum ama bana sanki o kuyrukta bi çekicilik, o çizmelerde bi düş peşime gidelim buralardan havası var gibi geliyordu. Artık bu nasıl bi gelmeyse, o gün bugündür karizmatik denince bende uyanan hissiyat "nereye canım?" oluyor.
İlk aşk, istisnasız ilk hüsrandır. Biraz ihanet biraz göz yaşı ve biraz da utanmazlıktır. Utanmaz velet pamuk prensese yazılmıştı. Ben de elimle zehirli elmayla kalakalmıştım. Rezil lavuk.

Hastalıklı düşünce: Bu gezegenin üzerine biri, bi şey otursun istiyorum. Hepimizin şu fani alemde göreceği son şeyin Dünya'ya hızla yaklaşan evrensel bi göt olmasını istiyorum.

Hem hasta hem romantik düşünce: Enerjinin ben ölene kadar hiç kesilmeyeceği bir dünyada tek başıma kalmak istiyorum. Bazen. Evet bazen, şu dünyadaki tek insan ben olayım istiyorum. Benden başka herkes bi partiye, bi düğüne ya da ne bileyim, önemli bir toplantıya çağrılmış olsun. Herkes çeksin gitsin bi ben kalayım geride. Ama kimseye nazım niyazım olmasın. Niye beni çağırmadınız demiyeyim istiyorum. Demem de zaten. Gitsin herkes, dünya bana kalsın. Son nefesim olsun, ben öleyim ve dünya olayım istiyorum.

Godot'yu beklerken oynayayım istiyorum. Oyuncular ben, izleyen ben. Bi bok anlamayan yine ben olayım istiyorum. Herkes ama herkes eller havaya eğlenirken başka bir alemde, ben, bu abuk sabuk dünyada kalıp Godot'yu bekleyeyim istiyorum.

Ben, kahveperisi, bu gezegende doğmuş, yaşamış ve ölmüş son canlı olmak istiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

back to top