İlk aşk: Anaokulunda çizmeli kediye aşık olmuştum. (Aklımda hep sene sonu gösterisindeki rolüyle kalmış.)
Karizmatik bi çocuktu. O zamanlar karizmatik nedir bilmiyordum ama bana sanki o kuyrukta bi çekicilik, o çizmelerde bi düş peşime gidelim buralardan havası var gibi geliyordu. Artık bu nasıl bi gelmeyse, o gün bugündür karizmatik denince bende uyanan hissiyat "nereye canım?" oluyor.
İlk aşk, istisnasız ilk hüsrandır. Biraz ihanet biraz göz yaşı ve biraz da utanmazlıktır. Utanmaz velet pamuk prensese yazılmıştı. Ben de elimle zehirli elmayla kalakalmıştım. Rezil lavuk.
Hastalıklı düşünce: Bu gezegenin üzerine biri, bi şey otursun istiyorum. Hepimizin şu fani alemde göreceği son şeyin Dünya'ya hızla yaklaşan evrensel bi göt olmasını istiyorum.
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEipzJiMnQpK7EDxQIxXpIyYer66tSngOSWXbSNmpGVkbqFM_Db2ycu3pzar9Tw8EtmxciZAMSIddbBDinmu49HepaiktNUpOaCYc6hpvewvJlG097iHWcmMIhXgZ-MihlrEnvFvc6PlkxLd/s200/honey.jpg)
Godot'yu beklerken oynayayım istiyorum. Oyuncular ben, izleyen ben. Bi bok anlamayan yine ben olayım istiyorum. Herkes ama herkes eller havaya eğlenirken başka bir alemde, ben, bu abuk sabuk dünyada kalıp Godot'yu bekleyeyim istiyorum.
Ben, kahveperisi, bu gezegende doğmuş, yaşamış ve ölmüş son canlı olmak istiyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder