7 Mart 2012 Çarşamba

0

Sevgili Günlük- Gelmeyen Bahar Çarpması

       Bu hafta biterse karada ölüm yok, dediğim kaçıncı haftadayım bilmiyorum. Böyle derken aylar, yıllar çabucak devrilip gidiyor. Hiçbir şeyin üzerinde çok fazla düşünmeye vakit yok. Farkettim ki sadece kötü yaşantıları değil, mutluluklarımızın üzerinde bile fazla düşünemeden, hazmedemeden zaman geçiyor. Son aylarda mutluluktan ayaklarımı yerden kesecek, normalde aylarca uykuya dalmadan dakikalarca düşünüp heyecanla, mutlulukla uykuya daldığım, sabahları ilk gözümü açtığında aklıma düşüp güne güzel başlatan mutlu haberler bile rutine bağlandı. O ilk heyecan yok. İnsanoğlu çok nankör sonuçta. Herşey elde edene kadar, ne yazık... Eskiden gece yatmadan hayal kurardım. Şimdi bir duaya başlayıp o duanın sonunu getirip getirmediğimi bile hatırlayamadan sabah okul saati alarmıyla uyanıyorum. Gün boyu öyle doluyor ki kafam, hayallere bile yer kalmıyor artık. Aslında kuracak hayalim de yok. Ailem, sevdiklerim ve kendim için sağlık, huzur ve bereketten, iyi bir insan olabilmekten başka hayalim yok. Kalıcı mutluluk benim için son saydıklarıma bağlı. En büyük şükür, her sabah sağlıkla, sıcak bir evde uyandığımıza, istediğimizi yiyip içebilmemize edilmeli bence. Her zaman en kötüyle imtihan olmaz değil mi insan? İyi olduğumuz anların da değeri bilinmeli....

 Mobilyalardan dantelleri kaldırdık, sürahilere örttük. Bu ne yaman çelişki...
        Çay, kahve keyfimden ödün vermeden, evimin işlerini düzene koyup, eşimin, oğlumun sevdiği yemekleri yapıp işime başladığım andaki huzur ağalarda paşalarda yok. Evden çalışmak gibisi yok.

Kısacası TÜRK'ÜM, doğruyum, çalışkanım, MUTLUYUM...
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

back to top