Sonra bi gece işten sonra bu çıkmış İstiklal'e, epey bi yer dolanmış. Birayla başlamış rakıyla ağlamış en son tekila falan hatırlıyor ama bence orası meçhul. Ne bok yediğini bilmeden leş sarhoşlar gibi sallana sallana düşmüş yola. O haldeyken insan sesleri yüzleri pek ayıramaz, nasibimce ben de bilirim;) Ayla da ayıramamış zaten. Arkadan bi ses duymuş, birileri yürüyor işte konuşarak, sanmış ki sevgilisi yanından geçip gidecek birazdan. Dönmüş bakmış, iki üç kişi görmüş. Durup yolun ortasında yüzlerine dikkatle bakmış. hayır hiçbiri o değil.
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjUCMwQYJsKCDt8csBj7J3_eNlR9H4TtjbmBNYPIUhtbX0XQVHisSaSXBPN_b6FBUXI0tD7o-K7vONiEL1iNbayaaWI5pfe2VYe870TOSJhdgAIsaVBz-0Prpb6fpZjKfWXEd_pjrtqujJE/s200/2243.jpg)
Olayın bundan sonrası Türk filmlerinin ne kadar hayatın içinden feyz alıp kare kare döktürdüğünü anlattı bana. Ayla tam o anda, yani o öfkeyle aydınlanma anında ağlamaya başlamış. Ama öyle böyle bi ağlama değil. Zırıl zırıl. Gecenin bir yarısı, İstiklal caddesi ve basbayağı bağıra bağıra ağlayan bir kadın. Sinir krizi geçiren ve kimseyi yanına yaklaştırmayan bir kadın. Ve bu kadın (aynen "şaka gibi" evet) karşısında sevgilisi ile karısını buluyor!
Karısını tanıdığından değil, nerden tanıyacak? Sevgiliye bile aha sesten geçtim alenen hayal görmeye başladım diye bakıyor. İnanmıyor karşısında durduğuna. Kadın da buna bi garip bakmaya başlamış falan. Zaten bundan sonrası karanlık. Adam çok şaşırmış şu bu ama ilgilenmiş onunla. Ayla bi koluna dokunmuş, anlamış ki hayal değil, hakikaten yanında bu adam. Sarılmış bi anda boynuna. Karısı da galiba o ara noluyo kim bu kadın diye taarruza geçmiş.
Sonrası için psikoloji hatmetmeye gerek yok. Bi an düşündüm şimdi, belki o anda ve o halde ben de olsam bi siktir git derdim kadına. Ayla bi şey dememiş işte. Doğrudan dalmış kadına.
2) sonraa..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder