Doğal Ürünler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Doğal Ürünler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Eylül 2013 Cuma

0

Hangi besin tok tutar, hangisi açlığa neden olur?

Bazı yiyecekler bizi tok tutacağı yerde daha da acıkmanızı sağlıyor. Sağlıklı bir şekilde kilo vermek için işte dikkat etmemiz gereken önemli ayrıntılar…

Tok tutan besinler
Yumurta: Yapılan araştırmalar sabahları kahvaltıda bir adet yumurta tüketen kadınların, aynı kalori miktarına sahip bagel tüketenlere nazaran daha çok kilo verdiği gösteriyor. Sadece 70 kalori olan yumurtanın içerisinde bulunan altı gram protein kendinizi daha uzun süre tok hissetmenize neden oluyor. Ayrıca yumurta enerjiyi de artırıyor.

Çorba: Her ne kadar çorbanın içerisinde un bulunduğu için diyet menülerinde çok az önerilse de, içerisinde su bulunduğu için özellikle de doğal olanlar çok uzun süre kendinizi tok hissetmenize neden oluyor. Başlangıç olarak çorba tüketirseniz, ana yemeğe geçtiğinizde beyin kısa sürede ‘yeteri kadar yediniz’ sinyali vermeye başlıyor. Böylece aşırı tüketmekten kaçmış oluyorsunuz.

Avokado: Avokadonun içerisinde bulunan tekli doğmamış yağ, potasyum, E vitamini ve folik asit kişiyi, diğer besinlere nazaran daha çabuk doyuruyor ve uzun süre tok tutuyor.

Yulaf: Sabah kahvaltıda tükettiğiniz yulaf ezmeleri bu kahvaltının kaburgalarınıza yapışmasına neden oluyor. Üstelik üzerine süt eklemeden bile dört ile yedi gram arası protein içermesi bir hayli şaşırtıcı! Süt ile birlikte tüketildiğinde ekstra enerji sağlayan bu besinin birçok farklı faydası bulunuyor.

Fasulye ve mercimek: Bu iki besinden birini tükettiğiniz zaman uzun bir süre başka bir yemek istemediğinizi fark edeceksiniz. Üç yemek kaşığından oluşan bir porsiyonda kolay kırılmayan kompleks karbonhidratlardan oluşan yedi gram protein yer alıyor. Tüm bu içerikler de bağışıklık sisteminizi güçlendirmeye yardımcı oluyor.

Ceviz, badem ve fıstık: Lif, protein ve yağ üçlüsünün muhteşem bir kombinasyonu olan bu besinler kolesterolünüzü düşük tutmaya yardımcı olurken, ara öğünler için çok ideal bir alternatif. Açlığınızı bastırmanıza yardımcı olan bu üçlüyü çok fazla kalori içerdiği için az oranda tüketmeye özen göstermelisiniz.

Nane: Kokusuyla sakinleştirme özelliğine sahip olan nane açlığı da yok ediyor. Çalışma odanızda nane içerikli bir mum yakabilir ya da gün içerisinde acıktığınızı hissettiğiniz zaman ara öğün tüketmek yerine nane çayı içebilirsiniz.

Yağlı balık: Somon, ton, sardunya, uskumru ve ringa gibi yağlı balıklar yüksek miktarda Omega-3 içerdikleri için kolesterolün düşmesine ve metabolizmanın daha hızlı çalışmasına neden oluyor. Ayrıca Omega-3 metabolizmayı yağ yakması ya da depolaması için direkt etkileyen leptin hormonunun doğru şekilde çalışmasına da yardımcı oluyor.

Açlığa neden olan besinler
Pasta ve hamurlu ürünler: Hiç kahvaltıda yediğiniz kocaman kruvasandan sadece yarım saat sonra sanki hiçbir şey yememiş gibi kendinizi aç hissettiğiniz oldu mu? Bunun nedeni beyaz şeker ile un içeren basit karbonhidratların lif içermemesi oluşu ve çok az miktarda vitamine sahip olması. Bu tip besinleri tükettiğiniz an insülinde hızlı bir artışa ve beraberinde şeker kırılmasına neden oluyor. Bu nedenle de kısa bir sürede kendinizi aç hissetmeye başlıyorsunuz.

İşlenmiş mısır gevreği: Fırınlanmış hamur ürünleri gibi mısır gevreği de kahvaltı için uygun bir seçenek değil. Yüksek karbonhidrat içeren bu besinin ne yazık ki enerji vermiyor. Bu nedenle mısır gevreği yerine yulaf tüketmeye özen göstermelisiniz.

Diyet gazlı içecekler: Her ne kadar sıfır kaloriye sahip gazlı içecek tüketmenin daha sağlıklı olduğunu düşünseniz de, yapılan araştırmalar işlenmiş tatlandırıcıların açlığa ve şeker aşermenize neden oluyor.

Kızarmış patates: Yüksek oranda karbonhidrat ve tuz içerdiği için kızarmış patates tükettikçe, daha fazla tüketme isteği ortaya çıkıyor. Patates sebze reyonunda yer almasına rağmen ne yazık ki kızartma ve tuz ile birlikte bir hayli zararlı bir besin haline geliyor.

Hazır Çin yemekleri: Birçok Çin restoranında eve servis yapılan yemeklere MSG ekleniyor. İşlenmiş yemekleri daha lezzetli bir hale getiren bu karışım daha çok acıkmanıza neden oluyor. Eğer dikkat ederseniz, Çin yemeklerini sevenlerin büyük bir kısmı restoran yerine evde yemek yemeyi tercih ediyor.

Süt, tereyağı ve peynir: Bilim adamları yumurta, tereyağı, palmiye yağı ve peynir içerisinde bulunan hurma yağının doyduğunuz zaman size sinyal veren ensülin ve leptin hormonu salgılanmasında azalmaya neden olduğunu dile getiriyor. Özellikle hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalarda sadece bu besinleri tüketenlerin üç günün sonunda kilo aldığı görülüyor.

Alkol: Birçok kişi iş çıkışı kendini aç hissetmediği için aperitif yiyecekler tüketmek yerine içki içmeyi tercih ediyor ve iki kadeh şarabın sonunda kendisini açlıktan ölürken buluyor. Marie Claire'in haberine göre; yapılan araştırmalar özellikle bira ile kırmızı şarabın aşırı açlık hissi yarattığını gösteriyor.

Aromalı yoğurt: Her ne kadar yoğurt yoğun miktarda kalsiyum içerdiği için sağlıklı besinler arasında yer alsa da şeker ve şurup ile aromalandırıldığı zaman kilo alımına ve açlık hissine neden oluyor. Bu nedenle meyveli yoğurt almadan içeriğine dikkatli bir şekilde bakmalı ya da sade bir yoğurt tercih ederek istediğiniz ek içerikleri kendiniz katmalısınız.

15 Mayıs 2013 Çarşamba

0

Yeşil çayın yararları

Kanser riskini düşüren, cildi zararlı toksinlerden arındıran, kan basıncını düzenleyen, hafızayı diri tutan, damarları rahatlatıp kilo verdiren yeşil çayın yararları saymakla bitmiyor. İşte yeşil çay mucizesinin şifreleri…

Yeşil çayın yararları hakkında hâlâ şüphe duyan ve içmeye başlamamış olanlar varsa, bir kere daha hatırlatmakta fayda var.

Kanser riskini düşürür

Bir antioksidan çeşidi olan polifenoller yeşil çayda bolca bulunur. Bu antioksidan çeşidi, kanser hücrelerinin vücudunuzda barınmasını zorlaştırır, kan damarlarındaki akışkanlığı güçlendirir. Yapılan birçok çalışma ışığında şunu biliyoruz ki, yeşil çay içmek, mide, meme, kolon ve prostat kanserleri riskini azaltmaktadır.

Cildi pürüzlerden kurtarır

Bir sıyrık, ısırık veya küçük bir yaranız varsa, işte size çok ilginç bir yöntem: Yeşil çay yapraklarını, demleme sonrası atmayın. Bir parça pamuğu ıslanmış yeşil çay yapraklarına bastırın, daha sonra bunu cildinize sürün. Çay, doğal bir antiseptik görevi görür ve ciltte bölgesel kaşınmayı önlemede yardımcı olur. Güneş yanıkları veya akşamdan kalma gözaltı morlukları için de aynı yöntemi deneyebilirsiniz.

Yeşil çay aynı zamanda güneşten kaynaklanan cilt kanserini önlemede yardımcı maddeler içerir. Güneşe çıkmadan önce pamukla ıslatılmış yeşil çay özütlerinden cildinize sürebilirsiniz.

Kan basıncını düzenler

Sağlıklı bir kan basıncı oranına sahip olmak çok önemli. Günde sadece yarım fincan yeşil çay içenler, içmeyenlere oranla yüzde 50 daha az yüksek tansiyon riski taşır. Yeşil çay içeriğinde bulunan antioksidanlar sayesinde, yüksek kan basıncını ve kan damarlarının büzüşüp daralmasını engeller.

Hafızayı diri tutar

Yetişkinler üzerinde yapılan bir araştırmada, günde en az iki fincan yeşil çay içenlerin, içmeyenlere oranla daha az zihinsel gerileme ve idrak kabiliyeti sorunları yaşadığı gözlemlenmiştir. Bunun nedeni, yeşil çayın içinde bulunan antioksidanların, vücudumuzdaki serbest radikallerle savaşması ve böylece beynimizdeki sinirlere ekstra bir koruma sağlamasıdır.

Kilo verdirir

Evet, şaşırmayın. Son önerimiz belki de bu aralar en çok kafanıza takılan sağlık sorunlarından biri! Yeşil çay içeriğindeki maddeler sayesinde kan akışınız hızlanır, kalori yakma işlemleri vücudunuzda daha çok yer bulur ve her bir yudum bu işlemleri hızlandırır.

19 Mart 2013 Salı

0

Vücudun en iyi ilacı sebze ve meyvedir!

Sebze ve meyveler insan vucuduna en iyi ilaçtır.


Bir Çoğumuz meyve ile sebzeleri "ot, çer çöp" sayıyor; faydasız, anlamsız, lezzetsiz yiyecekler hanesine yazıyoruz!

Bazı yiyeceklerde gizli sağlık hazineleri bulunuyor!
Keşfedilmeyi bekleyen gizli hazinelerle dolu yiyeceklerin başında sebze ve meyveler geliyor. Bu doğal mucizelerden yararlanmayı ise çok az kişi becerebiliyoruz.

Bu sorun, genellikle bilgisizlik ve ilgisizlikten kaynaklanıyor. Çoğumuz meyve ve sebzeleri "ot, çer çöp" sayıyor; faydasız, anlamsız, lezzetsiz yiyecekler hanesine yazıyoruz! Ama bu çok yanlış! Çünkü sebze ve meyvenin yararları saymakla bitmiyor.

Yaşam kabus haline gelmesin!
BİLİM ve teknolojinin gelişmesi, eğitimin, sosyal refahın yaygınlaşması, savaştan uzak bir hayatın ortalama yaşam beklentisini yakın bir gelecekte yüzyıla çıkaracağından hiç kimsenin kuşkusu yok. Bu güzel bir gelişme, fakat eğer dikkat edilmezse uzun bir yaşam kabus haline de dönüşebiliyor.

Çünkü yaşam süresi uzadıkça, yaşlılık hastalıkları yani damar sertliği, kanser, hipertansiyon, romatizmal sorunlar ve bunların doğal sonucu olarak gelişen bellek, görme işitme kaybı, gibi sorunlar sıklaşıyor. Yaşamınız uzuyor ama, elde ettiğiniz uzatmaları gol yememek telaşıyla kan ter içinde kalarak veya kalenize girmiş golleri çıkarmaya çalışarak geçiriyorsunuz.

Doğadaki eczane
Sebze ve meyveler işte bu noktada "ilaç-besin" yani bir "doğal eczane" işlevi görüyor! Dünyanın farklı yerlerinde yapılan yüzlerce çalışma bize daha iyi bir hayatın gizli hazinelerinin sebze meyvelerde bulunduğunu gösteriyor.

Örneğin DASH adı verilen çok büyük bir hipertansiyon araştırması, daha fazla meyve sebze yemenin (özellikle muz, kayısı) kan basıncını düşürebildiğini ortaya koyuyor. Kilo fazlalığı ve şişmanlık konusunda yapılan araştırmalar da düzenli sebze ve meyve yemenin sağlıklı bir kiloda kalmanın güvencesi olduğunu gösteriyor. Sebze ve meyvelerin çok düşük kalorili olmaları ve kan şekerinde insülin dengesini bozacak ciddi dalgalanmalar yaratamamaları kilo sorunuyla mücadeleyi kolaylaştırıyor.

Kolesterolü azaltır
Meyve ve sebzelerin hiç birisinde kolesterol yok. Yani bu yiyeceklerin kan kolesterolünüzü doğrudan arttırmaları kesinlikle mümkün değil. Avakado, Hindistan cevizi gibi birkaç istisna dışında bu besinlerin yağ içerikleri de çok düşük. Özellikle kolesterolü arttıran doymuş yağlar yok denecek kadar az. Daha da önemlisi bu yiyeceklerde bulunan bitkisel steroller, başka yiyeceklerle alınan kolesterolün emilmesini azaltır.

Kısacası, sebze ve meyvelerin kolesterol avantajları "çifte kavrulmuş" bir avantaj sağlıyor. Bunlara bir de bu besinlerin kolesterolün emilmesini azaltan liflerden yani suda eriyen ve erimeyen posadan zengin olmaları eklenince bunlar neredeyse kolesterol düşürücü ilaç gibi etki ediyor.

Ayrıca daha fazla meyve sebze tüketmenin kabızlık gibi çok yaygın olan bir sağlık sorunu ile mücadelede faydalı olabileceğini unutmayınız.

Meyve ve sebzelerin dondurulmuş veya konservelerinden değil, tazelerinden istifade etmeye, doğal ve organik şartlarda yetiştirilenlere öncelik vermeye çalışın. Öyle görünüyor ki ot yiyen bir kuzu olmak, et yiyen bir kurt olmaktan daha avantajlı. Hiç olmasa 50'sinden sonra!

Unutmayın. Her tür kanserden korur
Sebze ve meyvelerin yararları sadece bunlarla da sınırlı değildir. Bol meyve sebze tüketmek, sizi kanserden ciddi bir oranda koruyabiliyor. Lahana ve benzeri yiyeceklerde bulunan "sulforafan", domateste bulunan "likopen", çayda bulunan "kateşin"ler, üzümdeki "resveratrol" ve daha yüzlerce antioksidanın mide kanserinden kolon kanserine, meme kanserinden prostat kanserine kadar, birçok kanserden bizi koruyabileceğinden hiç kimsenin şüphesi kalmadı. Meyve ve sebzelerde bulunan vitamin, mineral, posa ve özellikle antioksidan maddelerin her biri kanser önleyici ilaçlar gibi görev yapıyor.

İyi haber. Koyu yeşil sebze gözlere iyi geliyor
Bol sebze ve meyve tüketmek, daha güzel, net, berrak görmenize de yardımcı oluyor! Anneannenizden duyduğunuz "Kızım biraz havuç yemelisin" önermesi doğrudur. Havucun, böğürtlenin, ıspanağın birer göz dostu olduklarından hiç şüphe edilmiyor. Eğer yaşlanınca başınıza gelebilecek katarakt ve makula dejenerasyonu gibi görme sorunlarıyla karşılaşmaktan korkuyorsanız, bol bol sebze ve meyve yiyin. Özellikle koyu yeşil renkli sebzelerden istifade edin. C vitamini ve E vitamininden Beta karoten veya A vitamininden zengin besinler de gözü koruyor.

4 Şubat 2013 Pazartesi

0

Cildiniz minerallere emanet

Makyajın ciltte oluşturduğu tahribat, artık mineral makyaj ile tarihe karışıyor.

Esteworld Estetik ve Güzellik Merkezleri Dermatolog Doktoru Eylem Acar; makyaj malzemelerinin doğru seçilmesinin önemini ve mineral makyajın kişinin güzelliğinden ödün vermeden, cilt sağlığını koruduğunu söyledi.

Acar, makyaj seçiminde cildin yağlı/akneli, kuru veya hassas olmasının önemli olmadığını, doğru makyaj ürünlerinin her tip ciltte  kullanılabildiğini vurgulayarak "Cilt tiplerine değişik makyaj ürünleri geliştirilmiştir. Doğru makyaj ürünleri cildimizdeki sorunları kötüye götürmeden, cildin nem oranını korur, aknelerin görünümünü azaltır" dedi.

Dr. Eylem Acar; yeni geliştirilen doğal mikronize mineral bazlı makyaj ürünlerinin, hem kozmetik kamuflaj hem de cildi korumakta etkin sonuçlar ortaya çıkardığını belirterek şöyle konuştu: "Bu ürünler yüzde 100 saf mikronize mineraller içerirler, hiçbir kimyasal madde, talk ve parfüm içermezler. Yapılarında çinko oksit, titanyum dioksit gibi maddeler ve billur kayalarda rastlanan mineraller bulunur.

Mineral bazlı ürünler gözenekleri tıkamaz, komedon (siyah nokta) oluşturmaz. Ayrıca çinko oksit ve titanyum dioksit güneşin zararlı ışınlarına karşı cildi korur. Parfüm, paraben gibi kimyasal koruyucular,cildi hassaslaştıran maddeler  içermediklerinden alerji riski minimumdur. Çinko oksit, titanyum dioksit gibi maddelerin aynı zamanda iltihap önleyici özellikleri de vardır."

31 Ekim 2012 Çarşamba

0

Daha çekici olmanın 10 yolu

Doğru uygulamalarla amacınıza daha kolay ulaşabilirsiniz.

Çoğumuz için günlük bakım çok zahmetlidir. Bir de bunun üstüne daha çekici görünmek istiyorsak daha fazla uğraşmamız gerekir.

Yapılan bakımlar, kendinizi daha iyi hissetmeniz sağlarken sizi de baştan aşağı güzelleştirir, yeniler. Düzenli bakım ile bu konuya çok fazla zaman ayırmanıza da gerek kalmaz. Programınızı oluşturmadan önce şu 10 öneriye kulak verin:

Her gün duş alın

Günde en az bir kez banyo yapın. Vücudunuzu güzel kokulu bir sabun ve sünger yardımı ile hafifçe bastırarak yıkayın. Banyodan sonra nemlendirici bir losyon ile vücudunuza masaj yapın. Masaj yaparken diz, dirsek ve ellerinize daha fazla zaman ayırın. Unutmamanız gereken bir nokta var. Kullandığınız sabun ile losyon aynı özellikte olmalı. Örneğin vanilya kokulu sabun kullandıysanız, nemlendiriciniz de vanilya kokulu olmalı. Parfümde size en yakışanı seçin. Ağır ve ucuz kokular asla kullanmayın. Bir tane parfümünüz olsun ama kaliteli olsun. Kullanırken dikkat, itici kokmamak için parfümünüzü kararında kullanın.

Diş ve nefes bakımına dikkat

Seksi bir görünüşün en olmazsa olmazı temiz ve bakımlı dişler. Dişlerinizi günde en az 2 defa fırçalayın. Diş ipi kullanmak da çok önemli. Nefesinizin güzel kokması için dil temizleyicisi kullanın ve her sabah dişlerinizi fırçalarken dilinizi de fırçalayın. Kullandığınız diş macununu iyi seçin. Ağız temizleme gargaraları ve naneli spreyler de bakımınızı tamamlayacaktır.

Tırnaklarınız bakımlı olmalı

Konuşurken karşınızdaki insanın yüzünüzden sonra dikkat edeceği bölge elleriniz olacaktır. El ve ayak tırnak bakımına her hafta yeterli zamanı ayırın. Tırnaklarınızın mutlaka ojeli olması gerekmiyor ancak temiz ve düzgün kesilmiş olması imajınız hakkında mutlaka bir fikir veriyor. Tırnak içlerinin temizliğine dikkat edin. Oje kullanmıyorsanız parlatıcı sürün. Kadınlar kadar erkekler de tırnak bakımını ihmal etmemeli.

Saç stilinizi değiştirin

Stilinizi belirleyen saç es geçilmemesi gereken konulardan. Saçların doğal hali, her zaman pozitif sonuç vermez. Eğer seksi bir görüntü istiyorsanız mutlaka kuaföre gitmelisiniz. Modern kesilmiş bir saç size kendinizden emin hissettirir. Saç renginizi değiştirmeyi tercih edebilirsiniz. Her zamanki görünüşünüzü haftada bir saçlarınızda değişiklik yaparak değiştirebilirsiniz. Bunun için onlarca seçenek var. Uzun ve dalgalı saçlar her zaman dikkat çekicidir. Postişlerden veya ek saçlardan yararlanabilir, bir anda bütün bakışların sizde toplanmasını sağlayabilirsiniz.

Işıl ışıl bir cilt için buhar banyosu

Işıl ışıl bir cilt, duyguları harekete geçirir. Yüzünüze haftada bir gün 10 dakika ayırın. Yapmanız gereken buhar banyosu. Kaynamış suyu bir kaseye koyun, yüzünüzü kaseye doğru yaklaştırıp bir havlu ile başınızı kapatın. Suyun buharı cildinizdeki gözenekleri temizleyecek, düzenli yapıldığında siyah nokta ve sivilcelerinizden kurtulmuş olacaksınız. Ancak buhar banyosunu 10 dakikadan fazla yapmayın. Buhar banyosundan sonra yüzü kurulayın ve hemen ardından soğuk su çarpın. Soğuk su yerine bir kalıp buz da kullanabilirsiniz. Buzu yüzünüzde birkaç dakika dolaştırıp erimesini sağlayın. Bu işlem de temizlenen gözeneklerinizin yeniden toparlanmasını sağlayacaktır.

Kıyafet seçimi için 6 öneri

Giysilerinizde yeni bir stil belirleyin. Bunun için size 6 öneri:

1. Koyu renk bir jean seçin. Kesimi iyi duran, bacak boyunu uzun gösteren bir jean gardırobunuzun vazgeçilmezi olmalı.

2. Moda olsun olmasın içinde rahat edeceğiniz kıyafetleri seçmeye özen gösterin. Vücudunuz giydiğiniz giysinin içinde rahat olmalı ki bunu dışarı yansıtabilin. Kendine güven için önemlidir bu. Sırf moda diye sizde iyi durmayan bir parçayı asla giymeyin.

3. Bir çift şık spor ayakkabınız mutlaka olmalı. Bağcıklı olanları tercih edin.

4. Aksesuar kullanın. Tarzınıza göre kolye, küpe, bilezik görüntünüzü tamamlayacaktır. Düz renkli giysilerinizde renkli takılar, renkli giysilerinizde düz sade takılar kullanmaya özen gösterin.

5. Siyah seksi bir renktir. Hem seksi bir renktir hem de hata örtücüdür. Vücutta fırlayan basenleri ya da bel simidini en iyi saklayan renktir. Bunu hiçbir zaman unutmayın.

6. İç çamaşır seçimine dikkat edin. Seksi iç çamaşırları giydiğinizde, -ki bunu kimsenin bilmesi gerekmiyor- kendinizi daha seksi hissedersiniz ve bunu çevrenizdekilere yansıtırsınız.

Makyajda fark yaratın

Makyajınızda değişiklikler yapın. Çok nadir kullandığınız ya da hiç kullanmadığınız renkleri kullanın ama bu sık olmasın. Mesela birgün kırmızı bir ruju ince bir eye-liner ile tamamlayın. İki gün sonra koyu gözlerin ortaya çıktığı bir makyaja uçuk pembe bir ruj ile nokta koyun. Makyaj hileleri ve renk seçimleri konusunda uzman yardımı alın. Seksi makyaj: Açık renkli duduk parlatıcısını göz kapaklarınızın üzerine sürün. Üzerine çok hafif göz farı uygulayabilirsiniz. Göz kapaklarınızın dış köşelerine çizgi halinde eye-liner sürün. Rimelle tamamlayın. Bronz allık ile yanaklarınızı vurgulayın ve dudaklara ise parlatıcı yeterli.

Formda bir vücut şart

Formda bir vücudunuzu olsun. Aşırı kilolu bir görüntünün seksi bir imaj çizmekte zorlanacağını söylemek yalan olmaz. Tüm vücudunuzu çalıştıran sporları tercih edin. İlk başlarda kilo vermeniz yavaş olsa bile spor yaptığınız hemen farkedilecektir. Spor vücudunuzda toparlanmayı daha kısa sürede sağlayacak ve sizi dikkat çekici hale getirecektir.

Mutlu olmak elinizde

Kendi mutluluğunuza konsantre olun. Yaydığınız enerji pozitif olsun. Bu sizi ortamların vazgeçilmezi yapacaktır. Kendinize güvenin, size gelecek insanlar da kendilerine güvenen insanlar olacaktır. Unutmayın siz hangi duygular içinde olursanız etrafınızdaki insanlar da benzer duygular içinde olan insanlar olacaktır. ve gülümsemeyi ihmal etmeyin. Gülümsemek insanların size yaklaşmasını sağlayacaktır. Gülümsediğinizde bütün kapıları açacağınızı unutmayın.

Dik durun, dik yürüyün

Duruşunuz çok önemli. Dik yürüyün. Omuzlar ve sırtın görünüşü imajınızı etkiler. Yürürken karnınızı içeri çekin ve emin güvenli adımlar atarak yürüyün.

Kaynak:Hurriyet.com.tr

5 Ekim 2012 Cuma

0

Şampuanda kanser tehlikesi

Amerikan Sağlık Bakanlığı, bazı şampuanlarda bulunan ‘formaldehit’in lösemi ve geniz kanserine, plastikte bulunan ‘stiren’in idrar yolu kanserine neden olabileceğini açıkladı.

ABD hükümeti kimya piyasasında yaygın olarak kullanılan formaldehit ve stiren adlı maddeleri kanserojen maddeler listesine ekledi. Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, yapı malzemeleri, ev gereçleri ve bazı şampuanlarda bulunduğu iddia edilen formaldehit ile plastik, lastik ve özellikle sigarada bulunan stiren, insan sağlığını tehdit ettiği gerekçesiyle 240 maddelik listeye girdi.

ABD’de bulunan Ulusal Zehir Bilim Programı adlı kurum formalhedit maddesinin lösemi ve geniz kanserine yol açabileceği uyarısını yaptı. Aristolojik asitin ise böbrek hastalığı bulunan insanlarda idrar yolları kanserine neden olabileceği belirtildi.

“Doğru olan bu”

Ulusal Zehir Bilim Programı Başkanı Linda Birnbaum, “Tek istediğimiz insanların kansere neden olan maddelere maruz kalma oranını azaltmak” dedi.

ABD Ulusal Kaynakları Savunma Konseyi görevlisi Jennifer Sass da, “Kimya endüstrisi bugüne kadar bu gerçeği görmemezlikten geldi. Ancak en sonunda hükümetimiz doğru olanı açıkladı. Evlerde, okullarda ve işyerlerinde bulunan bu maddelerin aslında sağlığa zararlı olduğu ortaya çıktı” diye konuştu.

Baş ağrısı yapıyor

Sağlık Bakanlığı, ayrıca formaldehitin saç bakım ürünlerindeki fazlalığına değindi. Bakanlık geçtiğimiz günlerde ABD’de bir kuaförde Brezilya’da üretilen bir şampuan nedeniyle sağlık problemleri yaşandığını belirtti.

Formalheditin tehlikesine örnek gösterilen bu durumda, şampuanı kullananların baş ağrısı, burun kanaması, mide bulantısıyla hastaneye başvurduğu bildirildi. Amerikan Kimya Konsey Başkanı Cal Dooley ise, “Bu durum tüketicileri korkutacak” dedi.
back to top