12 Ekim 2010 Salı

0

Keşke'lerin acıklı tarihi

Her pişmanlığın başında ya da sonunda illa ki bi yoklanan zuladır bu "keşke", yastık altıdır. Zaman zaman bakılır ki bunlardan elde kaç tane kalmış.

Aklıma şöyle bi şeyler geliyor:

Diyelim ruhların bekleme odasında bir bedene kavuşmayı bekleyen ruhlardan birine haber geliyor, misal bir duyuru meleği (lafın gelişi, zebani falan da olabilir) diyor ki: "23408642. ruh! Sıran geldi! Hazırlan. 3 vakte kadar doğuyorsun!" Misal işte. Bu ruh hazırlanmaya başlıyor, yanına alacaklarını toparlıyor önce. Neler götüreceğini biliyor ama, bunların niteliklerinden ya da niceliklerinden haberi yok.

Böyle dağıtım yapılan devasa bir odaya gidiyor ruh, masa masa dolanıyor. Pazardaki tezgahlar gibi sıralanmış doğarken götürülecek her bi şey.. bi tezgahta acaba'lar var, diğerinde hadi len!'ler. İşte bir tezgahta da bu keşke'ler var. Dizilmişler sıra sıra. Dağıtımdan sorumlu 5.sınıf melek diyor ki "23408642. ruh, sana bu yaşamında kullanmak için 673 tane keşke verilmiş. Al hayrını gör. Hade bakem." Ruh alıyor keşke'lerini öbür tezgaha geçiyor.

Ve perde!:

Ruh doğmuş, yaşıyor efendi efendi. Ama tabii bi bekleme odasında çektiği sıkıntıları unutmuş, yanında getirdiği her bi şeyi unutmuş, hatırlamıyor. Doğmuş çünkü, hafıza görünürde sıfırlanmış, bildiğin "beyaz sayfa" geyiğine sarmış hayatı, ha bire yazılmış buna, çizilmiş. Ama işte ey gözünü sevdiğimin mistik bi' bi şeyleri! Ey o hikmetinden sual olunmaz ve dahi bir türlü çözümlenemez bilinçaltı, ortak bellek vs. vs. şeyleri! Demem o ki: Bir şekilde anlıyor ki, sayıyla verilmiş her şey. Her bir şey.

Ama işte insan sonuçta, sınırlı bir varlık. Ota boka "keşke" diye diye harcadıktan sonra keşke'lerini, (kalıyor elinde son 5 keşke) o zaman bilinçaltından bi şey dürtüyor bunu, sesleniyor, olmadı bağırıyor, bakıyor ki duymuyor hiç oralı değil, alenen tepikliyor "son beş! son beş!" diye.

Değerini bilmek lazım bu keşke'lerin.. onu diyecektim aslında, uzadı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

back to top