26 Eylül 2011 Pazartesi
0
Ben bir teraziyim, bu ay benim ayım.
Burçlarla ilgili bi şeyler söyleyecem ama yazının sonuna kalsın, şimdi hiç sırası değil. Zaten benim "fala inanma falsız kalma" gibi paket servis şahane bir bahanem var. Ayrıca evet, bu ay benim ayım, şımarmak istiyorum az buçuk.
Terazi kadınına yapılmaması gerekenler diye gayet geyik bir mevzuda faideli bilgiler sunacağım, afiyet olsun. (Yani tamam biraz acayip kadınlar baştan kabul etmek lazım ama en azından ne yapılmaması gerektiği anlaşılabilirse günü kurtarma olasılığı mevcut. Zaten fazlası için umuda kapılmamak şart, hayat kısa.)
Rahat bırakacaksınız. Baskı kurmaya çalışmak, alem buysa kralı benim ayakları atmak yok. Kaba olmayacaksınız, kibarlıktan kırılmayacaksınız. Ortayı tutturmanın bi yolunu bulun, malum denge hadisesi önemlidir terazi kadını için.
Hiçbir zaman bir sonbahar kadını olduğunu unutmayın, bakın bu hakkaten önemlidir. Siz bakmayın onların şakımasına, aslında hüzne ve melankoliye çok yakındırlar. Köşeyi dönsem ölüm düz gitsem hayat tadında ve bam teline bir dokunmayla yerle yeksan olacak bi dengeleri vardır. Yav aslında işte o dengeyi bozmayın da gerisi önemli değil, o fena oluyor. Toplayana kadar sadece kendisi değil, yakın olan herkes dağılıyor illa ki. Var öyle bir maharetleri, dikkatli olmak lazım.
Çok pis sanatçı halleri olduğunu ısrarla söyleyeceklerdir, ayrıca buna iflah olmaz hayal dünyalarını ekleyip bir de üstüne anlayış bekleyeceklerdir. İnanın, anlayın, hı hım falan deyin. Baktınız ciddi anlamda uçuşa geçtiler, altlarına yumuşak bulutlar pufuduk yastıklar yataklar serin, tepe üstü çakıldıklarında o güzelim kafaları acımasın fazla. Yazıktır.
Gel/git kafaları var, ruh halleri zaman zaman bu gel/git'lere eşlik ediyor. Bırakın gitsin bırakın gelsin. Hiç elleşmeyin, canınız kıymetli ve malum hayat kısa.
Emin olun zekanızı takdir edecek kadar zekaya sahipler. (Gözünüzü seveyim bu takdir hadisesini bi doğru değerlendirin. Ve yine emin olun, siz tepe üstü çakılırken o altınıza pamuklar sermeyecek.)
Yazının sonu notu: Ön yargılama kurumu, 12 adet burç vesilesiyle yüzyıllardır mükemmel bir hizmet vermektedir. Bu tür bir yargılamanın hızına erişebilen daha çıkmamıştır. Yargılama "burcun neydi anacım?" sorusuyla başlar ve alınan cevap doğrultusunda anında tamamlanır. Vicdanları rahatlatmak babından yükselen burcun da sorulması temenni edilir. Kaybedeceğimiz zaman bir dakika, kazancımız, her yönüyle tanımaktan mutluluk duyacağımız bi insan olacaktır. Tanımak emek ister, o bakımdan lütfen ama lütfen bir şans yaratın ve "peki yükselen neydi?" diye bi sorun. Önyargınız sağlam, içiniz rahat olsun.
Terazi burcu kadınına yapılmaması gerekenler
Ben bir teraziyim, bu ay benim ayım.
Burçlarla ilgili bi şeyler söyleyecem ama yazının sonuna kalsın, şimdi hiç sırası değil. Zaten benim "fala inanma falsız kalma" gibi paket servis şahane bir bahanem var. Ayrıca evet, bu ay benim ayım, şımarmak istiyorum az buçuk.
Terazi kadınına yapılmaması gerekenler diye gayet geyik bir mevzuda faideli bilgiler sunacağım, afiyet olsun. (Yani tamam biraz acayip kadınlar baştan kabul etmek lazım ama en azından ne yapılmaması gerektiği anlaşılabilirse günü kurtarma olasılığı mevcut. Zaten fazlası için umuda kapılmamak şart, hayat kısa.)
Rahat bırakacaksınız. Baskı kurmaya çalışmak, alem buysa kralı benim ayakları atmak yok. Kaba olmayacaksınız, kibarlıktan kırılmayacaksınız. Ortayı tutturmanın bi yolunu bulun, malum denge hadisesi önemlidir terazi kadını için.
Hiçbir zaman bir sonbahar kadını olduğunu unutmayın, bakın bu hakkaten önemlidir. Siz bakmayın onların şakımasına, aslında hüzne ve melankoliye çok yakındırlar. Köşeyi dönsem ölüm düz gitsem hayat tadında ve bam teline bir dokunmayla yerle yeksan olacak bi dengeleri vardır. Yav aslında işte o dengeyi bozmayın da gerisi önemli değil, o fena oluyor. Toplayana kadar sadece kendisi değil, yakın olan herkes dağılıyor illa ki. Var öyle bir maharetleri, dikkatli olmak lazım.
Çok pis sanatçı halleri olduğunu ısrarla söyleyeceklerdir, ayrıca buna iflah olmaz hayal dünyalarını ekleyip bir de üstüne anlayış bekleyeceklerdir. İnanın, anlayın, hı hım falan deyin. Baktınız ciddi anlamda uçuşa geçtiler, altlarına yumuşak bulutlar pufuduk yastıklar yataklar serin, tepe üstü çakıldıklarında o güzelim kafaları acımasın fazla. Yazıktır.
Gel/git kafaları var, ruh halleri zaman zaman bu gel/git'lere eşlik ediyor. Bırakın gitsin bırakın gelsin. Hiç elleşmeyin, canınız kıymetli ve malum hayat kısa.
Emin olun zekanızı takdir edecek kadar zekaya sahipler. (Gözünüzü seveyim bu takdir hadisesini bi doğru değerlendirin. Ve yine emin olun, siz tepe üstü çakılırken o altınıza pamuklar sermeyecek.)
Yazının sonu notu: Ön yargılama kurumu, 12 adet burç vesilesiyle yüzyıllardır mükemmel bir hizmet vermektedir. Bu tür bir yargılamanın hızına erişebilen daha çıkmamıştır. Yargılama "burcun neydi anacım?" sorusuyla başlar ve alınan cevap doğrultusunda anında tamamlanır. Vicdanları rahatlatmak babından yükselen burcun da sorulması temenni edilir. Kaybedeceğimiz zaman bir dakika, kazancımız, her yönüyle tanımaktan mutluluk duyacağımız bi insan olacaktır. Tanımak emek ister, o bakımdan lütfen ama lütfen bir şans yaratın ve "peki yükselen neydi?" diye bi sorun. Önyargınız sağlam, içiniz rahat olsun.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder