Bölüm 1
"...Dün gece seranın arkasında hayli zamandır kayıp olan ördeklerden birini buldum.
Öldürülmüştü.
----
Çiftlik büyüdüğünden beri alışkanlık oldu bende, her akşam bir fasıl turluyorum her bi yanını. Önceleri bi başıma dolanıyordum ama baktım öyle her yere tek başıma girip çıkamıyorum, iki rehber edindim. Şimdi böyle anlatınca kolay bi şeymiş gibi duruyor ama inanın çok zor oldu bu rehber bulma işi. Kime teklif ettiysem bahane dinledim. Sonunda taa kurulduğu ilk günlerden beri çiftlikte olan tavşan Rüstem'e sordum "noli?" diye. Meğer uzaylı inekler geldiğinden bu yana acayip sinir olmaya başlamışlar bana. Efenim ne işi varmış elin mendebur yaratıklarının onların evinde? Ne alakası varmış öyle yeşil yeşil falan.
"Yapcak bi şey yok Rüstem, gitti bunların gemileri" dedim.
"Bana göre hava hoş, sordun söyledim işte" dedi.
Bu tavşanın da böyle, ben birinci nesil çiftlik azasıyım havalarına bayılıyorum. Koskoca ineklerin karşısında saygıda kusur etmediklerini gözlerimle gördüm. Bu böyle geçsin ahırların yolundan, en baştaki domuz ağılından haber uçuyor hemen diğer uca "Rüstem geliyo!!1!" diye. Hakikaten acayip bi etkisi var diğerlerinin üstünde.
Neyse şimdi mevzuyu dağıtmayayım.. Bu muhabbetten sonra lütfetti benim rehberim olmayı kabul etti tavşan Rüstem. Ama artık yaşlı ve ağır bi tavşan olduğu için öyle her gece tekmil almaya koskoca çiftliği dolanamayacağını ama bi yardımcısı olduğunu, yanıma onu katacağını söyledi.
"Peki madem, tanıştır yardımcınla o zaman" dedim.
Ertesi gün meyve toplarken yanında daha genç bi tavşanla çıkıp geldi.
"Bunun adı Sessiz.. Sana yol gösterir ben yokken. Bi yanlışı olursa haberim olsun" dedi, Sessiz'i orada öylece bırakıp gitti. Ben de tam o anda anladım ki, bu yeni tavşan ciddi anlamda sessiz. Konuşmuyor, tek kelime çıkmıyor ağzından. Ama ne söylersen daha sözün ucu görünmeden anlıyor, akıllı bi şey. Ve ilginçtir, Rüstem kadar olmasa da, diğer mahlukat üzerinde bariz bir etkisi var.
Önceleri yadırgasam da tavşanlarla birlikte birkaç hafta takıldıktan sonra bu durumdan çok hoşlanmaya başladım. Bir kere, fena halde şaşırmıştım. Onca zamandır buraları benden sorulur diye sahiplendiğim çitliğimde, burnumun dibinde, garip bir düzen kurulmuştu. Nasıl olup da bugüne kadar farkına varamadığıma daha çok şaşırdım. Demek böyle gece gezmelerine başlamasam hayli bi zaman ruhum bile duymazdı diye düşündüm. Ama diğer yandan bu durum hakikaten hoşuma gitmeye başlamıştı. Gittikçe sıkıcı bi yer haline gelmeye başlayan çiftliğim birden bire hareketlenmişti sanki. Heyecan duyuyordum her bi halinden.
Taa ki, dün geceye kadar..
Dün gece her zamanki saatimden daha geç bir saatte dolanmaya başladım. (Bir işim çıkmıştı ve zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım. Galiba o arada tavşanlardan biri gelmiş ama bende gezmeye niyet olmadığını anlayınca dönüp gitmişti. Şimdi böyle olmuştur falan diye anlatıyorum ama kafam nasıl dağılmışsa artık hakikaten tam hatırlayamıyorum ne olduğunu.) Geç de olsa ben bi gezineyim deyip seralara doğru yürüdüm. Ama fazla uzaklaşmadan iyice karanlık çöktüğü için vazgeçtim o geceki gezintiden.
Seranın arkasından dolanıp geri dönmeye karar verdim. Biraz yürüdükten sonra ayağım bi şeye takıldı. Sendeleyip bir iki adım yana düştüm. Neye takıldım ne oldu diye baktığımda onu gördüm: Bir ördek yerde yan dönmüş kaskatı kesilmiş yatıyordu. Öldüğü kesindi, bunda anlaşılmayacak bi şey yoktu. Ama beni fazlasıyla heyecanlandıran ve o karanlıkta korkutan şey, ördeğin göğsünde saplı duran kazıktı. Ucu sivriltilmiş gayet normal bir minyatür kazık, zavallı ördeğin göğsüne saplanmıştı.
Bu çiftlikte neler oluyordu böyle!? Bu düpedüz bir cinayetti!
Bir parça kendime gelip ördeği çevirdim ve yüzüne baktım. ay ışığında parlayan gagasındaki mor beneğinden tanıdım kim olduğunu. Birden bire aklıma geçen ay göl başında yaptığımız nişan töreni geldi. Bu ördek nişanlandığı gece ortadan kaybolan ördekti! Çok üzülmüştüm, çok beter bi haldeydim. O kadar şaşkındım ki, ördeğin adı bile aklıma gelmiyordu. Neden bilmem, göğsüne saplı kazığı çıkarmak istedim. Sanki ben kazığı çıkarsam, zavallı ördek canlanacaktı. Birden arkamda bir ses duyarak irkildim. Ellerimi kazıktan çekip merak ve korkuyla geri döndüm. Tavşan Rüstem ve Sessiz, orada öyle kıpırtısız durmuş bana bakıyorlardı..."
----
Not 1: Bu yazıyı ilk olarak Ekşi Sözlük'te yazdım..
Not 2: Devamını da önce oraya yazacam işalaa.. Sonra buraya kopi..
Not 3: Fotolar olay mahalinde çekilmiştir.
;)
.........
Bu fotonun mevzuyla bi alakası yok. Öylesine duroyo burada.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder