Siparişlerim bitti, yarın gündüz gözüyle fotoğraflayıp kargoya vereceğim. Kargodan kargoya alışverişe gider oldum. Evden çıkmak istemiyorum. Bugün kartvizit için çıkacaktım, giyinmeye diye kalktım, balkona çıktım, bir sigara yaktım, içeri girdiğimde vazgeçmiştim. Amaaaan yarın kargo için çıkınca hallederim, dedim. Yarın bir çıkarsam eve zor dönecek kadar çok iş birikti.
Nohut ısladım, yarına etli nohut yapacağım. Karar verince yapmış kadar oluyorum. Zaten ana yemek olunca gerisi kolay. Canım çok taze fasulye istiyor, mevsimi değil ama istiyor işte. 3 kilo aldım, sinir oluyorum. Cumartesi günü annem, babam ve kardeşim gelmişti. Annem dönünce aradı. Yüzüme niye söylemediyse... Yüzün çok güzel geldi bana, dedi. Eeee kilo alınca güzel oluyor tabii yüzümüz.
O gün Ada'yla Naz'ı mıncıkladım. Fakat Ada'nın hali bir başka. Onu daha çok mıncıkladım. Naz henüz saftirik modunda, ne yapsan gülüyor o kadar. Aaaa bir de yürüyor. Sanki yıllardır bu işi yapıyormuş gibi özgüvenle 6-7 adım atıyor. Ada' ya gülmekten yüzüm kırıştı. Öğlen uykusuna yatacaktı. Doğduğundan beri müzikle uyuyor ve kulağı çok iyi. Ebru (kardeşim) telefon elinde onu yatırmaya gitti. "Anne tu ken se yi aç", dedi Ada ??? Ebru' ya da ilk söylediğinde o da şaşırmış. Telefondaki bütün parçaları tek tek çalmış, "hah bu demiş Ada"... Enya' nın Only Time 'ından bahsediyormuş bizimki :)
Şarkıda geçen "Who can say" kısmına kendince "tu ken se" olarak yorumlamış. Zevkli çocuğum benim. Çok özledim seni.
Bir de eşimin laptopundan yazıyorum şu anda. 3 gündür dikkat ettim, trafikte beni hep İzmir'den geliyor gösteriyor. Allah Allaaah...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder