4 Ekim 2012 Perşembe

0

Savaşa Hayır

Savaşa Hayır.

Tabii benim buradan "hayır" demem yeterli olmuyor. Hatta alınan karar üzerinde hiçbir etkisi olmuyor. Ancak bu durumda susmak yanlış olur, içler acısı olur, ayıp olur. Savaşa Hayır. Sonunda bir ünlem bile yok farkındaysan. Çünkü ben sakinim. Bağırıp çağırmak istemiyorum. Sesimi sakin sakin duy, beni dinle istiyorum.

(MHP, sana bi şey demiyorum aslanım, sen muafsın bu isteklerden. Sen bence kapına kilidi vur, git Recep Tayyip'e doğrudan biat et. Emin ol çok daha saygıdeğer bi iş yapmış olursun. Yeminle seni havale edecek merci bulamıyorum. Beter ol diyecem ama zaten yancı olmuşsun daha ne olacan..)

Nerede kalmıştık?

Savaşa Hayır.

Osmanlı'ya özeniyorsun anlıyorum. Yani bütün yeteneklerimi seferber edip anlamaya çalışıyorum. Olabildiğince. İnsan evladının derebeylerinden, krallardan lordlardan imparatorlardan sultanlardan ve şahlardan yakasını kurtarıp kendi ayakları üzerinde durmaya başlaması öyle çok da uzak bir geçmişe dayanmıyor. Demokrasinin anayurdu her ne kadar Eski Yunan da olsa, bizim bildiğimiz haliyle uygulanması daha çok yeni bi hadise. Hem öyle anlaşılıyor ki, yerine daha iyisi bulunana kadar şimdilik son durak budur. Son durak demokrasidir.

Biz bu son durağa giden trenin son vagonuna koşa koşa asıldık, tutunduk bi şekilde. Kimi zaman ayağımız kaydı, kollarımzla sarıldık. Kimi zaman sadece bir elimizle tutulu kaldık, tırnaklarımızı geçirdik kopmamak için. Bak ama artık düşeceğiz. Saça sapan bir yerlere düşeceğiz. Sen savaş dedikçe, parmaklarımız bir bir ayrılıyor, şunu bi anla artık.

Savaşa Hayır.

Çünkü savaşmak zorunda değiliz. Bunu binlerce kez tekrar et kendine. Biz, Türkiye, savaşmak zorunda değiliz. Suriye ile savaşmamız gerekmiyor. Başkalarının tezgahında piyon etme bizi. 

-----

Eyyorlamam bu kadar. Şimdi izninizle susuyorsam asaletimdendir kalıbından çıkıp iki sallamak istiyorum: Biz bu memlekette gül bahçesinde yaşıyoruz değil mi? İnsanımızın karnı tok, sırtı pek. İşler güçler tıkırında. Ev araba yazlık sağlık muhabbet aşk meşk her şey mükemmel. Çocuklarımız eğitimin kralını alıyor, kimse sürünmüyor, ölmüyor, öldürülmüyor. Kadınlar sabah sporu niyetine yol ortasında vurulmuyor, çocuk yaşta kazık kadar heriflere tapulanmıyor. Böyle aman da ne mutlu ne mutluu diye diye yaşıyoruz kardeş kardeş. Paramız bol, imkanlarımız kendine saray arıyor ki çıksın bi rahat etsin diye.. Bize rahat batıyor değil mi? Heyecan arıyoruz zaar..

Hayır yani durum böyleyse, eyvallah. Önce savaşa evet diyenler ve sülaleleri başta olmak üzere gidin ne yapıyorsanız yapın. Yok mevzu bu değilse, abi bence yine de siz gidin savaşa. Kim en çok savaş diye bağırıyorsa önce o gitsin, böyle en önde bayrak sallasın. Zorunlu askerlik var madem, zorunlu savaş yancılığı askerliği de olsun, önce sizi alsınlar askere, kadın erkek gözetmeden. Gidin, biz başımızın çaresine bakarız. 

Zaten şehit olmak nasip kısmet işi, tepmeyin ayağınıza gelen kısmeti.

Bi gidin..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

back to top