19 Ağustos 2011 Cuma

0

Gereksiz notlar



Hayata dair notlara devam.. yalnız bu sefer notların adını gereksiz koydum. Ne gereği varsa.



Her aşk bitermiş notu:



Malumu ilamdır.



O değil de asıl mesele, ya bitmeseydi noolurdu? Bi düşünmek lazım sağlam kafayla. Aşk bir hastalık hali. Öyle çok da makul bir durum değil. Arızaya geçiyorsun, teyakkuza geçiyor (hatta) sana dair ne var ne yoksa. Bak buradaki "yoksa" daha önemli. Olmayanı da seferber etme halidir aşk. Neyse mevzu kaynamasın, demem o ki bu halin bitmeden sürmesi, durmaması, bi soluk almaması insanı öldürür. Bu kadar da kesin iddia ediyorum. O bakımdan, o -mış'ına kurban olunası "her aşk bitermiş"i yanaklarından öpüp, bağrımıza basalım derim. Hayatımızı kurtarıyor, biterek.



Keçileri kaçırmak notu:



Keçilere bu fani alemde bonus kazandıran insanlık halidir. Dellenen insan olur, keçiler zaaftan nasiplenir.



Aslında, güttüğün bi şeylerin seni ekip gitmesi acı verici olmalı. Ego ağır hasar alır sonraki bahara nasıl çıkar kimse bilmez. Ama bir yandan da, azat etmektir, sana tabi olanı. İyi bir şeydir her durumda. Ama başka bi diğer yandan, kimse "yav buna koyun bile emanet edilmez, kurda kuşa yem eder" diye ünlenmek de istemez. Bu durumda sırf çakma imaj çağının hatrına keçilere dört gözle bakmak gerekir. Hayır bir de bunların klonu felan var, karışır hepsi birbirine mazallah tam olur o zaman manzara. Yemişim manzarasını diyosan, sal gitsin keçileri klon klon, boy boy. Zıplayıp tırmansınlar, çeksinler dere tepe düz gitsinler. Keçileri kaçırmak yerine artık başka bi şey bulmalı. Kaçtı hepsi, hem o eski çayır çimen de yok.



Bitki çayı notu:



Reklam filmleri genellikle aynıdır.



Bitki çayı doğaldır, saftır, durudur, temizdir, zararsızdır, cicidir, usludur gibi bir mesaj verme derdindeler, ki, bu gayet anlaşılır bi şey. Sonuçta ıhlamur, ada çayı bilemedin papatya içirmeye çalışıyorlar millete. Israrla anlamak istemediğim hadise ise, neden alayının reklam filminde aynı tipte kadınlar minik yudumlar alıyor bu çaylardan? Yahu birinin de halinde tavrında bi arıza olsun. Saçının teli oynamış olsun. Hepsi nasıl masum nasıl ütülü nasıl huzurdan iki kere ermiş bi ruh halindeler öyle.



Bunların erkekleri de aynı model. Alayı birden beyaziş örtü gibiler. Hatta kolalı mendil gibiler. Lavanta torbası gibiler lan! Biri mavi biri pembe. Huzur, sükunet, sağlık güzellik tüy gibi bulut gibi ne bileyim böyle terapi gibi bi takım reklamların ciddi anlamda stres yaratması nedir bilmiyorum. Ihlamurdan soğudum yeminle. Manyaklık bende zaar.



Dünya notu:



Bu gezegenin bir parçası olduğu galaksi, komşusu Andromeda galaksisi ile 3 milyar yıl sonra çarpışacakmış. Gezgenin zeki ahalisinin son hesaplamaları bu şekilde. Eski hesaptan 4 milyar yıl kadar az. 3 milyar yıl sonra Güneş hâlâ daha parlıyor olacak değil mi? Bu tür yıldızların ortalama ömrü 10 milyar yıl kadarmış. Bizimki daha yolun yarısında. Yani galaksiler efendi gibi dursa durduğu yerde, en azından Güneş'in ömrü vefa edene kadar yaşayacak gezegen Dünya da.



Tabii her durumda gezegendeki zeki varlıkların külliyen koskoca gezegeni buhar etme potansiyelini göz önünde bulundurmak gerekir. İhtimal dahilindedir ancak bu canlıların sadece kendilerini imha etme ihtimalleri daha fazladır. Çok daha fazla. Benim bu güzel ama bahtsız gezegen için temennim şudur: Madem galaksiler çarpıştığında bi tür kıyamet kopacak ve Dünya yok olacak, bari o gün gelmeden bir zaman önce insan kendini silsin süpürsün şu gezegenden. Emekli olsun Dünya. Bi rahat nefes alsın. Son günlerini huzur içinde geçirsin.



(Aksini düşünmek bu aralar pek içimi açmıyor. Yani bırak Dünya'yı, bütün galaksiye yayılmış bir insan ırkı düşünün! Ve bunlar yanlarına en başta dinlerini, milliyetlerini falan alıp gitmişler. Yeni bir gezegene yerleşiyorlar bi ton macera şu bu, ama kafa aynı kafa. Gittikleri her yere o kafayla birlikte, çocuklarını da götürüyorlar elbette. Ama ilk fırsatta çocuklarını öldürüyorlar. Çünkü bunlar, kendi gelecekleri demek olan evlatlarının üzerinde deney yapabilen, fırınlara tıkıp boğabilen, kesip biçebilen, üzerlerine bombalar yağdırabilen, bedenlerini meşreplerinin keyfine göre kullanabilen, onları canlı bomba ya da canlı kalkan haline getirebilen türde canlılar. Yaşadıkları gezegene çektirdikleri de ayrı bir hikaye.)



Hakikaten bahtsız bir gezegen bu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

back to top