Merhabalar! Bayramdaki Gordion ziyaretim bir önceki postta bahsettiğim küçük çaplı kozmetik alışverişiyle sınırlı değildi. Dahası vardıJ Pek çok mağazaya girdim çıktım. Genel olarak gözlemim şöyle: Mağazaların büyük bölümü yeni sezonu yavaştan sergilemeye başlamış. Bunun yanı sıra indirimler de hala devam ediyor.
Mango da bu mağazalardan biriydi. Yeni sezonda oldukça hoş parçalar var; ama ben yenilere şöyle bir göz atıp, daha önceden beğendiğim,indirimdeki bu tişörtü satın aldım.
İçte kalıyor; ama kırmızı kalp çok şirin değil mi? J
Yakasındaki anchor detayına bittim, çok zarif:)
Lacivert çizgilisini de görmüştüm önceden; tabi ki kalmamıştı. Bu renkten sadece 3 adet Small beden vardı, birini de ben aldım.
Şimdiii, gelelim bu tişörtü nasıl kombinleyeceğim meselesine… Öncelikle bir moda otoritesi ya da bu alanda uzman,eğitim almış birisi olmadığımı belirteyim. Görüşlerim, bu blogda yer alan her şey gibi öznel. Bu postta değineceğim kombinler de tamamen kişisel zevkimi yansıtmakta.
Birinci Kombin: Marine teması. Lacivert, beyaz, kırmızı üçlüsü deniz, güneş, kum üçlüsü kadar kulağa hoş geliyor. 2011 yaz sezonunda da bu tema oldukça revaçtaydı. Aslına bakacak olursanız bu renk uyumu ilkbahar-yaz konseptine çok yakışıyor, hemen herkes bu renkteki kıyafet ve aksesuarları severek kullanıyor ve bu nedenle de bu tema bir nevi klasikleşerek her sezon yeniden karşımıza çıkıyor. Bu üçlüyü çok sevenlerden biri olarak ben de bu tişörtü koyu lacivert bir kumaş pantolonla giyer, ayakkabı(tercihen sandalet veya espadril) ve çantada ise beyazdan şaşmam. Boynuma da anchor biçiminde bir kolye takabilir veya içinde anchor charmının da bulunduğu bir charm bileklikle sade ve klasik bir marine görünümüne kavuşabilirim.
İkinci kombin: Beyaz pantolon. Bu da bir diğer gardırop demirbaşı. Üstelik beyaz pantolonlarımızı geçtiğimiz kış sezonunda da severek giydik.( Bir moda dergisi ‘Kış beyazı’ başlığıyla bu trendi nitelendirmişti; çok hoşuma gitmiştiJ) Bu kombinde ise kırmızı- beyazın bu kesin çizgili,yoğun,tekdüze etkisini dağıtmak için çanta ve ayakkabıda siyah veya gri tonlarını tercih ederdim. Takılarımı ise gümüşten ya da gümüş görünümlü aksesuarlardan seçerek bu kombini de bu şekilde tamamlardım.
Üçüncü kombin: Jean’siz olur mu hiç? Onlardan vazgeçemiyoruz! Hepimizin dolabında eski ya da yeni, her sezona uygun birkaç (!) parça jean varJ Dolayısıyla bu tişört de onlardan herhangi biriyle çok yakışır. İlk iki kombinde pantolon örneği verdim, burada ise kombinimizi jean etekle deneyelimJ İster buz mavisi, ister siyah herhangi bir jean etekle bu tişört çok yakışır. Yalnız jeanin bohem havasını ve sportifliğini kırmak için ayakkabı olarak babet tercih ederek daha derli toplu bir görünüme kavuşulabilirim. Öte yandan koyu lacivert tonlarında bir jean ile kombinlemek de marine teması ile bağdaştırılarak şıklığı garantilerJ Aksesuarlarda da mavi, beyaz, gri vb jeanle yakışacak her şey kullanılabilir.
Dördüncü kombin: Kırmızı-bordo kapri. Havalar hala sıcakken kaprileri giymek için daha iyi bir bahane olamaz;) Bu tişörtü dolabımdaki açık renk, parlak kırmızı bir pantolonla denedim; ama bluzun çizgileri koyu kaldığından hoş durmadı. Bu nedenle ‘bordoya dönük koyu kırmızı’ kaprimle daha çok yakışır diye düşünüyorum. Bu da klasik bir kombin önerisi olacak belki; ancak ayakkabı- çanta ve aksesuar seçimimde de siyah, gri, mavi veya beyazın dışına çıkmazdım.
Tüm bu yazdıklarım size çok klasik ve ‘sade-şık’ biçiminde tanımlanabilecek bir giyim tarzım olduğunu düşündürebilir. Aksine, renkleri çok severim(bakın blogumun adına J) bu nedenle de hiçbir rengi giymekten kaçınmam. Ancak belli başlı bazı renklerle(kırmızı-beyaz bu tişört gibi) çarpıcı renkleri( mesela mor pantolonu, açık turuncu eteği vb) giyemiyorum maalesef. Evet biliyorum, son aylarda ‘color block’ trendi de almış başını gidiyor ama ne bileyim, renklere ne denli düşkün olsam da onları karıştırarak çılgınca stiller oluşturmak konusunda hala çok cesaretli değilim:/
Sizin bu kombinlere alternatif oluşturacak önerileriniz neler?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder