Stresin birçok hastalığın ortaya çıkmasında tetikleyici faktör olduğu bilinse de ağız içine olan etkisinden pek söz edilmiyor.
Ağız ve Diş Sağlığı Haftası dolayısıyla konunun önemine dikkat çeken Anadolu Sağlık Merkezi Diş Hekimi Alper Çıldır, ağız içindeki stres ortadan kaldırılmazsa diş hasarından çene eklemi sorunlarına kadar birçok tahribatla karşılaşmanın mümkün olduğunu vurguluyor.
Stres artık hayatımızın vazgeçmek isteyip de bizi terk bırakmayan bir parçası… Modern yaşamın getirdiği hız ve telaş her geçen gün daha gergin ve daha stresli olmamıza neden oluyor. Artık stresin birçok hastalığın ortaya çıkmasında tetikleyici faktör olduğu bilinse de ağız içine olan etkisinden pek söz edilmiyor…
Diş sıkmanın göründüğünden çok daha büyük etkileri olduğuna değinen Anadolu Sağlık Merkezi Diş Hekimi Alper Çıldır, “Başka şikayetlerle diş hekimine başvurulduğunda dişlerde sıkmaya bağlı hasar oluştuğu görülüyor” diyor. Diş Hekimi Alper Çıldır, bu hasarın bazen başlangıç düzeyin, bazen de ilerlemiş düzeyde olduğu için çok büyük tedaviler gerektirebildiğinin altını çiziyor.
Hasarın Oluşması Yıllar Alabiliyor
İlk tepkinin dişle dişetinin birleştiği düzeyde yani dişin boyun kısmında oluştuğunu belirten Diş Hekimi Alper Çıldır, “Kama defekti olarak adlandırılan bu durumda, dişle dişeti arasında tırnak girecek kadar bir boşluk oluşuyor ve duyarlılık başlıyor. Ardından dişte aşınmalar, kırılmalar meydana geliyor. Diş minesi kalkarak altındaki, daha yumuşak olan dentin tabakası ortaya çıkıyor. Dişlerde, kesilmiş bir ağaç kütüğünün üzerindeki gibi halkalar görünmeye başlıyor. Aynı zamanda dişlerin yüksekliği düşüyor; sıkmaya bağlı yüz, eklem ya da kulak ağrısı hissediliyor” diyor.
Doğanın Dengesini Bozmadan Tedavi Edilmeli
Dişlerini sıkan bir hastanın ağız yüksekliği düştüğünde, azı dişlerine basit dolgular yaparak öndeki dişlerin sıkılmasını engellemeye çalışmanın doğru bir tedavi yaklaşımı olmadığını belirten Diş Hekimi Alper Çıldır, “Isırma eylemi, dişlere yaklaşık 200-300 kilogramlık bir kuvvet uyguluyor. Kişi bu kuvveti sürekli azı dişlerine uygulayınca ciddi baskılar oluşuyor ve bu dişler de zarar görüyor. Bu nedenle, doğanın dengesini bozmadan tedavi etmek gerekiyor. Ayrıca kişinin alt ve üst çene kapanışını değiştirmemesi de önem taşıyor” diyor.
Hastaların dişlerini sıktığının farkına vardıktan sonra kendini bu hareketi yaparken yakaladığını belirten Diş Hekimi Alper Çıldır, “bu aşamada eşinin ya da birlikte yaşadığı kişilerin gece birkaç kez hastanın dişlerinde gıcırdama olup olmadığını dinlemesi tanıyı kolaylaştırabiliyor” diyor.
Gece Koruyucusu Plak Kullanılıyor
Aşınma yeni başlamışsa ilk başvurulacak yöntemlerden birinin gece koruyucusu (night guard) kullanmak olduğunu ifade eden Diş Hekimi Alper Çıldır, bu yöntemi şöyle anlatıyor:
“2 mm kalınlığında, doku dostu bir malzeme ile üst çeneye uygun plak hazırlanıyor ve hasta geceleri bu plağı takıyor. Ayrıca klinik ortamda sık aralıklarla yüzeysel olarak tekrarlanan fluoridli jel uygulamaları ile dişlerin güçlenmesi ve aşınmaya bağlı diş duyarlılığının giderilmesi sağlanıyor. Hastanın ağzında üç-dört taneden fazla, büyük dolgu varsa “Inlay” denilen, porselen esaslı, aşınmayan ve laboratuvarda ölçüye göre hazırlanan parçalar dolgunun yerine yapıştırılıyor. Ağızdaki stresin yansımasını bu porselen dolgular karşılıyor ve aşınmayı durduruyor. Ancak dişler aşındığı için, tüm dişlere bu şekilde dolgu yapmak gibi bir yaklaşım söz konusu olamıyor.”
Daha ileri vakalarda ise üst veya alt dişleri, bazen her ikisini de tamir etmek gerektiğini belirten Diş Hekimi Alper Çıldır, “Aşınan yüzeyler porselenle tamir ediliyor, bazıları da kesilip kaplanıyor. Bu parçalar ağız yüksekliğinin hesaplanmasıyla, yıllarca aynı kalacak şekilde stabil hale getiriliyor” diyor.
Tüm bu tedavilerin yanında hastanın dişlerini sıkmasının altında yatan nedenin de ortadan kaldırılması gerektiğinin altını çizen Diş Hekimi Alper Çıldır, bu amaçla bazı vakalarda fizik tedavi uzmanlarından da destek alındığını belirtiyor:
“Tetik noktaları değiştirilip çene kasları rahatlatılıyor. Böylece boyun ve yüz ağrılarının geçmesi sağlanıyor. İleri vakalarda hastalığın boyutuna göre psikolog veya psikiyatrist desteğine de gereksinim duyulabiliyor.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder