26 Ağustos 2010 Perşembe

0

ıspanaklı yumurta

Sevilmeyen sebze ıspanak, bizim evde bir tek ben yiyorum. Eşimin zaten sebzeyle hiç arası yok domatesi bile yerken sulu ve tohumlu olan kısmını çıkartır sadece dış kabuğunu yer durum böyle oluncada ıspanak yemesini beklemek mucize olur. Küçük oyunlar ve küçük dokunuşlarla yenmesini sağlamaya çalışıyorum. Ispanağı böreğin içinde ya bir sosta ya da salataların içinde bir şekilde kullanıyorum. Oğlum da çok uzaklarda aramamış huylarını, tabiri caiz ise armut dibine düşmüş sebzeyle hiç arası yok, küçük hanıma ise yemek yedirmek deveye hendek atlatmak gibi bir şey acaba ne zaman yüzüm gülecek ne zaman sorunsuz olarak kendi yiyebilecekleri kapasitedeki bir tabak yemeği yiyip sofradan kalkacaklar. o günler çok uzakta değildir inşallah. Genelde de bütün annelerden aynı şikayeti duyuyorum çocuğum yemiyor.

Doktorumuza sölediğim zaman ooo egal önemli değil su içiyor mu tamam. İşte öyle değil anne olarak meyvesini, sebzesini, etini, balığını yesin istiyorsunuz. Evet çok içliyim bu yemek konusunda, değil mi?
Birde kayınvalidemin bir anısını paylaşmak istiyorum sizlerle. Ben Arda'yla uğraşırken aklı
na gelir ve anlatır bu yıllar öncesi yaşanmışlığı...


Zaman 60'lı yılların sonu Boğazda eski bir semt Beykoz, anılarla dolu, arnavut kaldırımlı daracık sokaklı ,sarmaşıklarla sarılmış evlerin avlularının olduğu , balkonlarında sardunyalar açmış kıpkırmızı, pembe, beyaz rengarenk, ahşap konakların olduğu o yokuşlardan birinde kayınvalidem küçük yavuz'un peşinden bir elinde tabak bir elinde kaşık koşuşturuyormuş; oğlum aç ağzını aaa bak kuş uçtu, kondu ,baktı gibi ardından baba için ye, teyzen için ye akça pakça küçük yavuz yemiycem diye arnavut kaldırımlarının üzerinde koşturuyor. O esnada çingene  bir kadıncağız çocuğuyla geçiyormuş sokaktan. Çocuk yerden bir ekmek parçası almış ve öyle bir iştahla yiyormuş ki imrenerek bakakalmış küçük yavuzun annesi ve kadına dönerek demiş ki; gel seninle bu çocukları değişelim ben bıktım artık bunun peşinden koşuşturmaya, her gün ye ye demeye. Bak nede güzel yiyor seninki demiş. Kadın durmuş durmuş kızgın bir şekil de cevap vermiş; hanım hanım ben sana bu çocuğu verirsem bunu da aynısı yaparsın, elinde tıkış tıkış yemekle doldurduğun tabağınla, ağzına tıkıştıra tıkıştıra yemek verirsen bununda olacağı o, senin çocuğun gibi... demiş.


Tabii koşturmuyorum bu şekilde ama yinede yemesi için baya bir çabalıyorum. Aslında kendi haline bırakmak lazım işte örneği çok uzun yıllar öncesine dayanıyor aç olan insan bulduğu her şeyle karnını doyurabiliyor. Şükrediyorum rabbime verdiği her şey için. Hayırlı cumalar diliyorum efendim hepinize
sevgiler...


malzemeler

500 gr temizlenmiş doğranmış ıspanak
250 gr kıyma
3-4 ym kaşığı zeytinyağ
2 adet soğan
2 adet domates rendesi
1 ym kaşığı salça
5-6 adet yumurta
karabiber
tuz

hazırlanışı


  • Soğanları yemeklik doğrayın zeytinyağında pembeleştirin. Kıymayı ekleyin kavurun.

  • Domates rendesini ekleyip biraz daha kavurun. Salçayı da ekleyip biraz daha kavurun.

  • Ispanak, karabiber, tuz hepsini katıp 1-2 dk kavurun.

  • Yumurtaları üzerine kırıp kısık ateşte pişirin.

  • Tencerenin kapağını kapatmadım yumurta sarılarının üzeri beyaza dönmemesi için.

  • Ispanağı çok pişirmedim ben öyle çok pişmiş sebzeyi sevmiyorum zaten çok narin bir sebze vitamin değerlerinin fazla kaybolmaması için.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

back to top