Çağımızın en önemli akımlarından bir tanesi de sağlıklı beslenme, kaliteli ve uzun bir yaşama sahip olma olarak nitelendirilebilir. Dünyada hızla yayılan obezite ve obezitenin getirmiş olduğu rahatsızlıklar son 20 senede sağlıklı beslenme anlayışını değiştirdi.
Can boğazdan gelir anlayışı ile önüne geleni yeme tutumu yerini yeterli miktarda, çeşitli yemeye bıraktı. Fazla kilo sağlık göstergesi olmaktan çıktı, sağlıklı kilo bilinci gelişti. Nasıl ve ne yemeli, nasıl egzersiz yapılmalı konuları gündeme taşınırken yeme davranışındaki bozukluklar, çevrenin ve ailenin yeme davranışı üzerindeki etkileri, duygusal durum ve yeme arasındaki bağıntının önemi de vurgulanmaya başladı. Bilinçli beslenmeyi bilmek kadar onu uygulayabilmek, diyet yapabilmeyi başarmak ve sonrasında bu kiloyu korumak kişinin psikolojik durumu ile de bağıntılı olduğu farkına varıldı.
Yemek sadece fizyolojik bir ihtiyaç değildir. Yemek yemenin duygusal, sosyal, kültürel ve çevresel birçok birleşeni vardır. Normal yeme tanımı kişiden kişiye göre değişse de belli başlı kuralları vardır:
"Normal" yeme düzeni olan insanların ortak yeme davranışları:
Yemek yerken düzenli olarak nefes alırlar.
Besinleri yutmadan önce iyice çiğnerler.
Yemek esnasında duraklarlar ve tattıkları lokmanın keyfini çıkarırlar.
Ara sıra çatal ve kaşıklarını masanın üstüne bırakırlar.
Yeme süresince hala aç olduklarını ya da doyduklarını anlamak için kendilerini dinlerler.
Bir öğün önce ya da bir öğün sonra ne yediklerini ya da ne yiyeceklerini düşünmek yerine önlerinde olan yemekle ilgilenirler.
Tabaklarındaki bütün yemeği bitirmek zorunda hissetmezler.
Hiç yemek kalmayacakmış duygusu ile kontrolsüzce yemezler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder