Düşünebilmek, insan ırkının belirleyici özelliğidir malum. Birer telepat olana kadar bu fasılda özgürüz. Herkes kendi aklınca ister peri gibi, ister zebani gibi ve hatta isterse kukumav kuşu gibi düşünmekte özgürdür diye, ezberden kısaca aktarılabilir.
Ama bence düşünce özgürlüğü: Kallavi bir çağ yalanıdır. İfade özgürlüğü de bu yalanın yardakçısıdır.
Çünkü,
özellikle son 20 yılda Dünya'da insan evladına neyi nasıl algılayacağını, nasıl bakıp nasıl göreceğini, ne yiyip ne içeceğini, neyi nerede hangi şekilde giyineceğini, neleri dinleyip neleri beğeneceğini, kaç beden olacağını, imajı, markayı, sloganı.. vs. vs. nasıl düşüneceğini belleten, insanlık tarihinin en despot, en zalim öğretmeni vardır. Ki, biz buna piyasa diyebiliriz misal. İstersek sermaye diyelim. Dini yok, milliyeti yok. Hedef kitlesi aynı colayı içiyor, aynı kotu giyiyor, aynı hamburgeri yiyor, hatta aynı şekil çevreyi koruyor, aynı küresel ısınmaya kafası bozuluyor, aynı kutup ayılarına dertleniyor. Sonuç: Bir sistem dahilinde isyanlarda.
Dolayısıyla düşüncede özgür falan değiliz. Kalıplanmışız, kodlanmışız, alt metin, satır arası, ana mesaj vs. yüklenmişiz. Artık ifade özgürlüğümüz de bize verilmiş. Biz aldığımızı sanıyoruz ama basbayağı elimize verilmiş. Çünkü biz düşüncelerimizi ifade ettikçe, yazılımı kopyalıyoruz.
Ben mi çok karamsar oldum bilemiyorum ama bu aralar bana hikaye gibi geliyor düşünce özgürlüğü. Bir tür sanrı gibi.
Bu arada, bir de şöyle bi şey var: Haber biraz eski olabilir ama icat yeni. ABD'li güzelim bilim insanları düşünceyi %80 oranında okuyabilen bir alet geliştirmişler. (Şurada ayrıntıları mevcut)
Bu ne demek oluyor, hemen arz edeyim: "Hoşçakal özgürlük"
Her türden ve her telden müdahaleye, baskıya ve baskılanmaya rağmen insanın 'ne düşünürsen düşün' özgürlüğü var gibiydi. Aslında bu bildiğimiz anlamda bir özgürlük değil elbette. Kafanın içinden geçenlere o kafanın sahibi bile müdahil olamıyor çoğu zaman. Ama işte sanki olabildiğince özgür olunan son sığınaktı koca kafalarımız.
İfade özgürlüğüne burnunu sokan çok oldu malum, ayıptır'dan başlayıp günahtır'a kadar sınırsız bir "SUS!" baskısıyla kilitlendi düşünceler. Yasalarla temize çekilip arada bir havalanmaya çıkanları oldu, adına ifade özgürlüğü dendi. Ama şimdi bu nerede ne amaçla kullanılacağı muğlak 'gelişme', son sığınağı tarumar edecek kapasiteye sahip, ve onun sahibi de: İnsan!
Sınırlı sorumlu düşünce özgürlüğü bile hayal olabilir, masal olabilir, yalan olabilir. Geçmiş olsun cümlemize.
Evet notu: Evet bu aralar sadece memleket değil, cümle alem salaklıkta sınır tanımadığı için, aptallığı övünülecek bi meziyet olarak gördükleri ve yücelttikleri için, cehalete övgüler düzüldüğü için ve okuyan bi parça kafasını çalıştırmaya çalışan, kendini geliştirmek isteyen insanlara elitsiniz siz ahahaa diye salyalı yaftalar yapıştırılıp kafa göz dalındığı için... evet şekerim, ziyadesiyle karamsarım.
Temenni şeysi: Geliştirsinler bu aleti ve okudukları her düşünce diğerinin aynısı olsun. Okuyan alet de depresyona girsin, insan kafasının tıpkı basıma evrimine nalet etsin ve dayanamayarak kendini imha etsin. Dinimiz amin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder