Hayat,
yaşamak değil, bunu biliyorum.
Hayat öğretiyor çünkü. İster ezberine al öğren, ister hem anla hem öğren. Hoş anlaşılsa da bi naneye yarayacağını sanmıyorum, yaşayıp gidiyoruz çünkü. Yaşayıp gitmeye itirazım yok, hem zaten eskisi kadar karşı çıkmıyorum yaşamın bir armağan olduğunu düşünenlere. Martının yaşamı da martıya armağan. Ama sor bakalım martıya, hayatından memnun musun diye, sesi soluğu çıkmaz. Havada kaptığı simit parçalarını hatırlasaydı belki (eh işte misal) belki hamsiden hallice derdi. Ama anıları yok ki onun, bir hayatı yok ki.
Hayat hatırlanan her bi şeyin toplamı, ve geriye kalanı. Bu geriye kalanlar da işte üç beş hikaye. Eşin dostun ardından anlatsın, ansın diye. Güzel hikayeler bırakmak lazım azizem..
Hayat ölmeden önce bitmesin bir de. Bellek anılarına sahip çıksın, kalp atarken firar etmesin sağa sola. Hatırlayarak ölmek lazım bir de, hayatı.
Yemişim hayatını notu: Anneannemi pek bi sık anmaya başladım bu aralar. Müşerref hanımcım 9o küsur yaşında, 90 küsur yıllık hayatının kayda değer bi bölümünü hatırlayamayarak uçtu gitti. Hatırladığı gudik bi şeylerin arasında olduğum için ben de onu hatırlayarak kanatlanmak istiyorum. (Evet yahu bildiğin kanatlanmak)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder