2 Haziran 2013 Pazar
0
Duman güzel demiş: "Biberine gazına, copuna sopasına, tekmelerin hasına.. eyvallah eyvallah"
Çapulcuya da eyvallah. Baktım kelime anlamına, emin olmak için. TDK diyor ki, çapulcu demek düzene aykırı davranışlarda bulunan, düzeni bozan demektir. Çapul ise: Akıncıların düşman topraklarında yaptıkları baskın ve bu baskınlarda ele geçen şeyler demekmiş. Bi nevi yağma işte.
Olur tamam buna da eyvallah. Biz zaten akınlarda çocuklar gibi şendik, Gezi Parkı gibi Taksim gibi, Beşiktaş gibi, Ankara Kızılay gibi, İzmir gibi, Adana gibi, Mersin gibi, Antalya, Samsun, Bodrum gibi düşman topraklarında akıncılık faaliyetimizi ifa eyledik ve ganimetimizi gaz su ve cop olarak tahsil edip yağmamızı tamamladık. Hak ettik yani çapulculuğu. İçimizden bazı marjinal gruplar çıktı, ortalığı temizledi sonra ama bi şey diyemedik. Çapulculuğumuza zeval gelmedi, direndik kazandık.
İki bira içtik, iki kadeh şarap, iki tek de rakı.. baktık alkolik olmuşuz. Eyvallah, yeminle eyvallah. Ne olacak ki? Bizler çapulcu alkolikleriz, ey Türkiye, Dünya ve hatta uzay, paralel evren, yan galaksi.. tanı bizi!
Hepimiz çapulcuyuz! Hepimiz alkoliğiz!
Şimdi ben çapulcu olmayan, alkolik olmayan temiz pak pırıl ve bu bilgiler ışığında muhakkak ki AKP seçmeni olan arkadaşlara sesleniyorum. Gelin hele gelin, bi şey soracam:
Gittiniz seçim sandıklarında aklınıza yüreğinize yatan bir partiye, o partinin adaylarına oy verdiniz, seçtiniz. Seçtiğiniz insanlar, seçtiğiniz parti, seçimlerden zaferle çıktı. İktidar oldu tek başına ve hem de uzun yıllar boyunca. Memnun kaldınız ki bir daha bir daha seçtiniz. Tamam, buraya kadar bi sorun yok, gayet normal. Sorun şu: Siz bu adamları seçerken bütün yetikilerinizi, bütün karar haklarınızı böyle olduğu gibi, sorgusuz sualsiz devir ettiğinizi biliyor muydunuz?
"Zaten beni seçen bana yetkiyi vermiş, istediğimi yaparım, onlara ne soracam" kafası size yakın geliyor mu? Hayır bunu soruyorum, çünkü zaten bize kimsenin bi şey sorduğu yok. Çapulcuya soracak hali yok ya, o bakımdan. Bari size sorsaydı iyiydi diye konuşuyorum böyle. Hani belki içinizden birileri itiraz eder, "ama hayır biz size oy verdik, seçtik meclislere gönderdik ama gidin her istediğinizi hiçbir şeyi takmadan yapın diye değil" der diye?
Hani noterde misal bir iş için vekalet verirken bile o işin mahiyeti, yetkinin şartları süresi vs. yazılır, hani belki bu demokrasilerde de böyledir diye soruyorum. Verdik bir vekalet ama kardeşim ben sana misal beni temsil et, haklarımı koru diye veriyorum vekaleti, sen kalkıp da bu yetkiyle benim yerimi yurdumu başkalarına satarsan olmaz ki? Yetkiyi aldın diye ... öf neyse ne işte.. örnek verecem diye gerildim şurada, derdimi anlatabilmiş olsam bari.
Dert demişken.. bizim dert ortağımız da epey bi zamandır bu sosyal medya oldu. Sözlükler, bloglar, sonra Facebook, Twitter vs. Aramız iyi, alıştık kaynaştık birbirimize. Zaten insan içindekini söylerse iyi olurmuş, rahatlarmış. Döktük biz de içimizi satır satır, mecra mecra. Tartıştık, konuştuk, yazdık çizdik söyledik, kavgalar bile ettik. Küstük gittik sonra dayanamadık döndük geldik. Bu sosyal medya bize ilaç gibi geldi, deva gibi geldi.
Sonra bi de duyduk ki, meğer başa belaymış bunlar, lanet şeylermiş. Yaanii zorlanıyorum ama, de ki senin güzel hatırın için, buna da eyvallah. Zaten elin çapulcusundan ne beklersin ki? O değil de, pırıl AKP'li sosyal medya kullanıcıları napacak acaba? Karar yetkilerini devretmişler bi kere, işte şimdi vekaleti verdikleri zat "bela la bunlar" diyor. Zor valla işleri, çok zor.
Keyifli zamanlar olsa emin olun alırdım elime çekirdeğimi, geçer izlerdim hallerini çitleye çitleye. Lakin zamanlar iyi zamanlar değil. İzleyecek çok daha önemli, çok daha gerekli şeyler var. Misal kırk tane polisin ortalarına alıp dövdüğü genç bir kızın görüntüleri var. Gel gel bi şey yapmayacam diye çağırdığı direnişçinin kafasına nişanlayan polisler var.. var daha böyle bi ton şey. Var ama bende izlemeye mecal kalmadı. O bakımdan, şu kötü zamanlara, şu kibrinizin şiddetine bile eyvallah. Sizden değerli mi, noolacak?
Siz demişken, galiba bir geziye çıkıyormuşsunuz. Yurtdışı seyyahati. Giderken rica etsem biberinizi gazınızı, copunuzu sopanızı da götürseniz? Onları uzakta sapa bi yerlerde bırakırsanız belki dönüş yolunu bulamazlar, biz de bu şiddetten kurtulmuş oluruz. Nasıl fikir ama? Eyvallah değil mi, eyvallah?
Yalnız bir şey var, işte ona eyvallahımız yok. Çocuklardan söz ediyorum, siz de zaten üçer beşer doğurun, çocuk iyidir diyordunuz. İşte sıra o çocukların geleceğine, onların yaşamına, onların özgürlüklerine gelince, yok artık eyvallah meyvallah.
Sadece, "Yeter artık!" var. İster misiniz?
Duman'ın Eyvallah'ını izlemek için buraya lütfen..
Eyvallah
Duman güzel demiş: "Biberine gazına, copuna sopasına, tekmelerin hasına.. eyvallah eyvallah"
Çapulcuya da eyvallah. Baktım kelime anlamına, emin olmak için. TDK diyor ki, çapulcu demek düzene aykırı davranışlarda bulunan, düzeni bozan demektir. Çapul ise: Akıncıların düşman topraklarında yaptıkları baskın ve bu baskınlarda ele geçen şeyler demekmiş. Bi nevi yağma işte.
Olur tamam buna da eyvallah. Biz zaten akınlarda çocuklar gibi şendik, Gezi Parkı gibi Taksim gibi, Beşiktaş gibi, Ankara Kızılay gibi, İzmir gibi, Adana gibi, Mersin gibi, Antalya, Samsun, Bodrum gibi düşman topraklarında akıncılık faaliyetimizi ifa eyledik ve ganimetimizi gaz su ve cop olarak tahsil edip yağmamızı tamamladık. Hak ettik yani çapulculuğu. İçimizden bazı marjinal gruplar çıktı, ortalığı temizledi sonra ama bi şey diyemedik. Çapulculuğumuza zeval gelmedi, direndik kazandık.
İki bira içtik, iki kadeh şarap, iki tek de rakı.. baktık alkolik olmuşuz. Eyvallah, yeminle eyvallah. Ne olacak ki? Bizler çapulcu alkolikleriz, ey Türkiye, Dünya ve hatta uzay, paralel evren, yan galaksi.. tanı bizi!
Hepimiz çapulcuyuz! Hepimiz alkoliğiz!
Şimdi ben çapulcu olmayan, alkolik olmayan temiz pak pırıl ve bu bilgiler ışığında muhakkak ki AKP seçmeni olan arkadaşlara sesleniyorum. Gelin hele gelin, bi şey soracam:
Gittiniz seçim sandıklarında aklınıza yüreğinize yatan bir partiye, o partinin adaylarına oy verdiniz, seçtiniz. Seçtiğiniz insanlar, seçtiğiniz parti, seçimlerden zaferle çıktı. İktidar oldu tek başına ve hem de uzun yıllar boyunca. Memnun kaldınız ki bir daha bir daha seçtiniz. Tamam, buraya kadar bi sorun yok, gayet normal. Sorun şu: Siz bu adamları seçerken bütün yetikilerinizi, bütün karar haklarınızı böyle olduğu gibi, sorgusuz sualsiz devir ettiğinizi biliyor muydunuz?
"Zaten beni seçen bana yetkiyi vermiş, istediğimi yaparım, onlara ne soracam" kafası size yakın geliyor mu? Hayır bunu soruyorum, çünkü zaten bize kimsenin bi şey sorduğu yok. Çapulcuya soracak hali yok ya, o bakımdan. Bari size sorsaydı iyiydi diye konuşuyorum böyle. Hani belki içinizden birileri itiraz eder, "ama hayır biz size oy verdik, seçtik meclislere gönderdik ama gidin her istediğinizi hiçbir şeyi takmadan yapın diye değil" der diye?
Hani noterde misal bir iş için vekalet verirken bile o işin mahiyeti, yetkinin şartları süresi vs. yazılır, hani belki bu demokrasilerde de böyledir diye soruyorum. Verdik bir vekalet ama kardeşim ben sana misal beni temsil et, haklarımı koru diye veriyorum vekaleti, sen kalkıp da bu yetkiyle benim yerimi yurdumu başkalarına satarsan olmaz ki? Yetkiyi aldın diye ... öf neyse ne işte.. örnek verecem diye gerildim şurada, derdimi anlatabilmiş olsam bari.
Dert demişken.. bizim dert ortağımız da epey bi zamandır bu sosyal medya oldu. Sözlükler, bloglar, sonra Facebook, Twitter vs. Aramız iyi, alıştık kaynaştık birbirimize. Zaten insan içindekini söylerse iyi olurmuş, rahatlarmış. Döktük biz de içimizi satır satır, mecra mecra. Tartıştık, konuştuk, yazdık çizdik söyledik, kavgalar bile ettik. Küstük gittik sonra dayanamadık döndük geldik. Bu sosyal medya bize ilaç gibi geldi, deva gibi geldi.
Sonra bi de duyduk ki, meğer başa belaymış bunlar, lanet şeylermiş. Yaanii zorlanıyorum ama, de ki senin güzel hatırın için, buna da eyvallah. Zaten elin çapulcusundan ne beklersin ki? O değil de, pırıl AKP'li sosyal medya kullanıcıları napacak acaba? Karar yetkilerini devretmişler bi kere, işte şimdi vekaleti verdikleri zat "bela la bunlar" diyor. Zor valla işleri, çok zor.
Keyifli zamanlar olsa emin olun alırdım elime çekirdeğimi, geçer izlerdim hallerini çitleye çitleye. Lakin zamanlar iyi zamanlar değil. İzleyecek çok daha önemli, çok daha gerekli şeyler var. Misal kırk tane polisin ortalarına alıp dövdüğü genç bir kızın görüntüleri var. Gel gel bi şey yapmayacam diye çağırdığı direnişçinin kafasına nişanlayan polisler var.. var daha böyle bi ton şey. Var ama bende izlemeye mecal kalmadı. O bakımdan, şu kötü zamanlara, şu kibrinizin şiddetine bile eyvallah. Sizden değerli mi, noolacak?
Siz demişken, galiba bir geziye çıkıyormuşsunuz. Yurtdışı seyyahati. Giderken rica etsem biberinizi gazınızı, copunuzu sopanızı da götürseniz? Onları uzakta sapa bi yerlerde bırakırsanız belki dönüş yolunu bulamazlar, biz de bu şiddetten kurtulmuş oluruz. Nasıl fikir ama? Eyvallah değil mi, eyvallah?
Yalnız bir şey var, işte ona eyvallahımız yok. Çocuklardan söz ediyorum, siz de zaten üçer beşer doğurun, çocuk iyidir diyordunuz. İşte sıra o çocukların geleceğine, onların yaşamına, onların özgürlüklerine gelince, yok artık eyvallah meyvallah.
Sadece, "Yeter artık!" var. İster misiniz?
Duman'ın Eyvallah'ını izlemek için buraya lütfen..
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder