31 Ekim 2012 Çarşamba

0

instagram photos







0

korsan pasta

korsan pasta
Ekimin ilk haftası oğlumun doğum günüydü. Ben bu sene doğum günü kutlamasından yana olmasamda aklı daha da eren oğlumun ısrarları tavan yaptı. Evde  çok kalabalık olmayan, minik bir partiyle kutladık. Pastasını elimden geldiğince oğlumun hoşuna gideceği şekilde yapmaya çalıştım. Tabi gönül istiyor bol karakterli ve hareketli pastalar yapmayı ama olmuyor:) Oğlum çok beğendi pastasını tabi arkadaşlarıda:) arkadaşlarının anneleri korsan nerede diye sorsalarda, bizim coşkumuzu bozamadılar:)

Pastanın enteresan kısmı kaplamasının marshmallowdan yapılması. Şeker hamurunu burada temin edemiyorum kendim yapmaya da üşeniyorum;) internette de dolaşan bu kolay hamuru bari yapayım dedim. Gerçekten çok kolay.. Sizlerle püf noktalarını paylaşmak istiyorum. Öyle aman aman bir işi yokmuş vede zorluğu.. Microwave fırınınız varsa işiniz çok daha kolay anında eritip pudra şekeriyle yoğuruyorsunuz. Ama ben kullanmadım ilk denemeyi benmari usulu yaptım.

300 gr marshmallow
1 çimdik tuz
4 ym kaşığı su
700 gr elenmiş pudraşekeri
marshmallow şeker hamuru

Marshmallowu benmari usulu eritin, tuz ve suyu ekleyip karıştırın. (Çok çok yapışkan oluyor kızgın güneşte ayakkabınıza yapışan sakız misali:) Pudra şekerini azar azar ekleyip kaşıkla karıştırın. Hamur toparlanmaya başlayınca pudra şekerini azar azar ekleyerek elinizle yoğurmaya başlayın. (şekerin hepsini kullanmadım) Elastik ele yapışmayan yumuşak bir hamur yoğurun. Strece sarın. 24 saat hamurun dinlenmesi gerektiği söyleniyor ne kadar geçerli bilemiyorum bende söz dinledim ve beklettim. Ertesi gün hamur öyle bir kurumuş ki açmak ne mümkün..

Telaş yapmıyoruz hemen microwave atıp bir iki çeviriyoruz yumuşacık bir kıvam alıyor az pudra şekeri ekleyip bir iki çeviriyoruz ipek gibi hamurumuz hazır.. Hamur açar gibi pudra şekeri serpip açıyoruz. Pastamızın üzerini kaplıyoruz. Bu esnada hamur sarsamda  yine kurudu panik yok yine microya atıp yumuşatıyoruz istediğimiz rengi ekleyip biraz pudra şekeriyle yine yoğuruyoruz. Modellemesine geçiyoruz:)

marshmallowlu şeker hamurlu korsan pasta

pandispanyası için aşağıdaki malzemeleri 26 cm.lik kalıba kullandım.
6 yumurta
5 ym kaşığı kakao
1 su bardağı şeker
1 çay bardağı portakal suyu
2,5 su bardağı un
1 pk kabartma tozu
1 pk vanilya

ara katı ve üst katına çikolatalı ganaj ayrıca ara katına bol çikolata parçacıkları ve antep fıstığı kullandım...

canım oğlum, paşam; sağlıkla, mutlulukla başarıyla çok çok çok uzun senelere inşaAllah....







0

Bloga mektup

Merhaba sevgılı blog şu sıralarda bomboş sokaklarda tek başına dolaşan şu köpek gibi hissediyorum kendimi. Neden acaba?
Geçici körlük olur da geçici küslük olamaz mı? Aramızda kırgınlık yok beni yanlış anlamanı istemem sadece teknoloji yenilenmesinden sonra pek güzel döneceğim yanına. 
Arayı yine de soğutmayalım.
Seni seven bloggerın mocha 
 Twitter ♥ Facebook  Pinterest 

0

Daha çekici olmanın 10 yolu

Doğru uygulamalarla amacınıza daha kolay ulaşabilirsiniz.

Çoğumuz için günlük bakım çok zahmetlidir. Bir de bunun üstüne daha çekici görünmek istiyorsak daha fazla uğraşmamız gerekir.

Yapılan bakımlar, kendinizi daha iyi hissetmeniz sağlarken sizi de baştan aşağı güzelleştirir, yeniler. Düzenli bakım ile bu konuya çok fazla zaman ayırmanıza da gerek kalmaz. Programınızı oluşturmadan önce şu 10 öneriye kulak verin:

Her gün duş alın

Günde en az bir kez banyo yapın. Vücudunuzu güzel kokulu bir sabun ve sünger yardımı ile hafifçe bastırarak yıkayın. Banyodan sonra nemlendirici bir losyon ile vücudunuza masaj yapın. Masaj yaparken diz, dirsek ve ellerinize daha fazla zaman ayırın. Unutmamanız gereken bir nokta var. Kullandığınız sabun ile losyon aynı özellikte olmalı. Örneğin vanilya kokulu sabun kullandıysanız, nemlendiriciniz de vanilya kokulu olmalı. Parfümde size en yakışanı seçin. Ağır ve ucuz kokular asla kullanmayın. Bir tane parfümünüz olsun ama kaliteli olsun. Kullanırken dikkat, itici kokmamak için parfümünüzü kararında kullanın.

Diş ve nefes bakımına dikkat

Seksi bir görünüşün en olmazsa olmazı temiz ve bakımlı dişler. Dişlerinizi günde en az 2 defa fırçalayın. Diş ipi kullanmak da çok önemli. Nefesinizin güzel kokması için dil temizleyicisi kullanın ve her sabah dişlerinizi fırçalarken dilinizi de fırçalayın. Kullandığınız diş macununu iyi seçin. Ağız temizleme gargaraları ve naneli spreyler de bakımınızı tamamlayacaktır.

Tırnaklarınız bakımlı olmalı

Konuşurken karşınızdaki insanın yüzünüzden sonra dikkat edeceği bölge elleriniz olacaktır. El ve ayak tırnak bakımına her hafta yeterli zamanı ayırın. Tırnaklarınızın mutlaka ojeli olması gerekmiyor ancak temiz ve düzgün kesilmiş olması imajınız hakkında mutlaka bir fikir veriyor. Tırnak içlerinin temizliğine dikkat edin. Oje kullanmıyorsanız parlatıcı sürün. Kadınlar kadar erkekler de tırnak bakımını ihmal etmemeli.

Saç stilinizi değiştirin

Stilinizi belirleyen saç es geçilmemesi gereken konulardan. Saçların doğal hali, her zaman pozitif sonuç vermez. Eğer seksi bir görüntü istiyorsanız mutlaka kuaföre gitmelisiniz. Modern kesilmiş bir saç size kendinizden emin hissettirir. Saç renginizi değiştirmeyi tercih edebilirsiniz. Her zamanki görünüşünüzü haftada bir saçlarınızda değişiklik yaparak değiştirebilirsiniz. Bunun için onlarca seçenek var. Uzun ve dalgalı saçlar her zaman dikkat çekicidir. Postişlerden veya ek saçlardan yararlanabilir, bir anda bütün bakışların sizde toplanmasını sağlayabilirsiniz.

Işıl ışıl bir cilt için buhar banyosu

Işıl ışıl bir cilt, duyguları harekete geçirir. Yüzünüze haftada bir gün 10 dakika ayırın. Yapmanız gereken buhar banyosu. Kaynamış suyu bir kaseye koyun, yüzünüzü kaseye doğru yaklaştırıp bir havlu ile başınızı kapatın. Suyun buharı cildinizdeki gözenekleri temizleyecek, düzenli yapıldığında siyah nokta ve sivilcelerinizden kurtulmuş olacaksınız. Ancak buhar banyosunu 10 dakikadan fazla yapmayın. Buhar banyosundan sonra yüzü kurulayın ve hemen ardından soğuk su çarpın. Soğuk su yerine bir kalıp buz da kullanabilirsiniz. Buzu yüzünüzde birkaç dakika dolaştırıp erimesini sağlayın. Bu işlem de temizlenen gözeneklerinizin yeniden toparlanmasını sağlayacaktır.

Kıyafet seçimi için 6 öneri

Giysilerinizde yeni bir stil belirleyin. Bunun için size 6 öneri:

1. Koyu renk bir jean seçin. Kesimi iyi duran, bacak boyunu uzun gösteren bir jean gardırobunuzun vazgeçilmezi olmalı.

2. Moda olsun olmasın içinde rahat edeceğiniz kıyafetleri seçmeye özen gösterin. Vücudunuz giydiğiniz giysinin içinde rahat olmalı ki bunu dışarı yansıtabilin. Kendine güven için önemlidir bu. Sırf moda diye sizde iyi durmayan bir parçayı asla giymeyin.

3. Bir çift şık spor ayakkabınız mutlaka olmalı. Bağcıklı olanları tercih edin.

4. Aksesuar kullanın. Tarzınıza göre kolye, küpe, bilezik görüntünüzü tamamlayacaktır. Düz renkli giysilerinizde renkli takılar, renkli giysilerinizde düz sade takılar kullanmaya özen gösterin.

5. Siyah seksi bir renktir. Hem seksi bir renktir hem de hata örtücüdür. Vücutta fırlayan basenleri ya da bel simidini en iyi saklayan renktir. Bunu hiçbir zaman unutmayın.

6. İç çamaşır seçimine dikkat edin. Seksi iç çamaşırları giydiğinizde, -ki bunu kimsenin bilmesi gerekmiyor- kendinizi daha seksi hissedersiniz ve bunu çevrenizdekilere yansıtırsınız.

Makyajda fark yaratın

Makyajınızda değişiklikler yapın. Çok nadir kullandığınız ya da hiç kullanmadığınız renkleri kullanın ama bu sık olmasın. Mesela birgün kırmızı bir ruju ince bir eye-liner ile tamamlayın. İki gün sonra koyu gözlerin ortaya çıktığı bir makyaja uçuk pembe bir ruj ile nokta koyun. Makyaj hileleri ve renk seçimleri konusunda uzman yardımı alın. Seksi makyaj: Açık renkli duduk parlatıcısını göz kapaklarınızın üzerine sürün. Üzerine çok hafif göz farı uygulayabilirsiniz. Göz kapaklarınızın dış köşelerine çizgi halinde eye-liner sürün. Rimelle tamamlayın. Bronz allık ile yanaklarınızı vurgulayın ve dudaklara ise parlatıcı yeterli.

Formda bir vücut şart

Formda bir vücudunuzu olsun. Aşırı kilolu bir görüntünün seksi bir imaj çizmekte zorlanacağını söylemek yalan olmaz. Tüm vücudunuzu çalıştıran sporları tercih edin. İlk başlarda kilo vermeniz yavaş olsa bile spor yaptığınız hemen farkedilecektir. Spor vücudunuzda toparlanmayı daha kısa sürede sağlayacak ve sizi dikkat çekici hale getirecektir.

Mutlu olmak elinizde

Kendi mutluluğunuza konsantre olun. Yaydığınız enerji pozitif olsun. Bu sizi ortamların vazgeçilmezi yapacaktır. Kendinize güvenin, size gelecek insanlar da kendilerine güvenen insanlar olacaktır. Unutmayın siz hangi duygular içinde olursanız etrafınızdaki insanlar da benzer duygular içinde olan insanlar olacaktır. ve gülümsemeyi ihmal etmeyin. Gülümsemek insanların size yaklaşmasını sağlayacaktır. Gülümsediğinizde bütün kapıları açacağınızı unutmayın.

Dik durun, dik yürüyün

Duruşunuz çok önemli. Dik yürüyün. Omuzlar ve sırtın görünüşü imajınızı etkiler. Yürürken karnınızı içeri çekin ve emin güvenli adımlar atarak yürüyün.

Kaynak:Hurriyet.com.tr

0

Detoks diyetinde altın gibi kurallar!

Detoks yapsanız da, yapmasanız da yediklerinize dikkat etmelisiniz.

'Tuz ve suni tatlandırıcıdan uzan durun' diyen Dr. DeLuz bugün, sindirim sorunları yaşayanlara öneriler sunuyor

Martha's Vineyard Detoks Diyeti'nin altın kuralları, herhangi bir sağlıklı beslenme programından farklı değil. Dr. Roni DeLuz, Pegasus Yayınları'ndan çıkan '21 Günde 10 Kilo' adlı kitabında yapay aromalı, katkı maddeli, hormonlu, antibiyotikli gıdalardan uzak durulması gerektiğini belirterek, 'Yapay şeker ve tatlandırıcıları almayın. Yemeğinize tuz koymayın. Kereviz ve esmer su yosunu gibi doğal sodyum içeren besinler tüketin' diyor.

Dr. DeLuz, şişkinlik, hazımsızlık gibi sindirim problemlerini önlemek için besinleri tüketirken aşağıdaki altı kurala uymayı tavsiye ediyor.

1- Protein, sebzeyle tüketildiğinde daha kolay sindirilir.
2- Pirinç, tahıl, ekmek, patates, makarna, un gibi nişastalı gıdaları sebzeyle yiyin. Nişasta, sebzeyle daha kolay sindirilir. Tam tahıllı sandviç ekmeğinin içine marul, domates ya da avokado koyun.
3- Öğünlerden 2 saat önce ya da sonra meyve yiyin. Meyvedeki enzim meyveyi tek başına yediğiniz zaman daha kolay sindirilir.
4- Pirinç ve fasulyeyi beraber yiyin. Dünyanın her yerinde çeşitli pirinç ve fasulye yemekleri vardır. Bu iki besin, birleştiği zaman gerekli bütün amino asitleri içeren proteine sahip oluyor. Bunun yerine hayvansal protein de tüketebilirsiniz.
5- Omega 3 ve Omega 6 yağlarını proteinle tüketin. Vücudun proteini tek başına sindirmesi zordur, omega yağlarıyla birleşen proteini ise daha kolay hazmeder. Somon, sardalye ve uskumruda bu yağlardan bolca bulunur. Bu protein karışımına keten tohumu yağı da ekleyebilirsiniz.
6- Haftada 3 kereden fazla hayvansal protein tüketmeyin. Hayvansal proteinde damarları tıkayan doymuş yağ bulunur. Bunun yerine, sebze, pirinç, fasulye, fındık gibi daha hafif ve gerekli yağ asitlerini içeren protein tüketin. Gerekli yağ asitleri ve ketentohumu damarları tıkamaz.

ALIŞVERİŞ YAPARKEN DiKKATLİ OLUN

- Bir markete girdiğinizde taze sebzelerin ve daha az işlenmiş gıdaların olduğu alanda zaman geçirin.
- Hazır yiyecekler bölümünden uzak durun. Trans yağ, tuz, yağlı süt, tereyağı, şeker ve yapay aromalar içeren kızarmış yiyecekler sağlığınız için çok zararlıdır.
- İşlenmiş gıdaların etiketini okuyun. Adını bile okuyamadığınız kimyasallar içeren gıdaları almayın.
- Meyve, sebze, balık yiyerek kalsiyum alın. Kalsiyum hapı da kullanabilirsiniz. Amerikan Beslenme Birliği, kadınların günde 1.200 - 1.500 mg kalsiyum, erkeklerin ise 1.000 - 1.200 mg kalsiyum almaları gerektiğini belirtiyor.

SİNDİRİMİN VAZGEÇİLMEZ 3'LÜSÜ

PREBİYOTİK: İyi bakteri tüketerek vücudumuzun sindirime yardımcı olabilir, bağışıklık sistemimizi güçlendire- biliriz.  Meyveli yoğurt tavsiye etmiyorum çünkü meyve ancak yalnız yendiğinde kolay hazmedilir. Akşam yemeğinden sonra bir porsiyon yoğurt yiyin. Yoğurt sevmiyorsanız, prebiyotik takviye alın. Fakat, yeme alışkanlıklarınız ve bağırsak sağlığınız kötüyse dünyanın bütün prebiyotiğini de yeseniz işe yaramaz.

LİF: Kabızlığı önler. Diyabet ve kalp hastalığı riskini azaltır. Kilo vermeye ve verilen kiloyu korumaya yardımcı olur. Tokluk hissini çabuk yaşarsınız ve aşırıya kaçmamış olursunuz. İki çeşit lif vardır; suda çözüne- bilen ve çözünemeyen. Vücudun bu iki çeşide de ihtiyacı vardır. Tahıl, buğday tohumu, fındık, yulaf, bezelye, fasulye, elma, havuç, arpa gibi bol lif içeren besinler tüketin.

GEREKLİ YAĞ ASİTLERİ (EFA): Vücut bu yağları üretemediği için bunları çeşitli besinlerden almak zorundayız. EFA eksikliği, obezite, kalp krizi, felç, kanser, diyabet, depresyon, astım, deri veremi ve dikkat bozukluğu gibi hastalıklara yol açabilir. Somon (omega 3), tahıl, fındık, keten tohumu (omega 6), zeytinyağı (omega 9) ile  zengin bir salata sosu hazırlayabilirsiniz.

Kaynak:Milliyet.com.tr

0

Siyahın türlü anlamları vardır

Kim siyah rengi sevmez ki? Her kadının gardırobunda siyah kıyafetler ya da siyah aksesuvarlar mutlaka vardır.

Sıkıştığımız zaman siyah ayakkabılarımız, siyah elbiselerimiz aklımıza gelmez mi? Ya da kilo aldığımız zaman hangi renk fazlalıklarımızı kapatır? Tabii ki siyah. Peki siyahın başka ne marifetleri var?

Aksesuvarlarda siyah, klasik ve zamansız bir renktir. Görünümü en iyi siyah aksesuvarlar tamamlar. Kusursuz kombinler yine siyah aksesuvarların marifetidir. Siyah aksesuvarlar her renkteki kıyafetle çok şık kombinlenebilir.

- Siyahın asil duruşu ve sofistike etkisi başka hiçbir renkle karşılaştırılamaz. Seksi aynı zamanda gizemli havası siyahı daha cazibeli kılar.

- Siyahın bir sürü anlamı vardır. Siyah matem rengi olarak nitelendirilse de aynı zamanda coşkunun ve gizemin rengidir. Güçlü ve otoriter tavrının yanı sıra siyah asil ve nezaket rengidir. Siyah, pozitif ve negatif anlamlar taşır. Acıyı ve üzüntüyü yansıtırken aynı zamanda isyanın ve karşı durmanın derin anlamlarını içerir.

- Siyah stil bir renktir. Punk, rock&roll, klasik, bohem, romantik her tarzın içinde siyah ve tonları mevcuttur. Siyah renginde herkes kendinden bir şeyler bulur; işte bu yüzden renklerin kralıdır siyah. Diğer renklerin veremediği asaleti siyahta bulmak mümkündür. Siyah ışığı çeker ve ışığı yansıtır.

- Zamansız bir renk olan siyah, moda dünyası için en tarz, en anlamlı ve en vazgeçilmez tonlardandır. Zarif ve zayıf göstermede siyahın etkisi yadırganamaz, bu yüzden kadınlann ilk tercihidir.

- Modanın kalbinde yer alan siyah tonu kadınların en çok ilgi gösterdiği renktir. Moda tarihten bu yana renk skalasını siyahın üzerine oluşturmuştur. Siyah varsa beyaz vardır ve yine siyah varsa kırmızı ve kahverengi vardır. Leopar desenlerin ve monokrom renklerin içinde siyah başroldedir. Modanın dilinde siyah rengi kıyafetlere gizem ve şaşaa katar.

- Siyahın modası asla geçmez, sezonluk bir renk asla değildir. Siyahın trend ya da in olup olmadığı sorulmaz, çünkü siyah her zaman her yerde vardır. Formal kıyafetlerde siyah renk vazgeçilmezdir. Elegan ve asil bir renk olduğundan belli bir ağırlığı ve sorumluluğu olan bir renktir. Düğün, cenaze, toplantı, parti her ortama ayak uydurabilen en kullanışlı renktir. Bu ortama siyah bir renk kıyafetle gidilmez denilen bir yer yoktur.

- Her vücut tipine, her ten rengine ve her yaşa uygun olan siyah renkteki kıyafetler sofistike ve şık bir görünüm yaratmak için biçilmiş kaftandır.

- Siyahla yakın tonlarda olan koyu gri, koyu kahverengi gibi renkler, aynı etkiyi vermese de siyahın yanında alternatif olabilir. Zaten siyahın diğer renklerle arası çok iyidir. Siyahı ana renk olarak sayarsak diğer bütün açık renklerle uyum sağlayabilir. Açık renkler siyah sayesinde daha parlak gözükür, en iyi siyah tonları diğer renkleri ön plana çıkarır. Kırmızı, mavi, yeşil, beyaz, açık gri ve pudra gibi açık renkler siyahla kombinlendiği zaman kendini gösterir.

Her yaşta kadının ve erkeğin siyah kıyafetlere ve aksesuvarlara bağımlılığı vardır. Kişisel tarzı ve tavrı en doğru şekilde yansıtan, zamansız ve klasik bir renk denilince akla ilk gelen renk olan siyahın marifetleri saymakla bitmiyor.

Gardırobunuzdan bu siyahları eksik etmeyin
- Küçük siyah elbise: Küçük siyah elbiseyi zamansız ve klasik yapan rengidir. Mutlaka gardırobunuzda olması gerek.
- Siyah stiletto: Her kıyafetle çok şık kombinle-nebilen siyah stiletto'lar trendi şıklığın garantisi.
- Siyah pantolon: İş kıyafeti olmaktan çıkan siyah pantolonlar artık casual tarzıyla da ön planda.
- Siyah bluz: İster şık, ister günlük... Her tarzda kullanılabilir.
- Siyah opak çorap: Kışın vazgeçilmezi siyah opak çoraplar seksi bacakları simgeler.
- Siyah mayo: Mayolarda her sezon trendler değişse de siyah mayoların
modası asla geçmez.

Esra Çoruh

Kaynak: pudra. com

0

Kadınlarda akıntılar ve tedavileri

Vajinal akıntı rengi, kokusu ve beraberinde getirdiği şikayetlerle ciddi hastalıkların habercisi olabilir.

Vajinal akıntının nedenleri nelerdir, akıntı ne zaman normal, ne zaman hastalık belirtisidir? Akıntı konusunda merak ettiğiniz sorunların yanıtlarını Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Kağan Kocatepe veriyor… 

Hangi vajinal akıntılar normal kabul edilir? 
Akıntı beyaz ya da şeffaf renkteyse, günde bir kez hijyenik ped kullanımından daha fazlasına gerek duyulmuyorsa, beraberinde kötü koku, idrar yaparken yanma gibi rahatsızlıklar yoksa, bu fizyolojik akıntı olarak kabul edilebilir. Fizyolojik akıntı, o bölgenin sürekli olarak temizlenmesini sağlamak amacıyla oluşur. 

Vajinal akıntısı yoğun olan kadınlar nasıl bir günlük bakım uygulamalı? 
Akıntısı yoğun olan ve doktor tarafından fizyolojik akıntı tanısı konmuş olan kadınların yapacağı tek şey günlük ped kullanmak. Onun dışında akıntıyı azaltacak tıbbi bir yol yok. Belki doğum kontrol hapı kullanılabilir. Yanlış bir uygulama olarak bazı kadınlar vajina içini temizlemeye yönelik ürün kullanabiliyorlar. Bu belki işe yarayabilir, ama doktor fizyolojik akıntı tanısı koyduğu sürece kadın ne yaparsa yapsın akıntı geri dönecektir. 

Vajinal akıntının rengi ve kokusundan ne tür sorunlar anlaşılabilir? 
Vajinada oluşan üç tür enfeksiyon var: Birincisi, peynir kesiği tarzında akıntı ve kaşıntı şeklinde belirtileri olan mantar enfeksiyonu. İkincisi, en sık görülen belirtisi kötü kokulu, yeşil veya kahverengi akıntı olan bakteri enfeksyonu. Üçüncü enfeksiyon türü ise kötü kokulu akıntı, idrar yaparken yanma ve kasık ağrısı belirtileri olan gardnerella. 

Bakirelerde vajinal akıntı nedenleri nelerdir? 
Cinsel yaşamı olmayan kadınlarda en sık görülen hastalığın mantar enfesiyonu olduğunu söyleyebiliriz; bakteriyal enfeksiyon çok olağan değil. Bakire olanlar da çok rahat bir şekilde doktora gidebilmeliler. Bakire olsalar bile numune almak için ince çubuklarımız var, onları mikroskop altında incelemek yoluyla tanı koyabiliyoruz. 

Hamilelik döneminde ne tür vajinal akıntılar görülebiliyor? 
En sık görülen akıntı, fizyolojik akıntıdır. Şeffaf veya beyaz renkli ve beraberinde hiçbir şikayet getirmeyen akıntıdır bu. İkinci sıklıkta görülen akıntı nedeni, mantar enfeksiyonudur. Peynir kesiği renginde akıntı ve bareberinde kaşıntı da varsa, bu mantar enfeksiyonudur. Zaten hamilelikte en sık görülen enfeksiyon türü budur. Üçüncü bir akıntı nedeni, amniyo sıvısının gelmesidir. Bu çok ciddi bir sıkıntıdır, mantar enfeksiyonu ile karışabilir. 

Özellikle hamileliğin 20’nci haftasından sonra su gibi bir akıntı söz konusuysa, amniyo sıvısının gelip gelmediği kontrol edilmelidir. Bakteriyel enfeksiyonlar da söz konusu olabilir. Bunlar cinsel yolla bulaştığı için erkek dikkatli olduğu sürece görülmez. Görülürse erken doğuma neden olabileceği gibi normal doğumda bebeğe bulaşarak bebekte ciddi sorunlara yol açabilir. Mantar enfeksiyonu bebeğe bulaşsa bile soruna neden olmaz. 

Hangi hastalıklar vajinal akıntıya neden olur? 
Mantar enfeksiyonu, o bölgedeki koruyucu bakteri topluluğunun azalması sonucunda oluşur. Hamilelik, doğum kontrol hapları, antibiyotik kullanımı, kontrol edilmemiş şeker hastalığı gibi etkenler nedeniyle mantar enfeksiyonu ortaya çıkabilir. Onun dışında bakteriyel enfeksiyonlar, genelde hijyen bozukluğundan dolayı oluşur. Çokeşli cinsel yaşamı olan bir erkekle beraber olmak, ortak iç çamaşırı kullanımı, hijyeni bozuk olan alanda yaşamak hijyen bozukluğu sebepleridir. En sık görüleni, erkek tarafından getirilen enfeksiyondur. 

Vajinal akıntısı olan kadınlar hangi durumlarda doktora başvurmalı? 
Önceden beri var olan ve şikayete neden olmayan bir akıntıysa, fizyolojik akıntıdır ve doktora gitmeye gerek yoktur. Ama birden ortaya çıkmış, beraberinde kötü koku, kaşıntı getiren, rengi kahverengi ya da sarı olan akıntılar görüldüğünde ya da ilişki sonrasında kanamalar oluştuğunda doktora başvurmak gerekir. 

Mantar enfeksiyonu, bakteriyel enfeksiyon, rahim ağzında yara ya da başka bir oluşum çıkabilir. Doktor, smear testi, gerekirse vajinal kültür alır ve gözle muayenede eğer numune alıp mikroskop altında incelerse tanı koyabilir. 

Kaynak: pudra. com

0

Göz estetiği tüm yönleriyle...

Göz estetiğiyle, göz çevresindeki kırışıklıklardan, göz kapağında düşüklüğünden ve gözaltı torbalarından kurtulabileceğinizi biliyor musunuz?

Göz estetiği, kişinin yüzünü farklılaştırabiliyor. Bu farklılık da ameliyat ya da diğer yöntemler kullanılarak yapılan estetiklerde kişiye özel ölçüyü bulabilmek önem taşıyor. 

Botoksu çok yoğun kullanmak aşırı gergin bir ifadeye yol açabileceği gibi, göz altı torbalarının ameliyatında yapılacak 1 mm’lik bir kayma kötü bir görüntüye neden olabiliyor. Bu nedenle estetik cerrahide ölçüler önem kazanıyor, kişinin hem güzel hem de ifadesini değiştirmeyen doğal işlemler yapmak önem taşıyor. Göz estetiği konusu tüm yönleriyle... 

Op. Dr. Nuri Soysal, göz çevresi estetiği hakkında bilmemiz gerekenleri anlatıyor. 

Göz estetiği nerelere uygulanır? 
Göz estetiğini göz çevresinde, göz kapağında ve gözaltı torbalarında uyguluyoruz. 

Göz kapağı düşüklüğü nedir? 
Göz kapağı düşüklükleri doğumsal kaynaklı olduğundan, hem estetik olarak olumsuz bir görüntüye neden oluyor. Hem de kimi zaman adeta gözün üzerini kapatarak kişinin görmesinde sıkıntılar yaratabiliyor. Gözde en sık rastlanan sorunların başında “pitozis” dediğimiz doğumsal kaynaklı gözkapağı düşüklükleri geliyor. 

Bu sorunda üst göz kapağı ya yeterince hareket etmiyor ya da az hareket ediyor. Bu sorun nedeniyle hasta tam olarak gözünü açamıyor. Bazı hastalıklarda iki taraflı gözkapağı düşüklüğü görülebiliyorsa da, genellikle tek taraflı gözkapağı düşüklüğü görülüyor. İleri yaşlardaki hastalarda ise sorun, kasa gelen sinir dokusunun zedelenmesiyle ya da görevini yapamaması sonucunda ortaya çıkıyor. Gözkapağı kaslarındaki sinirler zayıflıyor. 

Bu ameliyatı yapabilmek için, genellikle o bölgedeki dokunun göz çevresini ameliyat edilebilecek yapıya ulaşmasını bekliyoruz. Ama ileri dere ede bir sorun varsa, gözkapağı gören noktanın üstünü kapatıyorsa daha erken de yapılabilir. Gözkapağının kasının kısaltılması şeklinde yapılabilir, göz kapağını hareket ettiren başka kaslarla desteklenip hareket etmesi sağlanabilir. Gözkapağını daha açık tutacak, çevre dokuları asmaya yönelik ameliyat planlıyoruz. 

Göz kapağı düşüklüğü ameliyatı... 
Çocuklarda uygulayacaksak eğer, genel anesteziyi tercih ediyoruz. Bu ameliyatlarda yaş sınırı olmasa da dokunun belli bir olgunluğa erişmesini beklemek gerekiyor. Eğer görmeyi engelleyen durum varsa daha erken de yapılabilir. 

İleri yaşlarda ortaya çıkan gözkapağı düşüklüklerinin çoğu genellikle eskiden beri olan ama çok belirginlik kazanmamış, yaşlandıkça daha belirgin hale gelen çoğunlukla doğumsal nedenlerle oluşmuş (bir kısmı da beyin tümörlerinde, birtakım travmatik, kazayla oluşan sinir zedelenmesiyle meydana geliyor) durumlardır. Bu durumda, gözkapağının hareketini sağlayacak herhangi bir sinir taşımayı yeteneği olamayacağı için daha çok kasın kısaltılması ve kapağın çevre dokulara asılması şeklinde bir ameliyat planlarız. 

Göz çevresi estetiğinde askı yöntemi 
Yaş ilerledikçe göz çevresindeki kas ve deri dokusu yerçekimiyle aşağı doğru sarkabiliyor. Bunu göz etrafındaki yağ dokusunun fıtıklaşması ve önündeki yağı tutan sağlam yapının gevşemesi izliyor. Bunlar komplike ameliyatlardır. Yerçekiminin etkisiyle fıtıklaşma, derinin bollaşması, kası dokusunun gevşemesi yaşlılıkla birlikte ortaya çıkan sorunlardır. Gevşemiş olan kas arkasındaki sağlam dokunun sıkılaştırılması, fazla yağ dokusunun alınması, sarkmış kas dokusunun toparlanmasıyla yapılan bir ameliyattır. Bazen bu gevşeklik kasın gözün etrafındaki dokuların olduğu gibi aşağı inmesine yol açabilir. Sarkmayı toparlayacak askı yöntemlerini de kullanmak gerekebilir. 

Göz altı torbalarında fazla yağ alınıyor 
Gözaltı torbaları da yerçekiminin etkisi, aşırı mimik kullanmak, yağ fıtıklaşması gibi etkilerle ortaya çıkıyor. Gözaltı torbalarının oluşmasıyla gözün altında yağ birikimi oluşup görsel açıdan rahatsız edici bir duruma neden olabilirken, deri dokusunun incelmesiyle kırışıklıklar, morlukların da daha fazla belirginleşmesine yol açıyor. Burada amaç fıtıklaşmış yağ dokusunu çıkarmak, yağ fıtığını ve fazla deri dokusunu toparlamak, fıtığa neden olan zayıflamış yumuşak dokunun sağlamlaştırılması şeklinde ameliyatın planlanmasıdır. 

Kırışıklıklara botoks, lazer ve dolgu etkili oluyor 
Göz çevresinde oluşan kırışıklıkların önlenmesi için farklı yöntemler kullanılıyor. Göz çevresi kırışıklıkları, göz etrafındaki kas dokusunun aktif çalışmasıyla oluşuyor. Aşırı mimik kullanmak, açık tenli insanların güneş ışınlarından gözünü korumak için gözlerini sürekli kısması, göz bozukluğu olan insanların gözlerini kısması ya da yapısal olarak göz etrafındaki kas dokusunun kırışıklığı artırması gibi nedenler kırışıklıklara yol açıyor. 

Göz etrafındaki hareketlilikten kaynaklanan kırışıklıklar varsa, bu hareketi azaltıcı bir tedaviye yönlenmek gerekiyor. Bunun da başlıca tedavi biçimi botoks enjeksiyonudur. Kasın fazla çalışan bölümünün çalışmasını engelliyor ya da azaltıyor, bu yolla kırışıklığı engelliyor. Yaklaşık 6 ay kadar etkilidir. Uygulaması da son derece kolaydır. 

Botoks enjeksiyonuyla hareketliliğin azaltılmasının yanı sıra derinleşmiş çizgilerin de içini doldurmak gerekiyor. Botoks ve dolgunun tam yeterli olmadığı durumlar vardır, bunlara laser tedavisi yapılabilir. Laser ile derinin bu bölgesinin sıkıştırılıp bir çeşit ütülenmesi sağlanabilir. Sadece buradaki kırışıklıklar için derinin alınıp çıkarılması göz yapısını bozabilir. Bu nedenle çok dikkatli olmak lazım. Buradan bir 1 mm fazla deri çıkarılması göz yapısını olumsuz etkileyebilir. Alt göz kapağı ameliyatlarından sonra morarma ve şişlik olabilir ancak uzun sürmez. Bu ameliyatı olacak kişilerin sigara içmemeleri, aspirin kullanmamaları gerekiyor. Ameliyattan sonra yaklaşık 15 gün gözlük kullanmalarını öneriyoruz. 

Kaynak: pudra. com

0

Zihninize ve vücudunuza gerekli 5 spor

Bazı sporların form korumakla kalmayıp konsantrasyonu yükselttiğini, beyin aktivitelerini geliştirdiğini biliyor muydunuz?

Sıkı bir egzersiz, üzerinize çöken karamsar bulutları dağıtmaktan çok daha fazlasını yapar. Dikkatinizi keskinleştirir, strese iyi gelir, enerjinizi tazeler ve yaratıcı düşünceyi geliştirir. Aslında, yapacağınız egzersiz ne olursa olsun -ister havuzda ardı ardına atılan kulaçlar, ister yoganın esnekliği artırıcı duruşları- farklı zihinsel ve duygusal ihtiyaçları karşılayabilir. İşte, hem zihninize hem de vücudunuza faydalı olan 5 farklı spor…

Amaç: Stresi azaltmak
Spor: Yoga

Neden işe yarar: Stresli olduğunuzda kaslarınız gerginleşir. Yoga, vücuttaki kan dolaşımını hızlandırırken bu gerilimi de serbest bırakır. Yoga, zarif ve güvenlidir. Yavaş ve derin nefes alma üzerinde yoğunlaşmak, kalbinizin temposunu düşürerek rahatlamanıza yardımcı olur.

Diğer faydaları: Yoga, tüm ana kasları kuvvetlendirerek vücudunuza denge getirir.

Yapmak için: Öne eğilme, basit ve her yerde yapabileceğiniz bir harekettir. Ayakta durarak, kollarınızı başınızın üstüne, yukarı doğru uzatın. Derin nefes alın. Nefesinizi verirken, belinizin hizasına kadar eğilerek ellerinizi yere doğru uzatın. Üç kez nefes alıp verme boyunca bu pozisyonda bekleyip, her seferinde bir omuru doğrultacak şekilde yavaşça ilk pozisyona dönün. 5 kez tekrarlayın.

Amaç: Sıkıntıyı yenmek
Spor: Koşu

Neden işe yarar: Koşucular, koşarken dünyayı fethedecekmiş gibi hissederler. Bunu, hızı, kuvveti ve akışı duyumsayarak, zaman ve mekânın bariyerlerini aşmak şeklinde tarif edenler vardır. Tabi herkes böyle hissetmek zorunda değil. Koşmayı sevmiyor musunuz? Canlı bir yürüyüş de iş görür - araştırmalara göre, 10 dakikalık ortalama bir egzersiz moralinizi zirveye taşımaya yetiyor. İşin sırrı, uzun süreli egzersiz sırasında üretilen, endorfin ve fenilasetik asit (doğal bir antidepresan) gibi nörokimyasalların serbest kalmasındadır.

Diğer faydaları: Koşmak, vücudun alt bölümlerini şekle sokmak için birebirdir. Üstelik bir saatte 650 kalori yakarsınız.

Yapmak için: Kendinizi formda, moralinizi yüksek tutmak için, koşu mesafesini uzun tutmak gerek. Bu egzersizden olabildiğince faydalanmanın yolu, en az yarım saat boyunca koşmak veya hızlı tempoda yürümekten geçiyor.

Amaç: Konsantrasyonu yükseltmek 
Spor: Kickbox

Neden işe yarar: Sıkıcı bir egzersiz döngüsüne girmektense, Kickbox gibi kareografik egzersizler yoluyla özel hareketler öğrenmek, sizi odaklanmaya zorlar. Sonuçta, antrenmanınız bittikten sonra bile, dikkatinizi daha uzun süreyle daha çok şey üzerinde toplayabilirsiniz.

Diğer faydaları: Kickbox ile 1 saate 650 kalori yakmanın yanı sıra, kollarınız, bacaklarınız ve kalçanız şekle girer.

Yapmak için: Hareketler ne kadar komplike olursa, odaklanmanız da o kadar yoğunlaşır. Şu tekme/yumruk kombinasyonunu deneyin: Sol ayağın, sağ ayağın hafifçe önünde olduğu “Hazır” pozisyonundan başlayarak, seri şekilde sol yumruk, sağ yumruk, sol kroşe, sağ aparkat, sağ bacakla ön tekme. Her seferinde yönünüzü değiştirerek 5 kere tekrarlayın.

Amaç: Yaratıcılığı artırmak
Spor: Yüzme

Neden işe yarar: Bazı araştırmalara göre, tekrar hareketlerine dayalı egzersizler, daha serbest düşünmeye yol açacak şekilde beyin dalgalarında ufak değişikliklere neden oluyor. Bir havuzda kulaç atıyorsanız, kulvar çizgilerinden ve bariyerlerinden başka dikkatinizi yöneltecek çok az şey vardır. Ne yaptığınıza fazla odaklanmanız gerekmediğinden, zihniniz serbest kalıp konudan konuya özgürce dolaşabilir.

Diğer faydaları: Yüzme, omuzlarınıza biçim vermek, kalçanızı güçlendirip kol ve bacaklarınızı çalıştırmak için ideal bir egzersizdir. Ayrıca, bir saatte yaklaşık 650 kalori yakarsınız.

Yapmak için: Yaratıcılığınızın doruğuna varmak için, en sevdiğiniz yüzme stilinde en az yirmi dakika boyunca yüzün. Bacaklarınızın arasına bir şamandıra sıkıştırırsanız, su üstünde kalmayı daha az kafanıza takarak düşüncelerinizde daha serbest olabilirsiniz.

Amaç: Enerji tazelemek
Spor: Tai Chi

Neden işe yarar: Halsizlikle başa çıkmak için, yoğun egzersizlerden uzak durun. Tai Chi, enerjiyi harcamaktansa, onu muhafaza etmek için tasarlanmıştır. Vücutta oksijen dolaşımını kolaylaştıran derin nefes egzersizleriyle birlikte yapılan yavaş, akıcı hareketler, içten gelen yaşama gücünü artırır.

Diğer faydaları: Tai Chi’nin yavaş hareketleri, dengenizi ve duruşunuzu geliştirmenin yanı sıra, bacaklara ve kalçaya biçim verir.

Yapmak için: Tek Ayak Üstünde Horoz Duruşu. Bacaklarınız çok hafif bükük halde ayakta durun. Sağ bacağınızı bükerek bel hizanıza kadar yavaşça kaldırırken, avuç içleriniz yukarı bakacak şekilde kollarınızı da bükerek yukarı kaldırın. Pozisyonu 5 saniye koruduktan sonra yavaşça kollarınızı ve bacağınızı indirin. Diğer bacağınızla tekrarlayın.

Kaynak: pudra. com

0

Katie Holmes giyinmiyor...sarip sarmalaniyor..


O garip adamdan bo$andigi icin seviniyorum onun adina. Bir de su kilik-kiyafet olayini cozse super olacak. Giyinmiyor, uzerine birseyler geciriyor ve cikiyor. Onu sarip sarmalayan $eylerin ne oldugunun pek onemi yok gibi. Keske su blogta bir gun Katie'nin resmini 'iste bu sefer olmus' diyerek yayinlasam.. umarim..
0

Ruj Ve Ayakkabı Uyumu

Beyaz ile en çok yakıştırdığım renklerden biri de pembedir.Birlikte "şeker" bir kombinasyon oluştururlar.

Nicole Scherzinger da bu iki renkle sade bir görüntü oluşturmuş,uyumu dudaklarına da taşımış. Ayakkabı ve ruj uyumunu bir çok ünlü denedi,siz de beğeniyor musunuz?
0

Çikolatalı Tart






Çikolatalı Tart



Malzemeler;

1.5 paket yulaflı bisküvi

100gr eritilmiş tereyağı



1 paket krema

160 gr çikolata



Yapılışı;

Bisküvileri robotta toz haline getirip tereyağıyla karıştırın. Küçük bir kalıbın tabanına düzgünce bastırıp sıkıştırarak yayın. Derin dondururucuda bekletin. Kremadan yarım çay bardağı kadar ayırın. Kalan kremayı kaynatmadan bir tencerede ısıtın ve çikolataları
0

Sarı Renk Çılgınlığı Geçmek Bilmiyor !!

Evet yeni sezona girdik giriyoruz hatta bordolarımız çıktı hemen giymek cakamızı atmak için fırsat kolluyoruz ama bir renk var ki geçen sezondan beri hala popülerliğini koruyor. Sanki bordoya sen dur bakim kenarda benim işim hala bitmedi diyor. Sarı renk derken her tonunu kastediyorum. Limondan başlayıp hardala kaçan, kavun, neon o şu bu şu yani genel anlamda sarı olsunda ne olursa olsun :)



 
 
Sarı renk özellikle kırmızı halıya bir başka yakışıyor. Mesela benim için 2012 'nin unutulmaz sarısı Julianne Moore 'un Dior elbisesine ait. Neon sarıda ise Jennifer Lopez 'in yine neon pembe stilettolar ile eşleştirdiği Michael Kors elbisesi.
 
Kolajlarda da gördüğünüz gibi Emmy, Altın Küre, Cannes ve Oscar 'da sarılar en gösterişli halleriyle salınıp durdular.
 
Bizim sınırlar içindeyse sarıya rağbet Hollywood 'daki kadar değil. Kırmızı halı kültürümüz olmadığından büyük sosyetik davetlere ve düğünlere bakıyoruz. Ve bu cesur rengi seçen 3 isim aklıma geliyor. Mine Kalpakçıoğlu, Fatoş Sarıgül ve Banu Çarmıklı. Bu listenin bu kadarla kalmayıp yeni isimler ve yakışan sarılar görmek dileğiyle :)
 
 
0

Out Of Stock # 6


Bir ay daha geride kaldı. Havaların da soğumaya başlamasıyla makyaj yapma rutinimiz geri döndü. Dolayısıyla ürünler de birer birer bitmeye başladı. Bakalım benim payıma neler tükenmiş bu ay? :)

1. Dior Addict Ultra Shine Ruj: Kendisi ilk Dior rujum olma özelliğine sahip. Açık pembe, sheer yapıda, içinde ince simleri bulunan, harika kokan bir rujdu. Ruj bitirme projem kapsamındaydı ve her güzel şey gibi o da bitti gitti. Evet, anlaşılacağı üzere bitmesine üzüldüm.


2. Dior Duo Express Instant Eye Make up Remover: Geçen ay da bitirmiştim. Bu son numune idi. Daha önceden de bahsettiğim gibi çift fazlı makyaj temizleyicilerini pek sevmiyorum. Ancak bu ürün aşırı yağlı his bırakmayan, ince yapılı bir temzileyiciydi. Bittiğine üzüldüm mü, üzülmedim mi, karar veremedim şimdi;)


3. Biotrue Lens Solüsyonu: Pek sevgili lens solüsyonumdan bir şişe daha bitirdim. Şu ana kadar en memnun kaldığım solüsyon; bir daha bir daha alıyorum. Yedeklerim de var, yaşasın! ;)


4. M.A.C Prep&Prime Vibrancy Eye Primer: Bu ürün aslında kuzenimindi, son demlerinde bana verdi ve ben sadece 1 kez kullanabildim:) Dolayısıyla yorum yapmam söz konusu değil. Ancak kuzenim bu ürünü göz altı kapatıcısından önce kullanmış; kapatıcının kalıcılığını arttırmak için. Memnun mu, değil mi bilmiyorum.


5. Dior Mini Ruj: Adını hatırlayamadığım tester ruj. 'Mauve' vardı adında ama tam olarak net değil, dediğim gibi:) Dudakta morumsu duruyor. Ruj fırçası sayesinde sonuna kadar kullandım.


6. Bepanthen Krem: Bugüne dek biten kaçıncı tüp acaba? ;)En çok dudak ve ellerimi nemlendirmesini seviyorum. Stoklarda her daim olan bir ürün, dememe gerek var mı? :)


7.  Şu yazımda tanıttığım The Body Shop Duş Kremi de bu ay bitenlerden. Memnun kaldığım bir ürün oldu. Ancak yenisini almak yerine aynı yazımda gördüğünüz duş jelini kullanacağım.







8. Max Factor Masterpiece Rimel: Maalesef fotoğrafını çekmeyi unutmuşum. İlk Lila Kutu'dan çıkmıştı. Bu rimel hem uzun süre kullanılabilir hem de çok başarılı buldum. Max Factor rimelleri zaten beğeniliyor. Ben de bunu sevdim:)



Sizler neleri bitirdiniz, tükettiniz? Sevgiler;)








0

UZMAN DİYETİSYEN HATİCE KARSLIOĞLU


Bu soruyu bundan 30 yıl önce yöneltseydim, çoğu insandan “Bilmiyorum” yanıtını alırdım. Bugün durum çok farklı…
Mesleğimiz son 30 yılda hayli yol katetti. Ancak yine de bazı tek tip ya da yanlış algılamalar söz konusu… Buradan hareketle NEFİS’in ikinci sayısında, diyetisyenin kimliği üzerinde durmak istiyorum. Türkiye Diyetisyenler Derneği’nce yapılan “diyetisyenlik” tanımından yola çıkacağım.
Diyetisyen;
  • Beslenme biliminin ilkeleri doğrultusunda bireysel ve toplu beslenme      plan ve programları oluşturur. Bunu; bireyin büyümesi, gelişmesi,      sağlığının ömür boyu korunması ve yaşam kalitesinin artırılması için      yapar.
  • Besinlerden ve beslenme biçiminden kaynaklanan sağlık sorunlarını      araştırır, değerlendirir, çözüm yolları bulur; var olan besin      kaynaklarının ekonomi ve sağlık kurallarına uygun olarak kullanılmasını      sağlar.
  • Besin denetimi yapar; fizyolojik, psikolojik, sosyolojik olarak      sağlıklı yaşam biçimlerinin benimsenmesi amacıyla bireyi ve toplumu      bilgilendirir, bilinçlendirir.
  • Doğuştan ya da sonradan oluşan hastalıklarda tıbbi ve cerrahi      tedavilere uygun, doğal ve tedavi edici besinlerin bileşimlerine göre      beslenme programı uygular; bunun eğitimini verir, uygulama sonuçlarının      takipçisi olur.
Diyetisyen, sağlıkla ilgili herhangi bir yüksek öğretim kurumunun en az 4 yıllık (bir yıl hazırlık ile 5 yıl) “Beslenme ve Diyetetik” eğitim-öğretim programını tamamlar; “Beslenme ve Diyetetik Lisans Diploması” ile “Diyetisyen” unvanı alarak diyetisyenlik mesleğini yapmaya ve uygulamaya hak kazanır.
Ülkemizde 7 yıl öncesine kadar yalnızca Hacettepe Üniversitesi’nde Beslenme ve Diyetetik Bölümü varken, bugün Ankara, Başkent, Ege, Erciyes, Gazi, Haliç, İstanbul Bilim, Ondokuz Mayıs, Trakya, Yeditepe, Doğu Akdeniz ve Yakın Doğu Üniversiteleri de her yıl birçok mezun veriyor. Bu meslek grubu, ilk olarak 1961’de ILO (International Labour Organisation) tarafından yapılan meslek sınıflandırılmasında 0.69 kodu ile 1988’de ise 32.23 kodu ile standartlaştırılmıştır.
Diyetisyenler; Beslenme Bilimleri, Diyetetik Programı, Toplu Beslenme Sistemleri ve Toplum Beslenmesi ya da Klinik Diyetisyenlik, Halk Sağlığı Diyetisyenliği, Yönetici Diyetisyenliği, Eğitim ve Araştırma Diyetisyenliği Anabilim/Bilim dallarında bilim uzmanlığı ve doktora programlarına katılırlar.
Ancak, uzmanlık alanlarının bu denli çok ve çeşitli olmasına karşın daha çok obezite  beslenmesinde görev alan kişi olarak tanınırlar. Bu da diyetisyeni, yalnızca bireyi zayıflatan biri konumuna yerleştirir. Oysa diyetisyen, yalnızca obetize odaklı tıbbi beslenme tedavisi yapmaz.  Tip2 diyabet, Tip 1 diyabet, böbrek hastalıkları, sindirim sistemi hastalıkları, enteral-paranteral, kanser, kalp hastalıkları, hipertansiyon gibi hastalıklara yönelik beslenme tedavi uygular. Çocukluk, ergenlik, gebelik, emziklilik ve yaşlılık dönemlerine özgü ayrı ayrı beslenme programları düzenler. Sporcu beslenmesi bambaşka bir alandır. Anoreksiya nevroza ve blumia nevroza gibi hastalıklar da… Çalışan sayısı fazla olan büyük işletmelerde, toplu beslenme menüsü, yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenme koşullarını bir arada bulundurması bakımından yine bir uzmanlık alanıdır. Menü düzenleme, besinlerin pişirilmesi ve saklanması, personele hijyen konusunda eğitim vermek, kurumsal beslenme danışmanlığının konusudur.
Diyetisyenlik, insanları zayıflatmak üzere  veren bir kurum değildir. Bir diyetisyene herhangi bir nedenle gittiğinizde yapması gereken şudur: Herhangi bir fizyolojik sorununuz olup olmadığını saptamak için sizi öncelikle bir endokrinoloji uzmanına yönlendirmek. Tıbbi tahlillerinizi, aile ve hastalık geçmişiniz ışığında değerlendirmek. Beslenme alışkanlıklarınızı, psikolojik durumunuzu ve fiziksel aktivite programınızı tüm bu verilerle birlikte ele almak. Özetle diyetisyen, tıbbi beslenme tedavisi uygulayan kişidir.
info@kibem.com.tr ( sorularınızı hemen sorabilirsiniz)
Yakında Uzman diyetisyen Hatice Karslıoğlu ile süprizler gelecek...

0

Bayramda neler yaptık...


Bu yaramazla tepelerde gezdik.

Birinci gün, kurban telaşı...
İkinci gün, büyükleri ziyaret...
Üçüncü-dördüncü gün misafirlerimizi ağırladık.

Menümüzde neler vardı.

- Kavurma
(bir kısmını buzlukta muhafaza ediyordum, dolaptakiler tükenince acil buzluktan çıktı. 
Buzluktan çıkmış hali)





0

Küçük Börekçikler


Çıtır çıtır börecikler isterseniz...
Çalışan insanların kurtarıcısı olarak buzluğa atıyorum.
Her zaman taze börekçiklerim hazır oluyor.
Malzemeler

1 kg yufka
1 su bardağı sıvıyağ
1 su bardağı su

İç malzemesi
I.Alternatif
1 kg Pırasa'nın beyaz kısımları
(ben markette satılan, tek beyaz kısımları olan paketlerden alıyorum, ziyan olmuyor)
Sıvıyağ
Karabiber
Tuz

Pırasalar küçük küçük doğranır. (Robotlamanızı tavsiye ederim, çünkü pırasa da soğan gibi göz yakar.)
Doğradığımız pırasaları kızgın yağda harlı ateşte pişirin. Hafif rengi soluncaya kadar kavurun, en son tuzunu ve karabiberini atın. Yağ kızmaz ise pırasalarınız çok yağ çeker, harlı ateş olmaz ise çok sulanır, lezzeti değişir.














II.Alternatif
4 patates 
200 gr. kıyma
Sıvıyağ
Karabiber
Kırmızıbiber (ben koymadım)
Tuz

Patatesleri ister haşlayın, isterseniz rendeleyip sıvıyağda kavurun. Rendeleyip sıvıyağda kavuracaksanız, önceden tuzunu atın ve yine kızgın yağda kavurun. her iki şekil için de kıymayı ayrı kavurun ve daha sonra ekleyin. İstediğiniz baharatlarla tatlandırabilirsiniz.

III.Alternatif
500 gr. Ispanak
3-4 adet kuru soğan
Sıvıyağ

Soğan ve ıspanağı sıvıyağda kavurun en son tuzunu atıp, ocaktan alın.

Her üç iç malzemesi de çok yakışıyor ;)

Hazırlanışı

Bir bardak su ve bir bardak sıvıyağı karıştırmadan ayrı ayrı kullanacağız. (Bana tarifi verirken karıştırmam söylenmişti ama öyle olunca sıvıyağ yukarı çıkıyor ve yufkaların bazıları daha yağlı oluyor. Onun için kaşıkla eşit miktarda su ve sıvıyağı ayrı ayrı koyuyorum. Her tarafına yayıyorum.)
Her bir yufkaya yaklaşık 3-4 yemek kaşığı su ve sıvıyağ gezdirerek gözleme/zarf gibi katlayacağız. Böylece yufkamız zarf şeklini alacak.
Sonra hazırladığımız içten şekildeki gibi bir kenarına koyacağız. Ben bütün yufkaları hazırlayıp ondan sonra iç malzememi paylaştırıyorum. Böylece hem artmıyor hem de biri az diğeri çok olmuyor. 


Sonra o kenardan başlayarak sıkıca saracağız.


Sonra her bir yufkayı istediğiniz ölçüde kesebilirsiniz.
Ben altıya bölüyorum.

Şimdi işin püf noktasını veriyorum. Bunları buzluğa koyacağız ve iyice donacak.
Pişireceğimiz zaman çıkaracağız ve buzu çözülmeden üzerine yumurta sarısı sürüp,
200 derece fırında iyice pişireceğiz ki çıtır çıtır olsun.
Buzluğa koymadan pişirirseniz  ve tepsiye bitişik dizerseniz yumuşacık börekleriniz olur.
İyice buz tutsun ve tepsiye dizerken de hafif aralıklı dizin ki kenarlarıda kızarsın ve çıtır çıtır olsun.


Afiyet olsun...

back to top