Sağlıklı Zayıflama etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sağlıklı Zayıflama etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Eylül 2013 Çarşamba

0

Kötü Beslenenerek Hastalıklara Davetiye Çıkarıyoruz

İdeal kilonuzda olsanız bile, eğer kötü besleniyorsanız pek çok hastalığa davetiye çıkarıyorsunuz demektir.

Herbalife Türkiye Danışman Diyetisyeni Canan Aksoy, metabolizmanın sağlıklı işleyebilmesi için onu ayakta tutan besin gruplarının tümünün düzenli ve dengeli biçimde tüketilmesi gerektiğini söyledi. Kişinin kilosunun azlığı ya da fazlalığının kötü beslenme alışkanlığının sadece en yaygın göstergesi olduğunu belirten Canan Aksoy, “Kötü beslenen bireyin, ideal kiloda olsa dahi, çeşitli hastalıklara yakalanması kaçınılmazdır. Temel olarak vücudumuzun ihtiyaç duyduğu 50 çeşit besin öğesini, günlük olarak düzenli ve yeterli bir şekilde tükettiğiniz zaman sağlıklı ve dengeli besleniriz” dedi.

Sağlıklı Beslenmek İçin Altın Öneriler

• Öğünlerinizde bütün besin gruplarına yer verin. Bunu sağlamak için tabağınızı 4’e bölün. Bir parçasını sebze veya salata, bir parçasını protein (Et-tavuk-balık-yumurta-peynir-kurubaklagiller) bir parçasını tahıl (Ekmek-çorba-pilav-makarna) ve bir parçasını da süt grubu olarak düşünün.
• Günde 5-7 porsiyon sebze-meyve–salata tüketin. Vitamin, mineral ve posa ihtiyacınızı karşılamaya yardımcı olacağı gibi uzun süre tok kalmanıza da yardımcı olacaktır.
• Süt ve süt ürünlerine her öğünde yer vermeye çalışın. Kalsiyum sadece büyüme çağında ihtiyaç duydugumuz bir mineral değildir. Kemik sağlığını ve tansiyonu dengelemek açısından da her yaşta ihtiyaç duydugumuz bir mineraldir.
• Katı yağ tüketiminden kaçının. Yemeklerinizi sıvı yağda pişirin. Yağın fazla olmamasına ve yanmamasına özen gösterin.

0

Kadınlar İçin 9 Süper Gıda

Tükettiğimiz gıdalar ile sağlıklı kalmak arasındaki güçlü bağı hepimiz bilsek de iş uygulamaya gelince başarılı olamıyoruz. 

Doğru seçilen gıdalar ile hem sağlıklı, hem fit, hem de genç kalmanın mümkün olduğunu söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Ataşehir Tıp Merkezi Diyetisyeni Nilay Keçeci, sofralardan eksik edilmemesi gereken 9 süper gıda önerisi ve bunların faydalarını sıraladı:

Brokoli: Özellikle cilt sağlığı üzerinde olumlu etkisi olan brokoli, antioksidan özelliği ile cilt yenilenmesini hızlandırır ve yaşlanmayı geciktirir. Cildimizi esnek tutar, morarma ve çürümenin önüne geçer, kansere karşı korur. Akne oluşumunu önler, cilt kuruluğunu azaltır. Bunun yanında mide ve bağırsak sistemimizin düzenlenmesinde de olumlu etkileri vardır.

Havuç: A vitamini içeriği de yüksek olarak bilinen havuç, hem sinir sistemi hem göz hem de cildimiz için oldukça önemli bir gıdadır. Cilde parlaklık verir, nem kazanmasını sağlar ve yenilenmesine yardımcı olur. Kabızlığa iyi gelir, kalp dostudur ve iltihabik hastalıklarda etkilidir.

Kivi: Kivi hem vücudu mutluluk veren seratonin hormonunun salgılanmasına yardımcı olur hemde cildi güzelleştirir ve besler, kolestrerol düşürücü ve tansiyon düşürücü etkileri bulunmaktadır. C vitamini içeriği yüksek olan kivinin içeriği hücre DNA sını korur, kan şekeri regülasyonuna yardımcıdır

Düşük yağlı yoğurt: Yoğurtta bulunan faydalı bakteriler barsakları ve sindirim sistemini düzenliyor ve rahatlama sağlıyor. Bunun yanında kadınlarda mide ülseri ve vajina enfeksiyonu risklerini azaltıyor. Henüz kanıtlanmamış olmakla birlikte, haftada üç ila beş kez tüketilen az yağlı yoğurdun kadınlarda göğüs kanseri riskini azalttığı yolunda görüşler var.

Yağlı balıklar: Balıkların en faydalı yeri olan omega-3 yağ asitlerini haftada iki üç kez yiyerek almak mümkün. Somon, sardalye vb. gibi balık çeşitleri, hücre zarını güçlendirdikleri gibi, kalp hastalığı, hipertansiyon, depresyon, eklem ağrısı gibi rahatsızlıklara karşı korunmaya katkıda bulunuyorlar.

Fasulye: Protein ve lif açısından son derece zengin olan fasulyeyi haftada üç dört kez tüketmekte fayda var. Fasulye kalp krizi ve göğüs kanseri riskini azaltmakla kalmıyor ayrıca kadınlık hormonlarının dengeli ve istikrarlı olmasına da katkıda bulunuyor. Uluslararası kanser araştırmalarına yer veren International Journal of Cancer adlı bilimsel makale dergisi araştırmacıların fasulye türlerinin ve mercimeğin göğüs kanserini önleyici etkileri olabileceğine dair bazı çalışmalar bulunduğunu duyuruyor.

Tüm kırmızılar: Kadınların domates, kan portakalı ve karpuz gibi likopen zengini gıdaları haftada üç - beş kez tüketmeleri tavsiye ediliyor. Güçlü bir antioksidan olan likopenin erkeklerde prostat kanseri riskini azalttığı gibi, kadınlarda da meme kanseri riskini azalttığını ortaya koyan yeni araştırmalar var.

16 Eylül 2013 Pazartesi

0

Çocukları Obeziteden Koruyun

Ünlü Diyetisyen ve Beslenme Danışmanı Taylan Kümeli, çocukların obeziteden korunmasının, obezite oluştuktan sonra çözümlemeye çalışmaktan daha kolay olduğunu belirtiyor. Bu nedenle çocuğun beslenmesinden sorumlu kişilere bazı önerilerde bulunuyor.

Çalışma hayatı boyunca sağlıklı beslenme söylemine farklı bir soluk getirmeyi amaçlayan Kümeli, obeziteden korunmanın tüm aile bireylerinin katılımı ile daha kolay hale gelebileceğini belirtirken, çocuğun düzenli öğün yemeye alıştırılması, günlük beslenmesinde tüm besin gruplarını tüketmeye yönlendirilmesi, su içme alışkanlığı kazandırılması gerektiğini vurguluyor.

Ebeveynleri çocuğa yeme ile ilgili baskı yapmaması konusunda uyaran Kümeli, besin seçiminde alternatif seçenekler sunuyor. Örneğin; hamburger yerine yağsız tost veya peynirli sandviç önerirken, simit ve ayranın da hem ekonomik hem de daha sağlıklı bir öğün oluşturacağını belirtiyor. Sabahları kahvaltı yapmak istemeyen çocuklara da bir formül sunan Kümeli; evden çıkmadan en azından bir bardak süt ve bir elmadan oluşan bir kahvaltı ile güne başlanmasını tavsiye ediyor.

Ebeveynlere, yemeğin ödül olarak kullanılmaması, yavaş yavaş değişik besinlerin tattırılması ve sağlıklı sağlıksız gıda ayrımının öğretilmesi gerektiğini öğütleyen Kümeli; obezitenin en büyük sebeplerinden bir olan atıştırmalıklar ile ilgili "Öğünler dışında tüketilecek yiyeceklerde günlük alınan 10 birim gıdanın 2 biriminin atıştırmalıklardan oluşabileceği formülü benimsenmelidir. Çocuğunuzun keyif aldığı bu gıdaları tercih ederken ve onu beslenme alışkanlığına sokarken; doymuş yağ ve tuz kullanım oranına, fırınlanmış ürün ve şeker oranının azaltılmış olmasına dikkat etmelisiniz" diyor.

Beslenme Uzmanı Taylan Kümeli; çocuğun, yaşına ve beğenisine uygun bir egzersiz programının obeziteden korunmada büyük etkisi olacağını söylerken, "Tombul çocuğun sağlıklı çocuk olmadığı yetişkinlerce kabul edilmelidir" diyor.

0

Zayıf Kalmanın Yeni Yolu...

Beyninizdeki depomin salgısını artırarak zayıf kalabilirsiniz. Peki bunnun için neler yapmanız ve neler yemeniz gerektiğini biliyor musunuz?

Obezitenin oluşumu ve tedavisi ile ilgili bilimsel araştırmalar son sürat devam ediyor. Bu araştırmaların sonuçlarına göre beyinden salgılanan dopamin seviyelerini yükseltecek beslenme programı, zayıf kalmanın bir yolu.

Dopamin, beynimizde sinir iletimi sağlayan en önemli iletici salgılardan biri. Genelde yemek yerken, cinsel ilişkide, egzersiz yaparken, dans ederken ve kişinin eğlendiği aktivitelerde daha fazla salgılanıyor. Dopaminin yetersiz salgılanması durumunda; konsantrasyonda güçlük, uykusuzluk, yorgunluk, aksiyete, yemek yemeğe eğilim, gece yeme sendromu gibi sorunlar ortaya çıkıyor. Çünkü dopamin vücutta konsantrasyon, odaklanma, öğrenme, yaratıcılık, dikkat gibi unsurlardan sorumlu. Aynı zamanda beyinde enerji üretimi, duygusal kontrol ve hareket kontrolü üzerinde de etkileri olduğu biliniyor. Dopamin seviyeleri düştüğünde iştah artışı gözleniyor. Yapılan bilimsel çalışmalarda, doyma duygusunun dopamin seviyeleri ile ciddi alakalı olduğu ortaya kondu.

Alkol, sigara, kafein ve şeker tüketiminin vücudumuzda dopamin seviyelerini etkilediği biliniyor. Sigarayı bırakan kişilerin yemeğe yönelmelerinin bir sebebi de bu. Nikotin ile yemek dopamin seviyelerini eşit etkiliyor. Nikotin yoksunluğu yüzünden düşen dopamin seviyesinin artması için kişi yemeye yöneliyor. Çok yiyen kişilerde de durum benzer. Tıka basa yemek yeme durumu uzun süre devam ettiğinde, beyinde dopamin aktivitesi azalmaya başlıyor, bunun sonucunda tokluk hissi daha kısa sürmeye başlıyor ve kişi tıka basa yemek yeme döngüsünde takılı kalıyor. Eğer sizde son bir hafta içinde en az iki kere gece kendinizi buzdolabının önünde bulduysanız ve tıka basa yemek yediyseniz dopamin seviyelerinizde dengesizlik söz konusu olabilir.

En Çok Nelerden Yemeli?

Yüksek dopamin seviyesini sağlamak yemek yeme isteğini bastırır ve tokluk süresini uzatır. Vücutta dopamin salgısını artırmak için, L-tirozin amino asidini beslenme de yüksek tutmak gerekir. Bu madde, bir çeşit protein yapı taşıdır ve tavuk, ördek, fasulye, peynir, yulaf, bitter çikolata, hardal otu, yosun, deniz börülcesinde daha yüksek miktarlarda bulunur.

L-tirozini destek olarak kullanmanın da açlığı önlemede ve iştahı azaltma da etkisi olduğu düşünülmektedir. Günde 500-1000 mg arası yaklaşık 4 hafta düzenli olarak L-tirozin alımının yeme dürtüsünü azalttığı bilimsel çalışmalar ile ortaya koyulmuştur. Fakat bu desteği kullanmadan önce doktorunuza danışmanızda fayda var.
Yapılan bilimsel çalışmalar, balık yağının dopamin sentezinde önemli etkileri olduğunu kanıtlamış durumda. Özellikle omega-3 yağ asitlerinin bu etkiye sahip olduğu biliniyor. En kaliteli omega-3 kaynağı balık. Semizotu ve fındık, badem ve ceviz de bitkisel omega-3 kaynakları. Bu besinlerde dopamin diyetinde bulunması gereken besinler arasında yer alıyor.

Dopamin Diyeti İçin Örnek Menü

(Bu menü; 25-35 yaş arası, hiçbir sağlık sorunu olmayan, fiziksel aktivite düzeyi orta kadınlar için örnek olarak verilmiştir. Beslenme programı parmak izi gibidir, sadece kişiye özel düzenlenmelidir.)

Kahvaltı: 1 su bardağı yarım yağlı süt
6 yemek kaşığı yulaf ezmesi
Ara-1: 15 adet fındık veya 12 adet badem veya 3 adet tam ceviz
Öğle: 1 porsiyon tavuk sote veya ızgara tavuk veya ördek eti
Yoğurtlu semizotu salatası
2 dilim tam buğday ekmeği
Ara-2: 1 adet tost (bol beyaz peynirli, tam tahıllı ekmeğe, yağsız)
Akşam: 1 adet ızgara balık
4 yemek kaşığı zeytinyağlı deniz börülcesi
Mevsim salata (1 tatlı kaşığı zeytinyağı ile)
4 yemek kaşığı dolusu fırında patates ezmesi
Gece: 1 porsiyon meyve
20 gram bitter çikolata

4 Eylül 2013 Çarşamba

0

AVON'la Hadise Çıkart


Makyaj yapmak bir lüks, lüks ise bir ihtiyaçtır. Artık “Bir kalem, bir ruj” devri kapanıyor. Avon, lüks ihtiyaçlarınızı en üst seviyede karşılamak üzere yenilendi. Üstelik yeni yüzü Hadise ile Avon, şimdi çifte güzel!


Eğlenceli şarkıları ve güzel sesi kadar makyaj stilleri ile de çok sevilen Hadise ve yenilenmiş ürünleri ile Avon, makyaj modasına birlikte damga vurmaya hazırlanıyorlar. Avon, yeni True Color Teknolojisi ile birçok kadının hayallerini süsleyen yeniliklere imza attı. Artık renkler doğa kadar canlı, Picasso’nun paleti kadar çeşitli; dokular ise ipek gibi pürüzsüz olacak. Bu yenilenmiş ürün yelpazesi ile Avon, kadınlara sanatçı yönünü ortaya çıkarma şansı veriyor. Bundan sonra makyajda canınız ne isterse onu yapabilirsiniz. Yepyeni tarzlar deneyebilir ve klasik görünümün ötesine geçebilirsiniz.


Yine de ayakları yere sağlam basanlar için Avon Global Makyaj Uzmanı Lauren Andersen, 2014 makyaj modasına damgasını vuracak stilleri Avon Global Güzellik Elçisi Irina Shayk üzerinde adım adım uygulamalarla gösteriyor.

Avon 2014 Makyaj Trendleri ile çağ atlamaya hazır mısınız? Aşağıda videosunu paylaştığımız Modern Edge stili ile yüz hatlarınızı belirginleştirerek modern bir görünüm elde edebilirsiniz. Var olan güzelliğinizi ortaya çıkarmanın en iyi yolu, beğendiğiniz özellikleri belirginleştirmek. Tabi ki belirginleştirirken bazı ufak makyaj hileleri ile güzelliğinize güzellik katacaksınız!



Avon, güzelliği tüm Türkiye ile paylaşmaya kararlı. 2 Eylül’den itibaren Avon makyaj uzmanları, yeni ürün yelpazesi ile Türkiye’nin pek çok ilini adım adım dolaşacak, kadınlara makyaj yapmanın en ince ipuçlarını verecek. Ama siz bu ipuçları hemen, şu anda istiyorsanız beklemenize gerek yok. Yepyeni makyaj trendlerini Lauren Andersen’ın usta ellerinden öğrenmek ve Avon’un yeni ürün yelpazesi ile tanışmak için hemen avon.com.tr'yi tıklayın. Hadi, Avon’la #hadiseçıkartın!

Bir bumads advertorial içeriğidir.

20 Ağustos 2013 Salı

0

Halsizliğinizin Nedeni Susuzluk Olabilir

Yaz mevsimi nedeniyle hem hava sıcaklığı hem de vücut sıcaklığı artış gösteriyor. Bugünlerde sağlık için yapılması gereken en önemli şey su içmek! 

Artan sıvı kaybının halsizlik, baş dönmesi, tansiyon düşüklüğü, böbrek yetmezliği hatta bilinç kaybı bile yapabileceğini söyleyen Liv Hospital Nefroloji ve Hipertansiyon Uzmanı Prof. Dr. Tekin Akpolat “Özellikle kalp, böbrek veya karaciğer gibi sıvı dengesinin belirli bir dengede olması gereken hastalar kendilerine çok dikkat etmeli, almaları gereken sıvı miktarını doktorlarına sormalıdır. Sağlıklı kişiler eğer aşırı miktarda su kaybetmiyorsa genellikle günde 2-3 litre sıvı almalıdır” diyor…

Yaşlılar ve Çocuklar Dikkat!

Yaşam için vazgeçilmez bir madde olan suyun vücudumuzdaki dengesi böbrekler başta olmak üzere birçok organ tarafından sağlanır. İdrar, dışkı, ter ve solunum yolu ile kaybettiğimiz suyu yediğimiz yemekler, içtiğimiz su/sıvılar ile yerine koyar, vücut için gereken dengeyi farkında olmadan sağlarız. Yaz günleri gibi havanın sıcak olduğu zamanlarda özellikle terleme ile daha fazla sıvı kaybederiz. Sıvı kaybı özellikle yaşlılarda ve bebeklerde daha belirgin olur. Sokakta oynayan çocuklar da farkında olmadan sıvı kaybedebilirler. İshal, kusma gibi olağan dışı sıvı kayıpları yaşlı ve çocuklarda dramatik sorunlara yol açabilir.

Sıvı Kaybı Böbrek Yetmezliği, Bilinç Kaybı Bile Yapabilir

Su kaybının en sık belirtisi susuzluk hissi ve halsizliktir, ağız kurur. Halsiz kalan kişi kendini kötü hisseder, canı bir şey yapmak istemez. Sıvı kaybı artınca baş dönmesi, tansiyon düşüklüğü ortaya çıkar. İleri sıvı kayıplarında tansiyon düşer, nabız artar, kas krampları oluşur, böbrek yetmezliği ortaya çıkar ve bilinç kaybı olabilir. Aşırı sıvı kayıplarına bağlı ortaya çıkan sorunlar kalp, beyin, böbrek, karaciğer gibi organlarda ilave bozukluklara yol açar. Bu bozuklukları tedavi etmektense önlemek her zaman hem daha kolay hem de daha ucuzdur. Bu nedenle özellikle kalp, böbrek veya karaciğer gibi sıvı dengesinin belirli bir dengede olması gereken hastalar kendilerine çok dikkat etmeli, almaları gereken sıvı miktarını doktorlarına sormalıdır. Sağlıklı kişiler eğer aşırı miktarda su kaybetmiyorsa genellikle günde 2-3 litre sıvı almaları yeterlidir.

Su İçemiyorsanız Sulu Meyveler Tüketin

Su içemeyen veya içmeyi sevmeyenler alternatif sıvıları tercih edebilirler. Meyve suları, çay, kompostolar, ayran, süt, limonata, taze meyve suları, karpuz, kavun gibi meyveler iyi seçeneklerdir. Meyve suları şeker hastalarında veya çocuklarda problem yaratabilir. Tuzlu ayran da kalp veya yüksek tansiyon hastalarında sorun yaratabilir.

0

Bir Kutu Kola Deyip Geçmeyin!

Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay'dan şok eden kola açıklaması: Bir kutu kola içtiğimiz zaman ilk 10 dakikada vücudumuzun günlük ihtiyacının 100 katı kadar şeker kana geçiyor!

Geliştirdiği “Karatay Diyeti” ile tanınan Kadıköy Florence Nightingale Hastanesi İç Hastalıkları ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay, Elazığ'da Nurettin Ardıçoğlu Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Diyet ve Kalp Hastalıkları" konulu konferansta, şişmanlığın halk sağlığını tehdit ettiğini belirterek, hastalıkların temelinde hareketsizlik, kilo alımı ve yanlış beslenmenin olduğunu söyledi.

Beyinde Eroine Benzer Etki Yaratıyor!

Obezitenin, vücudun yağlanması anlamına geldiğini ifade eden Karatay, "Yağlar vücutta hastalıklara neden olan 20 çeşit hormon üretir. Bunlar, beyinde damar yolu tıkanması, gözlerde katarakt, kalp krizi, felç gibi birçok hastalığa neden olur" diye konuştu.

Prof. Dr. Karatay, patates kızartması, kola, pilav, makarna, enerji içecekleri, taze sıkılmış ve hazır meyve suları ile tatlıların da aşırı insülin salgılanmasına yol açtığını dile getirerek, şöyle devam etti:

"Bir kutu kola içtiğimiz zaman ilk 10 dakikada 10 tatlı kaşığı şeker, kana geçer. Bu, vücudumuzun günlük ihtiyacının 100 katı kadar şeker anlamına gelmektedir. 20'nci dakikada kan şekeri aniden yükselir, buna karşılık olarak da insülin hormonu yükselir. 40'ıncı dakikadan sonra kafeinin tümü kana geçer ve da bu kan basıncını yükseltir. 45'inci dakikadan sonra beyinde dopamin yapımı artar. Dopamin, mutluluk hormonudur ve yoğun enerjiyle devam eder. Bu beyinde eroine benzer bir etkidir. 60-90 dakika sonra ani halsizlik hissi başlar.

Acıkma hissi, huzursuzluk, ellerde titreme ve ardından kola ve tatlılara saldırılır. Çünkü o yüklü enerji hissine artık bağımlılık başlamıştır. Beyinde meydana gelen dopamin mutluluğuna bağlılık başlamıştır. Bu bir kısır döngüye dönmüştür. Kişiler buna hapsolmuştur. Sonrasında karaciğer yağlanması başlar, arkasından göbek yağlanması, bel çevresi genişliği ve memelerin büyümesi artar."

0

Fazla Kilolarınıza Fazla Bahane Bulmayın!

Fazla kilolarımızın ilk suçlusu sudur, çünkü “su içsek yarıyor”dur. İkinci suçlu ise genelde ailelerimizdir. Genlerimize fazla ağırlığımızın suçunu yüklemeyi genelde uygun buluruz.

Diyetisyen & Yaşam Koçu Gizem Şeber'in verdiği bilgilere göre, bilimsel araştırmalar, her ne kadar genlerin obezitede önemli rol oynadığını göstermiş olsa da, obezitenin oluşumunda hiçbir zaman tek faktör rol oynamaz. Genlerimiz kadar biz de de hata olabilir. İşte şimdi yüzleşme zamanı!

Bahane 1: Ailemde kimse diyet ile zayıflayamadı…
Gerçek 1: Kalıtımsal olarak diyabete yatkınlık, tiroid hastalıkları riski taşıyor olabilirsiniz. Öncelikle gerekli kan bulgularını bir uzman doktor eşliğinde kontrol ettirmelisiniz. Eğer fazla kilolarınıza sebep bir hormonal bozukluğunuz yok ise genlerinizi suçlamaktan vazgeçmenin zamanı geldi. Ayrıca aile fertlerinin diyet ile sonuç alamamalarının sebebi belki de beslenme programlarını tam anlamıyla uygulamamış olmalarından kaynaklanıyordur. Bu gerçeği de göz ardı etmemelisiniz.

Adım 1: Ailenizde kalıtımsal bulunan hastalıklar açısından gerekli tetkikleri yaptırın. Eğer bir sağlık probleminiz var ise mutlaka doktor kontrolünde gerekli tedaviyi almanız gerekiyor. Bir sağlık probleminiz yok ise bir diyet uzmanı eşliğinde diyet programına başlayın ve ailenizde, sosyal çevrenizde size gerçekten destek olacak kişileri bulun ve bu konuda size yardımcı olmalarını rica edin.

Bahane 2: Ailemde hiç kimse sağlıklı beslenmiyor…
Gerçek 2: Ailenizin veya birlikte yaşadığınız kişilerin beslenme alışkanlıkları sağlıklı olmayabilir. O zaman belki de ilk adımı siz atmalısınız. Eğer başka bir aile ferdi yemekleri hazırlıyorsa, ondan kızartma yiyecekler yerine yemekleri ızgara, haşlama, fırında yapmasını rica etmelisiniz. Bir tencere yemeğe eklediği yağ miktarını yarıya indirmesinin bile bir başlangıç olduğunu unutmayın. Eğer yemekleri siz hazırlıyorsanız, yemeklere eklediğiniz yağ miktarını azaltın, sağlıklı pişirme yöntemleri tercih etmeye başlayın. Evdekiler bir anda ısınamayabilir, ama yapacağınız ufak değişiklikleri de fark etmeyeceklerdir.

Adım 2: Birlikte yaşadığınız kişiler ile yediğiniz yemekler konusunda iletişime geçin. Dışardan çok fazla sipariş veriyorsanız daha sağlıklı olanları tercih etmeye başlayın. Her hafta mutfağınızda ufak ve sağlıklı bir değişiklik yapın.

Bahane 3: Spor yapmaya alıştırmadılar…
Gerçek 3: Ailenizdeki herkes sportif olmayabilir. Egzersizden hoşlanmayan bir çok aile ferdi olabilir. Bunun bir bahane olmadığını unutmayın. Bedeninizi korumak ve iyileştirmek tamamen sizin sorumluluğunuzda.

Adım 3: Bir anda bütün yaşam tarzınızı değiştiremeyebilirsiniz. Ufak değişiklikler ile başlayın. Asansör yerine merdiven kullanın, kendinize bir adım sayar alın ve günde 10.000 adım atmaya çalışın. Ailecek çıkacağınız akşam yürüyüşlerinin keyifli olabileceğini göz ardı etmeyin.

Bahane 4: Büyük bir aileyiz, organizasyonlar bitmiyor…
Gerçek 4: Kalabalık bir aile olduğunuzdan ötürü akşam yemekleri, beş çayları, düğünler bitmek bilmiyor olabilir. Böyle ortamlarda her ne kadar “Bir kereden bir şey olmaz”, “Ölümü gör” gibi sözler söylense de, yapılan her çeşidi yemek zorunda olmadığınızı unutmayın. Üzerinizde çok baskı varsa her çeşitten tadımlık alıp durmayı öğrenmenin vakti geldi de geçiyor.

Adım 4: Aile toplantılarında her çeşit besinden tüketmek zorunda olmadığınızı unutmayın. Kibarca teşekkür etmenin yetmediği yerlerde, “diyetteyim” demek yerine tok olduğunuzu söylemek ısrarın önünü kesebilir.

12 Ağustos 2013 Pazartesi

0

Günlük öğünlerinizi 6'ya bölün


Dümdüz bir karın için ille de aç kalmaya ve ya çok iyi photoshop bilginize gerek yok. Sadece ne yiyeceğinizi ve nasıl yiyeceğinizi bilmeniz yeterlidir.

Ne olur, yiyin!
Tartının gösterdiği rakamın düşmesini istiyorsanız, yemeniz ve daha fazla olmak koşuluyla egzersiz yapmanız gerekiyor. Her gün kullandığınız kalorinin %10 ila 30'u, yediklerinizi sindirirken yakılır. Bu çok hoş! Çünkü yeme arzumuzu karşılarken, aslında kalorilerimizi yakıyoruz. Fakat tüm gıdalar, aynı şekilde yaratılmamıştır. Vücudunuz proteini sindirmek için (tüketilen 100 birimden yaklaşık 25'i yakılır) yağ ve karbonhidratları sindirmek için yaktığından (tüketilen 100 birimden yaklaşık 10-15'i yakılır) daha fazla kalori kullanır.

Abs Diet bu yüzden zayıf, sağlıklı protein ilavesi üzerine yoğunlaşmaktadır. Her şeyden makul bir şekilde yemek yiyin; böylece daha fazla kalori yakarsınız. Protein, aynı zamanda kasları oluşturan besin maddesidir ve ne kadar çok kasınız olursa, metabolizmanız da o kadar güçlü olur ve gün boyunca o kadar çok kalori yakarsınız. Kilo alıp verirken, kaslarınızda mikroskobik yırtılmalar oluşur. Bu yırtıkları onarmak için vücudunuz, hasarı değerlendirmek ve kası onarmak amacıyla yeni proteinlere ihtiyaç duyar. Protein, yeni kas lifleri oluşturarak, orijinal hücre yapınızı güçlendirir.

European Journal of Clinical Nutrition'da yayınlanan bir çalışmada denekler dört çeşit karışımdan (%60 protein, %60 karbonhidrat, %60 yağ veya her 3.'nden eşit miktarda içeren bir karışım) birini içtiler. Sonra kendilerine öğle yemeği sunuldu. En az yemek yiyen grup, yüksek proteinli veya karışık besin maddeli karışımı seçenler oldu. Her iki karışım da aynı miktarda kalori içeriyordu, fakat protein katılımcıların daha tok hissetmesini ve daha az yemesini sağladı.

İyi haberler bununla da bitmiyor. Zayıf proteinler üzerine odaklanan bir yeme planının takip edilmesi, öncelikle vücudunuzun orta bölümündeki kilo kaybını hızlandıracaktır. Danimarka'da yapılan bir araştırmada uzmanlar, 65 deneği %12 protein diyeti, %25 protein diyeti veya diyet içermeyen bir programa tabi tuttular. İlk iki grupta yaklaşık %30 düzeyinde olan kalori yüzdesinin, yağdan kaynaklandığı görüldü. Düşük proteinli diyeti uygulayanlar ortalama 4 kilodan daha fazla kilo kaybederken; yüksek proteinli diyeti uygulayanlar ise ortalama 7 kilo kaybetti ve düşük protein grubundan daha az kalori aldı. Daha şaşırtıcı olan istatistik ise ne kadar kilo verdikleri değil, hangi bölgeden kilo verdikleriydi. Yüksek proteinli diyet yapanlar, karın bölgesinde iki kat daha fazla yağ yaktı.

Muhtemelen bu diyete başlamak için sabırsızlanıyorsunuz. Plan basit: Arka sayfadaki 6 ilkeye bağlı kalın ve burada anlatılan Abs diyet egzersizini takip edin. iki haftada veya daha kısa sürede 4 kiloya kadar yağ –öncelikle göbek bölgesinden yağ yakabilirsiniz.

1. Günlük öğünlerinizi 6'ya bölün
Anahtar sözcük: Enerjiyi dengeleyin. Yani ne kadar kalori aldığınızla, ne kadar kalori yaktığınızı kıyaslayın. Georgia State Üniversitesi'nde yapılan araştırmalara göre; saatlik 300–500 kalori alımını ya da verimini dengelerseniz; kilo kaybetmeniz kolaylaşır ve kaslarınız daha fazla çalışır. Günde sadece 3 öğün yemek yerseniz, enerji dağılımını sağlıklı olarak dengelememiş olursunuz. Öğün aralarında kalori yakımı, kalori alımından daha fazla; öğün sırasında ise bu durum tam tersi haldedir. Bu nedenle öğünleri büyük tutmaktan ziyade; porsiyonlarınızı küçültün ve her 2–3 saatte, bir şeyler yiyin. Böylece hem kendinizi tatmin edebilir, hem de diyetinizi düzenli bir şekilde sürdürebilirsiniz.

2. Aşağıdaki 12 güç kaynağını programınızda es geçmeyin
Bu 12 güç kaynağı; proteinli ve lif özlü besinler ile yağ oluşumunu engelleyen gıdalar içermekle beraber; o kadar etkilidir ki düzenli olarak alındıklarında, daha sağlıklı ve formda bir vücuda sahip olmanızı destekler. Zorunda olmamakla birlikte, bütün öğün ve ara öğün yemeklerinizde bu 12 güç kaynağını esas tutarsanız, vücudunuzdaki değişim süreci hızlanacaktır.

Şu basit ince noktalarına dikkat edin: 
• Ana öğünlerinizde bu yapı taşlarından 2 ya da 3 tanesinin ya da en azından 1 tanesinin her ara öğününüzde bulunmasına özen gösteriniz. 
• Protein, karbonhidrat ve yağ gibi yapı taşlarından yeterli miktarda edinmek için öğününüzü mineraller açısından çeşitlendiriniz.
• Her ara öğününüzün özellikle protein destekli olmasına özen gösteriniz.

Badem ve kabuklu yemişler
Kas oluşumunu destekleyip, açlık hissini yatıştırır. Obezite, kalp hastalıkları, kas kaybı, kırışıklık oluşumunu, kanser ve yüksek kan basıncını engellemeye yardımcı olacaktır.

Baklagiller
Kas oluşumu ile yağ yakımını sağlamanın yanı sıra sindirim sistemini düzene sokar, obezite, bağırsak kanseri, kalp hastalıkları ve fazla kan basıncına karşı savaşır.

Ispanak ve diğer yeşil sebzeler
Yaşlanmayı geciktirecek molekülleri harekete geçirir. Kanser, kalp hastalıkları, obezite ve kemik erimesine karşı çok etkili bir silahtır.

Süt ürünleri
Güçlü kemik oluşumunu sağlar ve kilo kaybını hızlandırır. Kemik erimesi, obezite, kanser ve yüksek kan basıncı riskini düşürür.

Yulaflı besinler
Enerji verir, kolesterolü düşürür ve kan şekeri değerlerinin normal bir seviyede tutulmasını sağlar. Kalp hastalıkları, obezite, bağırsak kanseri ve şeker hastalıklarını engellemede etkilidir.

Yumurta
Kas oluşumunu sağlayıp, yağ oluşumunu engeller. Obeziteye karşı savaşır.

Hindi ve diğer beyaz etler
Kas miktarını artırır ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Obezite ve çeşitli hastalıklara karşı savaşır.

Fıstık ezmesi
Testosteron ve kas miktarında ciddi bir artış sağlar. Yağ yakımını hızlandırır. Obezite, kas kaybı, kırışıklık oluşumu ve kardiyovasküler hastalıkların oluşumunu engellemeye yardımcı olacaktır.

Zeytinyağı
Kolesterolün düşük bir seviyede tutulmasını ve bağışıklık sisteminin güçlenmesini sağlar. Obezite, kanser, kalp hastalıkları ve yüksek kan basıncı riskini düşürür.

Buğday ekmeği ve mısır gevreği
Vücudun yağ depolamasını engeller. Kalp hastalıkları, kanser, obezite ve yüksek kan basıncı gibi problemlere karşı çok etkilidir.

Ekstra-protein tozu
Hızlı kas oluşumunu ile yağ yakımını sağlar. Aşırı şişmanlığı önler.

Çilek ve böğürtlenler
Kalbi korur, görme duyusunu geliştirir, vücut denge ve koordinasyonunu sağlar. Hafızayı güçlendirir ve açlık duygusunu geçiştirir. Kalp hastalıkları, kanser ve obeziteye karşıda etkilidir.

3. Düzenli aralıklarla smoothie için
Smoothie'nin süt, yağsız yoğurt, protein tozu, buz ve diğer güç kaynağı besinlerin karışımı- iyi bir öğün destekleyicisi ve etkili bir ara öğün olarak işlevi vardır. Hazırlaması çok kısa bir zaman almakla birlikte; içerdiği küçük ve sulu meyveler, tatlandırılmış whey protein (peynir suyu tozu) veya fıstık ezmesi şeker ihtiyacınızı giderirken, hafif gıdalar olmaları sebebiyle midenizde fazla yer kaplamazlar. İlk iş olarak elinize bir mikser alın ve 250 gramlık meyve parçacıklarını karıştırın. Kahvaltıda veya egzersiz öncesi ya da sonrasında smoothie içebilirsiniz.

4. Kalori hesaplamayı bırakın
12 güç kaynağı ve bunlara eş değerdeki besinleri tüketerek, aldığınız kaloriler bir anlamda kendiliğinden sayılacaktır. Bu besinler, sağlıklı ve tatmin edici oldukları gibi aynı zamanda enerji vericilerdir ki bu en fazla geceleri dışarıdayken işinize yarar. Ayrıca, ekmek ya da fıstık ezmesi gibi kalorisi fazla olan yiyecekler üzerinde biraz limitli davranmak, akıllıca olacaktır. Diğer bir püf nokta ise kendinizi her yemek grubundan 1–2 porsiyon alarak sınırlandırmanız ve 1 öğün boyutunuzu toplamda 1 tabak çapı olarak belirlemenizdir.

5. Ne içip içmemeniz gerektiğini öğrenin
Alkolün sizi tehlikeye sokabileceği tonlarca yol mevcut. Alkol, sizi tok hissettirmeyeceği gibi açlık hissinizi de gidermez. Vücutta yağ yakımını sağlayan ve kas oluşumunu tetikleyen hormonların üretimini engelleyen alkol tüketimi, %36 oranında daha az kalori yakmanıza neden olarak, aldığınız besinlerdeki yağların vücudunuzda daha fazla depolanmasına yol açar. Eğer alkolden vazgeçemem diye düşünüyorsanız, kendinizi haftalık 2–3 içkiyle sınırlandırın. Su, her ne kadar Miller kadar heyecan verici olmasa da günde en az 8 bardak su içmenin birçok yararı vardır. Mesela su, tatmin olmanızı sağlar çünkü çoğu zaman açlık diye nitelendirdiğimiz hisler, aslında susuzluğumuzdan kaynaklanır. Su ayrıca vücudumuzdaki dışkılardan kurtulmamıza yardımcı olurken; yararlı mineralleri kaslara ulaştırarak, metabolizmanızın işler bir şekilde çalışmasını sağlar. Çok su içme taraftarı değilseniz; yağsız süt, yeşil çay ya da soda da işe yarar.

6. Haftanın sadece 1 öğünü için bu 5 püf noktayı unutun
Eşinizi aldatmanızı ya da vergi kaçırmanızı asla savunmuyoruz, fakat bu sefer haftalık rejim programınızın sadece 1 öğününü ekmenizi destekliyoruz. Bütün kalori hesaplarını bir yana bırakın ve kendinize yarım bir pizza ısmarlayın ya da bir Kit kat veya canınızın çektiği bir şeyin tadını çıkararak yiyin; tekrar programınıza dönmek üzere, bir süre oburluğun tadını çıkarın.

Kaynak: Ekolay

0

Günde kaç dilim ekmek yenmeli?


Ölçülü olarak yendiğinde ekmek ve makarna şişmanlatmaz. Ancak ekmeğin türü ve makarnayı pişirme şekli önemli…

Beslenme ve Diyet Uzmanı Taylan Kümeli, ekmek, makarna, kırmızı et, meyve ve abur cuburun diyetimizi nasıl etkileyeceğini açıklıyor.

Ekmek kilo aldırır mı?
Evet, kilo aldırır. Bir insanı herhangi bir yiyeceğin şişmanlatmaması için kalorisi olmaması gerekir, ancak ekmeğin kalorisi vardır. Günde 20 dilim ekmek yiyorsanız, bir dilim ekmek ortalama 50 kalori ise 1000 kalori alıyorsunuz demektir. 

Seçtiğiniz ekmeğin karşılığında vücudunuzun harcadığı enerjinin nerede durduğu önemlidir. 6 dilim ekmek yiyorsanız, ona karşılık gelen enerjiyi harcıyorsanız, diğer yediklerinizde de denge varsa kilo almazsınız. Ekmek, yapısı gereği un, su ve tuzdan oluşur. Şimdi cevizli, çok tahıllı, çavdarlı ekmekler de var. Değişen şey, sadece içine konulan tatlandırıcılar, ama özü yine aynıdır. Yediğimiz ekmekten aldığımız enerjinin yerine ne koyduğumuzu idrak etmek gerekir. 

Günde kaç dilim ekmek yenmeli?
Bu kişiden kişiye değişir. Tüketeceğiniz ekmek miktarı, karbonhidrattan gelen enerji miktarının vücutta ne kadar olduğuyla paraleldir. Sağlıklı beslenmeye çalışan bir yapıdaysanız, besininizin yüzde 50-60’ını karbonhidrattan sağlamalısınız. Ama bunu sağlarken meyvede, yoğurtta, sebzede, çok az miktarda da olsa ette, makarna, bulgur ve pilavda da karbonhidrat olduğunu unutmamak lazım. 

Karbonhidrat belirleyicisi sadece ekmek değildir. Diğerlerini gün içinde tüketiyorsanız, ekmeğin gün içinde üç dilime düşmesi gerekir. Hiç makarna tüketmiyorsanız, bunu 6-7 dilime çıkarabilirsiniz. Bireysel özelliklere göre diyet hazırlamak çok önemlidir. 

Makarna şişmanlatır mı? 
Makarna, aldığımız enerjinin yükselmesini sağlayan unsurlar içerir. Un, tuz, su ve yumurtadan yapılan makarnanın şişmanlatması için onu nasıl hazırladığınıza dikkat etmelisiniz. 

Makarnayı haşladığınız suyu döküyor, sosunu hazırlarken tam yağlı bir kıymayı tereyağı ile kavuruyorsanız, üstüne de tam yağlı yoğurt döküp bir tabak yerine dört tabak yiyorsanız makarna şişmanlatır. 

Diyetteyken makarna nasıl pişirilmeli? 
Makarnayı haşladığınız suyu tamamen çekecek ve hiç dökmeyecek şekilde ayarlarsanız, çok güzel bir sebze sosu hazırlarsanız ve az yağlı bir yoğurdu sarımsakla yaparsanız ve sadece bir tabak yerseniz, bu makarna şişmanlatmaz. Bu iki makarna arasında farkı anlayıp ne yediğinizi çok iyi bilmeniz gerekir. 

Gün içinde istediğimiz kadar meyve tüketebilir miyiz?
Meyve, şekerin şekil değiştirmiş, içinde mineral ve vitamin bulunan halidir. Çay şekerini iki molekül olarak alıp içine biraz vitamin ve mineral kattığınızda, kiraz, çilek, karpuz, kavun ya da kiviyi elde edersiniz. Buradaki en önemli faktör, meyvenin ne kadar ne nasıl yeneceğinin bilinmesidir. 

Günde kaç porsiyon meyve kilo aldırmaz? 
Meyveyi, günde dört porsiyonu geçmeyecek şekilde, yemekten iki saat sonra yemelisiniz. Diyabet gibi bir rahatsızlığınız varsa, mutlaka yoğurtla ya da sütle tüketmelisiniz meyveyi. 

Meyvenin zararsız olarak görülüp çok fazla tüketilmesi kilo aldırır. Şeker oranı azaldıkça meyvenin masumiyeti artıyor. Örneğin erik ve vişneyi diyetlerde sınırsız verebiliyoruz. Muz, kavun, incir, üzüm ve duttan uzak duruyoruz. Çünkü bunlar glisemik indeksi yüksek olan meyveler. Tatlı yerine meyve tüketebiliriz, ama ne kadar tükettiğimiz ve ne kadar ihtiyacımız olduğunu bilerek tüketmeliyiz. Örneğin, bir kase muhallebi yerine bir kilo elma yiyorsak bu sakıncalıdır. 

Ara öğün ile abur cubur arasındaki fark nedir?
Abur cubur, yenildiğinde vücudumuza faydası olmayan ve kalori değeri yüksek şeylere verilen addır. Ara öğün ise ana öğünümüze destek olan, ana öğüne tok başlamamıza neden olan ve daha az yememizi sağlayan, genel açlığımızı azaltan şeylerdir. İçinde şeker olan yiyecekler, gazlı içecekler, tatlı, çikolata, kek, pasta gibi beyaz undan yapılmış gıdalar genellikle ülkemizde tercih edile abur cuburlardır. Bunların yerine ara öğünlerde kepekli tost, bir avuç badem, bir kase yoğurt gibi sağlıklı atıştırmalıklar yemek gerekir. 

Kilo vermek için kırmızı eti tamamen bırakmalı mıyız?
Kırmızı eti bırakmak demek, demir ve B12 eksikliğine bağlı olarak oluşan anemiye ve bunun yanı sıra alzheimera yol açmak demektir. Diyetten kırmızı eti çıkarmak, onun yerine geçecek hem besin değeri açısından hem de kalori açısından daha düşük bir ürünü kullanmak demektir. Kırmızı eti haftanın iki günü mutlaka tüketmelisiniz. 

Kaynak: pudra. com

0

Diyete devam edebilmenin anahtarları


Diyette olmak çoğunlukla sadece fikir olarak bile yorucu bir şeydir. Taylan Kümeli yazdı...

İstediğiniz kadar süsleyin... ‘Diyet’ sevimsiz ve tahrik eden bir sözcüktür. Sizi aniden acıktıracak denli sinyaller yollayabilen, hakkında planlar yaptığınız, uğruna acı çektiğiniz bir sürece işaret eder. Peki, başlamak bile zorken sürdürmek nasıl mümkün olabilir? İşte size 4 anahtar...

1. Amacınızı Unutmayın! 

Nasıl kilo vereceğinizden önce, ne kadar kilo vereceğinize odaklanın... Hemen ardından da, asla yanlış bir metoda yönelmeden uzmanınızı seçin. Kilo aralığınıza bakarak, içinde bulunduğunuz durumu isimlendirin. Normal kiloda mısınız? Aşırı kilolu musunuz? Yoksa obezitenin kapılarına mı dayandınız? Porsiyon ölçünüzü belirleyin ve günden güne azaltın... Sizin için doğru olan porsiyon miktarını, size ancak sizin medikal geçmişinizi bilen ve yorumlayacak denli donanımlı olan bir doktor söyleyebilir. Sıkı sıkıya inandığınız yahut kısa vadede sonuçlar aldığınız yanlış bilgiler, sizin başarınızı bloke ediyor olabilir. Hareket, sağlıklı beslenme sürecindeki bir insanın hayatına dahil etmesi gereken unsurlar arasında... Her zaman jimnastik salonlarına gidemeyebilirsiniz. Bunun yerine televizyon başından kalkmanız ve yarım saatinizi ev içinde bile olsa yürüyüşe ayırmanız size fayda sağlar. Ancak unutmayın ki düzenli bir spor programı da, diyet programı da işinin ehli olan kişilerin rehberliğinde sonuca ulaşır.

2- Kişisel gerçeklerinizi göz önünde bulundurun 

Kişilik, yiyeceklere yönelimlerimizde doğrudan rol oynar. Eğilimlerinizi bilemek, sizi kendi zaaflarınıza karşı korumanın ilk adımıdır.

Atak: Eğer ataksanız elinizin hemen altında duran ve bir çırpıda ağzınıza atabileceğiniz şeyleri kendinizden uzaklaştırın. Tek lokmalık kurabiyeler, buzdolabında hazır bekleyen börekler, dondurucunun elinden 5 daki kada kurtulabilecek hazır pizzalar gibi...

Unutkan: Eğer yediklerinize dikkat etmeyen biriyseniz (örneğin heyecanla bir program seyrederken önünüze gelen yiyeceğe bakmadan ya da önemsemeden ağzınıza atıyorsanız) sizi o an için ayıltacak bir uyarana ihtiyacınız var. Örneğin belki de siz “Hey! Bu yediğim faydalımı?” diye her defasında kendisine sorması gerekenlerdensiniz...

Gergin: Eğer ileri düzeyde kaygılı bir insansanız, yeme içme konusu sizin için ayrı bir tepki alanı... Çoğu kişi kendisini yiyerek yatıştırır. Çoğu da kendisine zarar verecek denli aç kalır.

İnatçı: Keskin kişilikler, kilo verme konusunda diğer gruplardan daha başarılıdırlar. Çünkü kural koyucular kendileridir. Zamanlama, organize olma ve ayarlama konusuda bu kişilik grubunun üzerine yoktur.

Sosyal: Kendi evlerinde bile sosyal olan kimseler mönülerini misafirlere göre belirlediklerinden düzenli bir liste uygulamaları zorlaşır.

3- Çift güç

Diyet ve egzersiz Sıklıkla karşılaşılan bir soru vardır: “Önce diyet mi gelir, egzersiz mi?” Diyet, en başta da söylediğimiz gibi sevimsiz bir sözcüktür. Egzersiz ise, caydırıcı ve korkutucu bir anlam taşıyor. Ancak siz sağlıklı olmaya karar verdiğinizde, yaşam tarzınızla ilgili bir şeyleri gözden geçirme niyetini beslemektesinizdir. O halde birini diğerine tercih etmektense, onları etkileştirmek en doğrusu olacaktır. Öyleyse, doğru beslenme ve egzersizin kombine olmuş hali form tutmak için eşsiz bir birleşimdir.

4. Kendinize verdiğiniz sözü tutmak gibisi yoktur! 

Başarılı olmak için kendinizi anlamalı ve kilo kaybetmeyi hedeflediğiniz sürece odaklandırmalısınız. Öyleyse, başlamadan önce kendinize bazı sorular sormak, kendi gerçeklerinizle yüzleşmeniz gerekir. Mesela: Bunu yapmaya hazır mıyım? Bu içten gelen bir motivasyonmu? Aksiliklerle ve olumsuzlarla baş ederek bu süreci devam ettirebilecek miyim? Tastamam hedefime odaklanabilecek bir süreçte miyim? Şayet iş değiştirmek üzereyseniz yahut dikkatinizi dağıtacak bu türde geçiş dönemlerinin arifesindeyseniz, söz gelimi, çözülmemiş uzun vadeli kişisel sorunlarınız varsa bu sizin kilo kaybetme disiplinini doğrudan etkiler.

Sonuç olarak, kendinize hazır olduğunuzu her anlamda taahhüt etmelisi niz. Birileri istedi, baskı yaptı, yahut sizi zorladı diye değil, buna ihtiyacınız olduğunu siz düşündüğünüz için... Ve hazır olana dek, ihtiyacınız olan sabrı kendinize gösterin... Hiç bir şeyin jet hızıyla gerçekleşmeyeceğini, uzun süren başarıların uzun süren hazırlık ve çalışmaların ürünü olduğunu daima anımsayın... Ve en önemlisi, kendinizle sözleşin... Çünkü insanın kendisine verdiği sözü tutması kadar nefis birşey yoktur!

0

Diyet yapan kadınlar kabızlık çekiyor!


Modern çağın hastalığı kabızlık, kısıtlı besin grupları ile diyet yapan kadınları vuruyor...

Boehringer Ingelheim tarafından yapılan araştırmalara göre Türkiye’de diyet yapan her üç kadından biri yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen kabızlık sorunu yaşıyor. Kabızlık, diyet döneminde kısıtlanan besin çeşitliliği ve miktarı nedeniyle diyet yapanları da tehdit ediyor. Diyet yapan her üç kadından birinin çektiği kabızlık sorunu için uzmanlar egzersiz ve düzenli beslenmenin yanı sıra lifler içeren besin takviyeleri tavsiye ediyor.

Konuyla ilgili olarak açıklama yapan Aile Hekimliği Uzmanı Dr. Osman Bulutlar  ”Günümüzde özellikle şehirlerde yaşayan bireyler karınlarını liften oldukça fakir, katkı maddesi zengini hazır gıdalar ile doyurmayı tercih ediyor.  Bu tip liften fakir beslenme şekli, yeteri kadar sıvı alınmaması, yetersiz fiziksel aktivite, düzensiz dışkılama alışkanlıkları bireylerde aşırı yağlanmaya ve kabızlık gibi mide barsak sistemi rahatsızlıklarına yol açıyor.

Diyet için başvuran hastaların büyük kısmı aynı zamanda başta kabızlık olmak üzere mide barsak sistemi rahatsızlıklarından şikayet ederler.  Günümüzde sıklıkla uygulanan protein ağırlıklı düşük lif içerikli ketojenik diyetler sırasında kabızlık daha da kolay oluşmaktadır.

Hastanın detaylı bir tıbbi öyküsünün alınması ve kabızlığa neden olabilecek bir hastalığı ya da varsa kabızlığa neden olabilecek sürekli kullandığı bir ilacın varlığının araştırılması ve kabızlık tanısının konulması önemlidir. Daha sonrasında günlük sosyal ve fiziksel aktiviteleri, beslenme alışkanlıkları, lif tüketimlerinin 25 gramın üzerinde olması, sıvı alımı ve tuvalet alışkanlıkları da sorgulanır.

Tedavi için özellikle liften zengin bir beslenme düzenlenir, günlük 35 gram civarında özellikle eriyebilen ya da yarı eriyebilen bir lif tüketimi hedeflenir. Liften fakir gıdaların tüketimi kısıtlanır.  Bunu  sağlayamayan bireylere verilen suda eriyebilen  bir lif takviyesi günlük yeterli sıvı alımı ve düzenli tuvalet egzersizleri ile desteklenir” dedi.

Boehringer Ingelheim’ın çözünebilen doğal lif Glucomannan içeren ürünü Dulcofibre, bağırsaklarda hacim oluşturarak tokluk hissi uyandırır, mide boşalmasını yavaşlatır, karbonhidrat ve yağların emilmesini azaltarak diyetin başarısına yardımcı olur. %100 doğal lif Glucomannan, Japonya ve Çin’de bitkisel tedavilerde kullanılan Amorphophallus konjac bitkisinin kökünden elde ediliyor ve kabızlık sorunu çekenler için Türkiye’de alanında tek ürün olarak doğal bir çözüm sunuyor.

0

Düz Bir Karın İnce Bir Bel


Ne tür kişisel engelleriniz olursa olsun, ister doğum kilosu, ister ölümcül mide kazıntıları veya yaşlanma, ‘göbek yağları’ kaderiniz değil!

Prestij Yayınları’ndan çıkan Liz Vaccariello ve Cynthia Sass imzalı ‘Düz Bir Karın İnce Bir Bel’ kitabı karın şişliğinden kiloya bel bölgenizdeki fazlalıklardan kurtulmanıza yardımcı oluyor. Kitaptaki tavsiyelere göre, 32 günde yedi kilo verebilir ve 15 santimetre incelebilirsiniz.

‘Yağ tayini’ yapın
Karın yağından söz ettiğimizde, iki farklı tipten bahsediyoruz: Karın bölgesinde merkezi olarak yerleşmiş karın içi ve cilt altı yağlar. Cilt altı yağ en iyi şekilde görebildiğiniz, ‘sıkabildiğiniz’ yağ demek. Bu yağın tüm vücudunuzda yer ettiği bir sır değil. Bazı yerlerde diğerlerinden daha az olsa da çoğunlukla her yerdeler, hatta ayak tabanlarınızda bile.

Bu yağın uygun miktarı hayatınız için gerekli.    Örneğin sizi kışın soğukta donarak ölmekten kurtarır. Fakat fazlası nasıl göründüğünüz konusunda hoşnutsuzluk yaratabilir. Daha da kötüsü, bu yağın fazlası doktorların pek çok hastalık için risk oluşturduğunu bildikleri aşırı şişmanlık veya obezite göstergesi olarak da kabul edilebilir. Fakat iyi haberlerimiz var: Bu yağlar diyet programına anında cevap verirler.
Diyete geçmeden önce, ikinci tip yağ olan, çok daha tehlikeli ve yok edilmesi zor karın içi yağlardan bahsedelim. Karın içi yağ, yani iç organlarınızdaki yağ, vücudunuzun derinliklerinde yer eder ve bazen gizli karın yağı olarak adlandırılır.

Kalbinize ve karaciğerinize yakınlığı nedeniyle iç organlarınızdaki fazlalık yağ kalp hastalığı ve şeker hastalığından kanser ve Alzheimer’e kadar uzanan birçok hastalık riskini artırır.   Tüm kalorilerinizi azaltsanız ve deli gibi egzersiz yapsanız da hala bünyenizde kalır. Gerçekte her iki yağı da aynı anda azaltmanın tek yolu, doğru yağı yemektir.

Yeni karın düzleştirici besinler

On yıllardır zeytinyağı, fındık ve avokadoda bulunan tekli doymuş yağların faydalarını biliyoruz. Burada sıkça söz edeceğimiz tekli doymamış yağ asitlerini MUFA’lar olarak adlandırıyoruz. 2007’de İspanyol araştırmacılar, ‘Diabetes Care’ dergisinde MUFA bakımından zengin diyetlerin bel bölgesinde yer alan kiloları önlemeye faydalı olduğunu ortaya koyan bir araştırma yayınladılar.
Araştırmacılar, üç farklı diyetin (doymuş yağ açısından zengin, karbonhidrat açısından zengin ve MUFA açısından zengin) karın yağ dağılımı üzerine etkilerini, yani karın yağı üzerine etkilerini araştırdılar. Üç diyet de aynı kalori miktarına sahipti, fakat sadece MUFA diyeti karın yağının, daha özel olarak iç organ yağının birikmesini azaltmıştı.

Karın diyeti 

Düz karın diyeti iki kısımdan oluşur: Dört günlük şişkinlik giderici program ve dört haftalık yiyecek planı. Her şey toplam 32 günü kapsar, araştırmalara göre bu süre diyete dayalı bir hayat tarzı değişimi sağlamak için yeterlidir. Programı uyguladıktan, kilonuz ve ölçülerinizdeki arzulanan değişimi gördükten sonra size hayatınız boyunca karnınızı düz olarak koruyacak yöntemler vereceğiz. Her ne kadar biri diğerine bağımlı olsa da ilk olarak dört günlük şişkinlik giderici programla  başlayalım.

Dört günlük şişkinlik giderici program  

Sıvıları vücuttan atmaya yardımcı olan, su birikimini azaltan, gaz gibi şikayetlerden  kurtaracak ve karnı daha az şişkin gösterecek yiyecekle içeceklerin doktor tavsiyesiyle oluşturulmuş bir listesidir. Gereksiz su ağırlığının sadece birkaç kilosunu kaybetmek bile herhangi bir diyet planında başarı için gerekli olan güven artışını sağlar.

Dört haftalık yeme planı Şişkinlik giderici program tamamlandıktan sonraki sabah başlar. Her gün üçer adet 400 kalorilik öğün ve 400 kalorilik ara öğünden yararlanacaksınız. Her yemek ve ara öğün (çerez) belinizdeki yağları yok edecek olan MUFA’lardan (tekli doymamış yağ asidi) yeteri derecede ihtiva edecek. Bu kadar basit mi? Evet!

Günlük 1600 kalori üzerinden hareket edeceğiz çünkü sağlıklı yetişkin birinin ihtiyaç duyduğu miktar olacaktır. Program ilerledikçe motivasyonunuzu korumanız önemli. Bu konuda size yardım etmek için, 28 gün boyunca bir defter tutmanızda fayda var. Her gün yediklerinizi, haftalık eksilen kilo ve ölçülerinizi not ederseniz, meydana gelen değişiklikler duygusal yemek ihtiyacınızı kontrollü hale getirir. Gıdalarla duygusal bağınızı kabul etmek kilo vermenizde ve bunu korumanızda hayati öneme sahiptir.

Egzersiz programı

Yağ yakan yürüyüşler, metabolizma güçlendirici ve rutin karın programı, kas yapmanızı ve kalori harcamanızı maksimum hale getirmeyi sağlar.

Kişisel başarı öyküm
Öncesi                          Sonrası
Başlangıç ağırlığı             Şu anki ağırlık
Başlangıç bel ölçüsü       Şu anki bel ölçüsü
Başlangıç kalça ölçüsü   Şu anki kalça ölçüsü

0

Kilo vermenin psikolojisi


Zayıflamanın etkili olması için önemli adımlardan biri de psikolojinin farkındalığıdır. İşte adım adım kilo psikolojisi…

İlk adım; günde kaç saatinizi yemek yemeyi ya da rejim yapmayı, rejimi bırakmayı, rejimi bozmayı düşünerek geçiriyorsunuz gözleyin ve kaydedin…

Günde 15 -18 saat ayakta olan birinin benim gözlemlerime göre günde 15 kez (neredeyse saatte 1 kez hatta çoğunlukla daha da yoğun bir şekilde) yemek yemeyi ya da yememeyi düşündüğünü söyleyebilirim. Yemek yemeyi düşündüğünüz anlarda iç sesinizi takip etmeye başlayın ve bunun için kendinize 3 hafta verin. 

Dikkat etmeniz gerekenler:
*En çok bu iç sesin tonu, vurgulaması,
*Sen ya da ben hangi özne ile size hitap ettiği,
*Olumlu mu olumsuz mu?
*Uzaklaşmacı mı, yaklaşmacı mı?
*Eleştirici mi alaycı mı?
*Kibar mı, motive edici mi, cesaret verici mi?

Bunları iyice takip edin ve dinleyin iç sesinizi…
Böylece yemek yemek veya diyet yapmakla ilgili bu ses, acaba farkında olmadan sizi nasıl etkiliyor. Bunca zamandır iç sesiniz size nasıl davranmış? Sizi bazen uykuda bile rahat bırakmayıp, 24 saat konuşan bu ses nasıl? 

İkinci adım: Yemek yemeye başlamadan önce, yemeğe şöyle bir dikkatlice bakın. Siz en çok çeken yönü ne?
*Kokusu mu, görüntüsü mü?
*Tadımı, bildik oluşu mu, hepsi mi?
*Farklı tatlar mı denemeyi seversiniz?
*Anneniz/eşiniz mi yemeklerinizi pişirir?
*Sadece kendi yemeklerinizi mi tercih edersiniz?
*Hangi lokantalara, tatlılara dayanamazsınız?
*İş, arkadaş, akraba ziyaretlerinde onları kırmamak için, ısrarlara dayanamadığınız için, yemek yediğiniz olur mu? Ne kadar sıklıkta?
*Öğün arası atıştırdığınız, kuru yemişler, çikolatalar, yağlı birçok besin takip ediyor musunuz?
*Akşam yemeği sonrası televizyonun karşısında, farkında olmadan, artık otomatikleşen atıştırmalar, tıkınmalar var mı?
*Bunları gram gram, not alsaydınız nasıl olurdu?

Hiç denediniz mi? Eminim düşündünüz, bu konuda konuştunuz… Hatta bir sürü diyet denemeleriniz de oldu. Ama tek tek, her yediğinizin gramlarını 3 hafta boyunca not alırsanız, farklı bir durumla karşı karşıya kalırsınız. Beyniniz, artık otomatikleşen, yemek yeme davranış kalıbınızın dışında, farklı bir davranış kalıbı uygularsa, en azından 1 hafta ile 3 hafta arasında vücuduna neler girdiğini, saniye saniye takip ederse, farklı bir bakış açısı kazanabilir. Yakamayacağımız kadar kalorileri vücuda yüklemek, sadece sağlığımızı bozmakla kalmaz, estetik açıdan ve psikolojik açıdan da bizleri etkiler, yaşam kalitemizi bozar. Bir deyim vardır; “Bizler yediklerimizden ibaretiz ‘’derler. Ayrıca beynimiz ne yediğimizi unutsa bile, vücudumuz hepsini hatırlar.

Üçüncü adım; Daha çok üzülünce mi, sinirlenince mi, yoksa duygu durumunuz ne olursa olsun, mütemadiyen mi yemek yemek istiyorsunuz? 
Bunu değiştirmek için, beyninizle ve vücudunuzla, bir takım olumlamalarla konuşmaya başlamak nasıl olurdu? Kendinize sorular sorun.
*Yemek yemeden önce, yemek yerken, doyduktan sonra, yemek yemek hissiniz sürekli mi?
*Nereniz sizi yemeğe teşvik ediyor?
*Sürekli karnınız mı kazınıyor? Mideniz mi aç?
*Beyninizde sürekli ‘’ye ya da yeme, yememelisin, diyet yapmalısın, spor yapmadın yine’’ gibi konuşmalar mı geçiyor?

Bütün bunları daha yakından gözlemlediğinizde, dinlediğinizde, takip ettiğinizde gerçekten değiştirmek mi istediğinizi yoksa değiştirmek istiyor’muş’ gibi mi yaptığınızı fark edeceksiniz. Evet, maalesef genelde kabullenmesi zor olsa da, kendisi için yemek yemekten başka bir şeyler yapmayan kişilerle karşılaşıyoruz.

Şimdi bir kez daha düşünün. Sizin iç dünyanızda “yemek yemek” tanımı nedir? Yeryüzünde milyarlarca insanın, kendine özgü özel bir tanımlaması olacaktır. Sizinki hangisi? Nasıl anlamlar yüklemişsiniz yemek yemeye? İçinizde hangi duygular beliriyor bu konudan bahsederken? Kendinize sorar mısınız acaba yemek yemekle ilgili olan bu duygularınızı değiştirme imkanlarınız olsaydı, hangi duygularla değiştirirdiniz? Ya da size benzer duyguları yaşatan, hangi davranış kalıplarını, hangi hobileri yemek yemek kadar isterdiniz? Bunları daha önce hiç düşündünüz mü? Ya da düşündünüz ama uygulamak için harekete geçtiniz mi? Harekete geçmek için önce fark etmek önemlidir. Sonra da, kendimizi olumlamalarla motive ederek, beynimizi, bedenimizi hazırlamak işe yarayacaktır.

Dördüncü ve son adımda, her gün kendinizle randevulaşın. 
En az günde 45 dakika ya da 1 saat telefonların fişini çekerek, bedeninizi ve beyninizi yatağınıza uzanarak, en rahat pozisyonda dinleyin. Spor yapmak, kitap okumak, uyumak vs. buna dahil değil. Çünkü tamamen beynimizi, bedenimizi takip edelim.

Eğer mümkünse 30dakika uzanarak, diğer 30 dakika ayna karşısında bedeninizi izleyerek ve kafanızdan geçen düşüncelerinizi, duygularınızı, bedeninizi inceleyen sizi takip edin. İsterseniz ayna karşısında mayolu egzersizde yapabilirsiniz. Daha da etkili olacaktır. Düşüncelerinizi not aldığınızda, okuduklarınız sizi şaşırtacaktır.

Diyelim ki, o anda aklınıza yaz kıyafetleriz, bikiniler geldi ve sinirlendiniz... Çocuklar, taksitler, aileniz, işler, patronunuz gibi sorunlarınız geldi. Hemen onlara başka bir saate randevu vererek, o zaman dilimini sadece kendinizle geçirin. Bunu 3 hafta uygulayın. Acaba günde sadece 1 saat bile kendinizi incelmiş olarak düşünüyor musunuz? Hayal ediyor musunuz? Görselleştirebiliyor musunuz? Düşünüyorsanız olumlu düşünceler mi, yoksa olumsuzlar mı? Bunları takip edin. Her seferinde olumsuz cümleleri en olumlu haliyle, hayal edip not alın. Diğer saatlerde artık, olumlu kayıtları tekrar edin.

Örneğin, “Evet artık öğün aralarında sürekli atıştırmamam lazım” cümlesi yerine, aynı anlama gelen olumlu bir cümleyi yerleştirin. “Bugünden itibaren, her zaman atıştırmak yerine, sağlıklı ara öğün yemeye hazırım” ya da “Bir şeyler atıştırmak istiyorum ve bunun için meyve veya yoğurt tercih ediyorum” iyi fikir olabilir. “Bunları denemeyi seçiyorum. Ben incelmeyi seçiyorum ve sağlıklı beslenmeye hazırım” gibi cümleler bulmaya çalışın. Beyninizi yeni olumlu alternatiflere hazırlamaya başlayın.

Zorunluluk cümleleri –meli, -malı, -memeli, -mamalı yerine; olumlu şimdiki yada geniş zaman cümleleri kullanarak, harekete geçin.

0

Evde Kilo Vermenin Yolu


Pratik yöntemlerle evde kilo vermenin yollarını denemeye ne dersiniz?

Sıkı ve fit görünmenin tam zamanı! Pratik yöntemlerle evde kilo vermenin yollarını denemeye ne dersiniz?

Belinizi İnceltin!

Göbek ve bel çevresine toplanan yağ ve kilolardan kurtulmak istiyorsanız günde sadece 15 dakikaya ve bir oklavaya ihtiyacınız var.

Oklavayı ensenize denk gelecek şekilde, yatay biçimde iki elinizle tutun. Ayakta olmak koşuluyla sağa ve sola doğru dönün.

Bu pratik yöntem hem belinizi inceltmeye hem de kol kaslarının çalışmasına yardımcı olur.

Basenlerinizi Küçültün!

Kalça ve basenlerinizdeki fazla kilolarla vedalaşmak için günde sadece 15 dakika ve bir yastığa ihtiyacınız var.

Halının üzerine yastığı yerleştirin. Sırt üstü biçimde halının üzerine yatın. Yastığın bel kısmınızdaki boşluğu doldurduğundan emin olun. Önce sağ sonra sol bacağınızı karnınıza doğru çekip bırakın.Bu yöntem sayesinde hem basenleriniz küçülecek hem de bacaklarınız sıkılaşacaktır.

Sıkı Görünün!

Tüm vücut kaslarını çalıştırmak, kilo vermek için en etkili ve basit yöntemlerden biri yürüyüş yapmaktır. Yürüyüş aynı zamanda kalp sağlığı için de faydalıdır.

Açık havada yürüyüş yapmaya fırsat bulamıyorsanız evin için de yapabilirsiniz. Günde ortalama 15 dakika hafif tempoda evin içinde yürüyebilirsiniz. Vücudunuz yürümeye alıştıktan sonra süreyi artırabilirsiniz.

Yürüyüş için diğer bir yöntem ise hafif yüksek bir sehpa ya da ters çevrilmiş bir kova üzerine basarak step yapmaktır. Step; tüm vücut kaslarını çalıştırır özellikle de basenlerinizin küçülmesini sağlar.

Ölçülü Beslenin!

Kilo vermenin en önemli püf noktası ölçülü beslenmektir. Dilediğiniz her yiyecekten küçük porsiyonlarla yiyin. Eğer kalorisi yüksek bir yemek yediyseniz; enerji yakmak için step, oklava ya da yastıkla çalışma egzersizlerini yapın.

Su İçin!

Cilt, vücut sağlığı ve kilo vermek için en büyük yardımcınız sudur. Günde ortalama 8 bardak su içmeyi ihmal etmeyin. Su; hem vücuttaki yağların yakılmasını sağlar hem de iç organların sağlıklı çalışmasına yardımcı olur.

0

Yeni diyet: Doyana kadar ye


Amerika'dan gelen yeni bir diyet trendi, diyete olan bakış açısını değiştiriyor. Amaç; yemeyi sevmek, tadını çıkarmak ve doyana kadar yemek!

Diyet yaparken sürekli midenizin zil çalmasından şikayetçiyseniz, imdadınıza Amerika'dan gelen yeni bir diyet trendi yetişiyor: Volumetrik Diyet! ''Hacim Diyeti'' olarak da adlandırabileceğimiz bu diyet trendi, yeni bir çığır açıyor. Çünkü temeli, ''doyana kadar ye'' prensibine dayanıyor.

Nesnelerin hacmini ölçmeye yarayan bir birim olan ''volumetri''den adını alan diyet yöntemi, besinleri kalori değerlerine göre değil, hacim değerlerine göre sınıflandırıyor. Bir örnek vermek gerekirse: 15 tane üzüm, tartıda 100 gram geliyor ve kalorisi de 70 civarında. 15 tane kurutulmuş üzüm ise en fazla 20 gram ve onun da kalorisi 70 civarında. Peki, 100 gram üzümle mi doyarsınız, yoksa 20 gram kuru üzümle mi? Her ikisinin de kalorisi aynı ise, daha hacimli olan taze üzüme uzanmaz mı şimdi eliniz? Bu soruya ''evet'' deme ihtimaliniz çok yüksek. Zaten araştırmalar da bunu gösteriyor.

Pennsylvania'da yapılan bir araştırmaya göre insanlar, ''doyana'' kadar yemek yiyor. Bu durumda ''ne'' yediğinin pek bir önemi kalmıyor. Düşük kalorili de olsa, yüksek kalorili de olsa, temel amaç ''doydum'' hissini yaşamak! Bu araştırmadan yola çıkarak ''Volumetrik Diyeti'' geliştiren Beslenme Uzmanı Barbara Rolls, normalden daha az yiyerek zayıflamanın çok zor olduğunun altını çiziyor: ''Besinleri kısarak yapılan diyet, ilk başta kilo verdirir ama uzun vadede başarılı olamaz. Çünkü 'açlık' hissinin bastırılması gerekiyor!''

Bir günlük örnek mönü

SABAH: Aç karnına bir bardak su için. Ardından büyük bir kase içine; yulaf ezmesi, taze meyve parçaları koyun. Bu karışıma yağsız süt, yoğurt ya da meyve suyuyla hacim kazandırın.

ARA: Bir patates salatasının içine bolca salatalık doğrayın. Bu, salatanızın hem hacmini artıracak hem de daha doyurucu olacak.

ÖĞLE: Sade suya tirit tarzı çorbanızın hacmini artırmak için kepekli makarna ve sebzelerden faydalanın. Makarna yerine bulgur, yarma, pirinç gibi bakliyatlar da kullanabilirsiniz. Kurubaklagiller de çorbaya ayrı bir lezzet ve hacim katar. İsterseniz içine arada bir tavuk, balık ya da et parçaları atın. Eğer zengin bir çorba içme şansınız yoksa; balık ya da tavuk filetonun yanında bol salata ve sebze yiyebilirsiniz. Ardından küçük bir sütlü tatlı ya da meyve alabilirsiniz. Bol bol su içmeyi unutmayın! 

0

Yağ Yakımını Hızlandırın!


İşlemeyen vücut yağ bağlar.. Sürekli yiyip yan gelip yatarsanız ya da tüm gün masa başında yiyip içip hareketsiz çalışırsanız vücudunuzun yağ bağlamasını engelleyemezsiniz. 

Hiç yemeyen biri de kilo alabilir. O halde ne yapmalısınız? Vücudunuz neden yağ depolar, hızlı yağ yakmak için ne yapmalısınız?

Diyette yağ alımını kesmek kilo verme sürecini hızlandırır mı?
Uzmanlara göre yapılan en yaygın hatalardan biri çok az yemek. Bu, metabolizmanın yavaşlamasına neden olur, vücut olanı koruma moduna girer. Vücudun enerji seviyesini ve metabolik işlemleri sürdürebilmesi için belli bir miktar besine ihtiyaç vardır ve bu nedenle çok az yağ tüketmek de bir problemdir. Diğer bir yaygın hata da sürdürülebilir olmayan bir diyeti takip etmektir. Hızlı zayıflama diye bir kavram yoktur. 

Doğru bir diyet, hızlı bir incelme değil kilo sorununa uzun vadeli bir çözüm getirmelidir. Çok az yemek genellikle kilo kaybının hızının artmasını sağlayacaksa da, sürdürülebilir olmadığından yetersiz beslenmeye sebep olabilir. Ayrıca, karbonhidratlar gibi, tüm bir besin grubunu tamamen kesmek de çok yanlış. Karbonhidrat eksikliği vücudun yeteri kadar lif ve B vitamini alamamasına sebep olur. Bu da egzersiz için ihtiyaç duyulan kan şekeri ve glikoz seviyelerinin düşmesine yol açabilir.

Karın bölgesinde oluşan yağlanma tehlikeli mi?
Özellikle karın ve bel bölgesinde oluşan aşın yağlanma; obezite, insülin direnci, tip 2 diya¬bet, kısırlık ve kardiyovasküler hastalıklara sebep olabilir.

Gece geç saatte yemek kilo vermeyi engeller mi?
Vücudunuz çalışmayı gece de durdurmaz ve uyurken uzun bir süre açlık döneminde olduğunuz için aslında önemli miktarda enerji yakarsınız. Ama çoğu kişi belli bir saatten sonra atıştırmamayı yararlı bulur çünkü bu zamanlar az yemek, kilo almaya sebep olabilir. Akşamları televizyon karşısında abur cubur olarak tabir edilen kalori değeri yüksek yiyeceklerden farkında olmadan bolca tüketebilirsiniz. Tabii bu noktada önemli olan neyi ne kadar yediğiniz. Mutfaktaki raflarınızı meyve ve fındık gibi düşük glisemik indeks değerine sahip atıştırmalıklarla doldurmak harika bir fikir olabilir. Bu, metabolizmanızın çalışmasını hızlandırır ve sizi aşırı yemekten, özellikle de sağlıksız yiyeceklerden korur.

Kadın vücudu yaşlandıkça neden biçim değiştirir?
Kadın vücudu genellikle menopoz dönemi öncesine kadar armut biçimindedir, yağlar kalçada depolanır. Menopoz dönemi sonrasında ise vücuttaki yağ orta bölgeye depolanır ve vücut elma biçimini alır. Yağ dağılımındaki bu fark menopoz dönemindeki hormona! değişikliklerden kaynaklanır. Bu, kadınlar için özellikle kalp hastalıkları açısından risk oluşturabilir. Yaşlandıkça hepimiz yılda bir-iki kilo alma eğiliminde olabiliriz. Vücutta özellikle karın bölgesinde oluşan abdominal yağlanma hiçbir zaman için iyi değildir. Kadınlar için 80 cm’den az olan bir bel ölçüsü sağlıklı olarak kabul edilebilir.

Egzersiz yapmadan önce mi, egzersizden sonra mı yemeliyim?
Egzersizden önce yemek yemek tavsiye edilir fakat zamanlama önemlidir. Çalışmadan iki saat önce yapılan yüksek karbonhidratlı ve düşük lifli bir atıştırma idealdir, bundan daha geç bir zamanda yemek, spor yaparken zorlanmanıza sebep olabilir. Karbonhidrat alımından sonra vücudunuzda önce bir insülin artışı meydana gelir ve bu, kan şekeri seviyenizin düşmesine neden olur. Fakat iki saat kadar beklemek vücudunuzun kan şekeri ve insülin değerlerinin normale dönmesine imkan verir. Egzersiz sonrası hafif bir atıştırma da o sırada boşalan karbonhidrat depolarınızın tekrar yenilenmesini sağlayacağı için uygundur. Spor sonrası yüksek karbonhidrat değeri ve biraz da protein içeren bir öğün idealdir çünkü protein karbonhidratların alınmasını kolaylaştırır.

Vücuttaki yağ hücreleri zamanla değişir mi?
Birkaç yıl öncesine kadar doğum sonrası sahip olduğunuz yağ hücresi miktarının hayatınız boyunca sahip olduğunuz kadar olduğu ve siz zayıflayıp şişmanladıkça bu hücrelerin dolup boşaldığı düşünülüyordu. Sonuçta hücrelerin sayısı değişmese de özellikle yağlı beşin tüketildiğinde yağ hücrelerinin ciddi oranda büyüdüğü gözlemleniyor.

Üç ana öğün yiyerek kilo verebilir miyim?
Ara öğünler, metabolizmayı hızlandırdıklarından ana öğünlere göre çok daha yararlıdır. İnsülin salgılanmasının dengeli olmasını sağlarlar. Yüksek insülin değerleri vücudun yağı kırma kabiliyetini azalttığından düşürülmeli. Ara öğünler ani acıkmaların önüne geçer.

Kalori Kısıtlaması : Öğünlerinizde daha az ve sağlıklı besinler yerken enerji tüketimini artırmak kilo vermenin en mantıklı yoludur.

Öğün Yerine Geçen Karışımlar : Bu karışımların bazıları kısa vadede belirgin bir kilo kaybını hedefliyor. Böyle bir zayıflama yöntemi muhtemelen yağ kadar kas kaybını da içeriyor. Bu karışımlar genellikle vücudun depolamadığı kadar yüksek miktarda protein içerir ancak büyük ihtimalle eski diyetinize döndüğünüz zaman kaybettiğiniz kiloları hızla geri alırsınız.

Kilo Verme İlaçları : Bu ilaçların, vücudun besinlerdeki yağı almasını engelleyen türleri güvenlidir. Ama başta ishal olmak üzere tatsız yan etkileri olabilir. Bu durum sizi daha az yağ yemeye yönelterek negatif bir destekleme işlevi görebilir.

Egzersiz Programları : Egzersiz programları her zayıflama stratejisinin parçası olmalıdır ve mutlaka kas yapmaya yönelik bir direnç çalışması içermelidir. Kas oluşumu yağların o bölgeye yerleşmesini engeller.
Suyun içine birkaç damla limon damlatıp içerek metabolizmanızı hızlandırabilirsiniz.

Yağların vücutta hangi sebeple ve nasıl depolandığı fazla kiloların oluşmasında önemli bir etken. İnsanların daha zor koşullarda yaşadığı eski dönemlerde vücutta yağ depolanması hayati önem taşıyordu. Vücut, gıdalardan artan enerjiyi yiyecek bulunamadığı zamanlarda kullanmak üzere depoluyordu. Günümüzde enerji depolaması hayati gereklilik taşımasa da; yağ, diğer organların fonksiyonlarını etkileyen hormonları ürettiği için önemli. Çok fazla yağ, vücudun şekeri işleme koyma gücünü azaltabilir ve bu da kişinin üreme sistemiyle ilgili problemler yaşama ihtimalini artırabilir. Yetersiz yağ alımı ise adet dönemlerinin aksamasına ve doğurganlıkla ilgili problemlere yol açabilir.

back to top