30 Kasım 2010 Salı

0

Kuşlar Yerlerine Kondu...

       İki gecedir kuş aplikeler yapıyorum. Bu akşam yerlerine yerleştiler. Yerleşmiş haldeki fotoğraflarını çekmek için sabırsızlanıyorum.

Her biri bir boyunluğun kenarını süslediler. Toplam 10 boyunluk yaptım. Az önce hepsini tek tek sevdim. Yarın size de sevdireceğim. (Şu anda Aralık ayının ilk 20. dakikasındayız. Yazıyı sabaha kurdum, siz okurken bugün olacak)
0

Lanvin for H&M ♡ Natalie Portman


Natalie Portman katildigi bir davet icin son gunlerde cok konusulan Lanvin for H&M koleksiyonundan bir elbise tercih etmis. Bacak makyajinda yamalar dikkat cekiyor. Maskara'si ise topaklanmi$. {Aslinda bu yeni bir makyaj trendi gibi birsey..} Ben ba$ka kusur bulamadim. Siz Natalie'nin goruntusunu nasil buldunuz?
0

Sarı Mercimek Çorbası



Sarı Mercimek Çorbası


Malzemeler;
1 su bardağı sarı mercimek
1 yemek kaşığı tereyağı
Tuz ve su


Yapılışı;
Hep kırmızı mercimekle bu renkte çorba hazırlanmaz ya. Biraz da sarı mercimeği değerlendirmek lazım. Üstelik haşlayarak salatalarda falan kullanıldığında ayrı bir tat ve görüntü de veriyor. Bakliyatlarınıza çeşit olsun, sarı mercimeğe de mutfakta yer verin. Şimdilik buyurun sade sarı
0

Siyah kot pantolon = Must-have piece for your wardrobe


Siyah jean'ler kombin acisindan bol alternatifli, pek cok ortama uyum saglayabilen, bu bakimdan diger jean'lere gore biraz daha avantajli buldugum ve her kadinin dolabinda olmasi gerektigini savundugum nadide parcalardan birisidir. {ne uzun cumle oldu ama !}

*www
0

brunch keyfi


Arkadaşlarımızla yaptığımız nefis bir hahvaltı. Aslında olurlarlamı başladığım hazırlıklarım, iyiki de olmuş dediklerimle sonlandı. Bunlar pırasalı peynirli börek, kalburabastı tatlısı ve bürüksel lahanası salatası. İlk düşündüğüm zaman hiçbirini uygun bulmadım ama yinede yaptım:) heleki bürüksel lahana salatası, iyiki yapmışım çok beğenildi...

bu börekleri ben mi yaptım :) harikaydılar
(arnavut böreği)
el açması pırasalı peynirli börek

hamur malzemeleri
850 gr un
400 ml ılık su
2 ym kaşığı sirke
2 ym kaşığı sıvıyağ
1 çay kaşığı tuz

iç malzemesi
750 gr ince kıyılmış pırasa
1 adet kuru soğan
200 gr beyaz peynir
4 ym kaşığı zeytinyağ
Soğanı yemeklik doğrayın zeytinyağında soteleyin. Pırasaları ince kıyın soğanların üzerine ilave edin beraber kavurun. Tuz ve karabiber serpin ocaktan alın. İçine ezilmiş peyniri ilave edin karıştırın.

ayrıca
125 gr eritilmiş margarin
1 çay bardağı sıvıyağ

hazırlanışı
Hamur için bütün malzemeleri karıştırıp yoğurun. 30 dk dinlendirin. 16 beze yapın.Yemek tabağı boyutunda açın. 8 tanesinin arasına yağ karışımından sürüp üstüste alın ve hamuru yufka boyunda açın. (Yağlı bir hamur oluyor açması biraz sizi zorlayabilir ama mutlaka yapılması gereken lezzetlerden) Ortadan ikiye bölün uç kısmına iç harcından koyun ve sarın. Tepsiye dolama şekliyle yerleştirin. Üzerine kalan yağı sürün. 200C fırında pişirin.

Bürüksel lahanası salatası çok ferah ve lezzetliydi. Denemeden anlayamazsınız:) Bizim evde yenmez ama bu şekliyle her zaman yeri var:)

malzemeler
1kg bürüksel lahanası
750gr yoğurt
1 su bardağı çekilmiş ceviz
yarım tutam dereotu
karabiber
tuz
3 ym kaşığı zeytinyağ

hazırlanışı
Lahanaların dış kabuklarını ayırın sap kısımlarını kesin. Robotta rendeleyin ve diğer malzemelerle karıştırın. Servis tabağına alın üzerine kıyılmış dereotu serpin.

malzmeler
1 kg kabukları soyulmuş doğranmış domates
2 adet ince kıyım biber
küp küp doğranmış sucuk, istediğiniz kadar
5 adet yumurta
3 yemek kaşığı zeytinyağ

hazırlanışı
Zeytinyağında biberleri kavurun. Domatesleri ve sucukları ilave edin pişirin. Yumurtaları başka bir kaba kırın çırpın. Domateslerin üzerine ilave edin. Tuzu ve karabiberi ekleyip yumurtalar pişince ocaktan alın. Servis tabağına alıp maydonozla süsleyin.

Kalburabastı tatlısının tarifini daha önce yayınlamıştım. Tatlılar linkinden ulaşabilirsiniz.


vee...
hediyem:)
umutsepeti ve sevgilerimle den gelen maneviyatı çok yüksek olan bir hediye...
iki değerli arkadaşıma çok teşekkür ediyorum benide layık gördükleri için:) bende dağıtacağım ama şimdi çıkmam lazım gelicem:)
0

Diyetin devamlı olması için 4 yöntem

Diyette olmak çoğunlukla sadece fikir olarak bile yorucu bir şeydir.

İstediğiniz kadar süsleyin... ‘Diyet’ sevimsiz ve tahrik eden bir sözcüktür. Sizi aniden acıktıracak denli sinyaller yollayabilen, hakkında planlar yaptığınız, uğruna acı çektiğiniz bir sürece işaret eder. Peki, başlamak bile zorken sürdürmek nasıl mümkün olabilir? İşte size 4 anahtar... 

Amacınızı unutmayın!

Nasıl kilo vereceğinizden önce, ne kadar kilo vereceğinize odaklanın... Hemen ardından da, asla yanlış bir metoda yönelmeden uzmanınızı seçin. Kilo aralığınıza bakarak, içinde bulunduğunuz durumu isimlendirin. Normal kiloda mısınız? Aşırı kilolu musunuz? Yoksa obezitenin kapılarına mı dayandınız? Porsiyon ölçünüzü belirleyin ve günden güne azaltın... Sizin için doğru olan porsiyon miktarını, size ancak sizin medikal geçmişinizi bilen ve yorumlayacak denli donanımlı olan bir doktor söyleyebilir. Sıkı sıkıya inandığınız yahut kısa vadede sonuçlar aldığınız yanlış bilgiler, sizin başarınızı bloke ediyor olabilir. Hareket, sağlıklı beslenme sürecindeki bir insanın hayatına dahil etmesi gereken unsurlar arasında... Her zaman jimnastik salonlarına gidemeyebilirsiniz. Bunun yerine televizyon başından kalkmanız ve yarım saatinizi ev içinde bile olsa yürüyüşe ayırmanız size fayda sağlar. Ancak unutmayın ki düzenli bir spor programı da, diyet programı da işinin ehli olan kişilerin rehberliğinde sonuca ulaşır.

Kişisel gerçeklerinizi göz önünde bulundurun

Kişilik, yiyeceklere yönelimlerimizde doğrudan rol oynar. Eğilimlerinizi bilemek, sizi kendi zaaflarınıza karşı korumanın ilk adımıdır.

Atak: Eğer ataksanız elinizin hemen altında duran ve bir çırpıda ağzınıza atabileceğiniz şeyleri kendinizden uzaklaştırın. Tek lokmalık kurabiyeler, buzdolabında hazır bekleyen börekler, dondurucunun elinden 5 daki kada kurtulabilecek hazır pizzalar gibi...

Unutkan: Eğer yediklerinize dikkat etmeyen biriyseniz (örneğin heyecanla bir program seyrederken önünüze gelen yiyeceğe bakmadan ya da önemsemeden ağzınıza atıyorsanız) sizi o an için ayıltacak bir uyarana ihtiyacınız var. Örneğin belki de siz “Hey! Bu yediğim faydalımı?” diye her defasında kendisine sorması gerekenlerdensiniz...

Gergin: Eğer ileri düzeyde kaygılı bir insansanız, yeme içme konusu sizin için ayrı bir tepki alanı... Çoğu kişi kendisini yiyerek yatıştırır. Çoğu da kendisine zarar verecek denli aç kalır.

İnatçı: Keskin kişilikler, kilo verme konusunda diğer gruplardan daha başarılıdırlar. Çünkü kural koyucular kendileridir. Zamanlama, organize olma ve ayarlama konusuda bu kişilik grubunun üzerine yoktur.

Sosyal: Kendi evlerinde bile sosyal olan kimseler mönülerini misafirlere göre belirlediklerinden düzenli bir liste uygulamaları zorlaşır.

Çift güç

Diyet ve egzersiz Sıklıkla karşılaşılan bir soru vardır: “Önce diyet mi gelir, egzersiz mi?” Diyet, en başta da söylediğimiz gibi sevimsiz bir sözcüktür. Egzersiz ise, caydırıcı ve korkutucu bir anlam taşıyor. Ancak siz sağlıklı olmaya karar verdiğinizde, yaşam tarzınızla ilgili bir şeyleri gözden geçirme niyetini beslemektesinizdir. O halde birini diğerine tercih etmektense, onları etkileştirmek en doğrusu olacaktır. Öyleyse, doğru beslenme ve egzersizin kombine olmuş hali form tutmak için eşsiz bir birleşimdir.

Kendinize verdiğiniz sözü tutmak gibisi yoktur!

Başarılı olmak için kendinizi anlamalı ve kilo kaybetmeyi hedeflediğiniz sürece odaklandırmalısınız. Öyleyse, başlamadan önce kendinize bazı sorular sormak, kendi gerçeklerinizle yüzleşmeniz gerekir. Mesela: Bunu yapmaya hazır mıyım? Bu içten gelen bir motivasyonmu? Aksiliklerle ve olumsuzlarla baş ederek bu süreci devam ettirebilecek miyim? Tastamam hedefime odaklanabilecek bir süreçte miyim? Şayet iş değiştirmek üzereyseniz yahut dikkatinizi dağıtacak bu türde geçiş dönemlerinin arifesindeyseniz, söz gelimi, çözülmemiş uzun vadeli kişisel sorunlarınız varsa bu sizin kilo kaybetme disiplinini doğrudan etkiler. Sonuç olarak, kendinize hazır olduğunuzu her anlamda taahhüt etmelisi niz. Birileri istedi, baskı yaptı, yahut sizi zorladı diye değil, buna ihtiyacınız olduğunu siz düşündüğünüz için... Ve hazır olana dek, ihtiyacınız olan sabrı kendinize gösterin... Hiç bir şeyin jet hızıyla gerçekleşmeyeceğini, uzun süren başarıların uzun süren hazırlık ve çalışmaların ürünü olduğunu daima anımsayın... Ve en önemlisi, kendinizle sözleşin... Çünkü insanın kendisine verdiği sözü tutması kadar nefis birşey yoktur!

0

Uzun çizme, çorap ve şort = No Way!


Ba$lik hislerimi yeterince anlatiyor olmali. Eger hala tam ifade edemediysem bir de $unu deneyin: altı kaval, üstü şişhane!
0

∗ Nicky Hilton ∗


Paris Hilton'un kendisine oranla daha sevimli buldugum kiz karde$i Nicky Hilton icimdeki leopar deseni a$kini ortaya cikardi. Goruntuyu sevdim! Ne dersiniz?
0

♤ AlaMarka ♤

hediyer ceki

3 Aralık’a kadar AlaMarka'ya en çok arkadaşını davet eden 200 TL’ hediye çeki kazanıyor.

**ADVERTORIAL**
0

✆ Avantaj Avea ✆


Avantaj Avea’ya uğramadan alışveriş yapmayın. Çünkü şimdi Avealıya beyaz eşyadan seyahate, finanstan sağlığa, ev tekstilinden giyime, teknolojiden gıdaya görülmemiş avantajlar var. Ne de olsa hayat da alışveriş de Avealıya güzel!

0

Düşünce okuyan alet: Canın çok sıkılabilir!

Düşünebilmek, insan ırkının belirleyici özelliğidir malum. Birer telepat olana kadar bu fasılda özgürüz. Herkes kendi aklınca ister peri gibi, ister zebani gibi ve hatta isterse kukumav kuşu gibi düşünmekte özgürdür diye, ezberden kısaca aktarılabilir.

Ama bence düşünce özgürlüğü: Kallavi bir çağ yalanıdır. İfade özgürlüğü de bu yalanın yardakçısıdır.

Çünkü,
özellikle son 20 yılda Dünya'da insan evladına neyi nasıl algılayacağını, nasıl bakıp nasıl göreceğini, ne yiyip ne içeceğini, neyi nerede hangi şekilde giyineceğini, neleri dinleyip neleri beğeneceğini, kaç beden olacağını, imajı, markayı, sloganı.. vs. vs. nasıl düşüneceğini belleten, insanlık tarihinin en despot, en zalim öğretmeni vardır. Ki, biz buna piyasa diyebiliriz misal. İstersek sermaye diyelim. Dini yok, milliyeti yok. Hedef kitlesi aynı colayı içiyor, aynı kotu giyiyor, aynı hamburgeri yiyor, hatta aynı şekil çevreyi koruyor, aynı küresel ısınmaya kafası bozuluyor, aynı kutup ayılarına dertleniyor. Sonuç: Bir sistem dahilinde isyanlarda.

Dolayısıyla düşüncede özgür falan değiliz. Kalıplanmışız, kodlanmışız, alt metin, satır arası, ana mesaj vs. yüklenmişiz. Artık ifade özgürlüğümüz de bize verilmiş. Biz aldığımızı sanıyoruz ama basbayağı elimize verilmiş. Çünkü biz düşüncelerimizi ifade ettikçe, yazılımı kopyalıyoruz.

Ben mi çok karamsar oldum bilemiyorum ama bu aralar bana hikaye gibi geliyor düşünce özgürlüğü. Bir tür sanrı gibi.

Bu arada, bir de şöyle bi şey var: Haber biraz eski olabilir ama icat yeni. ABD'li güzelim bilim insanları düşünceyi %80 oranında okuyabilen bir alet geliştirmişler. (Şurada ayrıntıları mevcut)

Bu ne demek oluyor, hemen arz edeyim: "Hoşçakal özgürlük"

Her türden ve her telden müdahaleye, baskıya ve baskılanmaya rağmen insanın 'ne düşünürsen düşün' özgürlüğü var gibiydi. Aslında bu bildiğimiz anlamda bir özgürlük değil elbette. Kafanın içinden geçenlere o kafanın sahibi bile müdahil olamıyor çoğu zaman. Ama işte sanki olabildiğince özgür olunan son sığınaktı koca kafalarımız.

İfade özgürlüğüne burnunu sokan çok oldu malum, ayıptır'dan başlayıp günahtır'a kadar sınırsız bir "SUS!" baskısıyla kilitlendi düşünceler. Yasalarla temize çekilip arada bir havalanmaya çıkanları oldu, adına ifade özgürlüğü dendi. Ama şimdi bu nerede ne amaçla kullanılacağı muğlak 'gelişme', son sığınağı tarumar edecek kapasiteye sahip, ve onun sahibi de: İnsan!

Sınırlı sorumlu düşünce özgürlüğü bile hayal olabilir, masal olabilir, yalan olabilir. Geçmiş olsun cümlemize.

Evet notu: Evet bu aralar sadece memleket değil, cümle alem salaklıkta sınır tanımadığı için, aptallığı övünülecek bi meziyet olarak gördükleri ve yücelttikleri için, cehalete övgüler düzüldüğü için ve okuyan bi parça kafasını çalıştırmaya çalışan, kendini geliştirmek isteyen insanlara elitsiniz siz ahahaa diye salyalı yaftalar yapıştırılıp kafa göz dalındığı için... evet şekerim, ziyadesiyle karamsarım.

Temenni şeysi: Geliştirsinler bu aleti ve okudukları her düşünce diğerinin aynısı olsun. Okuyan alet de depresyona girsin, insan kafasının tıpkı basıma evrimine nalet etsin ve dayanamayarak kendini imha etsin. Dinimiz amin.

29 Kasım 2010 Pazartesi

0

Vernel 2010 Superbrands {Süper Marka} Ödülü’nün sahibi oldu!

Image Hosted by ImageShack.us


Türkiye’de ilklerin markası Vernel, 2010 Superbrands (Süper Marka) Ödülü’nün sahibi oldu.


Tüketiciler Vernel dedi, Superbrands Ödülü Vernel’e geldi...

Türkiye’nin ilk yumuşatıcı markası Vernel; gıdadan finansal hizmetlere, temizlik ve kişisel bakım ürünlerinden teknoloji ürünlerine, hizmet sektöründen iletişime kadar birçok alanda yılın en iyi markalarına verilen 2010 Superbrands (Süper Marka) Ödülü’nün sahibi oldu.
Dünyaca ünlü Henkel firması tarafından üretilen ve ilk kez 1976 yılında raflardaki yerini alan Türkiye’nin ilk yumuşatıcı markası Vernel, 86 ülkede faaliyet gösteren Superbrands jürisi ve AC Nielsen'in tüketiciler üzerinde gerçekleştirmiş olduğu araştırma sonucunda 2010 yılının yumuşatıcı kategorisindeki Superbrands'i oldu.

Süper Marka nedir?

Tüketicilerin, (bilinçli veya bilinçaltı) arzuladıkları, tanıdıkları ve bir ücret ödeyerek sahip olmak istedikleri, duygusal ve/veya fiziksel avantajları, diğer markalara göre çok daha yüksek oranda sunan markaya “Süper Marka” deniyor.

Süperbrands Ödülü’nün kriterleri arasında yaratıcılık, şirketin büyüklüğü, teknolojisi, yatırımları, iş gücü kalitesi, markalaşmaya yaptığı yatırım ve marka devamlılığı, sosyal sorumluluk projelerine katkısı, çevreye duyarlılığı, etik değerlere uyması ve vergi sıralamasındaki yeri gibi maddeler de bulunuyor.


Türkiye’de ilklerin markası Vernel...

Yapılan araştırmalara göre Türkiye'de evlerin yüzde 66'sında yumuşatıcı kullanılıyor. Türkiye yumuşatıcı pazarının ilk temsilcisi olma özelliğini taşıyan Vernel, pazara girdiği 1976'dan beri yenilikçi yaklaşımı, güçlü teknolojik alt yapısı ile yeniliklere öncülük ederek pazar liderliğini koruyor. Vernel’in bir özelliği de Türkiye’nin ilk yumuşatıcı markası olmasından dolayı, pazara ismini vermiş olması... Böylece Vernel, Türkiye’de yumuşatıcının genel adı oldu ve yumuşatma işlemi dilimize “Vernellemek” olarak yerleşti. Vernel Türkiye’de kısa zamanda %100 marka bilinirliğine ulaştı. Vernel markası, Türkiye yumuşatıcı pazarını birçok ilkle tanıştıran marka olarak da biliniyor. Türkiye’ye aromaterapi yumuşatıcı, 4 kat konsantre yumuşatıcı ve parfüm incileri adı verilen mikrokapsül teknolojisini tanıştıran ilk marka Vernel oldu.

Yılda 3,5 milyon ton çamaşır Vernel ile yıkanıyor.

Vernel markası pazardaki lider konumunu, sürekli yenilikler üreterek, tüketicilerin değişen ve artan beklentilerini en üst düzeyde karşılayarak korumayı başarıyor. Kalıcı ve devamlı çeşitlenen kokuları ile tüketicilerin hafızalarında yer eden Vernel, sağladığı yüksek kalite ile de tüketici tercihlerinde daima ilk sıralarda yer alıyor. Bugün Vernel ürünleri, Türkiye’nin dört bir yanında, milyonlarca tüketici tarafından kullanılıyor. Türkiye’de saatte ortalama 3 bin 800 adet Vernel satılıyor. Vernel ürünleri ile yılda 3,5 milyon ton çamaşır yıkanıyor.

Vernel, çevre ve sosyal sorumluluk bilinci yüksek markalar arasında...

Vernel çevreye karşı sorumluluğunu da üst düzeyde yerine getiriyor. Ürünlerini daha çevre dostu hale getirmek amacıyla ar-ge çalışmalarını kesintisiz olarak sürdüren Vernel, konsantre ürünleri ile bu alanda önemli adımlar atıyor. Vernel’in daha az su ve ambalaj kullanılmasını sağlayan, böylelikle doğal çevrenin korunmasına önemli katkıda bulunan konsantre ürünleri, markanın çevreci kimliğinin daha da güçlenmesini sağlıyor. Vernel, sürdürülebilir sosyal sorumluluk projeleri ile toplumsal gelişime de destek sağlıyor.

Henkel

Henkel, 130 yılı aşkın süredir güçlü marka ve teknolojilerle üç iş alanında faaliyet göstermektedir: Çamaşır ve Ev Bakım ürünleri, Kozmetik/Kişisel Bakım ve Yapıştırıcı Teknolojileri ve “Fortune Global 500” listesindeki şirketler arasında yer almaktadır. Tüm dünyada 50.000 çalışanı bulunmaktadır. Henkel, 2009 mali yılında, Henkel, 13,573 milyar Euro’luk satış ve 1,364 milyar Euro’luk faaliyet karı gerçekleştirmiştir.

**ADVERTORIAL**
0

Kylie Minogue


Macy's Thanksgiving Day Parade {Sukran Gunu Yuruyusu}'de izleyicilere el sallarken goruntulenen bu hatunun ilk bakista Nicole Kidman oldugunu dusundum. Iki Aussie ya$ ilerledikce birbirine ne kadar cok benzemeye basladi! Botoks sagolsun!
0

Karnı Düzleştirmenin Önemli Sırları

Sıkı bir karın her zaman çekici ve alımlı görünmenizi sağlar. Giydiğiniz her şey üzerinize daha güzel oturur ve imrenilen bir vücudun başı orantılı bir karın ile mümkündür. İşte yapmanız gerekenler:

1)Duruşunuza Dikkat

Ayakta dururken daha iyi bir duruş karın kaslarının doğru çalışmasını sağlar. Kulaklarınız omuz hizasında olmalı ve dizlerinizi kırmamalısınız. Omuzlarınızın ön kısmı askıya gömlek astığınız gibi düz olmalıdır. Öne doğru eğik durursanız kamburunuz çıkar ve zamanla kalıcı olabilir. Ağırlığınızı topuklarınıza verin. Bu sayede hem düzgün bir duruşa hem de sağlıklı karın kaslarına sahip olacaksınız.

2) Resmin Bütününü Düşünün!

Karın kaslarınızı çalıştırırken vücudunuzun diğer bölümlerini ihmal etmeyin. Sıkı bir karın için örneğin sırt ve bel bölümünde bulunan kasların da durumu oldukça önemlidir. Ayrıca dengeli bir biçimde tüm vücudu çalıştırmazsanız karnınız sıkı ancak diğer yerler gevşek kalacaktır.

3) Kano Dönüşü

Dik durun, ayaklarınızı omuz hizasında ayırın. Ellerinizi birleştirin ve kürek çektiğinizi hayal edin. Sağ ve sol tarafınıza doğru birleştirdiğiniz ellerinizi kanoda oturur gibi kürek hareketini 20 kere yapın. Hareketleri yaparken derin nefes almaya dikkat edin.

Gergin bir karına kavuşmak hayal değil! İşte seksi bir vücut için vazgeçilmeziniz olacak ürünler!

4) Kedi Tekmesi

Ayaklarınızı birleştirip dik durun. Kollarınızı uçak kanatları gibi açın. Nefes verin ve aynı zamanda bacağınızı kaldırabildiğiniz kadar yukarı kaldırın. Kollarınız önünüzde paralel olrak durmalı. Her bir bacak için 20 kez aynı hareketi yapın. Bu sayede bu bölgede bulunan kaslarınızın çalışacak ve yağ yakımı artacaktır.

5) Esneme

Dik durun, topuklarınızı birleştirin ve ellerinizi karnınızın altında kilitleyin. Nefes verin ve kollarınızı esnetebildiğiniz kadar aşağı doğru itin. Aynı zamanda parmak ucunuza kalkmaya çalışın. Bu şekilde 10 kez aynı hareketi tekrarlayın.

6) Yemenize Dikkat!

Ne kadar egzersiz yaparsanız yapın, yediklerinize dikkat etmediğiniz takdirde karnınızı istediğiniz şekle sokamazsınız.  Unutmayın mideniz karnınızda bulunuyor ve onun tıka absa dolu olması güzelliğinize gölge düşürecektir.

7) Gerçekçi Olun!

Genleriniz vücudunuzun şeklinde önemli bir rol oynar. Ancak nasıl olsa ailemdeki herkes kilolu diye tatlılara hücum etmek de doğru değildir. İstediğiniz takdirde ve gerçekçi hedefler koyduğunuzda motive olduğunuzu ve çarpıcı bir vücuda sahip olmanın o kadar da zor olmadığını göreceksiniz.

8) Acele Etmeyin!

Kimse bir günde muhteşem bir karına kavuşmuyor. Sabırla çalıştığınızda ve günde sadece 20 dakikanızı ayırdığınızda çok zaman geçmeden istediğiniz ölçülere ulaşacaksınız. Unutmayın! Her şeyin başı sabır…

0

Kilo almaya neden olan yaşam stili

Şişmanlama konusunda çevresel etkenlerin rolü vardır. Bu nedenle kilo alımının artmasına ve kalori harcanmasının azalmasına neden olan faktörleri tanımak, doğru beslenme alışkanlıkları kazanmamıza yardımcı olur

Normal kiloda kalmak için yakabildiğimiz kadar gıda almamız gerekir. Eğer yakabileceğimizden daha fazla gıda alırsak, fazla kaloriler vücudumuzda yağ olarak birikir ve kilo sorunu ortaya çıkar. Alınan karbonhidratlar vücutta sadece glikojen olarak depolanır ki bunun miktarı 300- 500 gram kadardır. Vücudumuza devamlı ihtiyacımızdan fazla karbonhidrat alırsak bunlar yağa dönüşerek depolanır ve kilo alırız. Obezitenin giderek salgın halini almasında, kolay yaşam biçimi nedeniyle hareketliliğin azalması, fazla kalori alımı ve fast-food türü yeme alışkanlıklarının artması önemli rol oynar. 

Hangi Olaylar Kilo Almamıza Neden  Olmaktadır?

Erişkin yaşlarda kilo almaya veya obeziteye neden olan başlıca faktörler hareketsizlik ve aşırı beslenmedir. Bunun dışında yaşın ilerlemesiyle de kilo almaya başlarız. 
Tiroid bezi yetmezliği (hipotiroid), insülin direnci, reaktif hipoglisemi denilen kan şekeri düşüklüğü, böbreküstü bezinin aşırı kortizol üretmesi, yumurtalıklardaki kistler ve hormon bozuklukları da kilo almanın önemli nedenleridir. Evlendikten sonra düzenli yeme döneminin başlaması veya sigarayı bırakınca iştahın artması da kiloyu artıran olaylardır. Az su içmek, aşırı alkol tüketimi, depresyon, bazı psikolojik sorunlar, emeklilik ve gece vardiyasında çalışmak gibi bazı sosyal ve psikolojik nedenler kilo alımında önemli etkenlerdir. 

Obeziteyi Tetikleyen Çevresel Etkenler
-Büyük porsiyonlar.
-Yağlı, kalorisi yüksek gıdalar.
-Glisemik indeksi yani kan   şekerini artırıcı etkisi yüksek gıdaların fazlalığı.
-Kolalı içecekler.
-Şeker.
-Fast food türü gıdalar.
-Cips, bisküvi gibi gıdalar.
-Kalsiyum düşüklüğü.
-Gıdalara daha kolay ulaşabilme.
-Gıdaların ucuz olması.
-Seçenek çeşitliliği.
-Stres, üzüntü, sıkıntı.
-Ofis ortamında akşama kadar sandalyede koltukta oturmak.
-Televizyon başında geçen saatlerin artması.
-Bilgisayar bağımlılığı.
-Asansörler, yürüyen merdivenler.
-Az uyuma. 

Yapılan araştırmalar son 15 yıldır yenen yemeklerde porsiyonların arttığını gösterdi. Tabakta fazla gıda olunca fazla yenmektedir. Yıllar içinde alınan bu fazla kaloriler obeziteyi tetikler. Glisemik indeksi yüksek gıdaların yenmesinde son yıllarda büyük artış vardır. Ülkemizde beyaz ekmek tüketimi, reçel, börek, çörek, pide yeme alışkanlığı fazladır. Özellikle beyaz ekmek kan şekerini çabuk bozmakta ve insülin direncini artırmaktadır. 
Gazoz, kola ve patates cipsi tüketimi de son yıllarda artmıştır. Bu gıdalarda bulunan şeker, fruktoz gibi tatlandırıcılar kilo alınmasına büyük katkısı vardır. Aşırı kilolu kişilerin çoğunda kolalı içeceklerin tüketimini fazladır. Az uyuyan veya  iyi uyumayan kişilerde obezite sık görülür. 

Psikolojik Yeme Durumunda Ne Yapmalı?
- Yemek yedikten hemen sonra acıkma oluyorsa tatlı yemeyin, biraz bekleyin. Su için, müzik dinleyin, bir şeyler okuyun.
- Etrafınızda kilo aldırıcı tatlı gıdalar tutmayın.
- Her gün neyi, hangi ruh halinde yediğinizi not edin. Yemeye yönlendiren olayları saptayın.
- Eğer mutlaka yemek yemeniz gerekiyorsa meyve, tam buğday ekmeğiyle yapılmış tost, birkaç çiğ (kavrulmamış) badem veya ceviz, kuru erik, salatalık, yoğurt, müsli yiyin.
- Az ve sık yiyin. Karbonhidratlardan uzak durun. Üç ana öğün ve üç ara öğünde beslenin.
- Dışarı çıkın, yürüyüş yapın. 

Stres ve Şişmanlama
Stres, kilo almanın en önemli nedenlerindendir. Hormonlarda bozukluk yaparak kilo alınmasına sebep olur. Strese bağlı fazla atıştırmalar varsa şunları deneyebilirsiniz: 
 -Yürüyüş yapın, merdiven inin-çıkın. Spor stresi azaltır.
 -İyi uyuyun. Uykusuzluk stresi ve atıştırmaları artırır.
- Çay, kahve ve alkolden uzak durun. Dengeli beslenin.
-Derin nefes alma egzersizleri deneyin. Müzik dinleyin.
 - Evde veya işyerinde devamlı kapalı yerde kalmayın. Dışarı çıkmaya çalışın. Bahçe varsa bahçe işleriyle uğraşın.

Şişmanlığa Neden Olan Yanlış Yeme Davranışları:
Kilo almada yanlış yeme alışkanlıklarının önemli yeri var. Bunları şöyle sıralayabiliriz:
-Hızlı yemek yemek, büyük lokmalar halinde yemek, az çiğnemek ve sofrada çatalı-kaşığı elinden hiç bırakmamak.
-Öğün atlamak, öğün aralarında devamlı atıştırmak.
-Televizyon seyrederken, kitap veya gazete okurken yemek. 
-Üzüntülü ve sıkıntılı durumda soluğu buzdolabının önünde almak
-Düzensiz ve fazla beslenmek.
-Ziyafet ve davetlere sık katılmak, tatlı ve şeker ikramlarını reddetmemek.
-Akşam yemeğinden sonra, yatıncaya kadar bir şeyler yemeyi sürdürmek.
-Az su içmek.
-Akşam eve gelince yemeğe kadar abur-cubur atıştırmak. 

0

Atıştırmak ne kadar masum olabilir?

Şekerli gıdalara saldırmak ve geceleri atıştırmak, kilo almanın başlıca nedenleri arasındadır. Özellikle akşam yemeğinden sonra TV başında atıştıranların zayıflaması neredeyse imkansızdır

Geceleri metabolizma yavaşlar ve atıştırmalar kilo almayı  kolaylaştırır. Bir başka önemli konu da, gün içinde, kan şekerindeki düşmeler nedeniyle ortaya çıkan, şeker, çikolata veya tatlı gibi  şeyler yeme isteğidir. Özellikle kan şekerini hızla yükselten karbonhidratlara dikkat etmek gerekir. Yüksek insülin seviyeleri 2-3 saat sonra kan şekerini normalin altına indirdiği için, bu defa şiddetli bir yeme isteği  ve terleme olur. Kişi bu durumda şeker, çikolata veya tatlı, ne varsa yemek için saldırır. Dengeli diyet uygulamayanlar, kahvaltı yapmayanlar ve düzensiz yemek yiyenler, kan şekeri düştüğü için sık sık atıştırma krizine girer ve kilo veremez hale gelir.

AÇLIK ATAKLARINA KARŞI 

- Gün içinde devamlı su için.  
- Kan şekerini düşüren ve şekerli şeylere saldırmaya neden olan sigara, kahve ve kolalı içeceklerden uzak durun.  
- Atıştırmalara yol açan stresi azaltmaya çalışın, gevşeme tekniklerini öğrenin, spor yapın veya psikologdan destek alın.  
- Atıştırmalara yol açan uykusuzluğun önüne geçin ve en geç saat 22.00’de yatın. 
- Kan şekerinde düşüklük devam ediyorsa şeker yüklemesi testi yaptırın.  
- Hormonal bir hastalığınızın olup olmadığı araştırın. 

Bunlara dikkat: 

-Patates cipsi, bisküvi, çikolata veya şeker yerine, elma, salatalık, kuru erik, badem, ceviz ya da yoğurt yemeye çalışın.
-Açlık hissettiğinizde, önce bir bardak su için. 
-Ara öğünleri atlamayın. Az, ancak sık yemek yiyin.
-Egzersiz yapmak ve hareketli olmak da açlık hissinin azalmasına katkıda bulunur, unutmayın.
-Günde 1-2 saat dışarı çıkın, güneş ışığı görün. Stresiniz varsa derin nefes alma egzersizi yapın.
-Doygunluk ve mutluluk duygusunu, beyindeki serotonin hormonu sağlar. Bu hormonun artması açlık duygusunu önler, aklınızdan çıkarmayın.

ADET ÖNCESİ ARTAN YEMEK KRİZLERİ
Bazı kadınlarda adet öncesi, karında gaz, ruhsal değişiklik, baş ağrısı, şekerli ve tatlı gıdalara saldırma, uykusuzluk, yorgunluk ve baş dönmesi gibi belirtiler görülür. Bunu önlemek için beslenmeye dikkat edilmeli. Nişastalı ve şekerli gıda yememelidir. Bu dönemde; tam buğday ekmeği, süt, kepekli pirinç, sebze, meyve ve ceviz yiyin.  

Kalsiyum bakımından zengin gıdalarla beslenmek bu şikâyetlerin azalmasına yardımcı olur. Kalsiyum zengini besinler arasında; brokoli, susam, badem, yağsız süt ve ayranı sayabiliriz. Diğer yandan kahve ve çaydan uzak durmalı, yeşil çay veya taze meyve suyu içilmelidir. Günde üç kez ahududu yaprağı çayı ve adaçayı içmeye çalışılmalıdır. 

Baharatlı ve tuzlu gıdalar, sert peynirler yenmemelidir. İştahın nedeni kan şekerindeki düşmelerdir. Kan şekeri düşünce yorgunluk ve bitkinlik başlar. Bu nedenle öğün atlanmamalı, alkolden, hamur işlerinden uzak durulmalıdır. Bir şey atıştırmak istendiği doğduğunda yoğurt,  elma veya kivi yiyin.  

Ayrıca B vitamini, magnezyum ve potasyum bakımından zengin gıdalar alınmalıdır.

0

Şişmanlatan sağlıklı yiyeceklere dikkat!

Şişmanlamanıza sebep olabilecek sağlıklı yiyecekler de var!

Aşırı kilolardan kurtulmak veya daha sağlıklı olmak için tercih edilen bazı besinler, fazla tüketimle birlikte kilo alımına sebep olabilmekte.

Suşi

Son yıllarda ülkemizde de sıkça tüketilmeye başlanan suşi, balık ağırlıklı bir yemek olsa da içerdiği krem peynirler ve soslar kilo alımına neden olabilmekte. Bir tabak suşi, ortalama 500-600 kalori edebiliyor.

Kuru meyveler

Kuru meyveler uzmanlarca tüketilmesi gereken besinler arasında yer alıyorlar. Ancak bilmek gerekiyor ki kuru meyveler, taze meyvelerden daha yoğun olduklarından dolayı sekiz kat daha fazla kaloriye sahipler.

Granola

Yulaf, ceviz ve fındıkla hazırlanan granola, içerdiği yağ ve şekerlerle tam bir kalori deposu haline gelebiliyor. Yağlı ve şekerli bir tabak granolada ortalama 500 kalori olabiliyor.

Sütlü Kahve

Kahvenize kattığınız süt oldukça masum gözükebilir. Ama günde üç kez içtiğiniz sütlü kahve, size günde ortalama 200 kalori daha fazla kazandıracaktır.

Vejetaryen Hamburgeri

Etsiz bir hamburger size daha az kalorili gelebilir ama işin aslı pek de öyle değil. Vejetaryenler için hazırlanan hamburgerler de tıpkı etli hamburgerler gibi fazla fazla kalori kazanmanıza neden olabilir. 

Bu tip hamburgerler, içerdiği yağ, peynir ve diğer besin öğeleriyle tek başına, size ortalama 600 kalori kazandırabilir.

0

Reklamlar şişmanlatıyor mu?

ABD’de yapılan bir araştırma, sadece reklamlarda izlediği besinleri yiyen bir kişinin, gereken günlük yağ oranının 20 kat fazlasını aldığını ortaya çıkardı.

ABD’de yapılan araştırma, sadece reklamlarda izlediği besinleri yiyen bir kişinin, alınması gereken günlük şeker oranının 25 kat, yağ oranının 20 kat üzerine çıktığını, reklamlarda yer alan ürünlerin tavsiye edilen günlük sebze ihtiyacının yüzde 40’ını, meyvenin ise yüzde 27’sini "karşıladığını" gösterdi.

Araştırmaya imza atan Georgia eyaletindeki Armstrong Atlantic Üniversitesinden Michael Mink ve ekibi, ABD’deki başlıca televizyon kanallarını, en çok televizyon izlenen saatleri ve çocukları hedef alan reklamları değerlendirmek için cumartesi sabahını da kapsayacak biçimde 96 saat boyunca kaydetti.

Amerikan Diyet Derneğinin dergisinde yayımlanan araştırmada, bilim adamları, reklamlarda süt ürünleri, meyve ve sebze değil, kronik hastalıklara neden olabilen besinlere çok daha fazla yer verildiğini vurguladı.

Bu reklamları "takip etmenin" insanda, demir, A, E ve D vitaminleri, fosfor ve magnezyum eksikliğine neden olacağını belirten bilim adamları, "Şişir beni" adlı belgesel filminde bir ay sadece hamburger yiyen, 12 kilo alan ve kolesterolü artan Morgan Spurlock’un durumunu hatırlattı.

0

Atıştırın, zayıflayın!

Öğünler arası bir şeyler atıştırmak, sanılanın aksine kiloyu kontrol altında tutmaya yardımcı oluyor.

İtalyan La Stampa gazetesinde çıkan habere göre, ABD’li bilim adamları ana öğünler arasında en az bir kez bir şeyler atıştırma alışkınlığına sahip kişilerin kilo alma risklerinin daha düşük olduğunu gözlemledi.

12-18 yaşları arasındaki 5 bin 800 Amerikalının beslenme alışkanlıklarını inceleyen bilim adamları, ara öğünlerin obezite riskini azalttığını gördü.

Katılımcılardan sadece ana öğünlerde yemek yiyenlerin yüzde 39’unun kilolu ya da obez olduğunu kaydeden bilim adamları, ara öğünlerde atıştırma alışkanlığı olanlarda ise bu oranın yüzde 22 olduğunu belirtti.

Araştırmacılara göre, öğünler arasında atıştırmak kolestrol ve diyabet seviyesini kontrol altında tutmaya yardımcı oluyor.

Ara öğünlerde tüketilen gıdaların abur cubur türü gıdalar olmaması gerektiğine de dikkati çeken bilim adamları, ailelerden çocuklarını taze ya da kuru meyve ve tahıl gevreği gibi sağlıklı yiyecekler tüketmeye teşvik etmelerini istedi.

0

Önizleme- Yeni Sezon Boyunluklar

       Divitinlerimi geçen ay Yelda'dan almıştım. Sağolsun tüm istediklerimi hemencecik yolladı bana. Buradan tekrar teşekkür ediyorum. Siz de divitin almak isterseniz Yelda'nın Pasaj'ında mevcut.



       Geçen yıl yaptığım boyunluk tasarımlarım burada Bu yıl divitinler haricinde puantiyeliler de yolda...
0

Shiseido The Makeup Smoothing Veil

shiseido-10

Shiseido'nun en sevdigim urunlerinden birisi 'The Makeup Smoothing Veil'. Kendisi kusursuz bir makyaj bazi olur. Eger fondoten kullanmayi seviyorsaniz fondoten uygulamadan once baz olarak bunu suruyorsunuz ve cildinizde mukemmel kapaticiliga ulasiyorsunuz.

shiseido-11

Rengi sizi yaniltmasin. Surdugunuzde yuzunuzde beyazlik olusmuyor. Sadece cok hizli hareketlere surmeniz gerekiyor yoksa birikme yapabilir. Bu urunle ilgili sorulariniz varsa yorum bolumunde yanitlayabilirim.

28 Kasım 2010 Pazar

0

Felafel - Nohut Köftesi



Sayın güçmutfakta'nın bize aylardır tarif ettiği, bir gün yemeye götüreceği meşhur felafel. Elin varsa başını kaşı derler ya:) Bekle bekle nereye kadar. Ben merak edip denedim bu lezzeti. Eğer siz de merak ediyorsanız kendi uyarlamalarımca tarifi şöyle:
Felafel -  Nohut Köftesi
Malzemeler;1 su bardağı haşlanmış nohut1 adet soğan 1/4 demet maydanozVarsa taze kişniş de kullanılıyor, ben
0

Haifa on 'Absher': Zuhair Murad, Etro & Van Cleef & Arpels

For the taping of the tv show, 'Absher' Haifa wore this sheer sequined dress. This dress comes from Zuhair Murad's Fall 2010 RTW collection.



Haifa also wore a teal satin one sleeved gown as another outfit for the show. This dress comes from Etro's Fall 2010 RTW collection.



For her jewelry Haifa wore a flower shaped diamond necklace with matching earrings from Van Cleef & Arpel's Une Journee a Paris collection.

0

Sağlık Bakanlığı obeziteye savaş açtı!

Savaşa üniversiteli gençler de dahil oluyor.

Sağlık Bakanlığı, obezite ile savaşa üniversite gençlerini de dahil ediyor. Bakanlık üniversite öğrencileri arasında 'Obezitenin Önlenmesi ve Fiziksel Aktivitenin Teşviki' konulu reklam yarışması düzenliyor.

Sağlık Bakanlığı, üniversite öğrencilerinde, günümüzün en büyük sağlık problemlerinden biri olan obeziteye karşı bilinç oluşturarak, farkındalık amacıyla 'Obezitenin Önlenmesi ve Fiziksel Aktivitenin Teşviki' konulu reklam yarışması düzenliyor.
Yarışma ile obezitenin ve hareketsiz yaşamın getirdiği sakıncaların, mesajlarda çok fazla korku öğeleri vermeden, eğlenceli bir şekilde anlatılması ve toplumu fiziksel aktiviteye teşvik etmek hedefleniyor.

Yarışmada, reklam ajansı başına birinciye 3 bin TL, ikinciye 2 bin TL ve üçüncüye bin TL ödül verilecek. Son teslim tarihi 15 Şubat 2011 olan yarışmada; beğenilen reklam çalışmalarından 10 tanesi, daha sonra belirlenecek bir tarihte Sağlık Bakanlığı'nda seçici kurula sunum yapacak.

"ÇOCUKLAR ANNE MUTFAĞI YERİNE HAMBURGERİ TERCİH EDİYOR"
Obezite ile ilgili bazı bilgilere de yer verilen yarışma duyurusunda, "Modern toplumun en büyük handikaplarından olan zaman kıtlığı probleminden dolayı Türk aile mutfağı normalde çok fazla kalorili ve sağlıksız gıdalardan oluşmamışken, modern yaşamdaki zamansızlığın da etkisiyle fastfood kültürü de iyice yaygınlaşmış ve bu fastfood kültürü gitgide topluma, özellikle çocuk ve gençlere yerleşmiştir. Annemizin mutfağı denilen mutfakta özellikle zeytinyağlı sağlıklı yiyecekler fazla şekilde yer tutarken, çocuklar bu yemekleri artık tercih etmemekte ve birçok hastalığa yol açan (kalp-damar-kolestrol gibi) hamburger, pizza, kola, cips gibi gıdalar tüketilmektedir." denildi.

2015 YILINDA DÜNYADA 700 MİLYON ÜZERİNDE OBEZ OLACAĞI TAHMİN EDİLİYOR
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünyada 400 milyonun üzerinde obez ve yaklaşık 1.6 milyardan fazla kilolu birey bulunuyor. 2015 yılında bu rakamın sırasıyla 700 milyon ve 2.3 milyara ulaşabileceği tahmin ediliyor.

Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından yapılan bir araştırmaya göre; Türkiye'de kadınların şişmanlık oranı Avrupa ortalamasının (yüzde 20) çok üzerinde, yüzde 46 gibi çok ciddi bir rakamda. Avrupa'da erkekler şişmanlıkta yüzde 15'i bulurken, Türkiye'de yüzde 16 civarında.

0

En ideal rejim bulundu!

Kilo almamak için bu yöntem ideal...

DANİMARKALI bilimadamları, 8 Avrupa ülkesinde yapılan ve bu alanda şimdiye kadarki en geniş çaplı araştırmada, kilo almamak için ideal rejimi tespit etti.

New England Medicine dergisinde bugün yayımlanacak ‘Diyojen’ adlı araştırmayı yürütenler, hedeflerinin obeziteyi engellemek ya da onunla savaşmak için en iyi gıda rejimini tespit etmek olduğunu belirtti. 772 Avrupalı ailenin konu edildiği araştırma sonucunda, ideal beslenme rejiminin, proteinler açısından zengin, hayvani yağlar ve nişasta ile şekerli besinler açısından zayıf olduğu belirlendi.

Araştırmaya göre ideal diyet; beyaz et, yağ içeriği azaltılmış süt ürünleri, lifler için fasulye ve daha az beyaz ekmek, ya da nişasta açısından zengin beyaz pirinç içeriyor.

Bilimadamları araştırmalarında, denek ailelerde fazla kilolu veya obez olan 938 yetişkini ve 827 çocuğu seçti. Ardaştırmacılar, bu tip bir rejimle kalori saymanın gerekmediğini ve kilo almadan doyana kadar yemenin mümkün olduğunun altını çizdi.

Araştırmaya başlamadan önce 8 hafta süreyle günlük 800 kalorilik bir rejime sokulan yetişkinler, bu süre zarfında ortalama 11 kilo verdi. Bu denekler daha sonra rastgele seçilerek 5 ayrı rejime sokuldu. Araştırmacılar, hepsi hayvani yağlar açısından zayıf olan ve altı ay süren bu rejimlerin hangisinin kilo almamak için en etkilisi olduğunu belirlemeye çalıştı. Bilimadamları sonunda, proteini zengin ve nişastası ile şekeri zayıf rejimin en etkilisi olduğunu gördü.

0

Çağımızın hastalığı

Dünyada hızla yayılan obezite düzeni bozdu...

Çağımızın en önemli akımlarından bir tanesi de sağlıklı beslenme, kaliteli ve uzun bir yaşama sahip olma olarak nitelendirilebilir. Dünyada hızla yayılan obezite ve obezitenin getirmiş olduğu rahatsızlıklar son 20 senede sağlıklı beslenme anlayışını değiştirdi.

Can boğazdan gelir anlayışı ile önüne geleni yeme tutumu yerini yeterli miktarda, çeşitli yemeye bıraktı. Fazla kilo sağlık göstergesi olmaktan çıktı, sağlıklı kilo bilinci gelişti. Nasıl ve ne yemeli, nasıl egzersiz yapılmalı konuları gündeme taşınırken yeme davranışındaki bozukluklar, çevrenin ve ailenin yeme davranışı üzerindeki etkileri, duygusal durum ve yeme arasındaki bağıntının önemi de vurgulanmaya başladı. Bilinçli beslenmeyi bilmek kadar onu uygulayabilmek, diyet yapabilmeyi başarmak ve sonrasında bu kiloyu korumak kişinin psikolojik durumu ile de bağıntılı olduğu farkına varıldı.

Yemek sadece fizyolojik bir ihtiyaç değildir. Yemek yemenin duygusal, sosyal, kültürel ve çevresel birçok birleşeni vardır. Normal yeme tanımı kişiden kişiye göre değişse de belli başlı kuralları vardır:

"Normal" yeme düzeni olan insanların ortak yeme davranışları:
Yemek yerken düzenli olarak nefes alırlar.
Besinleri yutmadan önce iyice çiğnerler.
Yemek esnasında duraklarlar ve tattıkları lokmanın keyfini çıkarırlar.
Ara sıra çatal ve kaşıklarını masanın üstüne bırakırlar.
Yeme süresince hala aç olduklarını ya da doyduklarını anlamak için kendilerini dinlerler.
Bir öğün önce ya da bir öğün sonra ne yediklerini ya da ne yiyeceklerini düşünmek yerine önlerinde olan yemekle ilgilenirler.
Tabaklarındaki bütün yemeği bitirmek zorunda hissetmezler.
Hiç yemek kalmayacakmış duygusu ile kontrolsüzce yemezler.

0

Hareketsiz çocukları bekleyen tehlike

Çocuklarınızın fiziksel aktivite yapmalarını sağlayın.

Obezite yani şişmanlık alınan enerji ile harcanan enerji arasındaki dengesizlik sonucu oluşan ciddi bir hastalıktır. Bir başka ifadeyle vücut ağırlığının olması gerekenden daha fazla olmasıdır. Beslenme ve Diyet uzmanı Dyt. Rabia Yurdagül hareketsiz yaşamın çocuklarda neden obzetiye yol açtığını yazdı!

Obezite vücutta yağ dokusu oranının artması sonucu ortaya çıkan diyabet ve kalp damar hastalıkları gibi yaşam kalitesini ve süresini düşüren çok ciddi sağlık problemlere neden olur. Fazla yeme, fiziksel aktivitenin yetersiz oluşu, psikolojik bozukluklar, metabolik ve hormonal bozukluklar ve genetik yapı obeziteye neden olabilecek temel faktörlerdir.

Günümüzde optimal bir sağlık için gerek çocuk gerekse yetişkinlerin büyük bir çoğunluğunun yeteri kadar fiziksel aktivite yapmadıkları görülmektedir. Oysaki sağlıklı yaşamın üç temel adımından biri düzenli egzersiz yapmaktır. Yeterli ve dengeli beslenme ve yeterli düzeyde uyku ile birlikte takip edilecek düzenli bir fiziksel aktivite programı sağlığın iyileştirilmesi ve yaşam kalitesinin yükseltilmesinde esastır. Birçok ülkede fiziksel aktivite yetersizliği düzensiz beslenmenin önüne geçmiş ve bu durumun özellikle obezite için önemli bir etken olduğu sonucuna varılmıştır. Bir hastalık olarak kabul edilen obezite giderek artmakta ve koroner kalp hastalığı, diyabet, inme, artrit gibi pek çok hastalığa yakalanma riskini artırmaktadır. Hareketsiz yaşam süren, boş zamanlarını bilgisayar veya televizyon başında geçiren, spor ve egzersize zaman ayırmayan günümüz çocuklarında obezite yüksek oranda görülmekte, bunun yanında televizyon veya bilgisayar karşısında atıştırılan yüksek kalorili yiyecekler de bu orana ivme katmaktadır.

Fiziksel aktivitenin sağlık ve zindelik için sağladığı yararlar giderek daha iyi anlaşılmaya başlamıştır. Düzenli fiziksel aktivite ve spor sağlıklı kilonun sürdürülmesi, dayanıklılık, güç ve esnekliğin artırılması yanında kronik hastalıklara yakalanma riskini de azaltır. Besin çeşitliliğini sağlayan, yağ ve şekerin sınırlı olduğu, liften zengin besinleri içeren, vitamin ve mineralleri yeterli düzeyde bulunduran bir beslenme programı ile çocuğun yeterli ve dengeli beslenmesini sağlamak ve uygun miktarda fiziksel aktivite ile bu beslenme alışkanlıklarını desteklemek sağlıklı büyüme ve gelişmenin de temelini oluşturur.

Çocuk ve gençleri (5 - 12 yaş) düzenli fiziksel aktivite yapmaya cesaretlendirmek, olumlu sağlık alışkanlıkları geliştirmelerine yardımcı olacağı gibi okul başarılarını geliştirmelerine yardımcı olmaktadır. Yapılan araştırmalar bir spor dalıyla ilgilenen çocukların okul başarılarının daha yüksek olduğunu göstermektedir. Özellikle ailelerin okul başarısını olumsuz etkileyeceği düşüncesiyle çocukları hareketsiz yaşama itmelerinin önüne geçilmelidir. Anaokulundaki oyunlar, okuldaki beden eğitimi dersleri, haftasonu aile ile geçirilen zamanlardaki faaliyetler çocukları harekete yönlendirmeli, aileler ve öğretmenler aracılığıyla fiziksel aktivitenin yaşam boyu sürdürülmesi gerektiği, her yaşta ve her koşulda yararlı olduğu mesajı sürekli tekrarla verilmeli, fiziksel aktivite ve spora katılım için gerekli motivasyon sağlanmalıdır.

0

Kadınlar diyete en fazla 8 gün dayanıyor!

Kadınlar diyet yapmaya 8 gün dayanabiliyor, 9’uncu gün ise yediklerine dikkat etmiyorlar.

İngiltere’de yapılan bir araştırmada, kadınların diyet yapmaya 8 gün dayanabildikleri ve 9’uncu gün yediklerine dikkat etmeyi bıraktıkları belirlendi.

İngiltere’nin en büyük zayıflama programı kuruluşu Slim Fast tarafından bin kişi üzerinde yapılan araştırmada, kadınların diyeti ortalama 8’inci günden sonra bozmalarının sebebi olarak ise kişiye özel diyet uygulamamaları gösterildi.

Beslenme uzmanı Fiona Hunter, diyet uygularken altın kuralın kişinin kişisel zevklerine uygun sağlıklı besinler seçilerek, motivasyonunu her zaman yüksek tutmak olduğunu söyledi.

0

Kolye Hediyeli Keçe İşleme Bileklik- Yapraklar



       Önizlemesini burada gösterdiğim keçe bilekliğin bitmiş hali. Fotoğraflamayı unuttuklarımdan. Bugün yavaş yavaş fotoğraflarla belgelemediğim çalışmalarımla ilgilenmeye başladım. Aşka geldim ama fotoğraf makinamın şarjı bitti. Oysa o kadar etrafa yayılmış, kendimi hazırlamıştım, şevkim kırıldı. O dolana kadar güneş te kaçar zaten :( Neyse sanırım yarın yine doğacak...
Canım detay yazmak istemiyor. Fotoğraflarda görünüyor herşey zaten. Sabah kahvaltıya gittik, çok güzeldi  ama güneşli hava çarptı sanırım, nasıl uykum var anlatamam.
Diğer keçe işleme bilekliklerimi görmediyseniz buraya bakabilirsiniz.

Bu bileklikle takılabilecek sade, spor bir kolye düşünürseniz bu da benim tasarımım ve bilekliği almak isteyene hediye olarak gidecek. Satın almak için Emek Sensin dükkanıma uğrayabilirsiniz.

Boyunda duruşu... Bu fotoğrafı hiç sevmedim ama duruşunu görmeniz açısından ekledim. Takı fotoğraflarında  siyah fondan hoşlanmıyorum. Renkleri öldürüyor :(

0

Erken ergenlik obezite nedeni

Erken ergenliğe neden olan 30 farklı gen, aynı zamanda aşırı kilo alımına da neden oluyor.

İngiltere’de King’s College araştırmacıları, 100 bin kadın üzerinde gerçekleştirdikleri araştırma sonucunda, erken ergenliğe giren kızlarda obezite riskinin daha yüksek olduğunu tespit etti. Araştırmaya göre kadınlarda erken ergenliğe neden olan 30 farklı gen, aynı zamanda aşırı kilo alımına da neden oluyor.

Uzmanlar, obezitede genetik yatkınlığın önemli bir faktör olmasına rağmen, “yaşam tarzı”nın da aynı oranda etkili olduğunun unutulmaması gerektiğini belirttiler. Bilim adamları, obeziteye genetik yatkınlığı olan kızların doğru beslenme ve spor sayesinde, ideal kilolarını koruyabileceklerini söylediler

0

Şişmanlar zayıf olduklarını sanıyor!

Obez kadın kilolu olduğunu kabul etmiyor...

ABD’de 2 bin kadın arasında yapılan bir araştırmada, her 4 obez kadından birinin “fazla kilolu” olduğunu reddettiği ortaya çıktı. Araştırmaya göre kadınların dörtte biri, kilo fazlası olduğunu kabul etmiyor ve bu yüzden de diyet uygulamaya yanaşmıyor. Araştırmayı yürüten uzmanlar, bu konuda en büyük tehlike altında olanların yeni doğum yapmış kadınlar olduğunu açıkladı.

Yeni anne olan kadınlar, hamilelikle gelen fazla kilolara zamanla alıştıkları için diyete başlamayı reddediyor. Uzmanlara göre şişmanlığın giderek arttığı toplumlarda, obezite “normal” olarak kabul edilmeye başlıyor. ABD’de her yıl ortalama 400 bin kişi, obeziteye bağlı hastalıklar nedeniyle yaşamını yitiriyor. Uzmanlar, Amerikalıların üçte ikisinin kilolu olduğuna dikkat çekiyor. Yine uzmanlara göre ABD’de 12 milyon “morbid obez” (hastalık derecesinde şişman) var ve obeziteyle ilgili hastalıkların tedavisi için her yıl 170 milyar dolara varan harcama yapılıyor.

back to top