28 Kasım 2009 Cumartesi

26 Kasım 2009 Perşembe

0

Amacından Sapmış Post...

      Şu anda tv. de Uma Thurman'ın "Bir Nefeste Hayat" adlı filmi var. Bir yandan ona takıldım, bir yandan post yazıyorum. Konusu çok ilginç ve güzel işlenmiş. Aşk-ı Memnu'da Firdevs hanımın kırmızı elbisesi nasıldı ama ? Ben de yapıcam, ben de edicem oldum yine. ..Bir de Bihter'in gri elbisesindeki asimetrik yaka süslemesi detayı da güzeldi.



       Akşam üstü itibarıyla bayram hazırlıklarımız bitti. Canım fena halde birşeyler yapmak istiyordu. Gerçekten tuhaf birşey bu istek. Sigara gibi, uyuşturucu gibi. Bazen böyle şeyler elimde başka işler varken de aklıma geliyor, o işin arasına başka iş sokuyorum. O nedenle tamamlanmamış bir sürü proje bekliyor kutularda.



      Bu keçe parçalarının makina dikişi kısımlarını, kendime bayramlık dikerken o an gelen karşı konulmaz ilhamla yapmıştım. Bu arada kendime Fransız mürebbiye elbisesi diktim. Bayan Rotenmayer olacağım yarın :)



      Postum renksiz olmasın diye bu önizlemeyi koydum şimdilik. Bayram sonrası tamamlanmış halini yayınlarım.



      Efenim postun amacı bayramımızı kutlamaktı. Lafı uzattım. Şimdiye kadar yatmış olmam lazımdı. Yoğun bir gün ve hatta 4 gün bizi bekliyor. Erken kalkıp, çok insan ağırlayıp (domuz gribi bahanesiyle öpüşmeyeceğiz oleyyy), yatılı kalanlarla muhabbete dalıp geç yatacağız. İlk günü kayınvalidemlerde, ikinci günü annemlerde olacağız. Belki orada 2 gün kalırım. Kardeşim 5,5 saatte kendi arabasıyla İstanbul'dan Adapazarı' na gelebildi. Bayarm trafiği fecaatmış. (nereden duydum ki ben bu lafı )



       Bayramımızı kutluyorum ve sevgiyle, muhabbetle, sağlıkla, huzurla, 2009 yılına yakışan kurban kesimi görüntüleriyle geçen bir bayram ve bayramlar diliyorum ve diyorum ki, bu açıdan da büyükşehirlerde yaşamak zor. Biz burada yıllardır, keseceğimiz hayvanı, kanını görmeden, etlerimiz buzdolabı poşetlerine sığacak şekilde doğranmış, tertemiz ve vakitlice kestirebiliyoruz kurbanımızı. Sabah en geç 10-11 gibi, bu şekilde eve geliyor etler ve dağıtımını biz yapıyoruz.



       Bayram öncesi baklavalarımızı yaptık. Her zaman bir minik tepsilik hamur artar, onu hemen o gün şerbetlerdik. Bu sene tam geldi, hiç artmadı. Normalde tatlı sevmeyen benim bile bir canım istedi ki sormayın. Dün hazır baklava yufkası aldım. Eve gelip hemen yaptım. Daha önce baklava şeklinde yapmıştım, kesimi çok zor olmuştu. Bu sefer rulo yapıp, burma tatlısı şeklinde yaptım, daha kolay ve güzel oldu. Bol ceviz ve tereyağıyla yaptım.



       Şimdilik benden bu kadar. Bayram sonrası görüşmek üzere, sevgiyle, sağlıkla kalın.

25 Kasım 2009 Çarşamba

0

3 Boyutlu Şal Yapımı

Boyunluğun yapımı için Seddosh arkadaşıma söz vermiştim ama önümüzün bayram olması nedeniyle biraz geçiktirdim, kusura bakma arkadaşım.... Bu yazıyı hazırlamıştım ama yine bilgisayardaki problem yüzünden yayınlayamadım bayramın 3. günü ancak bilgisayarım oldu fakat şimdi bloğuma yeni girebiliyorum. Bu bilgisayar ya beni deli edecek ya ben onu mefta edeceğim bakalım hangimiz daha inatçı çıkıcaz önümüzeki günlerde belli olacak :))

Neyse diyorum...

Seddosh arkadaşımız örgü bildiği için sadece fotoğraflardan anlabilir diye düşündüm. Daha sonra örgüye yeni başlayanlar için bir açıkmaya yapayım diyerek fotoğrafları numaralandırdım.
Bu örgü işlerini anlatmak böyle zor oluyor aslında şuradan al buradan geçir yok buradan eksilt buradan çoğalt yani biraz biliyorsanız kapmanız kolay ama bilmiyorsanız ya bir bilene soracaksınız yada videosunu bulup izlemelisiniz ki örgü işini çözebiliseniz. Gerçi tığ işi, şişle yapılan örgüye göre daha kolay.


  1. 10 adet zincir çekilerek halka oluşturulur. Üzerine 4.lü trabzan yapılarak aralarına 3.er zincir çekilir. Bu şekilde 4.lü olarak 6 adet yapıyoruz.
  2. Dönüşte el işareti ile gösterdiğim trabzanın tersinden örgüye devam edilir.
  3. Örneği kendize doğru yatırarak 2 numarada göstermiş olduğum yere batıyoruz.
  4. Dörtlü trabzanın bitmiş hali.























5. İkinci sırada, ilk önce su taşı örneğini yapıyoruz, daha sonra hemen altındaki 4. trabzana ters batıyoruz tekrar su taşı + 4.lü trabzan + su taşı
6. 2. sıranında tamamlanmış hali
7. 3. sıranın tamamlanmış hali
8. Ben iplik olarak nakonun tiftik ipini ve 5 numara tığ kullanıyorum ama isteyen istediği iplikten örebilir. Örneğin kendini en çok gösterdiği tiftik ip bunu da söylemeliyim yalnız.




















Temel olarak bu şekilde gidiyor örnek, ortadaki su taşını yaptıkça dibine batarak diğer yöne devam ediyorsunuz. Zaten örneği büyültende burası oluyor. kenarlarını boş bırakabilir, örümcek örneği yapabilir yada saçak ekleyebilirsiniz.
0

Kültürlü Keçe Yüzük...



 Mecburiyetten veya sevdiği için çok okuyanlara gelsin bu parça.



Devamı için başlığa tıklayın.







Doğal keçeden yaptım. Makro çekimlerde yoğun kıl-tüy olayını yakınen göreceksiniz. :)

Gözlük 0,80 mm.lik telden. Yazıları iğne-iplikle yazdım.







 

Etsy ve Pasaj'da satışta. Farklı renk seçenekleri de çalışabilirim.





24 Kasım 2009 Salı

0

Kırmızı Kuşlu, Pon Ponlu Boyunluk...



       Boyunluklarım çok beğenildi. Bir tane bile kalmadı. Triko olan Amerika' ya gitti. Diğerleri yurtiçine. İki gündür te çok talep aldım. Bugün kumaş aldığım yerin telefonunu bulup sipariş verebildim neyse ki.



Devamı için başlığa tıklayın... 





İkisinin  farkı kuşları ve yerleşim yeri, bir de ucundan sarkan püskülün üzeri farklı.







   Son iki tane kırmızı kumaşım kalmıştı. Aslında kendime saklamıştım ama tekrar temin etme olanağım oluşunca satışa sundum. Soran arkadaşlar için  Pasaj'da satışa sundum.















Arkadan görünüşü...











Bu arada Pasaj'da haftanın pasajı ben olmuşum :)

0

Püf'ü unutmuşum

Şuradan devamla bi şeyler söylemek istiyorum, geldiler öyle:)

Püf! demişim, uçmuş. Hem de bağışladığım ayları yanına alarak. Ondan sanırım, bende bellek sıfırlanmış. İşin komik (hatta duruma göre: trajikomik) yanı ise şudur şekerparelerim: Ben bunları kime niye yazdığımı hiç hatırlamıyorum!

Bazen böyle eski arşivime dalıp eşeleniyorum dişe dokunur bi şey var mı diye. Her defasında lan amma kasmışım, amma düz adam ahkamları kesmişim falan diyorum, bir de bu yazıya takılıyorum ısrarla. Geçip karşısında kahve içiyorum misal, hatta arada ona da ikram ediyorum, her defasında yok istemem diyor. Galiba o da beni hatırlamıyor.

Pulu düşmüş adresi yağmurda çamurda akıp gitmiş perişan bi zarfın içindeki sahipsiz bi mektup gibi.. Salak lan bu yazı. Uçmuş, püf dememe bile gerek yokmuş.

Geçen aylarımı geri ver bari:)
0

Yaz Gelsin, Balıklar Gibi Yüzelim...





       Maille, telefonla, yorumlarla beni merak edip ilgilenen arkadaşlarıma çok teşekkür ederim. İyiyim, herşey yolunda, sadece vakit azlığından bloğa yazı giremedim. Merak edilmek güzel şey gerçekten, çok teşekkür ederim. İlerleyen günlerde mahsullerimi paylaşırım.



Devamı için başlığa tıklayın...











       Keçe balığımı buraya aktardıktan sonra "bir tuhaflık var bunda" dedim. Varmış gerçekten. Balığın olduğu bölüme aparatları ters yönde takınca balık, "ölü balık" olmuş :) Sonra düzelttim ama fotoğrafını tekrar çekmedim.





       Bu balığı keçe yüzüklerle beraber yapmıştım. Mavi keçeyi oydum, altına kırmızı koydum, duma duma duum. Kenar konturlerini yine kırmızı keçeden, ayrıca yaptım. Arkasına döküm kolye aparatı yapıştırdım. Dökümün halkalarına boyun ipi ve temaya uyan döküm deniz yıldızı ve carettayı taktım.







22 Kasım 2009 Pazar

0

SİNANGİL'DEN GELEN KEK UNUMLA KEK YAPTIM


SİNANGİL FİRMASINDAN DÜN KEK UNU GÖNDERMİŞLER BENDE BUGÜN DENEDİM BURDAN SİNANGİL 'E TEŞEKKÜR EDERİM NEFİS MİS GİBİ LİMON KOKULU BİR KEKİM OLDU

21 Kasım 2009 Cumartesi

0

Fıstık Şapka

Fındık fıstık ooo...
Sensin fıstık oooo....
Aklıma Ata Demirer geldi, kendisini pek bi sever ve pek bi içten gülerim.
Bana göre en iyi komedyenlerden birisi, gerçi kaç tane varki bende amma yaptım ha.

Ama kendi adıma ilk 3 sıralama yaparsam
Ata Demirer
Beyaz
Cem Yılmaz



Gelelim fırtık berenin yapılışına:
5 zincir ile halka yapıp kapattım, üzerine 12 adet fıstık yaptım. (fıstıkları 4 defa tığa doladım ipin kalınlığına göre ayarlama yapılmalı bence)

2. sırada her fıstık arasına 2 adet yaptım.

3. sırada fıstıkların üzerine birer çift yaparken aralarına 1 tane trabzan yaptım.

Daha sonra her sıra için birer trabzan arttırarak şapkayı genişlettim. Trabzanlar 8 tane olunca
arasına birer çift fıstık daha koyarak hiç arttırma yapmadan 5 sıra da bu şekilde ördüm.
Daha sonra trabzanları sadece fıstıklar kalana kadar eksilttim, sık iğne ile etrafını geçtim, bitirmeme yakın çiçeğin olduğu yeri üçgen biçiminde yaptım son defa etrafından geçip bitirdim.
Kendi rengi ile çiçek yapmak yerine bu çiçeği takmayı uygun gördüm.

Çiçeğin arkasınada broş iğnesi taktım, sadece şapka için değil yakaya çantaya ne bileyim uygun olan her yere kullanılsın fonksiyonel olsun dedim.


Şapkanın yapım aşamalarını gazetelerin fi tarihinde verdiği örgü dergisinden aldım, hatta şapka fotoğrafının yarısı bile yoktu...


---Vee...
---Bu şapkayı blog için yapacağım çekilişe hediye olarak dahil ediyorum. Birde bu boyunluğu ekliyorum hediyelerin içine... Bloglarda şu sıra çok hediye dağıtımı olduğu için bende bayramdan sonra çekiliş yaparım diye düşünüyorum.
Bu aralar zaten bayram temizliği alışverişiydi derken bloğum ile o kadar çok ilgilenebileceğimide sanmıyorum...

19 Kasım 2009 Perşembe

0

on dakika ara

0

Geçmiş Olsun Anneanne

Bugün Göz doktoru ile randevumuz vardı.
Eşimin anneannesi 83 yaşında, biraz gözler görmüyor, biraz da kulak duymuyor. Bugün onu doktora götürdük, daha önceden eşim telefon ile irtibat kurup kendisi ile konuşmuştu. Teşhisi daha önceki gibi kataraktı ama anneannemiz yaşlı olduğu için ameliyat masasına ne biz yatırmak istedik ne de kendisi yatmak istedi. Daha sonra lazer ile ameliyatı gerçekleştirdiklerini duyunca gidip görüştük. İlk önce doktor bey göz ölçümlerini aldı.

Bizim hatun kıpır kıpır yerinde duramıyor, anneanne çeneni buraya koymalısın, alnını buraya dayamalısın. Neyse böyle 3 makinaya girip çıktı. Doktor bey sağ göz 1 mt ilerisini göremiyor ilk önce onu yapalım, 1 hafta sonra diğerini yaparız dedi.

Bizim hatun tutturmaz mı yok ben istemiyorum, merhem versin damla versin... Olmaz gözümü çıkaracaklar, ya yerine takamazlarsa :)) (Haliyle korktu tabi biraz.) Anlatıyoruz ama, hastanenin o katındaki herkeste bizi dinliyor. Bak anneanne gözünü kimse çıkarmayacak, sadece göz içine ışık tutup temizleyecekler. En sonunda ikna etmeyi başardık. Birde anneannemle fotoğraf çektirdik, herşeyin hatırası olsun istiyorum bu aralar.

Ameliyatı Özel Keşan Hastanesinde Op.Dr. Seha Özden lazer ile yaptı.Kendisine ilgisi ve sabrı için çok teşekkür ediyorum....

Hastane ilk önce şehir merkezindeydi daha sonra şehir dışına yapılan daha geniş bir binaya taşımışlar. Bütün personel güler yüzlüydü çok şükür, hani bazen hemşire yada dr.un yüzüne bakıpta keşke hasta olmasaydım da bunları çekmek zorunda kalmasaydım dediğiniz anlar olur ya, burada hiç öyle birşey demedik yani, en azından bizim karşımıza çıkanlar güler yüzlüydü. Hele göz ameliyatına hazırlık için göz bebeğinin büyümesi lazımmış onun için belki 10 tane değişik damla kullandılar. Bazıları çok yakmış anneannem bağırıyor ama bizim hemşiremizde çok tatlı dilli ve güler yüzlü biriydi. Ameliyat 15 dk içinde bitiyormuş ama bizim yanımızdan alıp geri getirmeleri 1 saate yakın tuttu, merak içinde hep bekleyip durduk insanın canı beklerken konuşmak bile istemiyor. 1 saatin sonunda anneannem söylene söylene geliyo, tekerlekli sandalyesini ittiren görevli bayan ile sohbete koyulmuşlar.

Gözüm iyi olursa diğerini de yaptırırım, eğer görmezsem gelmem bi daha....

15-20 dk odasında dinlendikten sonra hastaneden çıkıp eve geldik, yarın saat 1.30 gibi sağ gözündeki bandajı açacaklar. Umarım başarılı bir ameliyat olmuştur ve gözünün görme problemi ortadan kalkar. Yarın eşim erken gidip duymayan bu hatunu birde kulakları için Dr. çıkaracak daha önce çok temizlendi ama yaş ilerleyince olmuyor işte. Kulak içine takılan cihazlardan lazımmış onuda anneannem ben tutamam diyor, ona da bir çare bulunsada muhabbet ederken sokaktan geçenler bizim sohbetimizi dinlemese :)) Wolume o kadar yüksek yani bende ...

Bugünde yorucu ve koşuşturmacalı bir gün geçirdik birde Keşan'ın kurtuluşuymuş her yer çok kalabalıktı ama durup bir fotoğraf alamadım ne yazık ki...

Şimdi gidip biraz dinlenmem lazım, akşamda uyku tutmadı zaten.

Bütün hastalarımıza acil şifalar diliyorum...
0

Krem Triko Yaka Kolye-2



Bu da diğer kolyenin serisinin devamı. İkisini de aynı anda yaptım. Bunu daha çok sevdim.



Devamı için başlığa tıklayın







       Dantel anglez, önceki postumda yayınladığım aksesuarın ipinden örgü çiçek, aynı kumaştan gonca gül, cam inci, arpa inci boncuk ve çeşitli boncuklarla süsledim. Kenarlara organze lastikli fırfır geçirdim.





       Bunda hiç metal yok. Benim gibi nikel allerjisi olanlar rahatlıkla kullanabilir. Boyun kısmına da ipek-keten kurdela geçirdim. Bağlanarak kullanılıyor.

kledim



        Pasaj'a ekledim. Kalan kumaşlarla bileklik,broş ve yüzük yaptım. Kolyeleri satın alanlara yanında hediye olarak onlardan vereceğim.

18 Kasım 2009 Çarşamba

0

BUĞDAY ÇORBASI


BU ÇORBAYI MUHTEREM ABLANIN BLOĞUNDA GÖRDÜM VE DENEDİM AYRAN AŞI YAPTIĞIMDA HAŞLANMIŞ BUĞDAYIM KALMIŞTI ONU KULLANDIM

Malzemeler;
1 su bardağı haşlanmış buğday,
1 adet orta boy soğan,
1 su bardağı yoğurt,
1 adet yumurta,
1 tepeleme dolu yemek kaşığı un,
Tuz,
zeytinyağı ve kuru nane.
ben 1 pakette etsu bulyon kullandım lezzetli olsun diye
Yapılışı;
Tencereye 4-5 kaşık zeytinyağını dökün.Küçük doğradığınız soğanları kavurun.Üzerine 5 bardak su ilave edin.Su kaynayınca haşlanmış buğdayı ekleyin.1 adet yumurta, un, ve yoğurdu yarım bardak su ile çırpın, içine yoğurdun kesilmemesi için birazda çorbanın sıcak suyundan ilave edin.Buğday pişince hazırladığınız terbiyeyi sürekli karıştırarak, çorbaya ilave edin.Tuzunuda ilave edip, terbiye ile birlikte bir miktar daha kaynatın.Küçük bir sahanda zeytinyağında kuru nane ve isterseniz kırmızı pul biberi kızdırarak çorbanın üzerine dökün.


0

Tanrının kanepesi

Bu benim idolüm. Şimdi sanki bu böyle ideal erkek modeli gibi duruyor ama yemişim ben o gibi duruyor'u. Acilen bu imajın değişmesini talep ediyorum şekerim. Hakikaten ediyorum, değişsin bu imaj zulmü.

Bakınız: Bir kanepe, bir içki ve bir kumanda bir araya gelip kutsal bi üçlü oluştururlar değil mi? Tanrı katında yeri olduğunu düşünüyorum ben bunların. Hatta bizzat tanrının tüm haşmetiyle semavi bir kanepeye yayıldığını, abı hayat mı olur, bi kevser şarabı mı olur, yoksam rakı'yı yaratıp takibe aldığı için buzlu bi rakı bardağı mı olur bilemiyorum, elinde içkisi ve evrensel kumandası ile, artık neye ol demiş de olmuşsa boyut boyut evren evren zaplayarak izlediğini farz-ı mahal eyliyorum.

Dolayısıyla anacım,
bu kadar değerli bir faaliyetin fanisel izdüşümünün rantını niçün erkek milleti çerez niyetine çitlesin? Tanrı bizleri suretinden yarattıysa şayet, neden huyundan suyundan da azıcık katıp karıştırmış olmasın? Ya bütün canlıların nihai nirvanası bu kutsal üçlüyse? Yani emin olmasam ki şu kediye bakan herkes orada bir erkek gördü diye, bu kadar fevaran etmiycem. Kafa göz dalasım var bütün şuursuz algılarımıza. Yetti lan. Ben bu kediye baktığımda hiçbir cins ve cinsiyet ayrımı yapmadan tanrının suretini görmek istiyorum. Biraz zorlayınca da görebiliyorum yani olmayacak bi şi değil.

Siz de uslu bi çocuk olursaahahh..
0

Ben Ne Yaptım Böyleeee...



       Geçen günlerden birgün elime bu ipi ve 5 numara şişleri aldım. Biraz ilmek attım. Biraz ördüm. Yanımdakiler ne örüyorsun", dediler. Bilmiyorum, dedim. Bilmediğime inanmadılar ama banane...







Devamı için başlığa tıklayın.





       Eve geldim, biraz daha ördüm, sıkıldım, kestim. Akşam oldu, yemek yedik.O akşam şömineyi yakmıştık. Romantik olalım, dedik. Ben de çatıya çıkıp eşimi yalnız bırakmayayım, dedim. Dedim ama ellerim kaşındı. Birşeyler yapmam gerek, öyle durağan tv. izlemek sıkıyor beni. Sonra tığı elime aldım. Zincir çektim. Sonra biraz daha, biraz da buraya... derken offf sıkıldım. Son en uzun 5-6 sıra  zincirden oluşan bölümü  oflaya puflaya bitirdim.







       Zincirleri biraraya topladım. Kalan iple püskül yaptım, halkalar ördüm. Püskül ve halkaları gördüğünüz şekilde taktım.



       Farklı şekilde kullanabilecek bir aksesuar çıktı ortaya. Aslında kol altından geçirip falan da güzel oluyor ama bugün fotoğraf çekme kotamı doldurdum.









       Bir tane daha yap deseler, mümkün değil aynısını yapamam. O kadar doğaçlama oldu yani...







0

Krem Triko Yaka Kolye-1

     





        Kim korkar allerjiden, dedim. Takı yapmaya ufaktan başladım. Metal kullanmadan ya da çok az metal kullanılarak yapılabilecek modeller tasarlıyorum. Yaka kolyeleri yıllar önce de deriden, örgüden, kumaştan yapmıştım. Şimdi yine moda oldu.



 Devamı için başlığa tıklayın.





       Yaklaşık 10 gün kadar önce başladım bu kolyeleri yapmaya. Kolyeleri, diyorum, devamı var çünkü. İlk bundan başlayayım, dedim.



       Kumaşı şapka ve boyunluk yapmak için almıştım. Onları yaptım. Artan kumaşla da bunlar çıktı ortaya. Yumuşacık, sıcacık, kolyeler, yüzük, bileklik ve broşlar yaptım. Neyse ki kumaş bitti.



       İlk fotoğrafta görünen fırfırlı şey boyunluğum :)















17 Kasım 2009 Salı

0

Ayça Hediyeler Dağıtıyor...





       Ayçacığımı tanırsınız. Hani şu eşi Serhat'la birlikte çiftlerin en mutlu ve özel günlerini fotoğraflayan, Düğün Hikayesi ve şipşirin blogu Ayça'nın Dükkanı'nın Ayça'sı. Ben kendisini ilk10 Marifetten tanıdım. Ben blog yazmaya başlayınca bloguyla karşılaştım. Elim Sende projesinde beraber çalıştık ve üstelik benim grubumdaydı. Geçen haftalardaki Etsy girişimimde bana çok destek oldu. Hala da oluyor.



        İşte bu bizim Ayçamız bugünlerde blogunda bir etkinlik başlattı. Her Pazartesi hediye dağıtıyor.Ayrıntılar ve kurallar için bir ziyaret edin derim.



       Ayça'nın Etsy'deki dükkanı  ve Pasaj'daki dükkanı şipşirin ürünlerle dolu. Bakmadan geçmeyin.





0

Mercimekli Sebze çorbası ve Makarna

Ne zamandır bloğuma hiç yemek eklememişim sıra gelmemiş sanırım.
pc.de yemek adlı klasörümün içine şöyle bir baktım, bir sürü fotoğraf var öylece duruyorlar.
Bugün iki yapımı basit olanları seçtim, çorba ve makarna.
Aslında sebze çorbası için evde bulunan sebzelerden kullandım. Yani bu malzemeleri eksiltip çoğaltmak yine benim elimde.
Eşim ve kızım lahana, karnıbahar, brokoli, maydonoz bu gibi sebzeleri yemedikleri için bende işin kolayını çorba yapıp blendırdan geçirmekte buldum.


Merimekli Sebze Çorbası:
Hepsi avuç içi olacak kadar, zaten fotoğraflayıp gösterdim :)
Brokoli
Karnıbahar
Beyaz lahana
Maydonoz
1 adet patates
1 adet havuç
1 adet biber
1 adet domates
2 adet taze soğan
1 çay bardağı mercimek
2 yemek kaşığı zeytin yağ
1 yemek kaşığı salça
1 lt su ve tuz


Yapılışı:
Bütün sebzeleri küçük küçük doğradım böylece pişmesi de daha kolay oluyor.
Hepsini tencereye koyup üzerine suyu, tuzu, yağı, salçayı ilave ettim. Yani biraz haşlama usulü oluyor.

Düdüklü tencerede 15 dk pişirdim.
Basit sosta yapmıştım ama onu çekmemişim.
2 yemek kaşığı kızgın sıvı yağa, birer çay kaşığı kırmızı toz biber ve nane atıyorum. Kokusu çıkınca kapatıyorum, 30 saniyelik bir işlem yani.

Renkli Makarna
Bu makarnayı 4 sene önce Şarköy'de yemiştim çok hoşuma gitmişti. İlk önce rengi kendisine ait sandım ama daha sonra yağda pilavlık arpa şehriye gibi kavrulduğunu öğrendim. Eve gelincede hemen denedim çok hoşuma gitti. O gün bugün sürekli yapar oldum.

Malzemeler:

1 paket makarna
1 adet tavuk bulyon
1 lt sıcak su
1/4 margarin

Yapılışı: Margarini eritip makarnayı rengi değişene kadar kavuruyoruz. Hepsini çevirmek zor gelebilir, yarısınıda yapabilirsiniz. Rengi değişince üzerine sıcak suyumuzu ve bulyonumuzu ekliyoruz. Su kendini çekene kadar pişiriyoruz, ve üzerini kapatıp dinlenmeye bırakıyoruz. Çok pişirdiyseniz üzerini kapatmayın, makarna hamur olabiliyor.
Ben böyle sade hali ile seviyorum, tadı biraz hazır alıpta yaptığımız mantılara benziyor.
Ama üzeri için yoğurtlu soslar hazırlayabilirsiniz.
Benim en sevdiğim makarna sosum ise:
2 kaşık sıvı yağ
Yarım kaşık salça
1 çay kaşığı pul biber ve nane
Vee ıspanak (4-5 yaprak ince doğranmış)
1 kase yoğurt
Sarımsak
İsteyen sarımsak eklemeyebilir misafir olunca insan çekiniyor tabi.
İlk önce yağda ıspanağı kavuruyorum, daha sonra diğer malzemeleri ekleyip pişiriyorum. Soğuyuncada yoğurdun içine ekliyorum...
Hımm bu sos nefis oluyor...
0

Kitaplar Hakkında Bir Mim

Yine bir mim daha...
Bu aralar her blogta çeşitli konularda mim okumak mümkün.
Bu sefer http://meltemindunyasi.blogspot.com/ beni mimlemiş, kendisine çok çok teşekkür ederim.
Sorular okuduğum kitaplarla ilgili olunca bende hemen gidip kitaplarıma baktım ve sorulara en uygun kitaplarımı seçip birde fotoğraf eklemek istedim. Hangi kitaptan bahsettiğimi görsel olarakta göstermek istedim.

Başlayalım bakalım... Gelsin sorular...

1- Şuan okuduğunuz kitap ve konusu:
Kimi Güzelliklere Doğar Nadine Gordimer Bu kitabı 2001 yılında almışım, her kitaba ismimi ve aldığım tarihi yazma gibi bir huyum var tarih oradan belli yani...
O zamanlar tabi ki okumuştum ama üstün körü okumuşum ki konusunu hatırlamıyorum diyerek tekrar okumaya başladım. Konusuna gelirsek içinde 16 tane ayrı ayrı hikaye var. Genelde siyah beyaz insanların arasında yaşanan olayların manevi tarafını anlatıyor.
Güzel ve anlaşılır bir yazım dili var. Okurken bile acaba bir sonraki hikaye neyi anlatıyor diye meraklanıyor insan.





En son aldığınız kitap:

1-)Bir Hamilenin günlüğü, Reyhan Bull 2-)Ve seninle Gitti Aşk, Erdoğdu Uslu

2 tane kitap aldım. Hamilenin günlüğünü okudum, o kadar üzüldüm o kadar üzüldüm ki, zaman zaman ağladım bile. Zaten ben sulu gözlüyümdür, hemen yaşlar süzülüverir yanaklarımdan dayanamam. Erken doğum ile olan ikizlerinin yaşam savaşını anlatıyor Reyhan... Bence hamile bayanların, annelerin, dr.ların okuması gereken bir kitap zaten arkasında da yazıyor.





Şimdiye kadar aldığınız kitaplar içinde en sevdiğiniz

Angela'nın Külleri Frank McCourt
457 sayfa olmasına rağmen 3 günde okumuştum, o kadar sürükleyiciydi yani benim için. Bu kitaptada çok acımış çok üzülmüştüm hani kolayını bulsam dalıcam kitabın içine yardım edicem, o kadar üzüldüm yani.

Film seyretmekte güzel ama okumanın tadı hiçbir şeyde yok diyorum ben.







4-Bir türlü bitiremediğiniz, bitirseniz de illallah ettiren kitap:

İllahlal ettiren bir kitap yok ama

Gülhan Eser; İstanyondaki Sofiler
İlk önce güzel gidiyordu kitap, sonra ruhani varlıklardan bahsetmeye başlayınca açıkcası biraz tırstım. Ben böyle her şeyi kafama takarım seyrettiğim korku filminin bile etkisinde kalırım mutlaka rüyama girer. O yüzden kitabı okumayı korktuğum için bıraktım.

Peter Lorte
- V.j.Hewitt; Nostradamus
Okudum okudum, birşey anlamadım. Gazete haberleri gibi yazılmış sanki.
Bir müddet sonra sıkıldım kitaptan...






5- Elinizdeki kitap bitince okumayı düşündüğünüz kitap : Erdoğdu Uslu; Ve Seninle Gitti Aşk

İndirimli kitaplar listesindeydi o yüzden aldım :))
İçine şöyle bir bakınca konunun şiirle desteklenmiş olduğunu görüyorum. Bölümlere ayırmış kitabını, ilk önce bir şiir ve sonra duygulu düz anlatım gelmiş arkasından. 127 sayfa ama okuma sessizlik istiyorum benn...







Sorularımın hepsini cevapladım...
Bende;
http://kapkaracamdankelebek.blogspot.com/
http://limonlukek.blogspot.com/
http://meraklbeti.blogspot.com/
Mimliyorum...
Hadi bakalım hanımlar sıra sizde...
back to top