30 Eylül 2009 Çarşamba

0

Çilekli Creme Yogo...





Kaç gündür acayip zamanlarda başım dönüyor, çok yemek yiyemiyorum ama canım hep karbonhidratlı mamalar çekiyor. Havalar soğudu ya, vücut istiyor sanırım.



      Bahar çarpar milleti ben cin gibi olurum. Beni sonbahar çarpıyor, keşfettim artık. Eylül ortası daral gelmeye başlıyor, sinirli oluyorum. Her normal insan sonbaharda üretime gaz verir, ben herkesi çarpan bahar aylarında. Dikkat ettim, hep orjinal tasarımlarım ya da yeni bir malzemeyle tanışıp, tasarlama zamanlarım nisan-mayıs aylarına denk geliyor. 



       Dün akşam yemeği yememek niyetindeydim. Herkes karnı tok eve geldi. Ben de akşamüstü atıştırmalık birşeyler yemiştim çayın yanında. Her zaman 10 dk. önce sorduğumda "çok tokum, yemek yemeyeceğim", diyen eşim, klasik 10 dk. sonra "eee ne yiyelim?" demeye başladı. Öğlen yemeğe gelmişti, aynı menüyü istemedi. "Erişte yap, sadece onu yiyelim", dedi. Erişte kelimesinden sonra bana bir haller oldu. Elim ayağım titremeye başladı. Azıcık erişte yapıp, tadımlık aldım tabağıma. Titremelerim arttı. Bayılacak gibi oldum. Yedim, doymadım, anlatılacak gibi değil. "Karbonhidrat ta aldık, daha ne istiyorsun", dedim bünyeye. Tatlı istermiş. Ne zamandır üşenip alışverişe gitmediğim için evde çikolata da yoktu...



       Yazın çikolata yiyemiyoruz biz. Daha sezon açılışı da yapmadık. Nutella hariç çikolata yoktu evde. Nutella da kaşık kaşık yiyemiyorum ben, içimi bayıyor. Çilekli Creme Yogo'lar geldi aklıma. Çok severim kendilerini. 2 paket buldum dolapta. Kendimi kaybetmişçesine mikserle yoğurdu çırpmaya başladım. İş olsun diye üzerini okudum. Aaaa süt te konuluyordu buna... Şişenin dibinde azıcık süt kalmış. Off, puff. Elim ayağım hala zangır zangır. Eşim acıdı halime.Eczaneye koşar gibi süt almaya koştu. Süt geldi, ekledim, çırptım. Geçen haftadan kalan iki şeftaliyi de içine doğradım. Ohhhh, missss, ımmmhhhh, vs... sesler ve duygular içinde iki kup yedim, kendime geldim.





       Kalan kupları bugün pazardan aldığım köy çilekleriyle donatıp, pazar dönüşü titremelerimi bastırmak üzere yedim.



       Vüdunuz sinyaller verdiğinde dinleyin, derim. Hiç yalan söylemiyor çünkü. Öğleden itibaren daha iyiyim. Kan şekerim düşmüş sanırım.



      Pazar pek ilginçti bugün. Köylü pazarı kısmında çilekler,kestaneler,mısırlar ve acı mantarlar yanyanaydı. Bu yılki kadar uzun süren çilek ve acı mantar sezonu görmedim. Pazara gitmeyi, tezgahları izlemeyi, meyveleri, sebzeleri çoook seviyorum. Görsel bir şölen gibi hem de doğaçlama. Balık sezonu da açıldı. Bu akşam mezgit yedik. "Hamsiden bıkacaksınız zaten, böyle mezgit her zaman olmaz", dedi balıkçım. "İyi ki de almışım", dedik ailecek. Çok güzeldiler...





       Sonbahada tasarımı, üretimi gelenlere güzel bir haberim var. 10 Marifet'te cep telefonu ödüllü "Sonbahar Yarışması" başladı. En az 3 yazısı olan bir 10 Marifet üyesiyseniz koşun, gelin...

0

Dikiş ile ilgili Bloglar

Burada ki bayan dikiş konusunda baya bir tecrübeli... Bloğunun içeriği gerçekten incelemeye değer. Sanırım bayan ispanyol, bende blog url.sini google çeviriciye yapışrırarak inceledim zaten. Yoksa sadece fotoğraflara bakmak hoşuma gitmiyor. Tabi o kadar yazı boşa yazılıyor değil ya okumak lazım...

Ve burada da çok güzel bir blog var onuda mutlaka inceleyin derim... Bayan diktiktiklerini özenle fotoğraflayıp anlatmış...

29 Eylül 2009 Salı

0

İğnelik


Kare kumaş ile yapılmış iğneliğim. Pratik birşey elde bile rahatça dikilebilir yani.
Şu toplu iğneler birşey değil ama iplik takılı dikiş iğnelerinin birbirine dolaşması acele işim olduğu zaman beni baya bir uğraştırıyor, her zamanda ipliği çıkarmak istemiyorum çünkü takılı iken işimi daha hızlı olarak yapabiliyorum.
Şimdi bu ipliklerin dolaşmaması için bir yöntem geliştirmem gerek yada bir bilen varsa sevabına bana da söylesin...
0

Cappy Kızı ve Lemoneros...

       Geçtiğimiz Perşembe günü bir kargo paketi aldım. Ondan önce cep telefonuma kargo şirketinden tarafıma kargo gönderisi bilgileri olan bir sms aldım. Yanlışlık vardır ya da katalog-broşür vs... dir dedim. Küçük bir kutu geldi.



       Paramarka' dan geliyormuş. Cappy'nin yeni kampanyasıyla ilgili bir aktivite varmış. Sanırım 1.5-2 aydır olan bir aktiviteymiş. Neden bugüne kadar beklemişler onu da anlamadım. Neyse paketi açtım, bir şişe Cappy Limonata, 3 renk Playdough oyun hamuru, bir de gerçek limon çıktı. Limonata içmek için, limon "gerçek limon tadı" manasında, eh bu oyun hamurları da ne, Ada' ya veririm derken, içinden çıkan broşürü okuyayım, dedim. Okuyunca bir mutlu oldum ki anlatamam. Limona hamurlarla veye istediğimiz başka malzemelerle bir karakter tasarlamamız isteniyordu. Tasarladığımız karakter fotolarını siteye yükleyip, yarışmaya katılacaktık.







Dağcı Cappy

      Ödül ne falan diye bile bakmadım inanın. Tam benlik, dedim. Dedim ama düne kadar elime almaya fırsatım olmadı. Sonra internetten takip ettiğim kadarıyla ödülün Nintendo Wii olduğunu öğrendim. Ben çok ilgilenmedim de oğlum pek bir sevindi. O günden beri bana fikirler buluyor, malzeme temini için kendini yırtıyor. :) Dün de okuldan gelip "ne yaptın bakalım, şunu da yap, bunu da", dedi. "Evde limon bitti", dedim.



       Başka zaman ekmek almaya oflaya puflaya giden "sevgili oğlum" gönüllü limon almaya gitmek istedi. :) Neyse ben dün karakterlerimi yaptım. Siteye yükledim. Az önce onay geldi.



       Çalışmama bir göz atıp oy vermeye değer görürseniz oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum. Sıkılmayacağınıza garanti veririm. Video şeklinde yükledim. Fona da Fool's Garden'ın çok sevdiğim parçası, konsepte de pek uygun Lemon Tree' yi koydum.



İzlemek ve oylamak için link burada. Üye olmadan videoyu göremiyorsunuz.





       Siteye üye olmak çok kolay ve zahmetsiz. Üstelik hepinizin faydalanabileceği, çok aktif bir site. Oylama ve yorumlardan da puan kazanabiliyorsunuz. Daha sonra bu puanlar paraya çevrilebiliyor.



Cappy Kızı











Lemoneros





 

 



Bebekleri ve ortamı gerçek limondan, tel, polimer kil, oyun hamuru, boncuk, keçe vs. malzemelerden yaptım. Şezlong mukavvadan. Şemsiye çanta sapı, konserve kapağı ve püskülden. Cappy Kızı'nın saçları da püskülden.



0

İşlemeli Kottan Portföy Çanta

Şu işlemeli kotlar bir ara ne kadar modaydı dimi?
Nereye baksan her bayanın ayağında bir işlemeli kot vardı, tabi modası çabuk geçti.
Zaten millet olarak herşeyden çabuk sıkılan insanlarız.

Bu kot belki 5 senelik vardır, yeğenimin kotu, giyerim diye bana vermişti ama çok bol geldiği için bir türlü giymek nasip olmadı tabi. Hep dolapta yer işgal etti, artık birşeyler yapma vakti gelmişti zaten bir işe yaraması lazımdı...


Hemen kesildi tabi, uygun ölçü verildikten sonra dikime başlandı. Sonra ne ile kapatsam diye düşünürken birden eski çantalarımdan birinden çıkardığım mıknatıslı çıtçıt aklıma geldi. Tabi ben bunları takmak için biraz geç kalmıştım, çünkü astarını çoktan dikmiştim. Neyse diyerek uygun yerden yerlerine taktım ve üstte görülen bölümü kanzashi yaparak kamufle ettim, O güzelim işlemelerin yanında çiçek ne alaka der gibi sırıttı sanki ama kötü görünüm ortadan kalktı ya idare eder...

28 Eylül 2009 Pazartesi

0

Neden büyüdük böyle, bi anlasam..

Daha şimdiden bu yaz eskidi. Hani neredeyse çöpe atasım var. Ama diğer seçenek diyor ki: Manyak mısın kızım! Yol yapraklarını bi güzel, sakla defterinin arasında.

Defter arandım bütün gün. Bulamadım.

Bütün defterler nereye gitmişler?

Şöyle bi durum var: Bugün benim doğum günüm. Ben de naapiyim falan derken aklıma bi güzel kafa çek ve sonra bi bak bakalım nooluyo gibi bi seçenek geldi. Bazen böyle doğum günlerini bi başına kutlamak iyi geliyor insana. kafa dinlemek babından, üstüne yok. Hakikaten yok.

Üzerine "bilmem ne günü" diye etiket yapıştırılmış hiçbir günle aram olmadı. Toplu halde bi tür ayin gibi kutlanan bi şeyleri sevmiyorum. Bu da sanırım asosyalliğin, bencilliğin ve benzeri ne varsa alayının nirvanası oluyor. Ben bi, bu doğum günü falan gibi kişiye özel tekrarları seviyorum.

İşte bu blmem kaçıncı (ehuheh) tekrarın, seneyi devriyesinde bu sene, bi başıma kafa çekmeye ve özümle ilgili düşünmeye karar verdim. Saat an itibariyle 22:07, öz yeterince sarhoş, ve fakat, kafanın yerinde yeller esiyor! Bellek zaten birkaç sene önce bağımsızlığını ilan etti. Öyle de demokrat bi insan evladı olduğum için, tee şu alemin öte ucuna kadar yolun var şekerim! diye dehledim, gitti. Kısa mesafeye saat açıyor haspam artık.

Ne b.k yemeye büyüdük bi anlasam..

"Melekler tenhada sıkıştırsın sizi emii??" ahahahh..

27 Eylül 2009 Pazar

0

Yeni süslerim


Bunlar yeni yapacak olduğum portföy çanta için hazırladığım çiçekler.
Çanta biraz abiye birşey olacak galiba.
Kumaşı kestim biçtim, şimdi kuzu kuzu işimi bitireyimde dikeyim diye makinanın kenarında beni bekliyor garibim.
Bakalım dikmek için başına ne zaman oturabilirim.
Birde kendime bayramda, kottan işlemeli çanta dikmiştim, kısmet olupta bitmiş halinin fotosunu bir türlü çekedim, bu çantanın bitmesini beklerken onu ekliyeyim bari...
0

Clutch Çanta



















Artık çantanın adına ne derseniz o olsun... Hangi birini aklımızda tutucaz dimi... İlk bakışta zaten çantadan çok cüzdana benziyor.
Siz ne isterseniz onu yapın, el çantası, cüzdan, yada kalıbını daha büyültüp sap takıp büyük bir çanta... Yani hayal gücümüzü ekleyip geliştirmek yine bize kalmış.

Kalıp için buraya...
0

Keçe Tablom - Türkan Şoray :P





En sevdiğim tablom. İlham kaynağım Cemil İpekçi. Onun çizimlerindeki kadınlar fazla erkeksiydi. Ben çizdiğim eskizde hatları biraz daha yumuşattım. :)



Arka fonu ben de dolu dolu çalışmak istedim fakat bu sefer kadın figürü gölgede kaldı. Keçenin boyutlu oluşu arka fonda hangi kumaşları kullandıysam çok karmaşa yarattı. En sonunda çerçevecimin de katkısıyla, kadife fon ve paspartuyla olayı tamamladık.



Aşağıdaki resim idolüm Cemil İpekçi' ye ait. Onun altındaki eskizi ben ondan esinlenerek çizdim.

Diğer resimleri için buraya tıklayabilirsiniz.

















Kadın figürünü öyle bir anda yapmadım. Tüm kış boyunca gidip gelip yukarıdaki hale getirdim. Broş olarak yaptığım aşağıdaki çalışmayı sonradan saçına takmaya karar verdim. Küpeleri de o aşamada yaptım. Fona karar verene kadar yaz geldi :)

İlk görenler Türkan Şoray'a benzettiler. Filiz Akın'ı da yap, diye istek geldi :)















0

Sevgili Günlük- Ada Sözlüğü 1



yer mantarı ADA







şöfor ADA



tatilci ADA



Kornavida = Tornavida



Yektup = Mektup



Baynu = Banyo



Tulelet = Tuvalet



Devkuşu = Devekuşu



muzur ADA



Bişey olmaz = Bişey değil (teşekküre karşılık)



Önemli olmaz = Önemli değil (özür dilerime karşılık)



Teefon = Telefon



Güzel ev = Yazlık ev



Çirkin ev = Kışlık ev



Vuulu fırça = Pilli diş fırçası



Vuuu = Şarjlı süpürge, saç kurutma makinası



Sükürbe = Süpürge





Bisalak = Bilgisayar



yaramaz ötesi ADA





bebek ADA



uyku mahmuru ADA



Civiti = Tweety



Moonez = Mayonez



Meeme susu = Meyve suyu



Güzel kaave = Nescafe



Çirkin kaave = Türk kahvesi



Adampazarı = Adapazarı



İngilbus = İstanbul- İngiltere arası birşey





abisinin ADA' sı



0

Boş Kalan Çevçeve

Hani beğendiğiniz sizin için eskimeyen şarkılar vardır ya işte onlardan biridir bu şarkı. Ve bu kız o kadar güzel ve içten söylemiş ki, kendisini tebrik ediyorum.
Hatta duyunca "Yürü be yavrum, helal olsun" diye kuzenimin lafını kullandım ama gerçekten çok beğendim...



Çok eskilere giderek Belkız Özener'den dinleyelim...



Eğer Muazzez Ersoy'dan dinlemek isteseniz buraya...
Nalan'dan dinlemek isterseniz de buraya tıklayabilirsiniz.
Zara'yıda unutmamak gerek o da çok güzel söylemiş...
0

Makara Tutucu


Yabancı sitelerde görmüşsünüzdür. Tahta parçasına çivi çakarak kendilerine makara tutucu yapmışlar. Bende çekmeceyi her açışımda sağa sola kaçışan şu makaralar için ufak bir tutucu yaptım hemde köpük tabağı ve kürdan gibi basit malzemeleri kullanarak.
Gerçi bu bana ne kadar dayanır bilemiyorum ama bir heves yaptım işte :))

Aslında bu makaralarımın 2 katlı ufak bir kutusu vardı, ama benim kız kendisine oyuncak yaptığı için ne zaman alıp makaralarımı yerleştirsem 5 dk sonra dağıtıyor.

Ee naparsınız artık her şeyinize bir ortakçı olunca evde, istediğiniz türküyü söyleyemiyorsunuz :))

26 Eylül 2009 Cumartesi

0

Kankalarla Buluşmak: Paha Biçilemez :P



Son zamanlarda izlemekten kendimi alamadığım reklam. Master Card'dan.

Kankalar öyle tatlı ki, biraz daha uzun sürmesini istiyor insan.

Kredi kartı kullanımıyla çelişen bir mesajı olup, kendisiyle çelişse de güzel olmuş.

"Kankalarla buluşmak,:p paha biçilemez"

"Paranın satın alamayacağı şeyler vardır" sloganlarını sevdim.



Reklam müziği de çok güzel. Merak edenler için George Clinton'dan "We Want the Funk" mış.

Orjinal müziği izlemek ve dinlemek için TIKLAYABİLİRSİNİZ. 

Reklamı izlemek içinse buraya tıklayabilirsiniz.



Reklamın orjinalini izlemek içinse buraya buyrun.



Bu arada şu anda farkettim ki; yeni düzenlemede bloggerdan video yükleme seçeneği kalkmış. Var da ben mi görmüyorum yoksa? (Şaşkın smiley)
0

Buzdolabı Cebi (Magnet Notluk)





















Geçen gün http://biyasimadahagirdim.blogspot.com . da gezinirken buzdolabı süslerini gördüm daha önce kotumdan bir portföy çanta ve arka ceplerinden cüzdan yapmıştım. Ön ceplerindende minicik birşey dikmiştim bunu makinanın ayarını yaparken dikmiştim. O kadar ufaktı ki ne yapsam diye hep düşünüyordum sonunda ByDG'de gördüğüm buzdolabı ceplerinden yapmaya karar verdim. Daha güzel ve şık modelleri için uğramanızı tavsiye ederim. Benim cebim çok küçük bundan sonra yaparsam süslü birşey yaparım artık.

Valla ne bereketli kotmuş... Kes kes dik dik bitmedi gitti he he..

25 Eylül 2009 Cuma

0

Sevgili Günlük- Eski Camlar...



Bayramda annemlerden yine bir sürü şey topladığımı yazmıştım. Bu klasik cam meyvelik te onlardan biri. Mutlaka çoğumuzun evinde çeşitli renklerinden olmuştur bir zamanlar. Eşim de görünce "bizde de kahverengi olanı vardı", dedi.



Eski eşyaları kullanmayı yeni birşeyler almaktan daha çok seviyorum. Fakat herkesin eskisini değil. Enerjisinden emin olduğum, bana-bize, tanıdığım ve sevdiğim insanlara ait yaşanmışlıkları olan eşyalardan başka ikinci el sokmam evime. Eşyaların oldukları ortama duygusal anlamda iyi ya da kötü bir şeyler kattığını hep düşünmüşümdür. Kendi el emeğim olan eşyaları kullanmayı da çok seviyorum. Nasıl güzel duygularla yapıyorum onları. Bunun pozitif enerji adına mutlaka bir geri dönüşü olmalı ve olduğunu da hissediyorum.



Bu cam meyvelik de çocukluğumdan beri yaşadığım bütün evlerin çeşitli yerlerini süsledi, durdu. Babamın memuriyeti sebebiyle o kadar çok ev değiştirdik, taşınırken kırılmadan bugüne gelmiş.



Bazı evlere gidince oraya buraya atılmış, güzelim eski eşyaları görünce de hep içim cız eder. Birçok insana garip gelen bu  eskiye merakım, verdiğim değer beni çok manevi anlamda çok mutlu ediyor.



Annemin kestiği upuzun saçı da sandığında durur. Ondan kendime çıt-çıt yaptırmayı da düşünmüştüm. Fakat gerçek insan saçı kullanmanın dinimizce sakıncalı olduğunu okuduktan sonra bu planım suya düştü. İnsanın her zerresine duyulan saygı nedeniyle, başkasına ait insan saçının kullanılmasının yasak olduğu, hayvansal ya da yapay kılların bu amaçla kullanılabileceği yazıyordu bir ayette. Tam da çıt-çıt yaptırmayı düşündüğüm bir dönemde o ayeti okumamın tesadüf olmadığını düşünerek, vazgeçtim.



0

Yeni Bir Önizleme Daha...





Yine yeni bir önizlemem var. Gördüğünüz gibi stencil yaptım. Stencil kalıplarını kendim çizdim, kendim kestim. Kalın dergi sayfaları kullandım. Kumaş koyu renk olduğu için önce örtücü uyguladım. Sonra renklendirdim.

İlk fotodaki örtücüye ait beyazlıkları fırçayla rötuşladım.

Diktim ve bayramda giydim.

İlerleyen günlerde tamamını görebilirsiniz.





0

Gözlük Kılıfı

Biz bayanların birden fazla gözlüğü vardır. Ve genelde çizilmesin diye bir yerlere asarız.
Bende hepsi bir arada dursun diye hepsini içine koyabileceğim bir kılıf diktim.
Böylece hangisi kullanmak istersem kolayca alıp yerine koyabiliyorum..

Ve kışın gözlük kullanımı olmadığı için askıları birbirinin içinden geçirerek kılıfı kapatıyorum.
Hem daha az yer kaplıyor, hemde çizilip tozlanmasını engellemiş oluyorum.

24 Eylül 2009 Perşembe

0

ŞAKŞUKA


BİR ÖNCEKİ YAZIMDADA BAHSETMİŞTİM BU SENE RAMAZANDA BİZDE EN ÇOK ZEYTİN YAĞLILAR YENİLDİ DOLAPTAN ŞAKŞUKA, ZEYTİNYAĞLI TAZE FASULYE VE ZEYTİNYAĞLI BİBER DOLMASI HİÇ EKSİK OLMADI
EŞİM HEPSİNDE AZ AZ YEMEK İSTEDİ
ŞAKŞUKA NIN TAM TARİFİNİ BİLMİYORUM AMA BEN BU ŞEKİLDE YAPIYORUM
PATLICANLARI KÜÇÜK KÜÇÜK KÜPLER ŞEKLİNDE DOĞRUYORUM KIZARTIYORUM. DOMATESİ RENDELEYİP PİŞİRİYORUM PİŞTİKTEN SONRA ÜZERİNE SARMISAK RENDELEDİM SARMISAKLARI TADLARI BELLİ OLSUN DİYE PİŞİRMEDİM
PİŞİNCE O TADI VERMİYOR
PATLICANLARIN ÜZERİNE DOMATESLERİ EKLEYİP DOLAPTA DİNLENDİRİYORUM
SOĞUK SOĞUK SERVİS YAPIYORUM
0

Keçe Tablom- İçimden Geldiği Gibi....

 

Yine geçen kış yaptığım keçe tablolarımdan ikincisi. Birincisi buradaydı.







Çalışırken başlıktaki gibi içimden gelişine göre yaptım. Keçeye el dikişini çok yakıştırıyorum. İlk keçe dikişimi bu dairelerle yaptım hatta. Tablo yapmak niyetiyle başlamamıştım. Yaptığım alıştırmalıkları bu şekilde değerlendirmiş oldum.

Sonrası zaten iğne yastıklarımı yaparken yeterince el dikişi çalıştım. Bıktım mı? Hayır bıkmadım :)

Bunu da diğerleriyle birlikte daha geçenlerde çerçeveciden aldım. Tüm çerçeveleri aynı model ve renk seçtim.

Özellikle camla kapatmadım. Keçenin dokusunu hissetmek ve hissettirmek istedim. Zaten hemen hergün toz alan, gün aşırı ev süpüren bir tipim. Korumanın zor olmayacağını düşündüm.

0

KARNIYARIK


BUDA BİR İFTAR YEMEĞİ İÇİN YAPILMIŞ KARNIYARIK BEN PATLICAN YEMEKLERİNİ ÇOK SEVİYORUM
NERDEYSE RAMAZANDA ŞAKŞUKAM HİÇ EKSİK OLMADI
KARNI YARIK YAPMASINI ÇOĞUNUZ BİLİYORSUNUZDUR
AMA BENİM GİBİ HİÇ YEMEK BİLMEDİĞİNİZ DÖNEMDE EŞİNİZ İLK YEMEK OLARAK KARNIYARIK İSTEMİŞSE LAZIM OLUR TABİ O ZAMAN BİLGİSAYARIM YOKTU TARİF KİTABINDAN BAKIP YAPMIŞTIM
PATLICANLARI KIZARTIYORUZ
2 KURU SOĞANI KÜP KÜP DOĞRUYORUZ. SIVI YAĞLA KAVURUYORUZ. 250 GR KIYMAYIDA EKLEYİP KAVURMAYA DEVAM EDİYORUZ. YARIM KAŞIK SALÇA VE 2 DOMATES RENDESİNİDE EKLEYİP KIZARTILAN PATLICANLARIN İÇİNİ DOLDURUYORUZ ÜZERİNE BİR SİVRİ BİBER BİR DİLİMDE DOMATES KOYUP FIRINDA PİŞİRİYORUZ
NOT :TEPSİYE SALÇALI SU YAPIP DÖKÜYORUZ YOKSA KURU KURUYA YANAR
0

Örgü Çanta




























Bu çantayı geçen sene örmüştüm.
Bir tek sapları eksikti. Sapını çift taraflı düşünüp birini yapmıştım hatta. Ama ne olduysa bir kenara koymuşum. Kışın yaklaşlaması ile birlikte bende yarım kalmış işlerime şöyle bir göz attım. Hemen çantamı çıkartıp sapını tekrar örmeye başladım.

Bu çantayı örerken 4 numara tığ kullandım ve hiç ipimi koparmadım. İlk önce halkaların yarısını, dönüşte diğer yarısını tamamladım, böylece ip hiç kopmadı.

Bu çantanın daha bitmemiş hali, içindeki kumaşı halkalar görünsün diye koydum, daha sonra astar olarak dikmeyi düşünüyorum. Fermuar takmayı düşünüyorum ama oda örgü işini biraz kasıyor gibime geliyor. Tabi birkaç tane de örgü çiçek eklersek güzel olur gibi. Biraz süslü olsun dimi :))
Önümüzdeki günlerde de bitmiş halini eklerim.

23 Eylül 2009 Çarşamba

0

Sevgili Günlük- Bayram Raporu- Günün Blogu Olmuşum :)

1 saat kadar önce eve girdim. Çantaları yerleştirdim. Maillerime bakarken Bloxoo'dan bir sürü mesaj gelmiş, şaşırdım. Bayram mesajlarıdır derken, bir de baktım "günün blogu" seçilmişim. Kategorimde 4-5. sıralardayken bile olmamışken, bloggera giriş sorunu olup tek-tük ziyaretçi alır bir haldeyken, ne yaptım da oldu bilmiyorum ama olmuşum işte.





Bayram her zamanki gibi yoğun geçti.  Her bayram annemlere giderken, annemlerle daha birgün önce görüşmüş bile olsak, eve yaklaştıkça kalbim yerinden çıkacakmış gibi atar, bir an önce uçup gitmek isterim. Bu bayram çok misafirimiz geldi. Biraz da geç kaldık annemlere gitmek için. Her bayram da mutlaka pasta alıp gideriz. Pastanenin önünde, arabanın içinde eşimi beklerken zaman geçmek bilmedi. Geçerken dedemlere uğradık, hemen kalkmak istedim. Bir an önce annemlere gitmeliydim. Yoldan aradım "15 dk. sonra oradayız", dedim. Her zamankinden daha da pırpırdı yüreğim. Eve anahtarla girdim, kapıda kimse yoktu, şaşırdım. Genelde kardeşim, Ada güle oynaya kapıda, hatta annem balkonda bekler bizi. Koridorda kardeşimin eşinin beyazlamış yüzü ve koşuşturmasıyla dona kaldım. "Fenalaştı, fenalaştı, çok fena" diye sağa sola koşturup duruyordu. Sabah babam bağırsakları bozulduğu için acile gitmişti, onu biliyordum, babam fenalaştı sandım. Babam bu nedenle sık sık halsiz düşüp, yatar çünkü. Odaya girdim, annem upuzun yatıyor, herkes başında ağlıyor, erkek kardeşim kilitlenen çenesini açmaya çalışıyor.



O anı bir daha yaşamak istemem. Annem kimseye söylemeden boş bir odaya kendini atıp, baygınlık geçirmiş. Olay henüz olmuş. Eşim 112 yi aradı. Trafik kazası olmuş 2 ambulans ta oradaymış, "daha uzak bir ilçeden ambulans yollayalım ama yarım saati bulur", dediler. Telefonla yardımcı olmaya çalıştılar. Gerçekten  çok ilgilendiler. Biz bu arada aile doktorumuzu çağırdık, annem de yavaş yavaş ayılmaya başlamıştı. Bizi duymuş. "Ambulans istemiyorum", diye işaret etti. Doktor muayene etti. "Kolitten dolayı ağrı şokuna girmiş", dedi. O gün bel korsesini de takmış, o da diyaframa baskı yaptığı için ağrısı çoğalmış. Kalp krizi belirtileri vermiş. Annem arada oluyor böyle ama biz yanında olmuyorduk. Babamlayken olmuştu birkaç kez. Sanırsam da genetik. Aynı şey, 2 teyzemde ve bende de var. Kolit sancısından kaç kez bayıldığımı hatırlamıyorum. Hatta bir keresinde ben de bayram sabahı bayılıp, koridorda halıfleksin üzerine düşmüştüm. Düşmenin şiddetiyle sert halı yüzümü fena halde zımparalamış, kaç gün yüzümde, kollarımda morluk ve çiziklerle gezmiştim. Teyzemse bir sabah postacıya kapıyı açıp bayılmış, postacının ödünü kopartmıştı. Annemse bayılacağını anlayınca kendine yumuşak bir yer seçmiş.



Annemi yalnız bırakmamak için, dün dönecekken, birgün daha uzattık dönüşümüzü. Yarın zaten okullar açılıyor. Maraton başlıyor. Yarın oğlumun yeni okulunda yeni arkadaşlarıyla ilk günü.





Hava çok soğudu. Annemler kaloriferleri yakmıştı bile. Ben de ufoyu çatıdan indirsek mi diye düşünmekteyim.



Annemlerden yine bir şeyler toplayıp getirdim. Eskiden herkesin evinde olan cam büyük meyveliklerden biri annemlerin üst katta öyle durup duruyordu. Bugün anneme "ben bunu alıyorum", dedim. "Ne istersen al", dedi. Pek mutlu oldu. Getirdim, salondaki masamın üzerine koydum, çok yakıştı. Bir de rahmetli anneannemle annem ve babamın olduğu küçük bir fotoğrafı çaldım. Büyütüp, anneme sürpriz yapacağım. Bir sürü de kumaş verdi annem.



Hamiş: Bu sıralar 10 Marifeti sıkı takip edin, ödüllü aktivitelere hazırlıklı olun :)
0

Kanzashi Video

Kanzashi-Making, by Sister Diane from Diane Gilleland on Vimeo.

22 Eylül 2009 Salı

0

El Nakışı

Blogta el nakışını çok güzel anlatmış.
Çok fazla el nakışı yapmasamda yine de teknikleri az çok öğrenmeye çalışıyorum.
Eğer sizde bir yerlerden başlamalı derseniz burasını inceleyebilirsiniz.

Buradakiler satılıyor ama modellere bakarak fikir alırım derseniz, bir inceleyin derim.
Gerçekten güzel şeyler var.
back to top