Polis Akademilerinin başına getirilen zat yazdığı bir kitapta "15'inde kız ya erde ya yerde olmalıdır" demiş. Erde olmalıdır kısmını anladım ama benim kafam biraz kalındır malum, yerde olan kısmını pek anlayamadım. "Yerde" derken ne demek istemiş acaba? Uyusun mu diyor, evden çıkmasın mı diyor yoksa ölsün gitsin girsin yerin altına falan mı diyor, ne diyor belli değil.
Memleket çok güzel. Kafalar şahane. Daha yeni beş ülkelik bi Avrupa gezisinden döndüm geldim, bi ara anlatacam ama şimdilik ara bi not olsun: Böyle güzel kafalar oralarda yok arkadaşlar. Bakın Amsterdam ve imkanları bile halt etmiş, gayet sıkıcı düz insanlar var oralarda. Nerede bizdeki gibi böyle bi polis akademisi başganı? Yani anca filmlerde olur. Çekecekler de böyle beş altı film bizler de izleyip eğleneceğiz, aman ne hayal gücü ne şeker falan diyeceğiz.
Halbuse memleket öyle mi ya?
Toki'nin yaptığı evleri sel alır, sel de can alır, Toki'nin milim suçu günahı olmaz elhamdülilah. Yirim ben bu güzel kafaları, kurban olsun cümle alem hepsine.
Tek adamın emriyle Çamlıca tepesine cami yapılmaya karar verilir misal. Yani öyle planlamaymış, gerek var mıymış yok muymuş bunlar cami ve emir söz konusu olduğunda ayrıntı. Aslında ayrıntı bile değil hani bir ihtimal daha vaar, o da nay nay ninaynom.. her neyse, işte böyle tek adamın emriyle dikilecek caminin mimarı da aynı adam tarafından seçilir. Nasıl seçlir derseniz, tarif şu oluyor: Başka bir şehirde yapılan camiyi görüp beğeniyor kıymetlimiz, diyor ki "kimdir bunun mimarı tez haber salın gelsin" diyor.. misal işte. Başka bi şeyler de demiş olabilir, nereden bilecem..
Mimar geliyor, alıyorlar mimarı İstanbul'a tayin ediyorlar ve emrine bir ofis ile üç mimar daha variyorlar. Yani bir mimari proje yarışması açalım, projeyi ve mimarı seçelim diye bir olay yok. Ne var, emir var. Atanmış bir mimar var. İşte bu atanmış mimarın söylediklerini okudum geçen gün, bayıldım kafasına.
Şiddetle tavsiye ediyorum, bulun o röportajı okuyun. Kafanın güzelliğine, egonun ihtişamına hayran kalacaksınız. En büyük kubbe, en büyük bi şeyler daha ve en uzun minareler bu camide olacakmış. Soru olarak ne sorulursa sorulsun verilen cevap aynı şahanelikte: En büyük en uzun en kocaman.
İstanbul'un siluetine yüz yıllardır karakter katan her ne varsa camilere dair, hepsi küçük ufak minnacık kalacak bu yeni dev eserimizin yanında. Mimar Sinan şu bizim atanmış mimarın kelamlarını okusa cetveli pergeli kalemi kağıdı bırakırdı. Çıkarır kavuğunu teslim eder giderdi batan güne doğru. O siluette kaybolurken, Çamlıca tepesinden en az altı minareli devasa bir "ben yaptım oldu, ben emir verdim yapıldı" camisi yükselirdi.. ve perde!
Unutmadan eklemek isterim, bu caminin projesi 1,5 ile 2 aya kadar bitiyormuş. Şey demiş mimar: "Kolay değil, büyük ve önemli bir iş yapıyoruz."
2 ay kadar sürecek tabii, gayet normal.
Bu arada bi adet sanal terör örgütümüz olmuş, bir de yine sınavlarda sorular mı çalınmış ne.. bu sınav mevzuları artık vakayı adiyeden, o bakımdan benim güzel kafalar bunlar payemi pek hak etmiyor. Yani geçen yıllarda olsa eyvallah, ama şimdi hep kendini tekrar hep tekrar. Nereye kadar. Ancak işte bu RedHack'i terör örgütü ilan etme işi açık ara "çok şahane kafalar" ödülünü alır benden.
Seviyorum hüleeynn bu melmeketi.. havasınaa suyunaaa taşına torpağınaa..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder