Erzurum'da yaşanan olay akşamdan suya koyup sabaha yumuşaması beklenen fasulyeden bir olay değil, önce bunda bir anlaşalım.. sonrasına daha salim bir kafayla bakmak için bu bence şart. İslam hoşgörü dinidir, yok aman dinimizde zorlama falan yoktur türü yumuşatma manevralarını bu bahis kaldırmaz. İki nedenle kaldırmaz: Birinci neden, dinde zorlama bal gibi de vardır. Hoşgörü denilen şey zaten en iyi ihtimalle, tepeden bakan güç sahibinin kibrini ifşadan başka bir şey değildir. İkinci neden, olayı eleştirirken bile alt metinde zıp zıp zıplayan, satır aralarından iki de bir kol bacak çıkaran asıl düşüncenin, "e ama o 'bayan' da içmeseydi iyiydi" mesajını göndere çekmek isteği olmasıdır.
"Bayan" notu: Bayan ne? "Kadın" demek bu kadar mı zor? Bakın size bir şey söyleyeyim, bu "bayan" hitabı minibüs şöförü kibarlığının iki gıdım ötesine götürmüyor kullananı..
Erzurum'da olan biten hadise, dincinin arsızlıkta level atlaması değilse bile, muhafazakarın şişine şişine şımarmasıdır. Ki, ben bu vatan evlatlarına özlerinden kopup gelen bir atasözleriyle seslenmek isterim: "Çoh şişen tez fısalır"
Kaldı ki bu şişinme mevzusunun doğal yaşam alanı sadece Erzurum değil. Kasvetli sanat filmlerinin tutucu boğucu kasabaları vardır hani, herkes birbirinin gardiyanıdır o kasabalarda. Gidişat, o kasabanın ülke olmuş haline doğru. Her şey kapalı kapılar ardında mübah.. meydanlar sahiller masalar mevkiler, kadınsız.. ağır bir bıyık tahakkümü, preslenmiş yaşamlar.
Birileri çıkıyor "bu dinsiz imansızları bir yerde toplayalım, ne halt yiyeceklerse gözümüzden uzakta yesinler bari" diyor. Mealen yazdım, tam olarak galiba "Müslüman gibi yaşamayanlar" diyordu.. neyse çok da farklı değil benim yazdığım, hele ki sözün sahibinin gözünde.
Fark şurada ki, artık bu "toplama kampı" önerileri bile gayet rahat söylenebiliyor. Kardeş sen faşizmin ziftli yokuşlarında epey bir yol almışsın demek ise, emin olun an itibariyle bile, az da olsa cesaret istiyor. Dinsel faşizmdir bu. Ya da din faşizmi. Ve bunun da öyle akşamdan suya yatırılacak bir hali yoktur.
Neyse ney.. daha fazla uzatmaya halim yok.. ve lakin, başka bir "üstün hoşgörü" meselesi üzerine yazdığım şöyle bi şey var:
İnançsızlık ve ifade özgürlüğü

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder