25 Kasım 2012 Pazar

0

"Muhteşem Yüzyıl belgeseli"

Muhteşem Yüzyıl başlayınca diziyi belgelesel zanneden bazı vatan evlatlarında da bi huzursuzluk başladı. Bir iki bölüm izledikten sonra diziyi protesto etmeye karar verdiler ve toplaşıp protesto ettiler bi güzel. Tarih 9 Ocak 2011.. Diziyi yayınlayan televizyon kanalının binasına gittiler, hatta bir grup karayolu kapatıp bildiri okudu vs. Saadet Partisi mevzuya destek verip "dizinin yayından kaldırılması"nı bile istedi açık açık. Tepkilerini göstermek gayet doğal haklarıydı ama bence ortada garip bi durum vardı. Bir televizyon dizisini anlı şanlı tarihimizi anlatan belgesellerden biri sanma garipliği. 

Belgesel sevgisi beyan ile tescilli bir milletiz malum, "belgesel izliyorum" diyen ve lakin, bu da gayet doğal bi şey diye Acun izleyen vatan evlatlarının belgesel algısı da muhteşem oluyor.

Algının muhteşemliğinin sebebi ise söyle açıklanabilir sanırım: Belgesellerin bilgi veren faydalı bir şey olduğu, fakat sıkıcı ya da ağır aksak ilerlediği için pek de izlenilemediği, ama bunu izleyebilenlerin karizmasında bi ışıma, bi nursal faaliyet gözlendiği, dolayısıyla eğer bir soran çıkarsa "belgesel izliyorum şekerim" demek gerektiği şeklinde oluşmuş olması.

Buradan hareketle, izlediği tarihi bir kurguyu "ahan da bu galiba belgesel!.. hem de sıkıcı olmayanı sanki?" diye algıya ekleştiren, ve lakin Sülüman kavşağında ek yerlerinden cortlatan necip millet, elbette ki "izlenebilir belgesel algısı"nın keyfine saygıda kusur eden yapım ekibini protesto edecek.

Buraya kadar tamam. Yani bence tamam, hiçbir sorun yok. Sorun, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da aylar sonra bu diziyi "belgesel" sanmasında. En azından sorunun bir kısmı bu. Hayır tutup "bu konuda da ilgilileri uyarmamıza rağmen yargının da gerekli kararı vermesini bekliyorum" demese, yine pek bi sorun yok diyeceğim ama bence şimdi durum vahim.

Vahim çünkü,

bir televizyon dizisine bile "beğenmeme" sebebiyle tahammülsüzlük söz konusu.

Vahim, evet.

Çünkü,

"ben bunu böyle biliyorsam, doğrusu budur ve benim doğrum herkes tarafından kabul edilmelidir" gibi bir mesaj veriliyor.

Çünkü,

yargıya dört başı mamur bir beklenti sunuluyor, yol gösteriliyor.

Çok vahim, çünkü,

artık bu ülkede insanlar düşündüklerini gönül rahatlığıyla ifade etmekten korkmaya başladılar. Yazılan, söylenen, çekilen resmedilen bestelenen oynanan.. bi şekilde kendine ifade biçimi bulması gereken her şeye taa en tepeden sallanan bir parmak var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

back to top