3 Ekim 2009 Cumartesi

0

Farmville gitti gideli gülmedi yüzüm!


Yani şu bi şeylerin ayarlarını ayar edip arka kapılardan yasaklı sitelere ulaşım imkanı olmasa, bu yazı "getti çiftim çubuum gettiii" makamında bi ağıttan ibaret olacaktı. Ve lakin, pek değerli başvekilimizin de, tee ne zaman youtube için söylediği gibi: "Ben giriyorum, siz de girin" anacım.

Ama işte ayarın orasıyla burasıyla oynadım girdim demekle olmuyor. Erişimi engellenen o kadar çok site oldu ki, say desen sayamam. Ve sorsan neden bunlara giremiyor vatan evlatları diye, aklıma tek bir neden gelmez. Hayır bu sefer sorun benim angutluğum değil, nedenlerin abukluğu. Bu kadar gudik uygulamayı kayda değer bulup hafızaya kaydetmeyi reddetmiş kafam.

Tam şimdi işte, noolacak lan bu memleketin hali diye efkar yapıp, rakının hatrını sorma zamanıdır. Ki, ben de az sonra öyle yapacam. Memlekette onca şey olurken ve olmazken, Ceylan kızın parçaları memleket medyasında Deniz Seki'nin kelepçeleri kadar bile yer ve yorum bulmazken, develer tellal iken ve pireler berber, bu Kahveperisi salağı niçin farmville yasaklandı deyu içmek ister?

Bakın bi şey diyecem, yani sırf şu uzun cümleyi kurup sonuna noktayı koyabildiğim için beni ayrı ayrı takdir ve tebrik etmeniz gerekiyor. Ey gidi ey şimdi böyle uzun cümle neyin deyince aklıma geldi, anlatayım iki satır: Efenim bi tarihte, haftasonu iki gün sabahları yayınlanan bir program yapıyoruz. Bant yayın, canlı falan değil. Programda sıralama şöyle bi şey: Bi çizgi film, bi güzellik önerisi, bi klip. Bu sıra hiç değişmiyor anasını satim. Böyle bin yıl devam etse kimse noluyo lan manyak mısınız demez. Öyle de izleniyor. Hem çocuklara hem analarına hitap eden acayip bi şey. Sunucumuz da gayet ünlü ve genç bir manken kız.

Bu programla acemiliğimi atıyorum televizyoda. Ekibimizin elinde başka programlar da var, bildiğin canımız çıkıyor çalışmaktan. Ben de meraklı ve hevesli bir gerzek olarak kendimi ispat derdine düşmüşüm. Bu iş benim ikinci mesleğim ya, hani sanki iş hayatına yeni başlamış gençlere "lan olm bende de sizin kadar enerji var!" demek zorundayım. Demeyi bırak, demek yetmiyor, ispatlayacan kendini paralayarak.

Neyse işte canlarım, bu kafada her işe atlıyorum. Gece montaja mı kalınacak? Beenn!! diye zıplıyorum. Çekime mi gidilecek, metin mi yazılacak aynen uçuyorum, ben yaparım yaparım kesin yaparım valla bak yaparım diye. Hatta bi ara dekora da burnumu sokayım dedim, burnum elimde kaldı anasını satim. O ne huysuz adamdı yav! Hala daha aklıma geldikçe alenen tırsıyorum. Yemedi yani. Hoş aslına bakarsan, zerre zevk alarak burnumu feda etmedim. Yanına çırak diye verildiğim unutulmaz bant yayınların yönetmeni, mevcut dekoru b.ktan bulduğu için naapalım ne edelim falan diye beynimizi öğle yemeği niyetine götürüyordu. Arada da bana sen nebçim mimarsın kızım falan diyip duruyordu. Ben de mecburen, şöyle olsun bak böyle olursa negzel olur diye durumdan vazife çıkardım özüme. Mevzu budur anacım. Sonra tabii dekor tasarımından sorunlu zat, o durumu da vazifeyi de bana afiyetle yedirip yutturdu. Eline sağlık, haklıydı valla.

Aman be yav.. Yine unuttum ne diyeceğimi. (Tamam baktım okudum, nerede sapıttığımı anladım, devam ediyoruum..)

Şimdi ben böyle her bi işe kefal inceliğinde atlayınca, metin yazma işi bana devredildi haliyle. Metin yazarına program bütçesinden ayrılan para kanalın cebinde kaldı, çünkü elde bi enayi var, ben de bi heves metin yazıyorum, çekime gidiyorum, montaj, yayın bandı ve diğer programlar vs. derken, arada aynaya baktığımda kendimden korkuyorum kim lan bu sayko diye.. O derece tipim kaymış.

Beden böyle, ruh desen zaten çoktan kendini iç yapımlara teslim etmiş. Çağırsan gelmiyor, bi kahve fincanına sığacak hali yok haspamın. Halim böyle bi şeyken, bizim sunucu bir gün kayda girerken geldi rejiye "amaa bu cümleler çok uzun şekerim, ben 5 kelimeden uzun şeedemiyormm" dedi.

Evet, bi delirdim. Yani destan yazmıyorum metin diye. Lan bi klip sunacan, iki satır da, yüzünüze gözünüze salatalık dilimi sürün cildinize aşık olacaksınız falan diyecen allaan süzmesi, neyini okuyamıyosun? Yahu ben bu kız incelterek bi "kâbus" diyemiyor diye, bildiğin kapuskanın ka'sı kıvamında "KABUS" diyor diye, ağız tadıyla bir kâbus yazamadım! Neyse işte, beni rejiden çıkarmışlar, park bahçe temiz hava falan bi iki saate anca kendime gelmişim.

Lakin galiba an itibariyle kızın ahı tuttu, bi türlü kısa kesemiyorumamahahah.. (bir de bu hatunsonradan albüm falan çıkardı, şarkılar söyledi. Yok belleğe fazla mesai yaptırmayın, hatırlananlardan olamadı. kaldı ki, ben çok bi gülüyordum magazin programında tanıtım olsun, kanalımızın eski sunucularından birine bi hayrımız dokunsun diye kilplerini şunu bunu yayınlarken. (Çek lan şu laneti üstümden! Uzuunn cümleleer lanetii üstüne olssuun Periii! Sen misin benimle kafa bulaan!)

Öyle sanıyorum ki, yazının burasına kadar okuyabilen kimse kalmadı. En azimlileri bile şimdiye kadar bayılmıştır. Kaldık başbaşa blogum. Surat asma, bitiriyorum.

Demem o ki:

Eğer ben bu gece içip dertleneceksem noolacak bu memleketin hali diye, sebep valla da billa da farmville'dir.

Hem de, ulaşabildiğim halde.

Ötesini sen düşün, bir de ulaşamasaydım yıkardım hülen buralarıı!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

back to top