30 Kasım 2013 Cumartesi

0

Sistemi anlamak!



Başınıza gelen kimi olaylara bakarak "Ben bunu istemedim, ben bunu hak etmedim" gibi itirazlarda bulunabilirsiniz. Başınıza geleni hak etmemiş olabilirsiniz. Peki istemediğinizden ya da meydan okumadığınızdan emin misiniz? Gönlünüzden geçirdiklerinizi iyi biliyor musunuz? Zira evren olağanüstü ciddî bir sistem hâlinde işletiliyor.Öyleyse yanlış bir söz söylemiş veya düşünmüşseniz unutmadan tövbe edin...

      Bazen, insanlığa ibret olacak bir ders yaşanacaktır. O derse vesile olmayı hak etmiş kimse bulunmayabilir. Kimse de o derse vesile olmaya dua etmiyordur. Fakat, şakadan da olsa, yaşanması gerekeni isteyen birisi çıkar ve ihale onun omuzlarında kalıverir.


Bizler onurlu, başarılı ve mutlu bir hayat istiyoruz. Oysa Evrenin Sahibi bize başarısız, üzücü ve mutsuz bir hayat mı veriyor?

      Gerçek şudur: "Bir kimse kardeşini bir kusurla ayıplarsa, o kimse ölmeden o kusuru işler."
Ölmeden önceki yıllar boyunca başımıza neler mi gelecek? Hangi hastalıkları veya kusurlan yaşayacağız, hangi aptallıklara düşeceğiz? Bunları tahmin edebilmek için, hangi gizli kusurları yüzünden hangi insanları haksız yere ayıpladığımıza bakmamız yeterli olacaktır. Ya da kimlerin gizli kusurlarını açığa çıkardığımıza bakarak, gelecekte \ yaşayacaklarımızı tahmin edebiliriz.

Rakip görmek ve kendi değerimizi yükseltmek için, diğerlerini küçük düşürmeye çalışmak, insan nefsine inanılmaz zevkli görünür. Bazen de anlatımın zevkine dalarak, dilimize doladığımız insanı gıyabında veya yüzüne karşı haksız yere rencide ettiğimizi fark etmeyiz. Oysa böylesi zevklerin bedeli ağır olacaktır.
      Genç bir çocuk taksiye binmiş; babasının verdiği beş milyon liranın üzerini almayı unutarak taksiden inmiş. Durumu öğrenen baba, unutkanlığı nedeniyle çocuğu çok azarlamış. Olayın ertesi günü, kendisi de taksiye binmiş; beş milyon lira vermiş ve üzerini almayı unutarak kalabalık caddede inivermiş. Ben de kabanını okulda unutan oğlumu unutkanlıkla suçladıktan bir hafta sonra kendi kabanımı kaybetmiştim.
      Daha iki gün önce, genç bir mesai arkadaşım yeni aldığımız arabanın modelini karıştırdığımı öğrenince, katıla katıla gülmüştü. Çok değil iki gün sonra, kendisi de aylardır kullandığı arabanın plâkasını hatırlayamadı.
      Bir arkadaşım sağlık karnesini unuttuğu için sağlık merkezinden geri dönmüştü. Evde arkadaşımın hikâyesini anlatarak gülmüştüm. Bir hafta sonra göz için randevu aldım. Sıra bana gelince, randevularını sarkıtan doktoru eleştirdim. Nihayet koltuğa oturmuş; gözlerimin kontrol edilmesini beklerken, sağlık karnemin yanımda olmadığını fark ettim. Durumu öğrenen, az önce eleştirdiğim doktor, karşılık verme fırsatını hiç kaçırmamıştı. Olayı eşime anlattığımda "Gülme komşuna, gelir başına." deyiverdi. Eğer böyle demeseydi, yaşadığımın bir hafta önce arkadaşıma gülmemin karşılığı olduğunu bilemeyecektim. İnsana şaka gibi geliyor. Hayır, hesapsız davranarak yaptığımız ayıplamaları birer birer yaşayacağız. Gizli kusurları açığa çıkarmaktan veya insanları nedenini bilemediğimiz hatalarından dolayı ayıplamaktan zevk almayacağız. Eğer onlarla özel bir ortaklık kurmayacaksak, insanların özel hayatlarıyla ve kişisel kusurlarıyla meşgul olmayacağız.

"İstemenin esrarı"




Diyorum ya hep; ağzınızdan çıkan her söze dikkat edin!
Öyle yani.......




*Fotoğrafı çekenin de ellerine sağlık nasıl güzel bir kare!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

back to top