28 Ekim 2011 Cuma

0

Ne farkımız var?


Yine düşünüyorum...Aslında yazmaya gitmemişti elim bir türlü. Ne desem az kalacaktı. Ne kadar yorulsam üzülsem düşünsem az kalacaktı acım. Çok şey yaşadık kısacık zamanda.

Şimdi yavaş yavaş normale dönüyor beynim. Kedim evde koşturuyor, ne farkımız var ki onunla? Ne fark var yaşam alanımıza tehdit oluşturduğunu düşündüğümüz 'kötü'lüklere verdiğimiz tepkilerde? Bazıları bu hisse dokunmayı çok iyi biliyor işte. O his öyle amaçsız, anlamsız ve hayvani ki aslında. İnsanın insan olduğunu bile unutturacak kadar güçlü hale getirilebiliyor. Amacımız öldürmekmiş gibi. Ölümlerden zevk almak da ekleniyor üstüne ki bunu hayvanlar bile hissetmiyor. Ne oldu bize demek geliyor içimden sürekli. Ne oldu insanlığınıza, şefkat duygunuza, düşünme yeteneğinize, bildiklerinize. Paylaşamadığınız ne diye sormak geçiyor içimden. Cevabın öğrenilmişliği ise beni korkutuyor, şüpheye düşürüyor.

Sonra bir resim görüyorum, maymunun biri bir köpeği selden kurtarmaya çalışırken çekilmiş. Sonra depremin üstünden daha 24 saat bile geçmeden yardım hazırlamaya koşan, elinden geleni yapmak için çırpınan, soran, emek veren, düşünen, çaba harcayan insanları görüyorum. yapılması gereken bu olsa da görünce seviniyorum. Belki de bencilce yalnız değilim diye geçiriyorum içimden. Düşsem mutlaka kaldırır birisi, çeker çıkarır beni de suların içinden. Keşke daha çok olsa diyorum. Herkes böyle olabilse diyorum.

Yanlış anlaşılmasın kimseyi kediye, köpeğe, maymuna benzetmiyorum. Demek istediğim o kadar bütün ki her şey. Herkes o kadar bir ki aslında. İnanmasın kimse istiyorum farklı olduğumuza. Gelmesin kimse artık o oyuna.

Halbuki hepimize yetecek kadar yer var, hepimize yetecek kadar ekmek de var bu dünyada.Normale dönüyor hayatlar aynı hızda. Normal dediklerimiz ise çok çabuk değişiyor aslında.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

back to top