22 Şubat 2013 Cuma
0
Son yıllarda Aydede'nin canı biraz sıkkındır diye tahmin ediyorum. Milyonlarca yıldır kuytularında sakladığı su, birkaç yıl önce bulunmuştu hatırlarsanız. Yani bu demek oluyor ki yine insan ırkının ziyaretleri başlayacak. Hem de bu sefer bi arkadaşa bakıp çıkacaz gibi bir ziyaret de olmayacak, yatılı misafir olacak insan evladı. Sonra da artık toptan yerleşir, bi bakmışız ay adamı elinde bavulu kalacak yer arıyor.
Su meselelesi hallolunca Ay'da yerleşim çok daha kolay bir hale gelir değil mi? Zaten yerçekiminin daimi siestada olduğu bir yerde havalara atlayıp zıplamak da çok ama çok daha kolay olur haliyle. Yani bu da demek oluyor ki, çok daha az enerji harcayarak uzaya ulaşım araçları yollanabilir. Bakın özellikle "ulaşım aracı" diyorum, havaya girelim diye. Şimdi bunlar Ay üssü Alfa'yı kuracaklar misal, sonra kesmeyecek üs müs, kalk gidelim yapacaklar Venüs'e, Mars'a. Güneş sistemimizi tavaf ettikten sonra, haydi diyecekler alemlere bi akalım. Ben de bu arada sistem dışına yollayacakları ilk insanlı uzay aracında kaçak yolcu olmak için hücrelerime terapi yapacam yaşlanmayacaksınız kalın böyle! diye. Çünkü nereden baksan bi 50 yılı bulur güneş sistemini terk-i diyar eyleyip galaksiye açılma faslı.
(Ey bu yazıyı buraya kadar okuyan değerli arkadaşım, şunu bil ki bu kahveperisi akıllısı iflah olmaz bir hayalcidir. Bilimkurguyu, bilumum kasnak edebiyat türlerine bin kere tercih eder. Asimov'u bir tür peygamber olarak kabul edip sever sayar, aydede ve üzerindeki yaşam faslında misal bi Arthur C. Clarke'ı yere göğe sığdıramaz, çocukluğunun canı ciğeri Jules Verne'i rahmetle muhabbetle anar, ve şu fani alemdeki tek ve en büyük aşkı Douglas Adams'a laf edeninin gözünü oyup eline verecek kadar büyük bir tutkuyla hayallerine bağlıdır.. ama diğer yandan, hayaller gerçek olacak diye karalar bağlayabilir. Çünkü bilir ki, hayallerini yazanların ahlakı hakikaten güzel bir ahlaktır.. ve bu güzel ahlakın dinle imanla alakası yoktur. Vardır şekerim diyenleri iki cihanda da kale almamaya yeminlidir.)
Şunu demek istiyorum ey cemaat: Bilim-kurgu bir tür yumurta tavuk hikayesi gibidir. O tadından yenmez kurguları bir insan evladı hayal etmeseydi, hayalleriyle geleceğe yol haritası çizmeseydi, bilim neyi gerçekleştirmek için uğraşacaktı? Ve, bilimin verdiği "evet yapılabilir" cesareti olmasaydı, hangi kurgu hayal kırıklığından paçasını kurtarabilecekti?
Bu iki güzelim işle iştigal eden insanları çok seviyorum, hayallerine ve azimlerine bayılıyorum.. ama insan evladını çekip çevirenlerin, bütün hayalleri ve bütün buluşları sadece ve sadece daha fazla güç ve daha fazla tahakküm için bir araç olarak gördüklerini (hani neredeyse kesine yakın bi şekilde) biliyorum. Dolayısıyla, ben bu insanların Ay'da buldukları su ile yapacaklarından korkuyorum anacım. Boşa akıtmasalar bari.
Ay'da bulunan su hakkında akıllar fikirler
Son yıllarda Aydede'nin canı biraz sıkkındır diye tahmin ediyorum. Milyonlarca yıldır kuytularında sakladığı su, birkaç yıl önce bulunmuştu hatırlarsanız. Yani bu demek oluyor ki yine insan ırkının ziyaretleri başlayacak. Hem de bu sefer bi arkadaşa bakıp çıkacaz gibi bir ziyaret de olmayacak, yatılı misafir olacak insan evladı. Sonra da artık toptan yerleşir, bi bakmışız ay adamı elinde bavulu kalacak yer arıyor.
Su meselelesi hallolunca Ay'da yerleşim çok daha kolay bir hale gelir değil mi? Zaten yerçekiminin daimi siestada olduğu bir yerde havalara atlayıp zıplamak da çok ama çok daha kolay olur haliyle. Yani bu da demek oluyor ki, çok daha az enerji harcayarak uzaya ulaşım araçları yollanabilir. Bakın özellikle "ulaşım aracı" diyorum, havaya girelim diye. Şimdi bunlar Ay üssü Alfa'yı kuracaklar misal, sonra kesmeyecek üs müs, kalk gidelim yapacaklar Venüs'e, Mars'a. Güneş sistemimizi tavaf ettikten sonra, haydi diyecekler alemlere bi akalım. Ben de bu arada sistem dışına yollayacakları ilk insanlı uzay aracında kaçak yolcu olmak için hücrelerime terapi yapacam yaşlanmayacaksınız kalın böyle! diye. Çünkü nereden baksan bi 50 yılı bulur güneş sistemini terk-i diyar eyleyip galaksiye açılma faslı.
(Ey bu yazıyı buraya kadar okuyan değerli arkadaşım, şunu bil ki bu kahveperisi akıllısı iflah olmaz bir hayalcidir. Bilimkurguyu, bilumum kasnak edebiyat türlerine bin kere tercih eder. Asimov'u bir tür peygamber olarak kabul edip sever sayar, aydede ve üzerindeki yaşam faslında misal bi Arthur C. Clarke'ı yere göğe sığdıramaz, çocukluğunun canı ciğeri Jules Verne'i rahmetle muhabbetle anar, ve şu fani alemdeki tek ve en büyük aşkı Douglas Adams'a laf edeninin gözünü oyup eline verecek kadar büyük bir tutkuyla hayallerine bağlıdır.. ama diğer yandan, hayaller gerçek olacak diye karalar bağlayabilir. Çünkü bilir ki, hayallerini yazanların ahlakı hakikaten güzel bir ahlaktır.. ve bu güzel ahlakın dinle imanla alakası yoktur. Vardır şekerim diyenleri iki cihanda da kale almamaya yeminlidir.)
Şunu demek istiyorum ey cemaat: Bilim-kurgu bir tür yumurta tavuk hikayesi gibidir. O tadından yenmez kurguları bir insan evladı hayal etmeseydi, hayalleriyle geleceğe yol haritası çizmeseydi, bilim neyi gerçekleştirmek için uğraşacaktı? Ve, bilimin verdiği "evet yapılabilir" cesareti olmasaydı, hangi kurgu hayal kırıklığından paçasını kurtarabilecekti?
Bu iki güzelim işle iştigal eden insanları çok seviyorum, hayallerine ve azimlerine bayılıyorum.. ama insan evladını çekip çevirenlerin, bütün hayalleri ve bütün buluşları sadece ve sadece daha fazla güç ve daha fazla tahakküm için bir araç olarak gördüklerini (hani neredeyse kesine yakın bi şekilde) biliyorum. Dolayısıyla, ben bu insanların Ay'da buldukları su ile yapacaklarından korkuyorum anacım. Boşa akıtmasalar bari.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder