6 Mayıs 2013 Pazartesi

0

Haksızlık, Üç Fidan ve bir de RedHack



Ötekilerin Postası'ndan bir alıntım var: "Bugün Taksim'de Deniz Gezmiş'i anmak için bir araya geldiğimizde üzerimize tazyikli su ile gelen polis, Afyon'da barış karşıtı milliyetçi sloganlar atan eylemcilere sıcaktan bunalmasın diye soğuk su dağıtıyor."

Barışın dilinden anladıkları bu demek ki. Barış istemeyen, dilinden ne anlasın? Anladıkları tek dil, şiddetin dili.

O değil de, dün gece Taksim'in çukurları Vali'nin hiç aklına gelmedi sanırım. Şampiyonluğu kutlayan Galatasaraylılar çukurlara düşmeden, uçurumlardan yuvarlanmadan kutlamalarını yaptılar. Gece gece okuduğum haberlerin, twitlerin yalancısıyım, yoksa gidip yerinde görmüş de yazıyor değilim.
Not: Gassaraylıyım.

RedHack'in İstanbul Valiliği'nin ve ajansının sitesini hacklediğini duymuşsunuzdur. İnsan bir şeyleri yazarken güle güle yazar mı? Bildiğin gülüyorum. Vali mutlu değildir artık sanırım. Ancak şu da var ki, onca haksızlıktan sonra, adaletsizlikten sonra?  Sonunda onlar yine mutlu olurlar, sebep oldukları mutsuzluklara inat. Hem de saldırıya uğradıklarını dolayısıyla her daim mazlum ve mağdur olduklarını ilan ederek.

Haksızlık adaletsizlik deyince, Deniz gelir mi sizin de aklınıza? Yusuf, Hüseyin, üç fidan?

Bizde haksızlıktan bol sadece adaletsizlik var. Bu ikisini o kadar çok bulmuşuz ki ne yapacağımızı şaşırmışız. Bol bol kullanıyoruz, bol bol dağıtıyoruz. Bitmiyor da bir türlü. Ne azalıyor, ne yok oluyor. Hep bizimle.

Haydi bu seferlik de böyle olsun, şiirle bitsin bu yazı..

Beni Tarihle Yargıla

'Titrek bir mum alevinin havaya bıraktığı bulanık bir is,
Ve göz gözü görmez bir sis değildik biz
Beni bilimle anla iki gözüm, felsefeyle anla,
Ve tarihle yargıla...'

Bal değildir ölüm bana,
İdam gül değildir bana,
Geceler çok karanlık,
Gel düşümdeki sevgilim,
Ay ışığı yedir bana...

”Ahh... Ben hasrete tutsağım,
Hasretler tutsak bana
Bıyığımdan gül sarkmaz,
Bıyık bırakmak yasak bana,
Mahpus bana, sus bana.
Yağlık ilmek boynuma...
Sevgili yerine
Koynuma idamlar alır, idamlar alır yatarım,
Ve sonra sabırla beklerim,
Bulutları çekersiniz üstümden,
Suçsuzluğumun yargılayıcılarını yargılarsınız,
Ve o güzel geleceği getirirsiniz bana...
Ölüm tanımaz işte o zaman sevgim,
Tırnaklarımı geçirip toprağın sırtına, doğrulurum,
Gözlerimde güneş koşar,
Ve çiçekler ekersiniz, çiçekler ekersiniz toprağıma...”

Duygu bana, öykü bana,
Roman gibi her an bana
Hücremde yalnızım gel,
Gel düşümdeki sevgilim,
Soyunup hazırlan bana.

“Biraz sonra asmaya götürecekler beni,
Biraz sonra dalımdan koparıp öldürecekler beni,
Hoşçakalın sevdiklerim;
Dört mevsim, yedi kıta, mavi gök...
Bütün doğa hoşçakalın...
Hoşçakalın sevdalılar,
Çocuklar, üniversiteliler, genç kızlar,
Sonsuz uzay, gezegenler ve yıldızlar,
Hoşçakalın...
Hoşçakalın senfoniler, oyun havaları,
Sevda türküleri ve şiirler.
Bildirilerimizin ve seslerimizin yankılandığı şehirler.
Dağlarında yürüdüğümüz toprak,
Yalınayak eylem adımlarıyla geçtiğimiz nehirler hoşçakalın...
Hoşçakalın ağız tatlarım;
Sıcak çorbam, çayım, sigaram...
Havalandırma sıram, banyo sıram, kelepçe sıram...
Parkamı, kazağımı, eldivenlerimi, ayakkabılarımı,
Ve kalemimi, ve saatimi,
Ve kavgamı bıraktığım sevgili dostlar
Hoşçakalın, hoşçakalın...”

Dostum bana, sevdam bana,
Soluğunu geçir bana,
Uyku tutmuyor gözüm,
Anılar sıraya girdi.
Gel anne süt içir bana.

”Hoşçakalın anılarımı bıraktığım insanlar,
Mutluluğu için dövüştüğüm insanlar,
Yedi bölge, dört deniz,
Yedi iklim, altmış yedi şehir,
Okullar, mahalleler, köprüler, tren yolları...
Deniz kıyıları, balıkçı motorları, takalar,
Asfalt yolu boyu dizilmiş fabrikalar,
Ve işçiler ve köylüler...
Hoşçakal ülkem
Hoşçakal anne, hoşçakal baba, kardeşim,
Hoşçakal sevgilim, hoşçakal dünya,
Hoşçakalın dünyanın bütün halkları,
Sınırlı olmayan mekâna,
Sınırlı olmayan zamana gidiyorum ben;
En sevda halimle, en yaşayan halimle,
Gidiyorum dostlarım,
Hoşçakalın, hoşçakalın...
Beni yaşamımla sorgula iki gözüm,
Beni yüreğimle, beni özümle,
Bilimle anla beni, felsefeyle anla beni,
Tarihle anla beni,
Ve öyle yargıla.

Ersin Ergün

Ahmet Kaya'dan dinlemek için...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

back to top