2 Mayıs 2013 Perşembe
0
"ne karakter yaratmisim arkadas ovende sovende recep ivedik diyor...:)) helal bana.!!"
Elbette, helal olsun sana Şahan. Hakkındır, yarattığın karakterle övün. Eminim, yarattığın karakter de seninle övünüyordur.
Konuyu biliyorsun, o bakımdan sözü uzatmamaya çalışacağım. Dün Twitter'da yazdıkların 1 Mayıs'ın çok umurunda olmuş, kendini berbat hissetmiş vs vs.. neyse sonra konuşuruz bunları ama önce bi şey söylemem gerekiyor, ilkokuldan ortaokula ve oradan liseye ve oradan da üniversiteye kadar olan eğitim öğretim hayatında, yani nereden baksan bi 15-17 yıl, sana ayrı yazılması gereken bağlaçları, misal dahi anlamındaki de eehh boşver.. şimdi dahi deyince üstüne alınma potansiyelin var, çekilmez şu saatte.
Hem zaten konu dil bilgisi değil. Konu, sinema sosyolojisi Şahan. Bu arada, sana böyle sıra arkadaşım gibi adınla hitap edip, sen sen demem rahatsızlık veriyor mu? Vermesin lütfen, içimden böyle geliyor. Daha samimi.
Sinema sosyolojisinin ne olduğunu, ne işe yaradığını biliyorsundur. Olsun, ben yine de ukalalık yapıp eski notlarımdan şuraya bir iki paragraf kopyalayacağım, ki, üzerine daha rahat konuşabilelim. Bak şu kadarını söyleyeyim peşinen, sanki bu sinema sosyolojisi şu senin övündüğün karakter için yaratılmış.
Peki.. gelelim kopyalama işine:
"... Sinema Sosyolojisi’nin, “Aslında ne diyor?”, “Neden böyle anlatıyor?” gibi soruların yanıtını araştırdığını düşünüyorum. Simgelerle uğraşıyor, göndermelere güveniyor, filmin çekildiği zamandan başlayıp mekana, konuya, yazana, oynayana, ne giyindiklerine ve nasıl aydınlatıldıklarına kadar her veriyi inceliyor.
Böylece ‘temel anlam düzeyi’nden başlayıp, ‘yan anlam düzeyleri’ne ulaşıyor. Sonuçta her karesine gerekli özeni gösterip filmi çözümlüyor ..."
Bir de şunu ekleyeyim:
"... Bir filmi izleyerek toplumun ne halde olduğunu anlama ya da insanlara bakarak: “Hıım.. Bunlardan çıksa çıksa şöyle bir film çıkar” deme yolundayım. Bakalım zaman ne gösterecek? ..."
Ne kadar iyimsermişim! Hikaye tabii, hâlâ daha bi nane anladığım yok. Çözümleme yapacak kadar sabrımın olmadığını fark ettim, ama bu şimdi ne seni ne de okuyucuyu ilgilendiriyor. Yine de senin müthiş karakterin için şansımı deneyeceğim ve çok ama çok yüzeysel de olsa bir çözümleme yapmaya çalışacağım.
Öncelikle bir itirafta bulunmam gerekiyor: Sevgili Şahan, ben seni televizyonda program yaparken izlerdim, ama hiçbir filmini izlemedim. Yani bu çözümleme işinin ne kadar yalan dolan olduğunu baştan bil diye söylüyorum bunu. Ancak şu var ki, medyada ya da televizyon kanallarında filmlerinden bölümler, kısa alıntılar, tanıtımlar falanlar ve filanlar izledim. Bana yeterli gibi geldi, bakalım sen ne diyeceksin.
Dün Twitter'da şöyle bi şey demişsin sitemkâr mitemkâr: "Durun ben gidip,kendi degersiz ama zengin hayatimda bogulup, osurmali ve kusmali filmler cekip sonrada yaladigim yandas tarafta takiliyim.:)"
Hıımm hiç beğenmedim, övündüğün karakter hakkında daha yaratıcı şeyler söyleyerek dalga geçebilirmişsin. Ancak sanki bunda hafiften bi itiraf havası var? Ne yaptığını biliyor gibisin, bu aslında güzel bir şey. Kendini bilmek gibi irfan yokmuş, ha gayret.
Recep İvedik bir düz adam. Şöyle kabaca sanki bir tür eskiz gibi ortaya çıkmış, ince işçiliği olmayan, kabadan teslim inşaatlar gibi bir adam. Düz. Kendi iki üç cümlelik doğruları var, ki bunlar aslında küf tutmuş klişeler, ve bir de taze çıktığı beton kalıbından beslenen mizah anlayışı. Bir kalıp kadar ve bir kalıp gibi komik.
Anladığım kadarıyla öyle düşünen çalışan araştıran, bi şeyleri kendine mesele eden, çözüm üreten ya da entel dantel işlerle uğraşan bi tip de değil bu Recep İvedik. Hatta bana kalırsa, karakter falan da değil, bildiğimiz "tip". Derinlik olmayınca karakter de olmuyor sanki, yani ancak -mış gibi yapıyor, karaktermiş gibi. Tamam olsun biz yine de onu karakter olarak kabul edelim, çok da önemli değil.
Sanki biraz eğitimli insan düşmanlığı da var mı bu Recep'in? Dalga geçmeler, aşağılamalar vs, var mı böyle bi şeyler? Cehaletinin tadını çıkarma, cahilliğiyle gurur duyma ve bütün bunları, aslında cahil falan değil, çok ama çok bilge bir halk adamı olduğu sanrısıyla yapma?
Anladın değil mi nerede takıldığımı? İşte bu sabırsızlığım yüzünden bir türlü beceremiyorum şu işi. Aslında özet olarak söylemek istediğim şuna benzer bir şey: "Bu dönem, karşımıza Recep İvedik'i çıkardı. Toplumun aynası misali.. Recep İvedikler toplumu olduk, ürettiğimiz kültür ürünü de Recep İvedik. Bu adama bakarak halimizi görebiliriz, halimize bakarak da bu adamı anlayabiliriz. Belki de anlayamayız ama izleriz. Çok izleriz hem de."
Sanırım bu yüzden, dün yazdıkların için bütün Recep İvedikler seninle övündü Şahan. Sen de yarattığını söylediğin karakterinle övündün. Bana kalırsa çok fena hazıra konmuşsun.
Son bir şey söylemek istiyorum, düşünceni ifade ettiğin için sana kimsenin tek bir söz söylemeye hakkı yok. İfade ettiğin düşünceye ise.. oy oyy.. ne desem bilemedim şimdi. Genelin görüşüne katılıyorum sanırım ben de: "Girdi yine karakterin içine!"
Sinema Sosyolojisi notu: Recep İvedik için icat edildiğini söylerken salladığımı umarım anlamıştır. Evet. Bir de asıl mevzu şu ki, sadece kısa kısa izlediğim bir film karakterinin çözümlemesini yapayım diye de icat edilmedi bu meret. Ama bu dönem, benim gibileri de ortaya çıkardı. İyimser görüş: Leb demeden leblebiyi anlıyoruz. Kötümser görüş: Yok canım bi şey anladığımız yok, alenen -mış gibi yapıyoruz. Ortalamasını alalım: Recep İvedik yahu, yeter de artar bile?
Recep İvedik, Şahan ve Sinema Sosyolojisi
"ne karakter yaratmisim arkadas ovende sovende recep ivedik diyor...:)) helal bana.!!"
Elbette, helal olsun sana Şahan. Hakkındır, yarattığın karakterle övün. Eminim, yarattığın karakter de seninle övünüyordur.
Konuyu biliyorsun, o bakımdan sözü uzatmamaya çalışacağım. Dün Twitter'da yazdıkların 1 Mayıs'ın çok umurunda olmuş, kendini berbat hissetmiş vs vs.. neyse sonra konuşuruz bunları ama önce bi şey söylemem gerekiyor, ilkokuldan ortaokula ve oradan liseye ve oradan da üniversiteye kadar olan eğitim öğretim hayatında, yani nereden baksan bi 15-17 yıl, sana ayrı yazılması gereken bağlaçları, misal dahi anlamındaki de eehh boşver.. şimdi dahi deyince üstüne alınma potansiyelin var, çekilmez şu saatte.
Hem zaten konu dil bilgisi değil. Konu, sinema sosyolojisi Şahan. Bu arada, sana böyle sıra arkadaşım gibi adınla hitap edip, sen sen demem rahatsızlık veriyor mu? Vermesin lütfen, içimden böyle geliyor. Daha samimi.
Sinema sosyolojisinin ne olduğunu, ne işe yaradığını biliyorsundur. Olsun, ben yine de ukalalık yapıp eski notlarımdan şuraya bir iki paragraf kopyalayacağım, ki, üzerine daha rahat konuşabilelim. Bak şu kadarını söyleyeyim peşinen, sanki bu sinema sosyolojisi şu senin övündüğün karakter için yaratılmış.
Peki.. gelelim kopyalama işine:
"... Sinema Sosyolojisi’nin, “Aslında ne diyor?”, “Neden böyle anlatıyor?” gibi soruların yanıtını araştırdığını düşünüyorum. Simgelerle uğraşıyor, göndermelere güveniyor, filmin çekildiği zamandan başlayıp mekana, konuya, yazana, oynayana, ne giyindiklerine ve nasıl aydınlatıldıklarına kadar her veriyi inceliyor.
Böylece ‘temel anlam düzeyi’nden başlayıp, ‘yan anlam düzeyleri’ne ulaşıyor. Sonuçta her karesine gerekli özeni gösterip filmi çözümlüyor ..."
Bir de şunu ekleyeyim:
"... Bir filmi izleyerek toplumun ne halde olduğunu anlama ya da insanlara bakarak: “Hıım.. Bunlardan çıksa çıksa şöyle bir film çıkar” deme yolundayım. Bakalım zaman ne gösterecek? ..."
Ne kadar iyimsermişim! Hikaye tabii, hâlâ daha bi nane anladığım yok. Çözümleme yapacak kadar sabrımın olmadığını fark ettim, ama bu şimdi ne seni ne de okuyucuyu ilgilendiriyor. Yine de senin müthiş karakterin için şansımı deneyeceğim ve çok ama çok yüzeysel de olsa bir çözümleme yapmaya çalışacağım.
Öncelikle bir itirafta bulunmam gerekiyor: Sevgili Şahan, ben seni televizyonda program yaparken izlerdim, ama hiçbir filmini izlemedim. Yani bu çözümleme işinin ne kadar yalan dolan olduğunu baştan bil diye söylüyorum bunu. Ancak şu var ki, medyada ya da televizyon kanallarında filmlerinden bölümler, kısa alıntılar, tanıtımlar falanlar ve filanlar izledim. Bana yeterli gibi geldi, bakalım sen ne diyeceksin.
Dün Twitter'da şöyle bi şey demişsin sitemkâr mitemkâr: "Durun ben gidip,kendi degersiz ama zengin hayatimda bogulup, osurmali ve kusmali filmler cekip sonrada yaladigim yandas tarafta takiliyim.:)"
Hıımm hiç beğenmedim, övündüğün karakter hakkında daha yaratıcı şeyler söyleyerek dalga geçebilirmişsin. Ancak sanki bunda hafiften bi itiraf havası var? Ne yaptığını biliyor gibisin, bu aslında güzel bir şey. Kendini bilmek gibi irfan yokmuş, ha gayret.
Recep İvedik bir düz adam. Şöyle kabaca sanki bir tür eskiz gibi ortaya çıkmış, ince işçiliği olmayan, kabadan teslim inşaatlar gibi bir adam. Düz. Kendi iki üç cümlelik doğruları var, ki bunlar aslında küf tutmuş klişeler, ve bir de taze çıktığı beton kalıbından beslenen mizah anlayışı. Bir kalıp kadar ve bir kalıp gibi komik.
Anladığım kadarıyla öyle düşünen çalışan araştıran, bi şeyleri kendine mesele eden, çözüm üreten ya da entel dantel işlerle uğraşan bi tip de değil bu Recep İvedik. Hatta bana kalırsa, karakter falan da değil, bildiğimiz "tip". Derinlik olmayınca karakter de olmuyor sanki, yani ancak -mış gibi yapıyor, karaktermiş gibi. Tamam olsun biz yine de onu karakter olarak kabul edelim, çok da önemli değil.
Sanki biraz eğitimli insan düşmanlığı da var mı bu Recep'in? Dalga geçmeler, aşağılamalar vs, var mı böyle bi şeyler? Cehaletinin tadını çıkarma, cahilliğiyle gurur duyma ve bütün bunları, aslında cahil falan değil, çok ama çok bilge bir halk adamı olduğu sanrısıyla yapma?
Anladın değil mi nerede takıldığımı? İşte bu sabırsızlığım yüzünden bir türlü beceremiyorum şu işi. Aslında özet olarak söylemek istediğim şuna benzer bir şey: "Bu dönem, karşımıza Recep İvedik'i çıkardı. Toplumun aynası misali.. Recep İvedikler toplumu olduk, ürettiğimiz kültür ürünü de Recep İvedik. Bu adama bakarak halimizi görebiliriz, halimize bakarak da bu adamı anlayabiliriz. Belki de anlayamayız ama izleriz. Çok izleriz hem de."
Sanırım bu yüzden, dün yazdıkların için bütün Recep İvedikler seninle övündü Şahan. Sen de yarattığını söylediğin karakterinle övündün. Bana kalırsa çok fena hazıra konmuşsun.
Son bir şey söylemek istiyorum, düşünceni ifade ettiğin için sana kimsenin tek bir söz söylemeye hakkı yok. İfade ettiğin düşünceye ise.. oy oyy.. ne desem bilemedim şimdi. Genelin görüşüne katılıyorum sanırım ben de: "Girdi yine karakterin içine!"
Sinema Sosyolojisi notu: Recep İvedik için icat edildiğini söylerken salladığımı umarım anlamıştır. Evet. Bir de asıl mevzu şu ki, sadece kısa kısa izlediğim bir film karakterinin çözümlemesini yapayım diye de icat edilmedi bu meret. Ama bu dönem, benim gibileri de ortaya çıkardı. İyimser görüş: Leb demeden leblebiyi anlıyoruz. Kötümser görüş: Yok canım bi şey anladığımız yok, alenen -mış gibi yapıyoruz. Ortalamasını alalım: Recep İvedik yahu, yeter de artar bile?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder