5 Mayıs 2013 Pazar

0

Hukuk devletinde sıradan bir gün



"Sana neresi gösterilirse orada miting yapmak zorundasın. Burası hukuk devleti." demiş Başbakan.

Anlaşılmayan bir şey yoktur umarım?

Güzel. Bence yazı bitti, konu bitti, hani sözün bittiği yer falan diyorlar ya, o da galiba buraya pek bi yakıştı, taze bitti. Geriye sadece halka yasaklanan meydanlarda padişah fermanı gibi ferman okutmak kaldı.

"Ey ahali! Duyduk dumadık demeyin! Bundan böyle Taksim ve Kadıköy meydanları mitinglere, toplantılara, protestolara, bayramlara kapalıdır! Meydanlar AVM'lere ve AVM için gelen insanlara açıktır. Yok ben AVM'ye gelmiyorum diyorsanız hiç gelmeyin! Çağrılınca gelin! Bundan böyle meydan girişlerinde kimlik ve tip kontrolü yapılacaktır! Beğenmediklerimizi sokmayacağız meydanlara!!"

Bence oldu. Tabii biraz daha süslenebilir, daha tüyler ürpertici, daha demiri kesen emir güzelliğinde olabilir. Ya aslında sadece "Sana neresi gösterilirse orada miting yapmak zorundasın. Burası hukuk devleti." dense de olur ona bakarsan. Uzatmaya pek gerek yok ama işin bir de gösteri yanı var, onu da ihmal etmemek lazım. Sonra bir de tebaya hukuk nedir, hukuk devleti neye denir, polis devletiyle arasında bi fark var mıdır diye iki satır açıklama yapıldı mı tamam olur.

Açıklamayı kimin yapacağını sormuyorsunuz değil mi?

Güzel. Bence hayat böyle daha bir yaşanası olacak. Lütfen iki dakika düşünün, bi' sürü karar vermek için ne kadar zaman ve enerji harcıyoruz değil mi? Aile içi kararlardan tutun, iş yerlerine, okullara, derneklere, apartman yönetimine, park ve bahçelere, doğumhanelere, mezarlıklara, müze ve ören yerlerine, kek pasta tariflerine, savunma sanayine, sağlığa, şuna buna vs vs.. taa ki yerel yönetimlerden ülke yönetimine kadar, kurultaylarda, çalıştaylarda, meclislerde kararlar almak için ne kadar çok zaman, enerji ve kaynak harcıyoruz değil mi?

Halbuki bizim adımıza tüm bu zamanı ve enerjiyi harcayacak biri olsa? O verse bütün kararları ve güzel kafamızı hiç yormasak? İşte güncel örnek, bayram mı kutlayacağız, birisi bize yer gösterse, git orada kutla ne kutlayacaksan dese, biz de tıpış tıpış gidip kutlasak. Yani bunun olmuşu da var işte. Bu 1 Mayıs'ta bazı helal sendika mensupları ohh yandan yandan oynaya oynaya kutladılar onaylı izinli tescilli aferimli bayramlarını. Mis.

Peki bizim derdimiz ne ki o koca kafalarımızı yoruyoruz? Hayır yormakla kalsak yine iyi. Bir de kırdırıyoruz? Polisimize de yazık günah değil mi? Neden onlara da sebep oluyoruz ki.. hiç. Yani hakikaten şu son Başbakan konuşmasını okuyunca benim gönül gözüm mü açıldı ne oldu tam anlayamadım ama birden ne kadar boş işlerle uğraştığımızı anladım.

Siz de anladınız mı?

Güzel. O zaman lütfen şu sözlere kulak verelim gönül dostlarım: "Ellerinde demir olan, molotof olan çocuklar çiçek çocukları. Ama polis faşist. Sonra Başbakan bağırıp çağırıyor. Tabii ki bağıracağım. Sen kalkar da her tarafı yakıp yıkan, elinde sapanlarla emniyet güçlerime karşı bu tür terörist eylem gerçekleştirenleri savunursan bundan yaralanan bir insan olarak evet ben bağırım."

Bağırır tabii. Bakın ne demiş, bir daha tekrar ediyorum: "emniyet güçlerime karşı" demiş.

"güçlerime"

"-me"

"Sapanla terörist eylem düzenlemek" demiş bir de, daha ne desin? Sapan bu.. dile kolay.

Var mı daha sorusu olan? Yok. Değil mi?

Güzel. Hem zaten vicdanlı valimiz "Bahçelievler'de oturan çocuk, Tarlabaşı'nda ne geziyor? Biz izin vermedik, gel demedik, kim dedi?" diye sorduğunda, "cevab veremedi" olduk hepimiz. Yani bu kadar basit bir soruya cevap veremeyenlerin kalkıp da soru soracak hali yoktur. Ayıptır. O bakımdan, benim nacizhane önerim şöyle olacak: Eğer devletlilerimizden bir isteğimiz olursa, ki, mümkünse olmasın, onlar zaten bizim adımıza her şeyi düşünür hallederler, ama diyelim ki oldu, o zaman Cuma Selamlığı'na katılalım ve derdimizi dileğimizi devletlilerimize ilk elden anlatma fırsatı bulalım. Sonra da adettendir diyerek o kadim sözlerle selamlayalım hepsini: “Uğurun hayır ola, yaşın uzun ola, yolun açık ola. Saltanatına mağrur olma padişahım senden büyük Allah var.”

İtirazı olan yok değil mi?

Güzel.

Benim var: Bir Pastafaryan olarak ben "senden büyük Uçan Spagetti Canavarı var" demek istiyorum. Bu benim inanç özgürlüğüm, ifade özgürlüğüm.

Yok artık daha da neler demiyorsunuz işallah?

Çok güzel. Bakın böyle olunca kafalarımız da çok güzel. Güle güle kullanalım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

back to top